BURSA BAROSU

25 Aralık 2010 günü TBB’de gerçekleştirilen ve CMK sistemindeki sorunlar ile çözüm önerilerinin görüşülüp tartışıldığı “CMK Toplantısı”na ilişkin bant çözümleri. (14.01.2011)

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ
CMK TOPLANTISI
25.12.2010, TBB ÖZDEMİR ÖZOK SALONU

Av. TALAY ŞENOL (Oturum Başkanı)- Şahsım ve kurumum adına sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyor, hoş geldiniz diyorum.
Ben TBB Başkan Yardımcısı Avukat Talay Şenol. Solumda Birliğimizin Genel Sekreteri Cengiz Tuğral bugün sizlerle birlikte olmanın mutluluğu içerisindeyiz. Aslında Başkanımız da burada olmak isterdi, ama bugün Fethiye’de bir etkinlik var, oraya katılmak durumunda olduğu için bu görevi ben üstlendim.

Sizlere gelen yazıda da belirtildiği üzere CMK sistemimizde sorunlar yaşanıyor, bu hepinizin malumu, yıllardır süregelen, maalesef bir türlü de çözülemeyen bir sorun. Sizler temsilci olarak geldiğinize göre bu sorunu barolarınızda en iyi bilenlersiniz. Bu sorunu bugün burada tartışacağız. Buradaki yapılan konuşmalar kayda alınıyor, bunlar çözülecek ve barolarımıza çözümleri gönderilecek. Ocak ayının 22’sinde de bir Baro Başkanları toplantısı yapmayı planladık. Bu toplantının gündeminde de birinci sırada CMK sorunu olacak. Şöyle bir şey de söyleyeyim: Adalet Bakanlığı ile bugüne kadar birçok temasımız oldu, yıllarca süren bir temasımız oldu, son günlerde yoğunlaşan temaslarımız oldu, ancak bu toplantılardan çok fazla verim alamadık. Onun üzerine Bakan’la görüştük. Bu tür toplantıların verimli olmadığını ve bürokratlardan da doğrusu beklediğimiz ilgiyi göremediğimizi söyledik. Onun üzerine şöyle bir formül önerdi: “Siz Barolar Birliği olarak bu işin bir tarafı olun, diğer taraftan da benim görevlendireceğim iki, üç tane genel müdür düzeyinde veya müsteşar yardımcısı düzeyinde insanlar olur, bunlarla artık böyle nokta, somut bir çalışmalar yapıp bir noktaya varalım”. Onun üzerine dedik ki “bize müsaade ediniz, önce bizim bu toplantımız var, arkasından başkanlar toplantımız var, burada çıkacak olan sonuçlara göre tavrımızı belirleyeceğiz, çünkü biz kendi başımıza değil, 78 baronun Birliğiyiz” dedik.

Bugüne kadar yapılan toplantılarda benim gözlediğim şu, tabii çok temel konuda bir konsensüs var barolar arasında, ama baroların kendi sorunları da var CMK’la ilgili, o yöreye has veya o kente has, o baronun bulunduğu yere has sorunlar da var. Bu toplantımızdan bizim Avukatlık Yasasının amir hükmüne göre “ortak görüş oluşturulur” diyor yahut “bu tür konularda bir ortak görüşün oluşturulmasına öncülük eder” diyor Barolar Birliği. Tabii bu ortak görüş ittifakla alınırsa sorun yok, 78 baromuzun ittifakıyla alınırsa sorun yok, böyle bir oybirliği yaşamın doğal akışına uygun değil, tabii biraz farklar olacaktır, ama bir konsensüs oluşturulur, bunun içerisinde farklı görüşte olanlar sonunda bu konsensüsü bütünüyle desteklemek durumunda olurlarsa bizim o zaman Barolar Birliği olarak Adalet Bakanlığına tek sesle gitme şansımız olur. Doğrusunu isterseniz eğer bu konsensüs oluşmaz veya oluştuğunda bazı barolar “biz bu işte yokuz” derlerse o zaman herhalde biz kendi sorumluluğumuzu (Barolar Birliği olarak bize yüklenen sorumluluğu) üstlenerek artık çoğunluk görüşüyle mi, yoksa bizim kendi doğru bulduğumuz görüşe göre mi hareket ederiz tabii onu da düşünmek durumundayız, bir yerde artık bunu, ideal olmasa bile, avukat meslektaşlarımızın CMK’la ilgili sorunlarını asgariye indirecek olan bir noktaya getiririz. Artık bunu ertelemenin olanaksız olduğunu herhalde hepiniz kabul ediyorsunuz, çünkü bize gelen talepler, bize gelen şikâyetler de artık bunun mutlaka bir şekilde çözülmesi lazım geldiğini gösteriyor.

Ben arkadaşlarımla da konuşurken söyledim, aslında bu konuda en az bilgisi olan benim. Bir kere bile CMK’ta görev almadım, ceza avukatlığı yaptım, ama bir süre sonra onu da bıraktım değişik nedenlerle. Bu işin aslında uzmanları, bu işe yoğun bir şekilde emek harcamış ve bilgi birikimine sahip olan arkadaşlarımızın başında Genel Sekreterimiz Cengiz Tuğral gelir, zaten Bakanlıkla da birçok görüşmeleri o daha önce yönetmişti. Bir de diğer arkadaşımız, Zeki Durmaz arkadaşımız aslında o da burada olacaktı, ama o Cumhuriyet Halk Partisinin Meclis Üyesi oldu, bugün de onların bir Anıtkabir ziyaretleri varmış, eğer erken ayrılabilirse aramıza katılacak. Dolayısıyla, ben burada biraz da sadece bir yönetici konumundayım. Yine bizim daha önceden bir CMK ve adli yardım için kurulmuş bir Kurulumuz var. Bu Kurulun da kendi arasından bölünerek üst kurul olarak tarif edildiği, ama üst kurul olmayan CMK bölümüyle ilgili, başta Turgay Bey olmak üzere, arkadaşlarımız da burada, onların da tabii bu konudaki birikimleri var; yani bunlar bir nevi bizim de temsilcimiz konumunda kendi barolarından ziyade, o barolarından gelen temsilciler de var, ama bizim Kurulumuz olarak aynı zamanda hem tabii barolar, mutlaka her birimiz bir baro mensubuyuz, ama biraz da o baroların üstü, bizimle ilgili çalışmaları nedeniyle burada etkin olacaklardır, buna inanıyorum.

Size bir gündem göndermiştik sekiz maddeden oluşan, bu gündemi uygulayalım. Yalnız, orada birinci sırada CMK sisteminde yaşanan insan hakları ihlalleri; bu tabii eğer ceza ile, adil yargılanmayla uğraştığınız zaman ilk akla gelen insan hakları ihlalleridir. İnsan hakları ihlalleri nedeniyle de zaten bu sistem kurulmuştur, hatta yargı sistemi bunun üzerine kuruludur, ama burada öncelikli olarak bu konuya değil de, değinilebilir, ama daha ziyade zaman kaybetmeden sistemin kendisine girelim. Tabii hedef insan hakları ihlallerini sıfırlamak, insan hakkı ihlalleri çok önemli bir konu, bunu günlerce tartışsak yeridir, tartışılıyor da. Bizim bir İnsan Hakları Merkezimiz var, bunun çalışmaları var, bir izleme, arşivleme, raporlama sistemi oluşturulmak isteniyor. Bunun için ilk toplantıyı burada yapmıştık, fakat tam anlaşılamamış. Bu arada bazı barolarımızdaki değişiklikler nedeniyle bölge toplantıları şeklinde bu projeyi tanıtma çalışmaları var. Geçen hafta İzmir’deydik, daha sonra değişik bölgelerde 5-6 toplantı daha yapılacak, orada bu konu sizlerle daha ayrıntılı bir şekilde tartışılacak. Onun için sizden ricam bu konuyu ağırlıklı olarak değil de, tabii konuşmak isteyene engel olacak halimiz yok, diğer konuları ön plana alırsak daha iyi olur.

Bir mutluluğumu dile getireyim, bu kadar çok katılım olacağını doğrusunu isterseniz beklemiyorduk, bu bizim için çok olumlu bir sürpriz oldu. Hepinize bu kış günü ve yılbaşından kısa bir süre önce fedakârlık edip buraya geldiğiniz için ayrıca da teşekkür ediyorum.

Görüyorsunuz, arkadaşlarımız tabii biz buradayız, 24 saat de buradayız, bizim için sorun yok, ama erken ayrılmak zorunda olanlar vardır veya belirli bir süreden sonra insanın konsantrasyonu da dağılır, ben kimseye bir süre kısıtlaması vermek istemiyorum, ama her arkadaşımızın diğer arkadaşına konuşma hakkını verecek şekilde konuşmasını yapacağına inanıyorum. Arada bir öğle yemeğimiz var, öğleden sonra da devam edeceğiz toplantımıza. Söz sırasını artık alfabetik sıraya göre yapalım derim. Herhalde kabul edersiniz sizler de.

SALONDAN- Başkanım, bir baştan, bir sondan yaparsak daha uygun olur, çünkü z harfi hep en sona kalmak durumunda oluyor.

OTURUM BAŞKANI- Peki öyleyse, bir bir yapalım, a’dan z’ye, b’den y’ye filan, öyle gidelim. Her zaman şanslı galiba Adana oluyor. Şunu da söyleyeyim, yine tekrar ediyorum, bu konuşmalarımız banda alınacaktır, hem sizlere, hem barolarınıza da bu çözümler en kısa zamanda iletilecektir. Sözü size bırakıyorum, teşekkürler.

Av. HAKAN İLBEYİ (Adana Barosu)- Herkese hoş geldiniz diyorum, kendim de dâhil olmak üzere.

Sekiz maddelik bir gündem var, biz de ona yönelik bir çalışma hazırladık. Ben bu sıraya göre gitmek istiyorum. Başta sorunlarla ilgili biz çalışmamızı yapmıştık, daha sonra diğer konulara geçmiştik.

Bizim yaşadığımız sorunların bir kısmı tabii uygulamadan kaynaklı, bir kısmı da kentin genel, adliyenin genel özelliklerinden kaynaklı sorunlar, bir kısmı da bildiğiniz gibi avukatlık ücreti ve diğer sair, KDV’yle ilgili sorunlarla ilgili çalışmalar yaptık. Soruşturma aşamasında karşımıza çıkan birtakım zorluklar, uygulamadan kaynaklı hatalar, yanlışlar, bir kısım meslektaşlarımızın CMK konusunda, yeni başlayan özellikle, biraz tecrübe eksikliğinden kaynaklı sorunlar.

1. maddede CMK sisteminde yaşanan insan hakları ihlalleri, biraz kısa geçelim dedik bu sıraya göre gideceğim için.
Soruşturma evresinde kolluk ve savcılıkta müdafi ve mağdurların ifadeleri bazen çok uzun tutulduğu görülmektedir. Bunlarla ilgili ifade sırasında ifade süresinin uzun olmasından kaynaklı ihtiyaç aralarının verilmemiş olması ifadelerin sağlıklı bir şekilde alınabilmesini engellemektedir.

Bir diğer konu soruşturma aşamasında kolluktan savcılığa mevcutlu getirilen şüphelinin savcılıkça ifadesi alınmadan evrak üzerinde yapılan incelemeyle tutuklamaya sevk edilmesi savunma hakkını kısıtladığını düşünmekteyiz, çünkü gelen birçok dosya karakolluktan, jandarmadan geliyor, biz de meslektaşlar olarak savcılığın kapısında hazır bekliyoruz, dosya bir süre sonra içerden çıkan kâtibin “sevk ettik” demesiyle sorguya gönderilmekte. Burada biz dosyanın yeterince adil olarak ve hakkaniyete uygun olarak incelenmediğini düşünmekteyiz. Savcılığın kolluk görevlerince alınan ifade ve fezlekeyi yeterli sayarak şüpheliyi dinleme gereği bile duymadan direkt olarak tutuklamaya sevk etmesinin adil yargılama hakkını da ihlal ettiğini, engellediğini düşünmekteyiz.

Yine kolluktan adliyeye mevcutlu getirilen şüphelilerin müdafiyle yalnız görüşmesine olanak sağlayacak fiziki ortamın bulunmaması yapılan müdafi, şüpheli görüşmesinin, Adana Adliyesi için söyleyeyim, adliye koridorlarında bulduğumuz herhangi bir bankın üzerinde, herkesin içerisinde yapmak zorunda kalıyoruz. Bununla ilgili adliyelerde yeterli fiziki ortamın sağlanmamış olması yapılacak olan görüşmenin birebir, bizzat, kimsenin duymayacağı şekilde yapılmasına engel olduğundan yine adil yargılanma ve savunma hakkının kısıtlandığını düşünmekteyiz.

Bir diğer konu, tutuklu sanığın tahliyesine karar verildiğinde celse sonrasında sanığın salıverilmesine karar verilmiş olmasına rağmen hemen yeniden kelepçelenerek götürülmesi, hem de cezaevi aracı ve personel eksikliği nedeniyle bekletilerek akşam mesai saati sonuna kadar beklenip toplu olarak cezaevine götürülmeleri ve cezaevindeki tahliye işlemlerinin çok uzun sürmesi de hem kendisinin mağduriyetini, hem de salıverildiğinden dolayı hakkının ihlal edildiğini düşünmekteyiz. Şüpheli veya sanığın soruşturma veya kovuşturma aşamasında ifadesi alınırken müdafi seçme hakkının bulunduğu hususunun tüm aşamalarda gereği gibi hatırlatılmadığı, ifade ve duruşma zabıtlarında matbu olarak yer alan avukat talep etmediği, savunmasını kendisinin yapacağı şeklindeki hazır bir metnin yer alması. Örneğin, bazı mahkemelerde sıklıkça yaşanıyor; zaten sanık kelepçesi çözülüp yerine alındığında zaten başlıklar, ilk giriş yazılmış oluyor avukat talep etmediği, savunmasını kendisinin yapacağı. Avukat da varsa orada “avukat istiyor musun sen” gibisinden söylemler nedeniyle sanık orada sanki bir suç işlemiş, avukat isteme hakkı sanki bir suçmuş gibi algıladığından dolayı çoğu zaman da es geçilmekte, birçok dosyada, izleyici kısmında da baktığınızda duruşmalar esnasında bu hakkın hatırlatılmadığı, direkt duruşmanın esasınsa geçildiği görülmektedir. Burada da adil yargılama hakkının olmadığı görülmekte.

Soruşturma aşamasında müdafi huzurunda ifade veren şüphelinin CMK 156. maddesi gereğince iddianamenin düzenlenmesi ve tensiple birlikte mahkemelerin şüpheli için müdafi talebi halinde barodan yeni müdafi atanması, hazırlıktan ilk duruşmaya kadar geçen süre içerisinde sanığın kesintisiz savunma hakkının kısıtlanmasına ve sanığın duruşmada müdafi talebinde bulunması halinde savunmasının sonraki celseye kadar alınamamasına yol açacağından özellikle tutuklu sanıklar açısından tutukluluğunun uzamasına, dolayısıyla savunma hakkının ciddi bir şekilde ihlal edilmesine yol açmaktadır. CMK Yönetmeliği 7-1a maddesinde düzenlenen görevin sona ermesiyle ilgili düzenlemede yargılamanın devamı esnasında zorunlu müdafiliğin sürmesini gerektiren hallerde önceliğin soruşturma aşamasında yer alan müdafiye verilmemesi sonucu savunma görevinin yeterince yerine getirilmemesi mağduriyeti arttırmaktadır. Bu nedenle bu maddenin yargılamanın devamı sırasında zorunlu müdafiliğin gerektirdiği durumlarda soruşturma aşamasında görev yapan müdafiye görevin öncelikle verilmesi şeklinde bir düzenleme içermesini doğru buluyoruz, çünkü artık şöyle bir anlayış sanki anlaşılmakta: Hazırlık dosyasına giren, soruşturmaya giren bir meslektaşımız şunu algılayacak: “Nasıl olsa dava açıldığında ben atanmayacağım” diyerekten o dosyayla ilgili ilişkisi, şüpheliyle, yakınlarıyla bağlantısı çoğu zaman kesilmektedir. Aynı zamanda şüpheli de ilk duruşmaya çıktıktan ya da tensip zaptıyla birlikte müdafi talebi arasında geçen o süre içerisinde şüpheliyle müdafi arasındaki o görüşmenin kesilmesi, o dönem içerisinde bir müdafi hakkından yararlanmamış olması, savunma hakkının o dönem için kesilmiş olması anlamına geldiğini düşünmekteyiz. Bu nedenle soruşturmaya giren avukatın sonuna kadar, kesinleşinceye kadar, karar verilinceye kadar devam etmesi gerektiğini düşünmekteyiz.
Yine görev ifası sırasında tutuklu bulunan şüpheli veya sanıkların bulundukları cezaevine ulaşımla ilgili, bu masraflara geçmiş olduk. Masraflarının ödenmiyor olması bir kısım müdafi arkadaşların ekonomik zorluklar nedeniyle cezaevlerine yeterince gidememesine yol açmakta. Adana üzerinden bahsedersek Adana merkezine kadın cezaevi Karataş ilçesinde, çocuk cezaevi Pozantı ilçesinde. Pozantı ilçesi 110-120 kilometre, gidiş, dönüş 240 kilometre. Zaten masraflarla ilgili kısma geleceğiz, bunlar yeterince ödenmediğinden dolayı ilçelere gitmek, şüpheliyle, sanıkla yeterince görüşme imkânımız olmaması o savunmasını yeterince adil ve savunma hakkının kutsallığına gölge düşürür şekilde yapıldığı kanısındayız. Bu sebepten bu tür masrafların ödeneklerde yer alması gerekmekte. Ayrıca hazırlık ve mahkeme aşamasında müdafi tarafından yapılan gider ve masrafların ödenmesine ilişkin Harcırah Kanunu ve Yönetmelikte yer alan hükümlerin CMK müdafisi avukatın gerçek masraflarını, gerçek giderlerini karşılamadığını düşünmekteyiz, bu da meslektaşların mağduriyetine yol açmakta. Görevlerin ifası sırasında sarf edilen masrafın alınmasına ilişkin talepler de savcılık tarafından masrafın yüksek olduğu durumlarda kesintiye gidilmekte ya da hiç ödeme yapılmamaktadır. Uzak mesafeler ve bekleme sürelerinin uzadığı durumlarda masraflar daha da artmaktadır, savcılığın inisiyatifine kalan bu konu meslektaşlarımızın mağduriyetine yol açmaktadır.

Benim de yaşadığım bir konu ve biraz önce bahsettim, hazırlık dosyası için Pozantı’ya gittiğimizde 240 kilometre için önceden 80 TL bir masraf matbu olarak yazıyorduk, daha sonra savcılık “biz Yönetmeliği uyguluyoruz” dediler, Adana-Pozantı arasını 7 TL otobüs ücreti, 7’yi 2’yle çarptılar, 14 TL ödemeye başladılar. Biz karda, kışta, otobanda tam trafiğin, kazaların çok yoğun olduğu bir güzergâhta 14 TL’ye sabahın 9’unda orada olmak şartıyla yola çıkıp gelmek zorunda kalıyoruz. Bu konuda ben bizzat savcılık makamıyla görüştüğümde bize “Yönetmelik açık, ben bunu uygularım” dediler. Biz diğer ilçeleri örnek gösterdiğimizde, Karahisar ilçesi, Karataş, Aladağ dediğimizde “o, o savcıların sorunu, bizi ilgilendirmez” dediler ve sorunu bu şekilde baştan savdılar. Biz halen 14 TL ücret alıyoruz 240 kilometre için.

Zorunlu müdafilik için belirlenen ücretlerin avukatlık asgari ücret tarifesinin çok altında olması, Avukatlık Yasasının avukatın angarya işi yapmasını yasaklayan hükümlerine aykırılık teşkil etmektedir. Ayrıca CMK kapsamında ödenen ücretlerin mahkeme masraflarından sayılmasına karşın bu ücretlerin KDV ve gelir vergisi kesintisine tabi tutulması hukuka açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Bu durumda meslektaşlarımızın ağır bir zarara uğratılmasına yol açmaktadır.

Müdafi tarafından dosya inceleme ve vekâlet sunarak dosyadan suret isteme durumlarıyla ilgili zaten dün Kalem Yönetmeliği değişti, onunla ilgili diğer arkadaşların takdirine bırakıyoruz, o konuyu geçiyorum.

Yine birkaç husus daha var, bu uygulamalardan kaynaklı şeyler tabii bunlar. Basında sıkça karşılaştığımız bir konuysa, benim de başıma geldi, soruşturma aşamasında dosya bilgilerinin daha biz dosya müdafi iken, ifade alındıktan hemen sonra basın-yayın kuruluşlarında duyurulmuş olması, bilinmiş olması. Biz buna bir anlam veremiyoruz. Benim de başıma gelen bir olayda ifadeye girdik, böyle bir üçüncü sayfa haberi. İfadeden tam 1 saat sonra bir kanalın program yapımcısı aradı. Bizim mağdurla görüşmek istediğini, programa almak istediğini, beni müdafi olarak, vekili olarak programa bağlayacaklarını filan söyledi, ben buna şiddetle karşı çıktım. Daha bir saat olmuşken bu bilgiyi nereden aldıklarını sorduğumda ellerinde tutanağın olduğunu, ismi nereden bulduğunu sorduğumda bunu öğrendim; yani, “adımı nereden buldunuz” dediğimde ellerinde ifade zaptı vardı, İstanbul’da Adana’dan verilen bir şey; buna çok şaşırdım. Bu tür kalemden mi kaynaklı, artık başka şeyden mi, ama bunun bir düzene girmesi gerekmekte, ayrıca dosyada delil sayılmayacak bilgi ve belgelerin daha hazırlık aşamasında deşifre edilmesi, özel hayatın ihlal edilmesi, adil yargılama hakkının ihlali geri döndürülmeyecek mağduriyetlere yol açmaktadır. Bu konuda gerekli yasal düzenlemelerin, gerekirse Basın Yasasında cezai yönden amir hükümlerin uygulanması, yoksa genişletilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.

Soruşturma ve kovuşturma aşamasında gizli tanık ve muhbir beyanları ve imzasız raporlar delil sayılarak yargılama yapılması hem savunma hakkının kısıtlanmasına, hem de kişilerin adil yargılanma hakkının elinden alınmasına ve hukuk devleti ilkelerinin zedelenmesine yol açtığını düşünmekteyiz. Birçok DGM kapsamındaki dosyalarımızda görüyoruz, bir gizli tanık ifadesine dayalı olarak müvekkillerimiz uzunca süre tutuklu olarak yargılanmakta, kim olduğu bilinmemekte, bilinmez bir şekilde bilinmeyen bir delil nedeniyle hakları ihlal edilmekte ve mağdur olmaktadır.
Ayrıca avukat bürolarının Yasaya aykırı olarak Cumhuriyet Savcısı ve baro temsilcisi olmaksızın hukuka aykırı olarak aranması ve de bu aramanın usulünün olaylara, kişilere, yere, zamana göre değişiklik göstermesi hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmadığı ve avukatlık mesleğinin itibarının zedelendiğini düşünmekteyiz.

Bir başka konu da yine hazırlık aşamasıyla ilgili; savcılık aşamasında sorgu hakimine sevk edilen şüpheliler için bazı sorgu hakimliğinde dosya ele alınmadan barodan avukat talep ediliyor, biz meslektaşımızı evinden, işyerinden, neyse, uzak bir mesafeden adliyeye yolladığımızda sorgu hakimi sonradan dosyayı incelediğinde “böyle bir avukat talebimiz yok” deyip meslektaşımızı orada mağdur etmiştir, bununla ilgili de yoğun şikâyetler aldık. Bunun artık tek tip hale gelmesi, hazırlık ve sorgu hakimliğinde müdafi taleplerinin sistematik hale gelmesi konusunda bir çalışma yapılması gerektiğini düşünmekteyiz.

CMK eğitim çalışmalarıyla ilgili de ders ve konuların gerek Barolar Birliğine ya da bu konsensüs diyoruz, belki burada bir karara varılacaktır, ders ve konuların belirlenmesi ve tek tip hale gelmesi uygun gelecek diye görünüyor, çünkü bizim geçen seneki ve önceki seneki çalışmalar Ankara Barosundan birkaç arkadaş sağ olsunlar, geldiler, eğitim çalışmamızı yaptık, seminerler düzenledik, ama şu an yakın zamanda da bizim düşündüğümüz seminerler var. Burada verilecek dersleri biz şu an arkadaşlarca tespit etmeye çalıştık, birkaç üniversitenin bu tür eğitim çalışmaları oldu İstanbul’da, bunların ders listesi, eğitmenlerin eğitimiyle ilgili seminerler, bunları bir sistem haline getirip yapmayı düşünüyoruz seminerimizi. Yalnız, burada üniversitelerin eğitim ve öğretim kadrolarından da faydalanmanın yararlı olduğunu düşünmekteyiz. CMK sistemi yargıda bir unsuru ve bir konu olduğundan dolayı bu tür çalışmaların, ödeneklerin, üniversiteden gelecek olan hocaların giderlerinin Adalet Bakanlığının bütçesinden ayrılmasının doğru olduğunu düşünmekteyiz.

Teşekkür ediyorum. Biraz uzun olmuş olabilir. Diyeceklerim bunlar. Daha sonra söz verirseniz yine görüşlerimi belirtmek isterim. Teşekkürler.

OTURUM BAŞKANI- Ben teşekkür ederim.

Şimdi, uygulamadan gelen sorunlar zannediyorum ortak sorunlar ve de bunları da ayrıca burada diğer arkadaşlarımızın, eğer aynı varsa ilave edebilecekleri şey hariç, tekrar etmemelerini rica ediyorum. Daha ziyade çözüm önerileri, bu sorunlar belli, bu sorunları hangi yolla aşabileceğimiz, bir kısmı bunların genel ceza sorunları, bunlar hukuk devleti sorunları, bunlar tabii daha kapsamlı, ama burada daha ziyade biz bu kendi bütünlüğü içerisinde CMK’da Yönetmelikle ilgili eğer bazı şeylerle ilgili çözümler varsa bu meyanda herhalde sizin önünüze de kondu, bu Kalem Yönetmeliğinin 45. maddesinde bir değişiklik yapıldı, bu bize göre şu an yapılabilecek, erişilebilecek en iyisidir, en mükemmeli değildir tabii, daha da iyi olacaktır, ama bu konuda arkadaşlarımız yoğun çaba gösterdiler. Doğrusunu isterseniz Bakanlık bürokratları biraz bazı şeyler yapmalarına rağmen Bakanın da devreye girmesiyle özellikle o son Cumhuriyet Savcısının huzurunda incelenme konusunda çok direndiler, orada bir harici açılmış bir dava var, maalesef Danıştay bu davada bu talebimizi reddetmişti, temyiz aşamasında, onu ileri sürdüler; dava bitsin de ondan sonra, madem bu hukuka uygun, niye değiştirelim dediler, ama sonra yaparak Cumhuriyet Savcısının belirleyeceği personel huzurunda kalemde incelenir, zaten bu doğal bir şey. Başka türlü de inceleme, evimize götürüp inceleyecek halimiz yok şekline dönüştürüldü. Bunu da bildiriyorum, bildirmiş oldum, bilgilerinize sunmuş oldum.

Şimdi Zonguldaklı arkadaşımıza söz veriyorum, buyurun.

Av. ADEM OKUR (Zonguldak Barosu)- Gündemle ilgili olarak 1. maddede CMK sisteminde yaşanan insan hakları ihlalleri; kanımızca bizim burada CMK sisteminden çok Ceza Muhakemesi Kanununun uygulamasında insan hakları ihlalleri yaşanıyor. Burada da biz bunu saymaya kalksak yetişmeyeceğini düşünüyoruz, o yüzden ona çok fazla değinmiyorum. Sistemden çok Kanun, Ceza Muhakemesi Kanununun uygulanması ve yanlış uygulanmasından kaynaklanıyor ihlaller.

Gündemin 2. maddesinde CMK’yla ilgili yönetmeliklerden kaynaklanan sorunlar; burada biz ilk etapta 5. madde, Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince müdafi ve vekillerin görevlendirilmeleriyle yapılacak ödemelerin usul ve esaslarına ilişkin yönetmeliğin 5. maddesi ve buna dayanak olan CMK’nın 150. maddesi gereğince uygulamadaki bütün ceza davalarına mağdur, müşteki, sanık olarak bir avukat görevlendirilebilmekte. Bu da iş yoğunluğu sebebiyle ödenecek ücretin çok düşük olmasına sebep oluyor. Mevcut uygulamada ödenen avukatlık ücretleri yargılama giderleri olarak sanıktan tahsili yoluna gidiliyor. Eğer bu sanıktan tahsil sistemi yargılama giderinin geri dönüşümü sağlanırsa bunun Adalet Bakanlığına geri dönüşü de olacak ödenen ücret. Dolayısıyla, ödenecek bundan sonraki ücret tarifeleri de asgari tarifeye getirilmesi imkânı doğabilir. Sonuçta verilecek olan avukata avukatlık ücreti geri olarak sanıktan tahsil edileceği için Adalet Bakanlığına herhangi bir yük getirmeyecektir. Önemli olan burada kanımızca bu geri tahsilin, yargılama giderlerinin sanıktan tahsilinin kaybetmesi durumunda, mahkûm olması durumunda işlerlik kazandırılması gerekmektedir.

Yine Yönetmelikle ilgili olarak Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince müdafi ve vekillerin görevlendirmeleriyle yapılacak ödemelerin usul ve esaslarına ilişkin Yönetmeliğin 6. maddesinde “baro tarafından müdafi veya vekil olarak atanan avukat haklı bir mazereti halinde görevlendirilmesine ilişkin yazıya dayanarak başka bir avukata yetki verebilir” hükmü yer almaktadır. Uygulamada yapıyoruz, başka meslektaşlarımıza acil bir işimizin olması durumunda kovuşturması aşamasındaki bir davada yetki belgesi veriyoruz, fakat yetki belgesi için mahkemeler tarafından baro pulu talep edilmektedir. Baro pulunu da meslektaşlar olarak biz kendimiz karşılıyoruz. Bunu Cumhuriyet savcılıkları karşılamıyor, masraf olarak kabul etmiyorlar. CMK açısından görev almanın zorunlu bir görev olduğunu da düşünürsek, yapılan hizmetin bir kamu hizmeti olduğunu da düşünürsek hiçbir meslektaşın zorunlu bir hizmet için başka bir masrafa katlanması gerektiğini kabul etmiyoruz. Kanımızca ya bu baro pulu istenmesinin kaldırılması gerekmektedir veya diğer bir seçenek olarak asıl bizim taraftar olduğumuz ise bu baro pulu giderinin Adalet Bakanlığı tarafından karşılanmasıdır. Böylece meslektaşlarımız ek bir yükten kurtulmuş olacaklar.

Yine Yönetmeliğin 7. maddesinde görevin sona erdiği haller sayılmıştır, fakat görevin sona erdiği hallerde davaların birleştirilmesi sayılmamıştır. Uygulamada yine bizim Baro olarak çektiğimiz bir sıkıntı da, davalar birleşiyor, birleşen dosyada vekil var, birleştirilen dosyada vekil yok. Birleşen dosyadaki vekilin görevi devam ediyor. Peki, her iki dosyada da vekil varsa ne yapacağız? Birisinin görevinin sona ermesi gerekiyor. Fakat bu husus Yönetmelikte yok, bu da bir sıkıntıya yol açıyor. Kanımızca, yapılacak yeni yönetmelikte bu hususun yer alması gerekir. Görevi sona erdiriyoruz biz, fakat buna yasal bir dayanağımız yok.

Yine Yönetmeliğin 10. maddesinde, “soruşturma evresinde kolluk görevlileri, Cumhuriyet savcısı ve mahkeme huzurunda alınan ifade alma ve sorgu için farklı avukatların görevlendirilmesi halinde tek ücret ödenir” hükmü yer almaktadır; yani soruşturmayı bir bütün olarak kabul ediyoruz. Eğer 1’den fazla avukat farklı aşamalarda görev alırsa bu söz konusu tek ücretin bunlara bölümü söz konusu, fakat soruşturmalar bizde gidip bir haftada veya birkaç günde bitmiyor, yeri geliyor bir yılı aşkın soruşturmalar oluyor. Bugün itibarıyla ben bir dosyada soruşturmada kolluk aşamasında ifadede görevliysem 6 ay sonra bu vatandaş, aynı şüpheli sorguya geçtiği takdirde başka bir avukat görevlendirilirse biz ücreti bölüşmek zorundayız. Bunun takibi avukat açısından mümkün değil, savcılık aşaması veya görevliler de bunu takip edemiyor, biz de takip edemiyoruz. Ben girdiğim bir ifadenin 6 ay sonra veya bir yıl sonraki aşamasını takip edemem, hiçbir avukat takip edemez, fakat mevcut hükümde diyor ki “bir bütündür ve tek ücret ödenir”. Kanımızca, bu maddenin değişmesi gerekir ve bu maddede “aynı gün içinde” ibaresinin yer alması gerekir. Aynı gün içinde görevlendirme, farklı avukat görevlendirilme yapılması halinde tek ücret ödenir, o ücret bölüştürülür, fakat soruşturmanın çok uzun sürdüğünü düşünürsek farklı avukatların aynı kişi için vekil olarak görevlendirilmesi, müdafi olarak görevlendirilmesi mümkündür ve bu ücretin paylaştırılması da çok sıkıntıya yol açar. Yeri gelir ödediğimiz, kestiğimiz faturaların geri iadesi bile söz konusu olabilir eğer bu hüküm gereği gibi uygulansa. Uygulanmadığı için işin açıkçası belki çok fazla sorun oluşturmuyor, ama mevcut Yönetmelikte aleyhe bir husus söz konusu.

Yine Yönetmeliğin 10. maddesinin 11. fıkrasında “müdafi veya vekillik ücretlerinin belirlenmesinde ücrete hak kazanılan hukuki yardımın yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan tarife esas alınır”. Hukuki yardımın yapıldığı tarihteki tarife; hukuki yardım ne zaman biter? Davanın kesinleşmesiyle biter. Fakat uygulamada bunu hiç uygulayamıyoruz. Hukuki yardımı avukat olarak bir avukatın duruşmaya ilk girdiği veya görevlendirildiği tarihte başlar, söz konusu davanın kesinleşmesiyle biter. Fakat uygulamada mahkemeler veya komisyonlar bize sarf kararını düzenlediği tarihi en son olarak esas alırlar, o da mahkeme kararının verildiği tarihtir. Burada Yönetmeliğin hükmüyle uygulama yine çelişmekte. Daha çok ağırlıklı olarak ilk duruşmadan sonra fatura kesilmesi, ücret istenilmesi talep edilmektedir avukatlardan, fakat hukuki yardım devam ediyor. Bu hususun Yönetmelikte düzenlenmesi gerekir; yani hukuki yardım yerine bu şekilde daha açık bir ifade bulunması gerekir; davanın kesinleştiği tarih olabilir, nasıl bir ifade olacaksa, ama bu husus uygulamada çok sıkıntı çekiyor, kestiğimiz faturalar geri geliyor. Bir yıl devam eden davada bir yılın sonunda biz fatura kesiyoruz kimi meslektaşlar. “Siz ilk duruşmaya şu tarihte girmişsiniz” diye geri gönderiyorlar. Bu sefer erken kessek arada 3 yıl, 4 yıl süren yargılamalar söz konusu. Bu sefer de avukatların, meslektaşların hak kaybı söz konusu.

Gündemin 3. maddesiyle ilgili olarak ücret ve giderlerin düşüklüğü ve tahsilinde yaşanan sorunlar; burada 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 164. maddesinin 4. fıkrası; avukatlık asgari ücret tarifesi altında vekâlet ücreti kararlaştırılamaz amir hükmü vardır. Fakat bu amir hükmü bir yönetmeliği karşısında emrediciliğini kaybetmektedir ve bu Yönetmelik çerçevesinde avukatlık asgari ücret tarifesinin çok çok altında bir ücret belirlenmektedir.

Yine ücretlerle ilgili olarak bir diğer sorun da zorunlu müdafilik bir zorunluluktur, Kanun gereği olarak avukatların yapması gerektiği bir görevdir. Buna rağmen bu zorunlu göreve ilişkin olarak avukatlar KDV ödemek, Gelir Vergisi ödemek zorundadır. Kanımızca, yapılacak olan düzenlemeyle öncelikle KDV’den muaf tutulması gerektiği, akabinde de en uygun olarak Gelir Vergisinden de bu işin muaf tutulması gerektiğini düşünüyoruz.

Yine CMK kapsamında talimat ifadeleriyle avukat görevlendirmeleri söz konusu; yeni uygulamada talimat ifadeleriyle görevlendirildiğimizde esas dosyasının bağlı bulunduğu Cumhuriyet savcılığına fatura kesmek gerekmekte. Ben Zonguldak’ta yaşıyorum, Zonguldak’ta Kayseri’nin talimatla gelen bir ifadesiyle duruşmaya girsem Kayseri’ye Cumhuriyet Başsavcılığına fatura kesmem gerekiyor. Bu faturayı biz postayla gönderiyoruz. Takibi söz konusu değil, parası yatacak mı, yatmayacak mı, stopaj ne zaman yatacak, yatmayacak, bu şekilde zorluklarla karşılaşıyoruz. Ama biz bunu eskisi gibi Zonguldak’a kessek herhangi bir sıkıntı değil, her türlü bilgimiz dâhilinde olur. Bu hususun kanımızca düzeltilmesi gerekmektedir. Talimatla hiç görmediğimiz, hiç konuşamadığımız, bilgi sahibi olamadığımız bir yere fatura gösteriyoruz, hukuki yardımda bulunuyoruz ve bunun stopajının ödenip ödenmemesi, ücretinin ödenip ödenmemesi gibi sorunlarla karşı karşıya kalıyoruz.

Yine ücretlerle ilgili ve ücretlerin tahsiliyle ilgili bir diğer sıkıntı da buradaki resmi prosedürlerdir. zabıt onayı istediler, zabıt onayının yanına memurun sicil numarasını istediler bizde, sicil numarası yetmedi “onaylayan memurun ismi de yazsın” dediler. Burada avukatlığa karşı, avukatlara karşı çok büyük bir güvensizlik söz konusu. Hiçbir avukat gidip durduk yerde kendisi bir duruşma zaptı yazmaz ücret almak için. Ayrıca, verilen zaptı bile, onaylı, mühürlü bir zabıtta bile memurun ismini istemek, memurun sicil numarasını istemek tamamen gereksizdir de. Zaten UYAP sisteminde her tür Adliyedeki bütün personel zabıtları görebilir. Bunu denetimi yapan kişi yetkilendirildiği takdirde zabıtlara bakar, gerçek midir, doğru mudur, yanlış mıdır bunu görebilir. Bunun yanında avukatlara bu onay yükümlülüğü verilmesinin haksız olduğu düşüncesindeyiz.

Yine Avukatlık Yasasına aykırı uygulamalar açısından düşündüğümüzde de yine avukatlık asgari ücret tarifesiyle ilgili olarak 164. maddedeki avukatlık asgari ücret tarifesi altında vekâlet ücreti kararlaştırılması hükmüyle çelişmektedir CMK’nın uygulaması. Yine Avukatlık Yasasındaki bir diğer husus da 56. madde vardır; asıllarının verilmesi Kanunca açıkça gösterilmeyen hallerde avukatlar takip ettikleri işlerde onaylama yetkisi vardır. Duruşma zabıtlarının asılları bizde bulunuyor, biz ücret bunu savcılığa, Cumhuriyet Başsavcılığına veriyoruz, fakat bizim onayladığımızı kabul etmiyor. Niye? Bir tane memur onu “aslı gibidir” yapacak, mühür basacak. Bu da Avukatlık Yasasına açıkça aykırılık teşkil etmektedir.

Son olarak da CMK eğitimlerinin farklılığı nedeniyle yaşanan sorunlar söz konusu. CMK kapsamında görev alan avukatların Türkiye Barolar Birliği tarafından oluşturulan bir eğitim birimi tarafından düzenlenecek eğitime tabi tutulması gerekmektedir. Barolar Birliği bu eğitimi her baro nazarında vermeyebilir, ama en azından bir çalışma prensiplerini belirler, genel kapsamı belirler, gerekli hocalardan eğitimleri alarak, konuları alarak, gerekli çalışmaları yaparak bunları barolara dağıtması gerekmektedir. Zaten 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun yürürlük ve uygulama şekli hakkındaki Kanuna ilişkin Yönetmeliğin 8. maddesinde bu eğitim birimine ilişkin düzenleme yapılmıştır. Barolar Birliğinin bu eğitim birimini bir an evvel uygulamaya sokması ve baroların ve meslektaşların hizmetine sunmasını bekliyoruz; bu, eğitim sorununu çözecektir.
Saygılarımı sunuyorum. Bir de bu hususta yazılı olarak hazırladıklarımızı sunuyorum.

OTURUM BAŞKANI- Biz de size teşekkür ederiz.

Şimdi sıra Adıyaman’da.

Av. BİLAL DOĞAN (Adıyaman Barosu)- Arkadaşlar, sorunları genel olarak özetlediler, ben çok fazla uzatmak istemiyorum. Kısaca, özellikle üzerinde durulması gereken talimat dosyalarında kesinlikle faturanın talimatın geldiği esas dosyasına kesilmesi hem barolara iş yükü, hem müdafi açısından da ücretin ödenmesi ve takibi açısından sorun oluşturuyor; öncelikle çözülmesi gereken sorunlardan biri bu.
Onun dışında hazırlık aşamasında aynı gün içinde bile olsa bir şüphelinin bir dosyasına üç ayrı müdafinin girmesi sonucu ücretin üçe bölünmesi kesinlikle yanlış bir şey, bunun eski haline dönüştürülmesi için çalışma yapılması lazım.
Onun dışında zaten müdafilik ücretlerinin savcıların denetiminde ödenmesi avukatlık mesleğine yapılan bir hakaret. Bu ilk düzenleme yapıldığında Türkiye genelindeki hemen hemen bütün barolar bununla ilgili tepki gösterdiler. Adıyaman Barosu olarak biz de o zaman yeterince tepki gösterdik, ama istediğimiz sonucu alamadık, kısmen barolar, kısmen savcılık tarafından denetleme yoluna gidildi. Bunun yeniden müdafilik görevlendirmelerinin ve ücretlerin ödenmesi konusunun tamamen baroların yetkisine getirilmesi konusunda bir çalışma yapılması gerekiyor.
Onun dışında savcıların ve emniyet çalışanlarının zorunlu müdafi olarak gittiğimiz zaman avukata bakış açısı çok farklı. Bir angarya iş olarak zorunlu, sadece orada avukatın usulen bulunması gereken bir şey, işin özüyle ilgili olarak zaten avukat burada, o kadar. Görüşmek istediğinizde “avukat bey, ne gereği var?” gibi uygulamada çok sıkıntılar yaşanıyor. Bununla ilgili Adalet Bakanlığıyla görüşülüp, gerekirse İçişleri Bakanlığıyla görüşülüp Emniyet personeline ve Cumhuriyet savcılarına bir seminer verilebilir ya da bilgilendirme yapılabilir, çünkü karakola gittiğinizde şüpheliyle görüşmek istediğinizde “avukat bey, acelemiz var, gecenin bu saatinde zaten zorunlu, hırsızlık suçu zaten” gibi uygulamada çok rastlanan şeyler bunlar. Adliyelerde şüpheliyle görüşmek istediğinizde bir görüşme odası yok. Adana Barosundan arkadaş söyledi, biz de koridorda oturup ya da bir köşeye çekip ancak o şekilde görüşebiliyoruz. Bununla ilgili Adalet Bakanlığıyla eğer bir çalışma yapılabilir, adliyelerde ayrıca görüşme odası hazırlanabilir.

Bu kadar. Teşekkürler.

OTURUM BAŞKANI- Yazılı bir görüşünüz var mı?

Av. BİLAL DOĞAN- Yazılı bir görüşümüz yok.

Av. BİLLUR DEMİRHAN (Yalova Barosu)- Çok az arkadaşım konuştu benden önce, ama sorunlarımız ortak, hep aynı şeyler. Çözümü de burada bulabilmemiz, en azından çözüm önerileri sunabileceğimize inanıyorum, çünkü çözümümüzün asıl bulunacağı yer hükümetle aramızdaki bağ; yani bizim asıl sorunumuz para. Biz hem az para alıyoruz, almadığımız paranın vergisini ödüyoruz, masraf parası alamıyoruz; bu sorunumuzu çözersek diğer sorunlarımızı daha kolay, daha rahat çözebileceğimize inanıyorum. Bunun da çözüm noktası bize ne verileceği. O yüzden inşallah bu toplantı faydalı geçer ve bir çözüm önerisi buluruz. Teşekkürler.

OTURUM BAŞKANI- Benim baştan itibaren anlayamadığım bir şey, söyledim, ben bu sistemin dışındayım, böyle, kendimi attım dışarıya. Bir taraftan asgari ücretten aşağı avukat çalışmaz diyoruz, diğer taraftan da kendisi asgari ücret altında, hatta bir köle parasına çalıştırıyor. Bu çelişki meslektaşımızın değindiği gibi aslında olmaması lazım gelen bir şey. Elbirliğiyle bunu sürekli gündeme getiriyoruz ama zaman zaman maalesef bürokratlar “kendi maaşlarımız şu kadar” diyorlar, tam bizimle empati yapacak kültüre de sahip değiller, ama inşallah bu sorun aşılacak, çünkü bu sorun bile değil, olmaması gereken bir şey.

Şimdi sözü Afyonkarahisar’a veriyorum.

Av. İSMAİL AKGÜL (Afyonkarahisar Barosu)- Benden önce konuşan, özellikle Adana Barosu ve Zonguldak Barosu temsilcisi meslektaşlarım zannımca bütün baroların ortak sorunlarını dile getirdiler, aynı şeyleri tekrarlamanın da bu toplantıya bir katkı sağlamayacağı kanaatindeyim.

Ben özellikle bu yaptığımız zorunlu giderlerle ilgili bunları savcılık makamından talep ederken bizden gelir vergisi ödememizi gerektiren serbest meslek makbuzuna bağlamamız isteniyor, özellikle Afyon’daki uygulamayı söylüyorum, diğer şehirlerdeki uygulamayı bilemiyorum. Hem gider yapıyorum, cebimden para çıkıyor, daha sonra o parayı talep ederken bir de sanki kazanç yapmışım gibi vergi ödemek durumunda kalıyorum. Bu konunun hiçbir yere sığar tarafı yok; ne insan haklarına, ne mesleğe, ne hukuka, hiçbir şeye, hiçbir kalıba girebileceği durum yok. Bu konuda özellikle hükümet nezdinde, Bakanlık nezdinde, artık Adalet Bakanlığı, Maliye Bakanlığı gerekli girişimleri yapıp bu uygulamanın bir an önce kaldırılması yönünde çabalar yapılmasını biz Baro olarak talep ediyoruz Birliğimizden.

Diğer bir husus da eğitim çalışmalarını, özellikle Birliğin organizatörlüğünde temel ilkeler doğrultusunda bütün barolar nezdinde yeknesaklığı sağlamak açısından faaliyetlerin arttırılmasını talep ediyoruz.

Üçüncü mesele de yine bu CMK ücretlerinin en azından asgari tarife seviyesine çıkartılması için gerekli çabanın gösterilmesini talep ediyoruz. Şöyle söyleyeyim, her baronun her ilde mutlaka bir meslektaşımız gerek iktidar partisinden olsun, gerek muhalefet partisinden olsun mutlaka milletvekili, barolar nezdinde bu şekilde yerel bir baskı yapılırken Birlik nezdinde de bir baskı yapılırsa bu sorunun çözülebileceğine inanıyoruz. Gerekli siyasi baskıyı, lobi ortamını ortak hareketle çözebileceğimize inanıyoruz biz.

Söyleyeceklerim bu kadar. Yazılı görüşlerimizi ileteyim, çıktısını almadan geldik, flash diskle onu göndeririz.

OTURUM BAŞKANI- Teşekkür ederiz.

Av. ÖZKAN YÜCEL- Efendim, ben tüm katılımcılara hoş geldiniz diyorum.

CMK uygulanan illerdeki CMK sistemleri, mevcut sistemlere de değinilebilirse; yani hangi sistemler uygulanıyor, ne boyutta uygulanıyor, müdafi tayin sistemleri dediğim, bu sistemlerdeki sorunlar nedir, bunlara da değinilebilirse efendim, biz burada en azından çalışmalarımızda yardımcı olur. Teşekkür ediyorum.

OTURUM BAŞKANI- Biz de teşekkür ederiz.

Birincisi, biliyorsunuz KDV meselesi vardı; tahsilat yapmadığımız halde KDV ödeyeceksiniz deniyordu. Bu hakikaten çok yoğun çalıştık, birkaç defa gidip gelip en nihayet buradaki sorun Maliye bürokrasisi. Maliye bürokrasisi maalesef devletin üstünde bir bürokrasi gibi görünüyor. Bunu bir genelgeyle çözdüler. Bunun üzerine yine gittik, dedik ki “bu genelge değil de bir kanun haline dönüşse, mesela bu torba yasada konsa”, Bakan, “ben o işe karışmam, benim bulunduğum sürece bu böyle uygulanacaktır, bu genelge benim için kanundur, onun için” dedi, biz de bir şey diyemedik. Tabii bunun bir kanun yoluyla çözülmesi mutlaka gerekli, en azından bir bakan değişir, yarın bakarsınız başka uygulama yapar.
Masraflar bir yana, biliyoruz; onu da yine Maliye bürokrasisi bu çözüme karşı çıkıyor. Adalet Bakanlığı bürokrasisi kabul edecek, değişik çözümler var; ya tarifeyi asgari ücrete çıkarıp içinde, yol masraflarını (reel) ödemek, bu konuda da Maliye bürokrasisinin aşılması lazım, bunun için de çaba gösteriliyor.
Eğitim zaten ana görevimiz, inşallah o konuda da bu temenninizi yerine getiririz.
Şimdi efendim, sözü Van Baro temsilcimize bırakıyorum.

Av. VEYSİ ROGER TURGUT (Van Barosu)- Bir kısım meslektaşlarımız zaten genel sorunlarla ilgili bir kısım açıklamalarda bulundular. Ben özellikle ilimizdeki uygulamadan kısaca bahsedeyim.

Bizde CMK hizmetlerinden doğan evraklara ilişkin herhangi bir onay belge istenilmemekte öncelikle; yani evrak üzerinde bir mührün, imzanın bulunması gibi bir durum söz konusu değil. Biz verdiğimiz evrakı Baro personeline sunduktan sonra bu evraklar dosyalanıp Savcılığa bildiriliyor; yani bu anlamda bir onay bizden istenilmiyor.
Bir ikinci durum ise talimatla gelen ifadelerde talimatın geldiği esas mahkemeye yönelik bir makbuz kesmiyoruz biz. Biz kendi mahkememize, bulunduğumuz Savcılığa makbuz kesiyoruz, onların hepsi toplu yapılıyor. Bu yönden sanırım diğer barolarımıza göre biraz daha rahatız.

Bir ikincisi, görevlendirmelerimiz de diğer bir kısım barolarımızın da kullanmış olduğu gibi bir firmanın yazılımını kullanmış olduğu OCAS sistemi var bilgisayar üzerinden. Biz görevlendirmelerimizi bu şekilde yapıyoruz; yani en azından resmi anlamda da daha sağlıklı olabileceğini düşünüyoruz, en azından daha adil bir sistem olduğu düşüncesiyle.

Bizdeki genel uygulama bu, fakat diğer meslektaşlarımız zaten bir kısım sıkıntılara değindiler. Biz özet olarak en önemli konunun şu olduğunu düşünmekteyiz: Hatırladığınız gibi eski dönemlerde ödenekler Bakanlık tarafından Barolar Birliğine ve oradan da her baronun alacağı ödemenin miktarına göre önceden bütçeye göre belirlenip barolara aktarılıyordu, bu şekilde de barolar meslektaşlardan yüzde 5-10 oranında bir bağış da alabiliyorlardı ve bu da baroların ayakta durması için, meslektaşlara daha iyi imkânlar sunması açısından çok olumlu bir gelişmeydi, fakat sanırım bir dönem özellikle Barolar Birliği ve hükümet arasında sanırım, en azından bizim öyle algıladığımız bir kısım çatışmalardan ötürü, sonra biz böyle bir değişiklik yapıldığını düşünüyoruz, en azından öyle bir algı var bizde. Özellikle bu barolar açısından çok ciddi sıkıntılar yarattı. Biz özellikle bu ödemelerin yine aynı eski sistemle yapılması gerektiğini düşünmekteyiz, çünkü uygulamada şöyle sıkıntılar doğuyor: Biz CMK hizmetlerinden doğan hizmetlerin evraklarını 4-5 ay biriktiriyoruz, biriken evrakları Baro personeline teslim ediyoruz, Baro personeli bunları düzenledikten sonra Savcılık mutemedine veriyor, mutemet bunları Maliye’ye gönderiyor, Maliye özellikle bizim Savcılığın, o hizmetler Savcılığın cari hizmetlerinden sayıldığı için, gider kısmından sayıldığı için Bakanlıktan ödenek isteniyor. Ödenek geldikten sonra ancak avukatların hesabına aktarılıyor. Bu süreç de yaklaşık olarak 5-6 ayı bulabiliyor; yani hiçbir şekilde özellikle mesleğe yeni başlayan arkadaşlar bu ödemeleri alamıyor, en azından mesleğe yeni başlayan meslektaşların mesleki harcamalarını karşılamak açısından CMK sistemi en azından bir önayak oluyor; yani bu anlamda ciddi sıkıntılar yaşanmakta. Biz özellikle ödemelerin eski sistemle yapılması kanaatindeyiz. Eğer böyle bir çalışma yapılabilirse çok iyi olacağını düşünmekteyiz. Bu mümkün olmazsa da en azından bu sıkıntıların giderilerek bir şekilde ödemelerin bütçeleme yapılmadan, direkt barolara ayrı bir CMK ödeneği şeklinde ödenek aktarılıp o şekilde ödeme yapılmasının daha sağlıklı olabileceğini düşünmekteyiz.

Diğer meslektaşların değindiği sorunlar zaten ortak sorunlarımız. Bizim genel olarak ifade edebileceğimiz şeyler bunlar. Baromuzun da yazılı görüşlerini ben size takdim edeyim. Teşekkür ederim.

OTURUM BAŞKANI- Biz teşekkür ederiz.

Ağrı Baro temsilcimiz.

Av. BİNNAZ ÇELİKÖZER (Ağrı Barosu)- Uygulamadan kaynaklanan ya da ücret düşüklüğünden, Yönetmelikten kaynaklanan birtakım sıkıntılara diğer meslektaşlarım değindiler, ayrıca biz değinmeyeceğiz, biz yöremizden kaynaklanan ve Baromuzun uygulamasından kaynaklanan birtakım sıkıntıları dile getirmek istiyoruz. Özellikle ben Baromuzu temsilen buraya gelirken genç meslektaşlarım, ki bizim Baromuzun yarısını, hemen hemen 1 ve 1,5 yıllık kıdemi olan meslektaşlarım teşkil etmekte, genç meslektaşlarım sorunlarını iletmemi benden talep ettiler. Onların da sıkıntılarına tercüman olmak istiyorum bu aşamada burada.

Öncelikle zorunlu müdafilerin çalışma saatlerine bir düzen getirilmesi yönünde bir talebimiz olacak bizim, çünkü 7 gün 24 saat her an talep edildiğinde zorunlu müdafinin görevlendirilmesi biraz sıkıntı olmakta. Özellikle genç meslektaşlarımız, mesleğe yeni başlayan arkadaşlarımızın kendilerine ait araçlarının olmaması söz konusu. Zorunlu müdafi olarak görevlendirildiklerinde gitmek için saat 23:00’ten sonra toplu taşım araçlarına ya da ticari taksiye ulaşmak mümkün olmuyor, gidilmediği takdirde de haklarında suç duyurusunda bulunulması gibi bir durum söz konusu oluyor. Bu nedenle biz en azından akşam saat 23:00 ya da 24:00’ten sonra CMK’da zorunlu müdafinin görevlendirilmemesi gerektiğini ve çalışma saatlerine bir düzen getirilmesi gerektiği yönünde bir talebimiz olacak.

Ayrıca bizim Baromuzun uygulamasından kaynaklanan birtakım sıkıntılarımız da söz konusu. Şöyle ki, 2009 yılının başına kadar bizde havuz sistemi uygulanmaktaydı. CMK listesinde yer alan meslektaşlarımız giderler, daha sonra evraklarını teslim ederler, serbest meslek makbuzlarını keserler, para bir yerde toplanır, CMK listesinde olan bütün avukat arkadaşlarımıza eşit bir şekilde paylaştırılırdı. Bu son derece suiistimale açıktı, çünkü günün nöbetçi avukat arkadaşımız ya telefonunu kapatır ya il dışında olduğunu beyan ederdi, diğer meslektaşlarımız gider, sonuçta eşit ücret alırdı, bir adaletsizlik söz konusuydu. Şimdi ise bireysel uygulamaya geçildi; bu da ilimizin çok küçük olmasından kaynaklanan suiistimallere açık bir uygulama, çünkü herkes herkesi tanıyor, herkes herkesle iletişim halinde, karakollar ya da jandarma ya da ilçelerdeki adliyeler özellikle Baroyu arayıp, Baro temsilcisinden müdafi görevlendirilmesini istemek yerine bizzat meslektaşlarımızı aramaktalar. Bu nedenle uygulamadan kaynaklanan sıkıntılarımız söz konusu olmakta.

Biz bunları dile getirmek istiyoruz, bunlara acil bir çözüm bulunmasını istiyoruz ve özellikle çalışma saatlerine bir düzen getirilmesini istiyoruz. Gerçekten genç meslektaşlarımız bu hususta çok sıkıntı yaşamaktadırlar. Ayrıca, henüz tahsil etmediğimiz ücretlerin KDV’sini ödemek de bir sıkıntı yaratmakta. Maddi sıkıntıları yeni mesleğe başlayan arkadaşlarımız zaten çekmekte, bu da ayrıca bir külfet getirmekte. Biz bunları dile getirmek istedik. Herkese çok teşekkür ediyorum katılımlarından dolayı, saygılar sunuyorum.

OTURUM BAŞKANI- Teşekkür ederim.

Yalnız, biraz önce bu yeni genelgeye göre artık tahsil edilmeyen şeyin KDV’si ödenmeyecek. Acaba Ağrı’da farklı bir uygulama mı var?

Av. BİNNAZ ÇELİKÖZER- Hatta dün ben Barodan telefon aldım, ben kendim Ankaralıyım, buraya da tatil amaçlı gelmiştim zaten, toplantıya da o şekilde katıldım. Barodan görevlimiz telefon açtı bana ve şunu söyledi: Bizim Tutak adında bir ilçemiz var, Tutak ilçesine ait evrakları yaklaşık bir ay önce teslim ettik, fakat şöyle bir uygulama vardı bizim Baromuzda: Biz dilekçe veririz, ödenecek miktarlar Baromuzun hesabına geçer ve avukatlara aktarılır. Baromuz da bize ödenecek ücretlerden yüzde 5 bir kesinti yapar Baroya katkısı olması açısından. Tutak ilçesi evrakları yanlış düzenlemiş, direkt avukatın banka hesabına paralar yatırılacakmış. Baro temsilcimiz benden şunu talep etti ve bütün meslektaşlarımızdan ediyor: Yüzde 5 kesintiye tekabül eden kısım ile, bir kısım evraklar da 2008 ve 2007 yıllarına aitti, buna ait havuzda toplanacak gelirlerin bizden peşin olarak tahsil edilmesi mukabilinde Tutak ilçesine ait ödemelerin bizim hesabımıza aktarılması; yani bana şu şekilde bilgi verildi: 900 küsur milyon lira bize vereceksin, bu havuza gidecek kısımla yüzde 5’lik Baroya katkı sağlayacak kısımdır, 1 433 TL de senin hesabına geçecek; yani benden onu peşin tahsil edip daha sonra hesabıma para geçmesi yönünde. Herhalde meslektaşlarımıza da duyulan bir güvensizlik söz konusu ki bizim sıkıntılarımız bu yönde.

OTURUM BAŞKANI- Efendim, Uşak Baromuz.

Av. ÇETİN ALTUNBİLEK (Uşak Barosu)- Öncelikle herkese Uşak Barosu adına selamlarımızı sunuyorum.

Birliğimize de bu toplantıyı öncelikle CMUK komisyonları ve sonrasında da başkanları adına yapması düşüncesini oluşturduğu için teşekkür ediyorum, çünkü CMK sistemi sadece bir veya birkaç toplantıyla çözülebilecek, sadece bir veya birkaç tane sorunun olduğu değil, neresinden tutarsanız her tarafında sorun olan bir sistem. Bu CMK Kanunundan kaynaklanan sıkıntılarımız olduğu gibi bir de uygulamadan kaynaklanan sıkıntılarımız var.

Ben öncelikle uygulamadan biraz bahsedeceğim, sonra gündemdeki sıraya uyamadan bir kısım sorunlardan bahsedeceğim.

Uşak’ta önceden fiili bir görevlendirme vardı, soruşturma aşamasında karakoldan, jandarmadan veya savcıdan, mahkemelerden kovuşturma aşamasında anında avukat gerektiği zaman çok kaba bir tabirle söylüyorum, hakim beyler, savcı beyler veya ilgili polis, jandarmalar sanki çay ocağından iki çay söylenir edasıyla “Barodan avukat çağırın, gelsin” sisteminde çok kabaca ve kötü bir sistemle avukat çağırılıyordu, görevlendiriliyordu, yazıları sonradan Baroya gelir, Baro bunun yazılarını sonradan ilgili avukata verir, imza karşılığını alır, ama önceden hizmet görülüyor. Bu sistem terk edildi, OCAS sistemi getirildi otomatik bir şekilde. Yalnız, bunu sadece biz şu anda soruşturma aşamasında değerlendiriyoruz, kovuşturma aşamasında sadece savcılarımız ve hâkimlerimiz bundan uzak duruyorlar, yine aynı önceki sistemi değerlendiriyorlar.

Uşak’ta önceden görevlendirmenin dağıtımında ve paranın paylaştırılmasında çok büyük sıkıntılar oldu, aynı Ağrı Barosundaki gibi bir havuz sistemine yakın bir sistem veya diğer arkadaşlarımızın da bahsettiği gibi paraların paylaştırılması, Baroya bir kısmının bağış yapılabilmesi gibi sistemler tartışıldı, çok büyük tartışmalar sonrasında bu sistemden vazgeçildi. Görevlendirmenin eşit olduğu, gidilip gidilmemesinin, görev kabul edilip edilmemesinin avukata bağlı olduğu bir sistem getirildi, çok güzel bir sistem, tabii geliştirilebilecek bir sistem. Yalnız, şöyle bir durum var onu özellikle belirtmek istiyorum, yine arkadaşlarımızın belirttiği gibi avukatlar 7 gün 24 saat CMK sisteminde hizmet verme gereğini yerine getirebiliyorlar, ama bir suç işleniyor, çok basit bir suç; hırsızlık veya benzer şekillerde, iki serseri kavga etmiş, bıçaklamışlar. Gecenin 03:30-04:00’ünde karakoldan, jandarmadan avukat arandığı zaman avukatın oraya ulaşması, kalkması, gitmesi büyük bir problem teşkil ediyor ve biz daha karakoldan çıkmadan o kişi savcının talimatı üzerine de serbest bırakılıyor. Bu kadar basit nitelikteki olaylarda kişi şahıs adına belki ifadelerinin alınması çok doğru bir şeydir, ama buradaki istisnai durumlar, acil olan durumlar kenarda kalmak kaydıyla avukatların 7 gün 24 saat şeklinde değil, bunun daha bir avukatın niteliğine, statüsüne yakışacak tarzda, soruşturmanın niteliğine yakışacak tarzda görevlendirmelerin hâkim, savcının nasıl telefonla talimatıyla bir kişinin serbest bırakılmasına karar veriyorsa, masa başında buna karar verebilecekse o da aynı şekilde makamına ulaştığı zaman bununla ilgili görevini yapıyorsa avukat da gündüz mesaisinde yapabilecekse bunu o kişinin sabaha karşı, sabah 08:00, 09:00’dan itibaren karakolda, jandarmada ifadesinin alınabilirliğinin çözümü yapılabilmelidir; yani 03:30-04:00’da görevlendirilmeye karşı değiliz. Acil durumlarda, istisnai durumlarda elbette gidilir, ama bunun bir şekilde düzene girmesini temenni ediyoruz.

Talimat dosyalarının önceden kendi yerel idari işlerimizi Adliyede çözebiliyorduk, ancak sonradan getirilen değişiklikle esas dosyasının olduğu yere kesilmesi gerekti, ki Uşak’tan artık önceden, atıyorum, 100 tane bir talimat dosyasından görevlendirmenin makbuzu kesilip parası alınabiliyorsa şimdi sadece ilgilenen arkadaşımız almak istiyorsa 5 tane çıkıyordur, yüzde 5’tir. Artık talimat dosyaları Uşak kesmiyor, almıyor, almak istemiyor, çünkü talimatlardan gelen şeylerde bürokrasi çok ağır. Uşak’ta özellikle de parayı alabilmemizle ilgili süreçte çok büyük sıkıntılar yaşıyoruz, çünkü şöyle: Bizim de yine dönemsel olarak 4. ayda, 7. ayda, 10. ayda Maliye’den gelen paralarla ilgili olarak makbuz kesmeksizin dosyalarımızı hazırlıyoruz. Baroya teslim etmiyoruz, öncesinde kendimiz klasörlerin içerisinde 25 tane ifade tutanağı şeklinde, bunların tarih, sayı, altına onaylıyoruz aslı değilse, memurun onayı aranıyor, sicil numarası aranıyor. Bu, az önce arkadaşlarımızın bahsettiği gibi sıkıntıları var. Bir avukata güvensizlik çok hat safhada, avukatlık niteliği burada da düşmüş olmakta, bütün mesleğimizi bu şekilde örneklerle de biz statüsünü düşürmüş oluyoruz, avukata güven olayını zedelemiş oluyoruz. Suiistimaller varsa Ceza Kanunumuz açık. İfadeye girmeksizin ifade tutanağı yazılan yerler varsa, ki somut olarak olmuş daha önceden, bunlar Uşak’ta hiç olmadı. Sanırım İstanbul’da bir olmuş, o da soruşturma geçirmiş bir avukat arkadaşımız galiba. Böyle şeylerde müeyyideleri var, ama bir tane olay için tüm avukatların lekelenmiş olması gibi bir sisteme de bizim karşı çıkmamız gerekir. Avukata itibar, güven esas olmalı, suiistimaller de müeyyideleriyle karşılaşılması gerekir. Memur onayından vazgeçilmeli veya bunun daha sistemli bir hale getirilmesi gerekir.

Ayrıca görüşme hakkı, görüşme ortamının fiziki olarak sağlanması, çarçabuk bir şekilde avukatın görevlendirildiği yerde, karakolda veya soruşturma aşamasında veya Savcının kapısının önünde, koridorda, bankın üzerinde 2 dakikalık görüşme veya duruma uygun şekilde o andaki ayaküstü görüşmeden hiçbir şekilde biz avukatlık hizmetimizi veremeyiz. Onun için görüşme ortamının, görüşme hakkının mevzuata nitelikli bir hale getirilmesini sağlamalıyız.

Mevzuata hükmedebilecek bir konumdayız avukat olarak. Mesela danışma ücretlerini hepimiz her zaman alamayabiliyoruz, ki çok nadir alabiliyoruz aslında. Doktorların tedavilerinden kaynaklanan ücretlerini hemen anında tahsil edebilmesi gibi avukatlar danışma ücretlerini anında alamadığı gibi şimdi yeni bir haberlerde duydum, onunla kıyaslayacağım, eczacıların da “hangi ilaç iyidir” gibi bir danışma ücreti alacaklarını geçenlerde haberlerde duydum. Biz, Barolar Birliğinden de talebimiz, ilgili sorunlarımızda çok daha nitelikli, zaten çok iyi nitelikli çalışmalar yapıyor, bunun mevzuata avukatlar adına çok iyi dönüştürülebilmesi; yani avukatların Noterler Birliği gibi, Noterler Birliği istediği zaman istediği kanunu değiştirebilmesi konusunda kulis faaliyetlerini çok iyi yapabiliyor, doktorlar yapabiliyor, ama biz mevzuata hakim olabilecekken biz bunu çok fazla hakim olabiliyoruz belki, ama yeterli nitelikte dönüştüremiyoruz, faydasını göremiyoruz. Çok fazla bürokrasiyle karşılaşıyoruz CMK sistemindeki ödemelerin alınması konusunda.

Bunları talep ediyorum. Belki çok dağınık bir şekilde gittim, ama söylemek istediğim bunlardır.

Ayrıca CMK eğitimleriyle ilgili CMK eğitimlerinin farklılığı nedeniyle yaşanan sorunlar, Barolar Birliğimizin 4 ayrı konuda 4 ayrı bölgede, 4 ayrı şehirde faaliyetlerde bulunduğunu biliyorum. CMK’yla ilgili olarak da toplu olarak, bölgesel olarak veya yerel olarak benzeri toplantılarının sıklıkla yapılmasını da, sadece avukatlara değil, avukatlarla beraber CMK’da karşılaştığımız hâkim, savcıların, memurların, jandarmanın kolluğunu oradaki ifade alımında bulunan kişilerin de birlikte benzeri bir, Adalet Bakanlığıyla, Emniyetle, İçişleri Bakanlığıyla ilgili çalışmaların da yapılabilmesinin hepimize faydası olacağını, ülkemize faydası olabileceğini düşünüyorum. Teşekkür ediyorum.

OTURUM BAŞKANI- Ben de teşekkür ediyorum.

Tabii bu bizim özlemimiz, yurtdışına gittiğimiz zaman baroların yaptığı etkinliklerde yargının öteki tarafı olan savcı ve hakimlerin ne kadar yoğun bir şekilde katıldığını görüyoruz; bu da bizim özlemimiz. Madem yargının ortak kurucu unsurlarıyız hep beraber problemleri çözmemiz lazım, biz bu iyi niyetimizi gösteriyoruz, ama maalesef bugüne kadar yeterince karşı taraftan o niyeti görmedik, ama tabii mücadelemiz devam edecek. Teşekkür ederim.

Av. ÇETİN ALTUNBİLEK- Tekrardan bir söz alacağım.

Adalet Bakanlığı avukatlık konusunda bizi yeterince ciddiye almadığını, bu konunun CMK’nın sanki bir bahşetme, belki toplu olarak çok büyük paralar ödeniyordur avukatlara Türkiye bazında, ama bunun bir adalet hizmeti olduğu, memleketin gerçekleri olduğu, hangi gerekçelerle zamanında çıktığı ve o gerekçelerden bir kısmının halen devam ettiği de öngörülerekten bu hizmetin yapılıyorsa doğru şekilde yapılması; yani bunun bir bahşetme şeklinde olmaması gerektiği konusunda bir etki, tepkiyle uyarılması gerekliliğini düşünüyoruz.

OTURUM BAŞKANI- Meslektaşım, bu uyarıyı yapıyoruz tabii yapabildiğimiz kadar. Şunu çok açık yüreklilikle söyleyelim, kendimize karşı da adil olmak zorundayız: dünyanın hiçbir yerinde adalet için, adalete erişim için bu büyük fedakârlıkları yapmıyorlar, onu size söyleyeyim. Bu Türkiye’deki avukatların gururudur, onurudur, kimseye de bu konuda laf söyletmeyiz, hele bahşetmek gibi herhangi bir değerlendirmeyi de şiddetle reddederiz.

Efendim, teşekkür ederim. Aksaray, buyurun efendim.

Av. HAKAN AY (Aksaray Barosu)- Arkadaşlarımız gerçekten sorunları dile getirdiler, hepsi bizim kendi ortak sorunlarımız, olumlu ve olumsuz bütün yönleriyle açıkladılar. Ben biraz burada özeleştiri yapmak istiyorum.

CMK’da görev alan arkadaşlarımızın ilk önce CMK’yı, yetki ve haklarını çok iyi bilmesi lazım. Yetki ve haklarımızı çok iyi bildiğimiz zaman talep eden makam olmamız nedeniyle, savunma makamı olmamız nedeniyle uygulamayı en iyi bilen kişiler avukatlardır. Dolayısıyla, meslektaşlarımızın bu konuda ciddi şekilde hizmet içi eğitim almaları gerekiyor. Kanunlar ne kadar iyi olursa olsun kötü uygulayıcıların elinde maalesef kötü olabiliyor. Dolayısıyla, bizlerin kanuna aykırı olarak yapılan işlemlere karşı sessiz kalmamamız lazım, özellikle emniyette, jandarmada arkadaşlarımız gittiği zaman kanun dışı uygulamalara maalesef sessiz kalabiliyorlar. Maalesef ülkemizde uzmanlaşma olmadığı için uzlaşma olmamasının getirdiği nedenlerden dolayı yarım yamalak CMK bilgisiyle gidiyoruz ve bilgimizden de emin olmadığımız için maalesef ses çıkartamıyoruz ve bazı şeyleri göz ardı etmek zorunda kalıyoruz. Bu nedenlerle ilk önce meslektaşlarımızın CMK konusunda yetki ve haklarını iyi bilmeleri ve bunu diğer uygulayıcılara dikte ettirerek uygulattırmaları gerekiyor.

Ülkemiz buraya kolay gelmedi, çok büyük aşamalardan geçerek biz buraya geldik ve inşallah da daha iyiye doğru gideceğiz ve bunun çalışmasını da biz burada yapıyoruz zaten.

Bu konuda söyleyeceklerim bunlar. Bir de arkadaşlar kendi bölgelerindeki uygulamaları söylediler. Örneğin, talimat konusu, görüşme odası, emniyet ve jandarmada gelip gitmedeki sorunları söylediler. Aksaray Baromuzda biz talimat konusunda diğer esas dosyasına değil, kendi Baromuzda girmiş olduğumuz dosyaya kesebiliyoruz.

İkincisi görüşme odaları; bazı şeylerin de bölgede kurumlarla ikili ilişkilerle çözülebileceğine inanıyorum. Örneğin, emniyette, jandarmada, savcılıkta veyahut da hakimlerle ikili görüşmeler yapılabilirse, eğer bir olumsuzluk varsa bunu Baro yönetimi dile getirir, gider, görüşülebilir.

Örneğin biz cezaevinde çok kötü şartlarda bir görüşme odası vardı. Gittik, cezaevi müdürüyle görüştük, Baromuzun da yardımıyla çok güzel, bilgisayarı olan, masası, sandalyesi çok düzgün, bir avukata yakışır şekilde olan ikinci bir oda daha tahsis edilebildi. Artı, gece gidip gelmeler sorun oluyor dediler. Bize de telefon ediliyor, biz de aracımız yoksa, meslektaşlarımızda araçlar yoksa emniyetten “aracımız yok” diyorlar, onlar gelip, jandarma da dahi olsa gelip bizi götürebiliyorlar. Bu şekilde çözüm üretilebilir.

Bazı şeylerin de kendi bölge içerisinde ikili görüşmelerle çözüleceğine inanıyorum ve teşekkür ediyorum.

OTURUM BAŞKANI- Teşekkür ediyorum.

Bir İtalyan yazarın bir sözü vardı, “aslında sorunumuz yeterince hak ve özgürlüklere sahip olmak değil, sahip olduğumuz hak ve özgürlükleri yeterince kullanmamaktan kaynaklanıyor”. Bizim de adil yargılamanın aslında en önemli şeyi usul. Burada özel olarak ceza usulü. Usulde bize tanınmış hakları çok iyi bilmemiz, içselleştirmemiz ve bunun kavgasını da vermemiz lazım. Bu kavgada ön saflarda avukat meslektaşlarımız var, ona destek olacak olan barolarımız var ve onların da arkadan lojistik veya başka türlü destek yapacak olan Barolar Birliğimiz var. Bu üçünün işlemesi, birbirinin yerine geçmek mümkün değil, hele avukat meslektaşımızın doğrudan katkısı olmadan, bilgi ulaşımı şeklinde olabilir, farklı olabilir, bu işin zaten çözülmesi mümkün değil ve bu arkadaşlarımızın da bu görevlerini yerine getirdiklerini de biliyoruz ufak tefek istisnalar dışında.

Av. SERDAL ÖZMEN (Tunceli Barosu)- Toplantıdan önce ve toplantı esnasında biz de sorunlarla ilgili notlar almıştık, ama tüm meslektaşlarımız, bizden önce konuşan meslektaşlarımız bunlara değindiler, biz bunlara tekrara düşmemek için değinmeyeceğiz, ama halen bizim Baroda özellikle bir, iki sıkıntı var, onları belirtmek istiyorum.
Ağrı’da olduğu gibi bizde de halen daha makbuz kesildikten sonra ödeme yapılmadan bizden de vergi kesiliyor. Bu, özellikle mesleğe yeni başlayan arkadaşlar için büyük bir sıkıntı. Daha sonra talimatlarla ilgili, talimat dosyalarıyla ilgili sıkıntı var gene. Bunların makbuzlarını talimat isteyen esas dosyanın olduğu yere biz kesiyoruz. Bunlarla görüşmemize rağmen halen bunlar daha aşılmadı. Bir de özellikle olduğumuz yerdeki meslektaşlarımızın tarifenin tatmin edici olmadığını ve emeklerini karşılamadığına yönelik bir sıkıntılar var. Onların en azından bu avukatlık ücret tarifesine denk getirilmesi yönünde talepleri var.

Başka da herhalde öbür sorunlara arkadaşlar değindiler. Teşekkür ederim.

OTURUM BAŞKANI- Amasya yok herhalde. Ankaralı meslektaşımız, buyurun efendim.

Av. ÖZGÜN ŞİMŞEK (Ankara Barosu)- CMK sorunlarıyla ilgili biz bir çalışma yürüttük Ankara Barosu olarak ve meslektaşlarımıza da bu çalışmayı imzalamaları ve desteklemeleri için kampanya açtık. Diğer tüm barolara da Baro Başkanlığımız tarafından bu konudaki çalışmayla ilgili bilgi verildi. Ayrıca, yapılan çalışmanın sonunda toplanan imzalar da bir üst yazıyla Barolar Birliğimize teslim edildi gereği yapılmak üzere. Barolar Birliğimiz de konuyla ilgili geniş kapsamlı bir çalışma yapıyor gördüğümüz kadarıyla.

Şimdi, CMK sisteminde görev yapan arkadaşlarımızın yaşadığı bir kısım sorunları bize yazılı olarak bildirmişler, ben onları kısaca, birçok arkadaşım değindi, değinilmeyenlere değinmeye çalışacağım başlıklar halinde, bir de çözüm önerilerimiz olacak, onları sunacağım.

CMK tarafından görevlendirilen avukat karakola gittiğinde sanığın ya da mağdurun kendi vekili daha sonra katıldığı zaman avukat talebinden vazgeçiliyormuş ve CMK avukatının burada kimlik tespitine katılmış olması veya teşhis tutanağa katılmış olması Yönetmeliğin 11. maddesi anlamında bir görevlendirme sayılmıyor ve ücret ödemesi yapılmıyormuş; bunu bir sorun olarak iletmişler. Bunun çözümü konusunda umarım burada bir mutabakat sağlanır.

İkincisi, soruşturma evraklarında soruşturma numarası yok diye ödeme yapılmadığı bize bildirilmiş. Sanırım bununla ilgili de bir çözüm oluşturabiliriz.

Yargıtaydan bozulup gelen dava dosyası için Yönetmeliğin 10/3 maddesi gerekçe gösterilerek bir ödeme yapılmadığı bildirilmiş.

Yine mağdurun şikâyetten vazgeçmesi ve davaya katılmayacağını bildirmesi hallerinde bile CMK avukatının tüm duruşmaları takip etmesi gerektiği Ceza İşleri Genel Müdürlüğünce görüş olarak bildirilmiş.
CMK avukatlarına zorunlu yol giderleri serbest meslek makbuzu kesilmesi halinde ödeniyormuş, sorun olarak gene bildirilmiş.

SSK’lı çalışan CMK avukatı yanında çalıştığı avukatın serbest meslek makbuzunu kullanıyor, yanında çalıştığı avukatın vergi borcu olması halinde ise SSK’lı çalışan CMK avukatının mağduriyeti söz konusu olabiliyormuş, bu sorun olarak bildirilmiş.

Yönetmeliğe göre evrakların onaylı bir suretinin alınması gerekiyormuş. Mahkeme kalemleri duruşma zabıtlarını onaylarken suret harcı talep ediyormuş Ankara’da.

Müdafilik ve vekillik ücretlerinin asgari ücret tarifnamesinin altında olduğu bildirilmiş; bunu tüm meslektaşlarımız dile getirdi.

Bir de müdafilik ve vekillik ücretlerinin çok geç, makbuz kesildikten aylar sonra ödenmesi bir sorun olarak tarafımıza bildirilmiş.

Çözüm olarak da Barolar Birliğinin de bir çalışma yaptığını görüyoruz. Biz bu çalışmaları hem takdirle karşılıyoruz, hem de arkasındayız tüm diğer barolar gibi, gayet de güzel çalışmalar yapılmış. Yol ve kırtasiye gideri için bu çalışmada bir çözüm öngörülmüş; bu giderleri karşılayacak oranda bir ek artış yapılabilir diye bir öneri var Barolar Birliğinin, biz bunu doğru görüyoruz, mümkünse bütçede yapılacak bir ek artışla bu giderilebilir veyahut yol ve kırtasiye giderleri için ayrı bir bütçe çıkartılabilir, bununla bu çözüm sağlanabilir. Adalet Bakanlığı bünyesinde bununla ilgili bir çalışma yapmak gerekiyor.

Yine bizim sorun olarak gördüğümüz bir husus var; CMK sisteminden talep eden herkes yararlanıyor. Belki bu soruşturma aşamasında doğru görülebilir, ama kovuşturma aşamasında gerçekten de ihtiyaç sahibinin bu sistemden yararlanması gerektiğini düşünüyoruz, aksi halde serbest meslek yapan diğer meslektaşlarımızın iş alanının daraltılacağını düşünüyoruz, ki daralıyor da. İhtiyaç sahibi olmadığı halde bu sistemden yararlanabilen onlarca, yüzlerce insanın olduğunu görüyoruz. Bu konuda bir çalışma yapılmalı, gerçek ihtiyaç sahiplerinin bu sistemden yararlanması sağlanmalıdır diye düşünüyoruz.

Yine soruşturma aşamasındaki evrakların birer örneği Yönetmelikte bir değişiklik yapılarak, görevlendirme esasları” başlıklı 7. fıkrada bir değişiklik yapılarak harçsız, harçtan muaf olarak verilmesi sağlanabilir.

Ulaşımla ilgili bir sorun yaşanıyor, Ankara’da da bu yaşanıyor; bir kısım ilçelerde görevlendirilecek meslektaşımız olmadığı için Ankara Merkezden gidiş, geliş sağlanıyor. O meslektaşlarımızın ulaşım giderlerinin ödenmesiyle ilgili ve ne kadar olacağıyla ilgili bir sorunumuz var. Bu konuda Bakanlık ya resmi araç tahsisi yoluna gidebilir veyahut da bir kısım serbest çalışan taksilerle sözleşme yapabilir ve bu sorun kamunun sağlayacağı, Bakanlığın sağlayacağı olanaklarla giderilebilir diye düşünüyoruz, aksi halde meslektaşlarımızın gidecekleri yerlere uygun olabilecek vasıtalarla, ki bizim kanaatimizce taksi olmalı bu, taksilerle gidilip, dönülüp ve makbuzunun ödenmesinin sağlanması yoluna gidilebilir. Bununla ilgili de Yönetmelikte bir değişiklik yapılabilir, bir düzenleme yapılabilir. Ücretle ilgili sorun da, ödenecek ücretin Barolar Birliğince hazırlanan tarifeden aşağı olamayacağı yönünde bir düzenlemeyle bu sorun çözülebilir diye düşünüyoruz.

Ücret ödeme zamanı bize çokça şikâyet olarak iletilmiş, makbuz kesildikten aylar sonra, üç ay, dört ay sonra ödeme yapıldığı belirtilmiş. Bununla ilgili bir sınırlama getirilebilir, bir hafta, 10 gün, 15 günlük belgelerin tesliminden itibaren şu kadar süre içerisinde bu ücretlerin ödenmesi gerekir diye bir düzenlemeyle bu sorun çözülebilir diye düşünüyoruz. Teşekkür ederiz.

Bir şey daha ekleyeyim ben, Uşak Barosu temsilcisinin söylediğine katılıyorum, Geniş kapsamlı bir sempozyum Barolar Birliği tarafından düzenlenebilir. Bundan bir süre önce Ankara Barosu olarak Bankalar Birliğinin düzenlediği bir seminere katıldık, Abant’ta düzenledikleri. Oradaki ticaret mahkemesi hakimleri Yargıtay üyesi olan hakimlerin bir talebi oldu bu konuda. Biz Ankara temsilcisi barosu olarak orada bulunuyorduk. Bu toplantının sıkça Barolar Birliği ya da Ankara Barosu tarafından yapılabileceği, seve seve katılabilecekleri bize iletildi somut olarak Bu konuda bir çalışma da Barolar Birliği yaparsa biz Ankara Barosu olarak üzerimize düşenleri yerine getireceğiz. Teşekkür ederiz.

OTURUM BAŞKANI- Ben teşekkür ederim.

Bu 24 Aralık günü yürürlüğe giren Yönetmelik değişikliğinde hiç değilse soruşturma evresinde istenilen belgelerin harçsız olarak alınabileceği hükme bağlandı. Sizin söylediğiniz olgu bu ikiye ayırmak, soruşturma evresi, kovuşturma evresi ve kovuşturma evresine özgü birtakım kurallar getirmek, mesela orada muhtaç olanları dikkate almak, bunun zaten genel olarak böyle bir şeyi var, hatta daha da ileri gidip o CMK’yı sadece soruşturma evresine hasredip kovuşturma evresini de adli yardım, vesaire gibi farklı bir şekilde düzenlenebileceği; bunlar hep düşünülüyor. Özellikle de sizin Ankara Barosu olarak katkı vereceğiniz sözüne çok teşekkür ederim. Her zaman bütün barolar gibi Ankara Barosundan da bu tür katkıların bize çok faydalı olacağına inanıyorum. Teşekkür ederim tekrar.

Av. MESUT İSKENDEROĞLU (Trabzon Barosu)- Öncelikle ben yeni Barolar Birliği Başkanımıza sizin şahsınızda başarılar diliyorum yeni yönetimle beraber. Yeni yönetim değil belki, ama yeni başkanımıza başarılar diliyorum. Önceki Başkanımızı da saygıyla anıyoruz.

Ben benden önceki arkadaşların söylemiş olduğu şeylerde tekrara düşmemek adına, özellikle sorunlar kısmında hemen hemen pek çok şey söylendi, çözüm önerisi olarak bizim Trabzon Barosu olarak gelecekte şu anda altyapısını oluşturmaya çalıştığımız bir sisteme geçmeyi düşünüyoruz, onu paylaşmak istiyorum.

Bu özellikle kovuşturma aşamasında karakollardan ve savcılıklardan görevlendirme talepleri konusunda bir sıkıntı yaşanıyor, özellikle de geceleri veya telefonlarla direkt arama durumlarında bazı avukat arkadaşlarımızın telefonlara bakmaması veya geç açması durumunda başkasının aranması, bu da bazı adaletsizliklere sebebiyet veriyor. Bir yazılım var, asistan programı SDL diye bir yazılım şirketi yapıyor bunu veya bu şekilde muadil şirketler de olabilir. Bu telefonlarla otomasyon sistemi sayesinde ilgili avukatı direkt Internet üzerinden bu robot arıyor ve o robot ilgili kişiye “şu karakoldan veya savcılıktan çağırılıyorsunuz, buraya gitmeyi kabul ediyorsanız 1’e basın, gitmeyi kabul etmiyorsanız 2’ye basın” tarzında bir yazılım var. Bu yazılımı biz şu anda Baro Yönetim Kuruluna da getirdik, bu yazılımı alıp uygulamaya geçirmeyi düşünüyoruz. Altyapısını hazırlamak belki uzun sürebilir, ama böyle bir yazılım sayesinde en azından hem özellikle gece çağrılma durumlarında bazı meslektaşlarımızın keyfi olarak, mesela saat 24:00’ü geçtikten sonrakilerde özellikle gitmeme durumları oluyor. Bu da özellikle bazı durumlarda da gerçekten olaya karşı taraftan bakıldığı zaman da karakoldakilerin, savcılıktakilerin de gereksiz yere orada zaman kaybına sebebiyet veriyor; bu durumu biraz da iki taraflı düşünmek gerektiğini ben düşünüyorum şahsen. Bu adaletsizlikleri de biz giderebileceğimizi düşünüyoruz.

Benim bir önerim, böyle bir yazılım veya böyle bir altyapının Barolar Birliği tarafından sağlanıp sağlanamayacağı konusunda. Ben özellikle yeni Başkanımızın gelişinden sonra Barolar Birliği web sitesinden takip ettiğim kadarıyla bilişime çok önem verdiğini düşünüyoruz ve ben de kişisel olarak meraklı olduğum için sürekli takip ediyorum. Bence böyle bir altyapı sağlanabilir, bu bütün barolara da yayılabilir. Şimdi artık Internet’i olmayan, karakolda, savcılıkta Internet olmayan yer kalmadığına göre böyle bir görevlendirme böyle bir sistem sayesinde hem de otokontrol sağlanabilir diye düşünüyorum; bu bir çözüm önerisi olarak sunulabilir.

Onun dışında ücret konuları sıkıntı. Bu KDV oranı konusunda; malumunuz müdafilik durumundaki yaptığımız hizmet aynı zamanda bir kamu hizmeti, ama devlet bizden en yüksek oranda Katma Değer Vergisini alıyor. Benim aslında önerim bu KDV’nin kaldırılması konusunda çok girişimde bulunulduğunu biliyorum, tekrar etmek istemiyorum, ama bunu hiç değilse bir ekmek gibi de mi değerlendiremiyoruz, çünkü sunduğumuz kamu hizmeti, ekmekte bugün Katma Değer Vergisi bildiğim kadarıyla yüzde 1’dir, bu da yüzde 1 yapılabilir veya bu konuda bir ara çözüm olarak bütün avukatların yaptığı hizmetleri yüzde 18’den yüzde 1’e çekmek belki devlete çok ciddi bir vergi kaybına sebebiyet verebilirse denilebilir ki sadece bu zorunlu müdafiliklerden edinilen ücretlerde yüzde 1 diye bir çözüm söz konusu olabilir diye düşünüyorum.

Bir de çok ciddi bir sorun olarak şu var, bunun bir çözümü de bulunması gerektiğini düşünüyoruz, ama nasıl konusunda fikir teatisi yapılabilir: Görevi ret talebinde bulunan meslektaşlarımız oluyor; yani şu anda bir tane arkadaşımız böyle bir talepte bulundu Baromuza. Cinsel suçlarda özellikle kimse bu davaları almak istemiyor, özellikle görevlendirmelerde. Arkadaşımız hatta yazılı beyanda da bulundu ki “ben bu sanığın suçlu olduğuna inanıyorum”, aslında bu bence doğru da değil, ama “böyle bir davayı takip etmek istemiyorum” diye bize görevi iade etmek istediğini belirtti, ama biz buna haliyle olumlu cevap veremedik. Buna bir ara çözüm bulunabilir mi, bulunamaz mı konusunda da belki arkadaşların farklı fikirleri varsa paylaşabiliriz; bu konu da sıkıntı. Hakikaten bazı meslektaşlar, insanın içine de sinmiyor o dava; nasıl savunacaksınız onu, sonuçta güya savunacaksınız, bu ne kadar zorlamayla olur, ama bu da bir sorun olarak duruyor.

Bir de bu karakollardan çağrılma konularında, Uşak Barosundaki arkadaşımızın da söylediği bir gerçek var, bu konuyu hatta geçenlerde biz de Trabzon’da buna benzer üyelerimizle bir toplantı yaptık. Karakollardan özellikle polis arkadaşlar şunu yapıyorlar, bu konuda biz onlarla gidip konuşmayı düşünüyoruz uyarı mahiyetinde. Polis şöyle düşünüyor: “Ben gece nöbet tutuyorum burada”, bir olay oluyor saat 03:00’te diyelim, gece bir kavga oluyor, “ben buradayım nasıl olsa” diyor. Aslında bu olayı belki sabaha kadar, saat 06:00-07:00’ye kadar bekletebilir, ama gece, biraz da bana inadına gibi geliyor bu konu, ama arıyor avukatı saat 03:00’te bir bayan olup olmadığına bakmaksızın. Hukuken aranması gerekiyor belki, ama arıyor onu “gel” diyor. Saat 03:00’te gece o insan kalkacak, gelecek; bunu bizzat kötüye kullananlar da var. Savcı Bey de aynı şeyi söyledi. Savcı Bey emekli oldu, şimdi avukatlık yapıyor, dedi “bizi de böyle çağırıyorlardı. Ben hissediyordum onu, beni inadına arıyor polis; yani ben çalışıyorum, sen de kalk, niye yatıyorsun” der gibi; öyle bir sıkıntı da var. Bu da artık nasıl çözülebilir, bunu Emniyet Müdürlüğüyle ilgililerle konuşup halletmek lazım. Diyelim ki küçük bir hırsızlık olayında, ufak tefek olaylarda avukatı gecenin saat 02:00’sinde, 03:00’ünde çağırmanın hak kaybına sebebiyet verecek bir durumu yok. Orada belki kişi serbest bırakılacaktır bir an önce falan filan gibi düşünülebilir, ama bu konuda da ilgililerin bence Genel Müdürlük nezdinde uyarılabilir, ama biz şahsen gidip konuşmayı da düşünüyoruz bu çerçevede.

Benim söyleyeceklerim bu kadar. Herkese teşekkür ediyorum.

OTURUM BAŞKANI- Biz teşekkür ederiz.

Söz Antalya temsilcisinde.

Av. M. MURAT BİLGİN (Antalya Barosu)- Öncelikle teşekkür ediyorum.

Yaklaşık bir yıldan beri Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu kararıyla kurulmuş bulunan CMK Kurul çalışmalarına İstanbul, Ankara, İzmir, Malatya, Antep ve Antalya olarak katıldık. Böyle bir harita çizmişti o zaman Barolar Birliği coğrafi anlamda 7 bölgenin büyük barolarının temsil ettiği bir çalışma yaptı. O çalışma belli bir süre, Başkanımız rahmetli oldu, tekrar Allah rahmet eylesin diyoruz, ondan sonra bir duraksama yaşadık, seçimler girdi, tekrar bizim ve İzmir’in ve Ankara’nın talepleriyle tekrar bu Kurul çalışmaları başladı. Sağ olsun Türkiye Barolar Birliği Yönetimi de aynen talep ettiğimiz gibi bu toplantıları yapmaya başladı. Esasında CMK sorunları ile ilgili olarak bütün arkadaşlarım söyledi ve söylemeye devam edecek, biz bir yılı aşkındır bunları tespit ediyoruz, Barolar Birliğinin web sayfasında da bu haberleri takip eden arkadaşlarım, meslektaşlarım bilirler. Bu çalışmalar kanımızca belli bir noktaya kadar gayet güzel geldi. Bu çok güzel bir şey, 58-60 baronun katılımıyla bu toplantının yapılması gerçekten çok önemliydi ve sorunları tespit edip bundan sonraki aşamada neler yapılacağıyla ilgili, 22 Ocaktaki Baro Başkanları toplantısında neler yapılacağıyla ilgili de bir belirleyici yöntem olacak buradaki çıkan sonuç. Ben tek tek sorunlara değinmeyeceğim, çünkü anlatılan sorunlar bizim de sorunlarımız, anlatılacak sorunlar da bizim sorunlarımız, bunları mümkün olduğunca asgariye indirilmesinin sağlanması için hepimizin üzerine düşen ne ise yapacağına inanıyorum. Çok teşekkür ediyorum, bu kadar. Sağ olun Başkanım.

OTURUM BAŞKANI- Teşekkür ederim.

Şimdi Tokatlı meslektaşımız yok herhalde.

Av. FERHAT KIZILKAYA (Tokat Barosu)- Biraz geç kaldım, o yüzden özür diliyorum.

Meslektaşlarımız CMK konusundaki problemlere değindiler. Bizim de Tokat Barosu olarak problemlerimiz aynı problemler, tekrar etme gereği duymadığım kanaatindeyim, bu nedenle teşekkür ediyorum.

OTURUM BAŞKANI- Teşekkür ederiz.

Efendim, Artvin Baromuzun Sayın temsilcisinde söz.

Av. ALİ YİĞİT (Artvin Barosu)- Sayın Başkan, değerli katılımcılar, hepinize saygılarımı sunuyorum.

Bizden önceki Baromuzun değerli temsilcileri konulara çok ayrıntılı olarak değindiler. Bu sebeple ben de Talay Beyin uyarısını dikkate alarak konuşmamı kısa tutacağım.

Gündemdeki maddelerden 1. maddeyi çok önemli buluyorum ve kapsamı da çok geniş bir madde. Bu madde CMK’nın sisteminde yaşanan insan hakları ihlalleri. Buradaki insan hakları ihlallerinin en önemli boyutu yargılamanın temel süjesi olan hazırlık aşamasındaki şüpheli üzerinde yoğunlaşıyor. Uygulamada şüpheliler üzerinde savcılarımızın kişisel tutum ve davranışları sonucu ve baskıları sonucu hazırlık aşamasında şüphelilerin birçok hakları ihlale uğramaktadır. Bu ihlalleri giderebilmek için hazırlık aşamasındaki tüm ifadelerin görüntülü ve sesli kayda alınmasını faydalı buluyorum.

İkinci olarak avukat yönünden ise uygulamada adliyelerimizde kâtiplerin telefon açmasıyla, Uşak Barosu arkadaşımız da söyledi, hafife alır tarzda kâtibe havale ederek avukatlar aranıyor, avukatlar dosyayı yeterince incelemeden ve şüpheliyle yeterince görüşmeden, bunun için fiziki mekânlar da zaten yetersiz, görüşmeden ifadeye geçiliyor. Bu ifadede avukatlarımız, bilhassa genç avukatlarımız savcıların bu şüpheli üzerindeki yoğun baskısına yeterli direnci gösteremiyor. Dolayısıyla, gösteremeyince birçok haklar ihlal ediliyor. Avukatlarımız da genelde şüphelinin ifadesine ekleyecek bir husus yoktur diyerek, bunu da özeleştiri olarak söylüyorum, avukatlarımız da biraz o ortamdan kaynaklanan bir şekilde hafife alma durumunda kalıyor. Dolayısıyla, bu avukatın şüpheliyle bu aşamadaki görüşmesinin Yönetmelikle 1, 2, 3 saat gibi bir süreye düzenlemesinde, süreye kavuşturulmasında yargılamanın temelini oluşturan hazırlık aşamasında çok önemli buluyorum. Buradaki inisiyatifin sadece oradaki yerel savcının değil, biraz da bu sürecin işlemesinde avukatlarımızın da inisiyatif altında yürümesinde fayda buluyorum.

Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkürlerimi sunuyorum.

OTURUM BAŞKANI- Teşekkür ederiz.

Şimdi efendim Tekirdağ, yok herhalde. Şırnak, buyurun.

Av. METİN TATAR (Şırnak Barosu)- Değerli meslektaşlarım, öncelikle hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.

Bizden önceki meslektaşlarımız sorunları gayet ayrıntılı ve güzel bir şekilde ifade ettiler. Tabii ki bu değerli vaktinizi tekrarlarla biz çalmak istemiyoruz, fakat özellikle meslektaşlarımızın burada dile getirmemizi istediği birkaç husus var, bunu kısa kısa ben dile getirmek istiyorum.

Değerli meslektaşlarım, bizim Şırnak ilimizde toplam 6 tane ilçe bulunmaktadır, fakat bu ilçelerimizin hiçbirinde ne adliyelerde, ne de jandarma ve emniyette hiçbir şekilde sanık ve şüpheli ve müdafinin görüşebileceği ayrı bir oda bulunmamaktadır. Bu hususu zaten diğer meslektaşlarım dile getirdiler.

Şu kollukta şüpheliyle görüşmeye çağrılan avukatların bazen özellikle gece geç saatlerde çağrılması hususunda biz aslında işin başka bir boyutuyla da bakıyoruz. Kanaatimizce burada özellikle bazı dosyalarda ve bazı suçlarda öyle keyfi, avukat da göreve gelsin anlamında değil de, bazı suçlarda özellikle müdafi çok geç saatlerde çağrılmak suretiyle bilerek yorulmaktadır, özellikle yordurulmaktadır. Bu aslında sadece biz kendi açımızdan bunu düşünmememiz gerekiyor, bu şekilde şüpheli aslında yasak bir sorgu yöntemine, bir çeşit işkence tabi tutulmaktadır; buna da ben dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu şekilde yasak bir sorgu tekniği aslında kılıfına uygun bir şekilde gerçekleştirilmektedir; “nasıl olsa istediğimiz saatte müdafi burada hazır edebiliriz” mantığı içerisinde.

Öte yandan gerek yakalama ve gerekse de gözaltı sırasında kolluk güçlerinin orantısız güç kullanma fiilleri soruşturulmamakta veya etkin bir soruşturma yürütülmemektedir. İşkence iddialarıyla ilgili Cumhuriyet savcılarının reysen soruşturma yetkilerini kullanma imkânları varken bu yetkilerini kullanmamaktadırlar. Örnek olsun, ilimiz İdil ilçesinde 15.02.2009 tarihinde Mehmet Fidan isimli kişinin gözaltında uygulanan muamele sonucu kulak zarının yırtıldığı tespit edildiği halde İdil Cumhuriyet Savcısı reysen soruşturma açmamış, kendisinin müdafi olan arkadaşımız Avukat Veysel Vessey’in defalarca Cumhuriyet Savcısına başvurusu sonucunda ancak soruşturma açılmıştır, fakat kulak zarı yırtığının tespit edilmiş olmasına rağmen uzun süre şüpheli, daha doğrusu o durumdaki mağdur şahıs adli tıpa sevk edilmemiş, bu şekilde de delillerin karartılmasına yol açılmıştır. Daha sonrasında açılan soruşturmada müşteki Mehmet Fidan’ın ifadesi hiçbir şekilde alınmamış, suçlanan kolluk görevlileri tespit edilememiş ve sonuçta kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir.

Yine İdil ilçesinde benzer bir vaka daha olmuş olup Cizre ilçesinde de 02.07.2010 tarihinde gözaltında bulunduğu süre boyunca ve karakolda kötü muamele ve işkence iddiası olmasına rağmen Cumhuriyet savcıları reysen soruşturma açmamıştır.

Maalesef bu konuda birçok vaka bulunmaktadır, bunu tek tek burada dile getirip vaktinizi almak istemiyorum. Yine bunun gibi hazırlık soruşturması sırasında Terörle Mücadele Kanunu gereği müdafi görüşmesine keyfi kısıtlamalar getirilmektedir, hatta müdafi kollukta görüşmek için hazır bulunduğu sırada kolluk görevlileri “avukat kısıtlama kararı alacağız, bu yüzden sizi şüpheliyle görüştürmeyeceğiz” demek suretiyle aslında herhangi bir kısıtlama kararı yokken de avukatın şüphelilerle görüşmesini engellemektedirler.

Bu konuyla da ilgili örneğimiz Cizre Cumhuriyet Başsavcılığının 2010’a 1929 soruşturma no’lu dosyası. Bu dosyada da görevliler fiili olarak müdafilerin şüphelilerle görüşmesini engellemiştir, ancak müdafiler CMK’dan kaynaklanan haklarını kullanarak tutanak tutmuşlar ve bu şekilde Savcıya başvurmak suretiyle ancak görüşme imkânı bulmuşlardır.

Yine Terörle Mücadele Kanunu ve örgütsel suçlarla ilgili tüm dosyalarda müdafilerin dosyayı incelemesine kısıtlama getirilmekte, gizlilik gerekçesiyle savunma hakkı kısıtlanmaktadır. Özellikle teknik takip ve telefon dinlemeleri olan dosyalarda şüphelinin hakkındaki delilleri bilmemesi, savunmayı ve müdafi anlamsız ve görüntüden ibaret bir hale getirmektedir.

Diğer yönden özellikle ilçe merkezine ya da il merkezine uzak olan ilçelere müdafi olarak atanan meslektaşlarımızın yol giderleriyle ilgili konuya ayrıntılı olarak arkadaşlarımız değindiler, buna tekrar ben gelmek istemiyorum.

Soruşturma aşamasının bir bütün olarak kabul edilmesi ve soruşturmada birkaç müdafi görevlendirilmesi halinde ücretin bölünmesi konusuna gelince, bizim bu konudaki önerimiz soruşturma aşamasının sorgu hariç tek bir aşama olarak kabul edilip bu şekilde ücretlendirilmesidir; yani soruşturmanın aslında sorguya kadar olan kısmına bir ücret ödenmesi, sorguya başka bir avukat girmesi halinde buna ayrı bir ücret takdir edilmesidir; bu konuda sorunun bu şekilde çözülebileceğini biz düşünüyoruz.

Öte yandan yine müdafi arkadaşlarımızın takip ettiği bazı dosyalarda biliyorsunuz Yargıtaydan bozma kararı gelmesi üzerine yeni esas verilmektedir. Çok uzun süre takip edilen bu dosyanın bozma üzerine gelmesinden sonra avukatın bu dosyayı yine aslında çok cüzi bir ücret karşılığında tekrar takip etmesi, takip etmek zorunda kalması kanaatimce bir haksızlıktır, angaryadır resmen. Yeni esas alan dosyaya yeni bir ücret takdir edilmesi konusunda Yönetmelikte bir çalışma yapılması gerektiğini düşünüyoruz.

Dosya fotokopileri ve giderler hakkında arkadaşlarım değindiler. Bizim de Kalem Yönetmeliğiyle ilgili şikâyetimiz vardı, o konunun düzeldiğini Sayın Başkanım dile getirdi.

CMK eğitimi ve stajyerlerin eğitimiyle ilgili de barolara ek bir bütçe sağlanmasının uygun olacağını düşünüyoruz.

Hepinize teşekkür ederim.

OTURUM BAŞKANI- Ben de size teşekkür ederim.

Efendim, sıra Aydın Baromuz temsilcisinde, buyurun efendim.

Av. AYHAN NURİ ÜNAL (Aydın Barosu)- Sayın Başkan, değerli katılımcı arkadaşlarım, Aydın Barosu olarak Yönetim Kurulu Üyem Avukat Feridun Bekir Uysal’la birlikte toplantıya iştirak ettik. Bu toplantının faydalı olması temennisiyle sözlerime başlamak istiyorum.

Hepimizin bildiği üzere barolar ve avukatların insan haklarının korunmasında tek güvencesi hepimiz bilmekteyiz. Bu nedenle avukatın 24 saat görev yapması bizce mesleğimizin bize yüklediği en büyük sorumluluk. İstatistiklere baktığımız zaman hak ihlallerinin en çok yaşandığı zaman dilimi yakalama anından mahkeme önüne getirilinceye kadarki geçen aşama. Dolayısıyla, avukatların saat kaç olursa olsun ister gerekli, ister gereksiz olsun hak ihlallerinin önlenmesi bakımından sanığın ya da mağdurenin yanında olması bizce gereken bir husustur. Bu mağdur ya da sanık sıradan bir vatandaş olabileceği gibi bizlerden biri olan bir meslektaşımız da olabilir, bu hususun dikkate alınmasını talep ediyoruz.

Yine CMK görevlendirmelerinde Aydın Barosu olarak OKAS ismi verilen sistemle çalışmaktayız yaklaşık iki yıldır. Bu sisteme geçildiği andan itibaren gerek Trabzon Barosu arkadaşlarımızın, benden önce konuşan diğer katılımcı arkadaşlarımızın uygulamada avukatın çağrılmasıyla ilgili sorunların büyük ölçüde ortadan kalkacağını düşünüyoruz; ya özel şirketle ya da Türkiye Barolar Birliğinin bu konuda yapacağı çalışmayla oluşturacağı bir sistemde bu sorunların büyük ölçüde aşılacağını düşünüyoruz.

Bilindiği üzere hak verilmez alınır. Dolayısıyla, görev alan arkadaşlarımızın Kanundan doğan ya da Yönetmelikten doğan hakları uygulama bakımından, uyguladığı hakları elde edebilme bakımından biraz net duruş sergilemeleri gerekir. Karşı duruşlara karşı net tavır sergileyebilmek için de haklarımızın ne olduğunu bilmek esastır. Bu nedenle meslek içi eğitimin şart olduğunu düşünüyoruz. Aydın Barosu olarak meslek içi eğitimini stajyerlerden başlamak üzere belli periyotlar halinde bütün CMK’dan görev alan arkadaşlarımızı zorunlu tutmak suretiyle iki gün her yıl ya da iki yılda bir olmak üzere seminere tabi tutmaktayız. Bu konuda kendimizin bünyemizde sunumcu kadroları oluşturduğumuz gibi akademisyenlerden ya da diğer baroların uygulamada etkin olduğunu düşündüğümüz meslektaşlarımızdan yardım almak suretiyle bu hususu gidermeye çalışmaktayız. Yine Türkiye Barolar Birliğinin özellikle her baronun kendi bünyesinde vermek, sunumcu kadrosu oluşturabilmek için eğiticinin eğitimi seminerlerinin düzenlenmesinin faydalı olduğu düşüncesindeyiz.

Bununla birlikte sorunlar konusunda benden önce konuşan arkadaşlarımız hemen hemen bütün sorunları dile getirdiler, onları tekrar etmenin bir anlamı yok, aynen biz onlara da iştirak etmekteyiz. Her şeyden önce CMK ücretlerinin zamanında ödenmesini tabii ki istiyoruz, en azından asgari ücret seviyesine çıkartılmasını talep ediyoruz. Görevi ifa ederken ulaşımın illa mutat olan ulaşım araçlarıyla yapılması zorunluluğunun kaldırılmasını istiyoruz. Masrafları tahsil etmek için serbest meslek makbuzu kesme zorunluluğunun ortadan kaldırılmasını istiyoruz. Aynı dosyada aynı sanık için birden fazla müdafi görevlendirildiğinde paylaşılması gibi bir ücret ayrımının da mesleğimizin onuruna yakışmadığını düşünüyoruz. Yine ücreti alabilmek için tutanakların “aslı gibidir” yaptırılmasının hem uygulamada büyük sorunlar yaşattığını düşünüyoruz. Avukatlık Yasasının bize vermiş olduğu yetki doğrultusunda “aslı gibidir” uygulamasını kendimizin de yapabileceğini düşünüyoruz. Aynı şekilde talimatta alınan ifadelerde ücretin talimat mahkemesince değil esas mahkemesi için alınmak üzere oradaki Cumhuriyet savcılığına makbuzun kesilmesini doğru bulmuyoruz; bu da büyük sıkıntılar yaşatmaktadır.

Dolayısıyla, daha fazla konuşarak diğer arkadaşlarımın haklarını ihlal etmek istemiyorum. Aydın Barosu olarak hepinize saygı ve sevgilerimi iletiyorum efendim.

OTURUM BAŞKANI- Teşekkür ederiz.

Sıra Şanlıurfa delegemizde.

Av. MUHAMMED BUŞMAK (Şanlıurfa Barosu)- Öncelikle değerli meslektaşlarımın değindiği konulara tekrara düşmemek adına değinmek istemiyorum.

Şanlıurfa Barosunda yaşanan sıkıntılar kısaca Savcılık soruşturma numarası bakımından sıkıntı yaşıyoruz. Karakol, jandarma gibi kolluk görevlendirmelerinde Savcılık soruşturma numarası istenilmekte, oysa ki bazı durumlarda olay Savcılığa yansımadan, özellikle kayıp şahıs olup mağdur olarak ifadesi alınan şahıslar ifadesi karakol tarafından alındıktan sonra yurda teslim edilmekte, bu olay hiç Savcılığa yansımamakta. Dolayısıyla, müdafi bu dosyanın ücretini alamamakta.

Yine kollukta birden fazla ifade durumunda şüpheli şahsın birden fazla suçu olduğu durumlarda birden fazla ifadesi alınmakta, ayrı ayrı suç numarası verilmekte, ancak Savcılık aşamasına gelindiğinde bu şahsın dosyaları birleştirilerek tek soruşturma numarası verilmekte. Tek soruşturma numarası verildiği için de bu şahıs için tek bir ücret alınmakta. Bu konuda Adalet Bakanlığıyla görüşülerek UYAP’a karakol suç butonu eklendiği durumda bu sorunun ortadan kalkacağı kanaatindeyiz.

Yine yol ve ücret masrafları konusunda tüm baroların zaten genel şikâyeti; farklı tarifeler uygulanmakta tüm barolarda. Şanlıurfa Barosu olarak maalesef bu yol ve ücret masrafları konusunda 10 lira almaktayız.

Yine ücretler konusunda miktarların çok düşük olduğu, en azından asgari ücret tarifesine göre ücret ödemesi gerektiği kanaatindeyiz. Soruşturma aşamasında CMK müdafiliklerinde daha önce her bir soruşturma aşaması için, karakol, savcılık ve sorgu aşaması için ayrı ayrı ücret ödenmekteyken şu an için birleştirilmiş durumda. Bunun da uygulamada çok sıkıntı yarattığı diğer meslektaşlarımızın da değindiği gibi. Özellikle bazı durumda olay karakol aşamasında bitmekteyken bazı durumlarda savcılığa ve sorguya yansıdığından iki atanan avukat arasında hakkaniyete uygun bir durum söz konusu olmadığı kanaatindeyiz.

Yine talimat dosyalarında diğer meslektaşlarımızın da değindiği gibi istinabe eden yer savcılığınca ödenmesi çok büyük sıkıntılar yaratmaktadır. CMK müdafi ödemelerinin bu konuda tekrardan barolara verilmesinin sorunların büyük çoğunluğunu ortadan kaldıracağını düşünüyoruz. Yine çalışma saatleri konusunda 7x24 çalışma saatlerinin uygun olmadığı kanaatindeyiz.

Yargıtaydan dönen dosyalar konusunda bizim de sıkıntımız var. Yine esas alan numaralar için özellikle yeniden bir müdafi tayini olması gerektiği kanaatindeyiz.

Hepinize teşekkür ederim.

OTURUM BAŞKANI- Teşekkür ediyoruz Şanlıurfa Baromuza.

Evet, sıra Balıkesir Baromuzda.

Av. EROL KAYABAY (Balıkesir Barosu)- Oturuma geç kaldığım için özür dilerim. Sırayı bozmamak için de boş bulduğum bir koltuğa oturdum, sorun bundan kaynaklanıyor.

Kısaca sorunları iki ana başlık altında irdeliyoruz biz; bir tanesi yönetmeliklerden, yasadan doğan sorunlar, bunlar zaten ortak sorun. Bunlara karşı tavır almamız daha kolay. Mesela ücretle ilgili çözüm olarak diyorsanız Balıkesir Barosu olarak bizim düşüncemiz taraflar için makul bir ödeme süresi kararlaştırılmalı, bu süre sonunda ödeme yapılmıyorsa faizdir, dava hakkıdır, bunlar kullanılmalı. KDV zamanında ödenmeyince faiz ödüyoruz, alamazsak da bir şeyler almalıyız karşılığında.

Kolluk ve savcılık aşamasındaki sorunlarla ilgili, bu gece gidip gelmeyle ilgili suçun vasıflandırılmasından yanayız çocuk haklarında olduğu gibi; nasıl çocuklarla fail, mağdur savcılıkta alınmakta, suçu vasıflarsak bazı görüşler savcılıkta alınacak, o zaman bu gece sorunları biraz daha azalmış olacak.

Diğeri de uygulamadan doğan, bunda Barolar Birliğinin bir önayak olması lazım. Atamalarda farklı sistemler uygulanıyor, bu farklı sistemler uygulandığından da sorun bundan çıkıyor; yani Balıkesir Barosu OCAS sistemini kullanıyor, bunun için mahkeme kalemlerine, jandarmaya, emniyete eğitim dersi verdik, seminerler verdik sorun daha azaldı, ama farklı barolar farklı uygulama kullandığı için, iki avukat görevlendirme, sorunları büyüyor.

Şu an için söyleyebileceklerim bunlar.

OTURUM BAŞKANI- Sivas temsilcimiz.

Av. HAŞİM ÖZDAL (Sivas Barosu)- Genel olarak tüm barolarımızın sorunları aynı. Bizim sorunlarımız da diğer meslektaşlarımızın belirtmiş olduğu sorunlarla tamamen aynı. Bu sorunların düzelemeyecek sorunlar olmadığını düşünüyoruz biz. Ancak, bu sorunların düzelebilmesi için CMK’ya bakış açısının değişmesi gerektiğini düşünüyoruz. CMK hizmeti bir angarya işi midir, yoksa bir kamu hizmeti midir? Eğer kamu hizmeti diyorsak devlet kamu hizmetini tesis ederken cimrilik yapamaz. Kamu hizmetini tesis ederken parayı kısarak, bu işe daha ne kadar az masrafla yerine getiririm mantığıyla hareket ederse yapılabilecek hiçbir şey yoktur, düzelebilecek hiçbir şey yoktur. Bir tarafta Avukatlık Yasasında Türkiye Barolar Birliği avukatlık ücret tarifesinin altında avukatlık ücreti kararlaştırılamayacağı amir hüküm olmasına rağmen CMK’da ödenen ücretlerin çok düşük olması, bunun da kayda ve vergi, baro kesintisiyle tamamen yarıya indirilir şekilde ücret ödenmesinin iyi niyetli bir yaklaşım olmadığını ve tamamen Kanuna aykırılık teşkil ettiğini düşünüyoruz.

Diğer arkadaşlarım genel olarak sorunlara değindiği için ben o sorunlara girmek istemiyorum. Sivas Barosu da OCAS sistemini kullanmakta, hatta OCAS sistemi ilk çıktığı günden beri biz kullanmaktayız. Ancak OCAS sisteminin de sorunu tamamen çözmediği, gün geçtikçe onun da birtakım sıkıntıları olduğu ortaya çıkmaktadır. OCAS şirketinin, tabii bunu şirketi karalamak adına yapmak istemiyorum, biz yıllardır müşterisiyiz, az personel çalıştırmasından kaynaklanan nedenlerle barolardan gelen talepleri zamanında yerine getirememesi en büyük eksiklik. Biz Sivas Barosu olarak bir talebimizi belki 10 kez telefon etmekle bir ay içerisinde yerine getirtebiliyoruz.

Bir de OCAS sisteminin şöyle bir sıkıntısı var: OCAS sisteminde meslektaşlarımız kendilerini askıya alabilmekte, istedikleri zaman görevlendirme kabul edebilmektedirler. Bu da zaman içerisinde duruşmaların uzun sürmesi nedeniyle mahkeme görevlendirmesi talep eden arkadaşların sayısında oldukça azalma, daha çok hazırlık aşamasında görev kabul edilme durumu ortaya çıkmakta. İleriki aşamasında mahkeme görevlendirilmesi taleplerinin yerine getirilemeyeceği sonucunu doğuracaktır özellikle Sivas gibi küçük bir Baroda. Ayrıca, OCAS sistemi mahkeme görevlendirmesi açısından iyi bir sistem, ancak yine karakollar OCAS sistemine girmeden harici olarak tanıdıkları avukatları çağırabilmekte, yine haksız bir şekilde sistem dışında para almalar devam etmektedir.

Saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum.

OTURUM BAŞKANI- Biz teşekkür ederiz.

Şimdi söz Bartın temsilcimizde. Buyurun efendim.

Av. NAİL ÖZTÜRK (Bartın Barosu)- Herkese merhabalar.

Çoğu meslektaşımız zaten sorunlarını teker teker saydılar. Bizim, daha doğrusu benim diyeyim, hem bulunduğum ile dair özel sorunlarımızı bildireceğim, bundan ziyade diğer meslektaşlarımızın görüş olarak belirttikleri bazı hususlar var, onlara dair hem kendi görüşümü, hem de elimden geldiğince çözüm önerilerini bildireceğim.

Bu CMK sisteminde yaşanan insan hakları ihlalleri zaten bir gerçeklik. Fakat burada bizim kendi meslektaşlarımızın da yol açtığı insan hakları ihlalleri yaşanmaktadır. Nedir bunlar? Benim özellikle tanık olduğum ve özellikle de önlemeye çalıştığım bir durum bu, şöyle ki, avukatlar ifadeye hiç gitmeden veya gece alınan ifadeye sabah imza atmak suretiyle CMK görevini yapmış gibi hazırlık soruşturmalarında ücrete hak kazanma gibi bir mesleğimizle bağdaşmayan bir işlere girişilmektedir. Bunun önüne Bartın ilinde geçmeye çalıştık, şöyle ki, önce tavsiyelerle meslektaşlarımızla görüşerek, bildirimler yaparak bunu yapmaya çalıştık, çünkü avukatlık hizmeti kamu hizmeti diyoruz, CMK sistemi de bu avukatlık hizmetinden ziyade devletin bize verdiği ayrı bir görev olarak ben bunu değerlendiriyorum.

Savcılıklardan ziyade karakolların avukatlara dair bu gece çağırma olayları özellikle söz konusu, bu yönde de şikâyetler var. Bu yönde bizim Baromuza da şikâyetler oldu, fakat benim buradaki şahsi görüşüm ve Bartın’da da uygulamaya çalıştığımız sistem şudur: Avukat görevi itibarıyla hangi saat diliminde olursa olsun bu ifadeye katılmak zorundadır, zira basit bir suçlamayla gözaltına alınan birinin gece saat 02:00’de ifadesinin alınıp serbest bırakılması gibi bir durum söz konusu. Eğer ki avukat o ifadeye gitmezse o kişi saat 08:00’e veya 09:00’a kadar veya avukatın keyfine nazaran 10:00’a, 11:00’e kadar tutulmak zorunda kalıyor; bu da bir insan hakları ihlalidir. Biraz da bu ihlallerde kendi içimizde de özeleştiri yaparak ve çözümleri uygulamaya sokarak bir şeyler yapmak zorundayız.

Karakollarda gerçekleştirilen uygulamaya dair eksiklikler için Bartın Barosu için yeni bir çalışmamız olacak. Karakolla, hem jandarmalarla ve emniyetle olmak üzere yeni bir eğitim ve bilgilendirme toplantıları düzenlemek istiyoruz ve bunun için çalışmalarımız var.

CMK’yla ilgili yönetmeliklerden kaynaklanan sorunlarımız zaten açık. Hükümler nezdinde aleyhimize olan hükümler olduğu gibi hükümlerin bizim aleyhimize yorumlanması şeklinde de durum söz konusu. Burada en önemli husus mutat taşıt, zira ilk çıktığı zaman tanımlamasını hiç kimse gerçekleştiremedi, yapamadı; en son otobüs denildi, minibüs denildi, taksi denildi, olursa olmaz denildi, şu olursa bu olur denildi. Bartın için söylüyorum bunu, Bartın merkez ilçeye bağlı üç tane uzak beldemiz söz konusu; bir tanesi yarım saatlik uzaklıkta, diğer ikisi bir saat mesafede ve sadece günde bir tane araç var. Atıyorum, Arıt beldemiz var, bir saat uzaklıkta ve günde sadece sabah gidebiliyorsunuz, akşam da dönebiliyorsunuz veya sabah oradan var, akşam buradan var; yani avukat gittiği zaman akşama kadar orada kalmak zorunda. Bu mutat vasıta mıdır? Bize göre değildir. Ama Savcılık bunu mutat vasıta olarak görmekte. Biz diyoruz ki “bu mutat vasıta olamaz, sen avukatı orada 8 saat boyunca tutamazsın, biz taksiyle gitmek istiyoruz”, “ben sana taksi ücretini vermem” diyor. Bu tür Yönetmelikteki tanımlamalara açıklık getirilmesi hususu söz konusu, hatta bir, iki kere tutanak tutulması durumu da söz konusu oldu. “Biz gitmek istiyoruz” dedik, “taksiyle gideriz” dedik, “hayır, servisle gideceksiniz” dediler. Servis yok, “o zaman kendi imkânlarınızla gideceksiniz” dediler, “gitmiyoruz” dedik, tutanak tutuldu. Kamu görevi dedik, bu sefer görev ihmali oldu. Ağır ceza reisinin karşısına çıktınız, ağır ceza reisi de bambaşka bir mutat vasıta tanımlaması yapacak; yani burada bu tanımlamalara uygun ve hayata ve barolara uygun bir açıklama getirilirse bunun daha uygun olacağı kanaatindeyiz.

Bu yolda bizim bir çalışmamız oldu Bartın Barosu olarak, bu yöndeki önerimiz de budur diğer barolara ve Barolar Birliğine; CMK sisteminde kullanılmak üzere araçlar tahsis edilmesi; yani barolara ait olur veya olmaz. Barolara ait olmasının ne gibi sakıncası olabilir? 24 saat bir şoför hizmeti ve bu yine barolara bir yük olacaktır CMK sisteminden karşılanmadığı takdirde. Adliyelere ait CMK sisteminde kullanılmak üzere araçlar tahsis edilebilir veya bizim Bartın için yaptığımız, küçük iller için yapılabilecek bir çalışma olabilir; taksi duraklarıyla ihale suretiyle bunların ihale edilmesi, harici veya resmi bir şekilde ihale edilmesi durumuyla giderilebileceğini düşünüyoruz.

Ücret ve giderlerin düşüklüğüne ilişkin zaten meslektaşlarımız önerilerini sundular. Burada benim değinmek istediğim nokta şu: Avukatlık görevini yaparken serbest meslek babında yaparken sorumlulukla vekâleti alıyoruz; yani o kişinin o işteki sorumluluğunu alıyoruz. CMK’da da aynı sorumluluğu alıyoruz. Vekâleten yürüttüğünüz işte temyiz süresini kaçırdığınızda CMK sistemine uygun işte aldığınız temyiz süresini kaçırdığınızda aynı hukuki neticelere tabi tutuluyorsunuz; yani aynı sorumluluk altındasınız, aynı yük altındasınız, fakat bu yüke rağmen kimi mahkemelerde 5’te 1’i, kimi mahkemelerde 20’de 1’i ücrete hak kazanabiliyorsunuz. Bu açıkça haksızlık olduğu zaten belli bir durum. Bunun bu şekilde anlatılması, izah edilmesi daha uygun olacaktır diye düşünüyorum.

Dosya inceleme ve fotokopileri alma hususunda bilgiler verildi zaten.

Atama sistemlerinin farklılığı konusu da şöyle: Bartın Barosunda, diğer meslektaşlarımız da değindi, küçük bir yer olduğu için karakollarla veya karakoldaki komutanla, emniyet amiriyle arası iyi olan avukat direkt kendisine telefon edilmek suretiyle çağrılıyordu ve, atıyorum, ayda 20 tane görevlendirme alıyordu, hiçbir tanıdığı olmayan bir avukat rasgele bir veya iki tane görevlendirme alıyordu. CMK sistemini ben üç senedir yürütüyorum, CMK’nın başındayım Bartın Barosu için, bu konuda çok fazla yakınmalar oldu. Biz baş başa görüşerek arkadaşlarla, meslektaşlarla kimseyi kırmadan bunun böyle olmaması gerektiğini anlattık, fakat bu yöndeki kötü niyet, art niyet devam etti, biz de şu şekilde bir sisteme başvurduk: Bu arkadaşların KAS sistemi dediği o robot sistemi dediği robot görevini ben kendi üzerime aldım. O konuda da bilgi alacağım sizden Trabzon Barosundan ve diğer barolardan bilgi alacağım.

Bizim 5 kişilik bir listemiz var her gün. Bu 5 kişilik listede herkes sırasıyla aranıyor 1’den başlamak suretiyle. Bu 5 kişiye ulaşılamadığı takdirde veya telefonları açılmadığı takdirde karakollardan veya adliyeden ben aranıyorum saat kaç olursa olsun. Görevlendirmeyi ben yapıyorum belli bir hakkaniyete göre. Bu hakkaniyet de nedir? Samimi söyleyeyim, ben genelde gençleri göndermeye çalışıyorum. Gençlerin de bir sıralaması var kendi içerisinde, ona göre biz görevlendirmeleri yapmaya çalışıyoruz. Bu sistemi uygulamaya koyarken şu şekilde sıkıntılar yaşadık: Biz bunları daha önce duyurduk zaten meslektaşlarımıza, bu şekilde bir görevlendirme usulü yapılacak, eğer bu şekilde görevlendirmeye uyulmazsa ücrete hak kazanamayacaksınız. Nasıl kazanamayacaksınız? Uygulama şu şekilde: Zapta 5 kişilik listenin bulunduğu görevlendirme listesi eklenerek ücrete hak kazanılıyor serbest meslek makbuzuyla birlikte. Eğer ki listede yer almaması halinde barodan harici görevlendirme yazısı alması gerekiyor. Bu harici görevlendirme yazısını bizim bilgimiz dahilinde karakollarla iyi ilişkisine dayanarak yapmaya çalışan arkadaşlara biz bu görevlendirme yazılarını vermedik. Bir kere yaptılar, iki kere yaptılar, üçüncüsünü artık yapamadılar, çünkü ücretlerini alamadılar, boşuna gitmiş oldular. Bu şekilde biz bunları yapmak zorunda kaldık, bu sayede biz bunu çözüme kavuşturduk.

Kovuşturmalara dair de biz Baro portal sistemini kullanıyoruz. Şimdiye kadar bir sıkıntımız olmadı, gayet uygun bir şekilde devam ediyor.

Bu diğer meslektaşlarımız dedi, Adana Barosundan meslektaşımızın, soruşturma aşamasındaki müdafiliği yürüten kişinin kovuşturma aşamasında da devamı, önceliği zaten yönetmeliklerde de geçerli, fakat bu durum haksızlığa sebebiyet verebilir ben o yüzden katılmıyorum ona, yapılmaması gerekir diye düşünüyorum, çünkü bir kişinin bir gündeki Avukat Nail, atıyorum, 5 tane soruşturmaya katılabilmiş olabiliyor veya ertesi gün Avukat Mehmet 1 tane katılabilmiş oluyor. Eğer devamlı suretinde sağlanırsa bu zaten Baro portal sisteminde puanlama sistemi geçerli, hem o puanlama sisteminin dışına taşınması söz konusu olacak, hem de bu şekilde bir haksızlık demeyeyim de farklı uygulamalara sebebiyet verecek diye düşünüyorum.

CMK ücretlerinin sanıklardan tahsil edilmemesi talebimiz var Bartın Barosu olarak. Niye derseniz, uygulamada hakim alıyor sanığı karşısına, azarlar gibi diyor ki, “sana avukat görevlendireceğiz. Görevlendirilmesini istiyor musun? Bak, eğer istersen mahkum edeceğim ben seni, bu mahkumiyet sonunda bu parayı sen ödeyeceksin”; miktarını da söylememek suretiyle tehdit eder gibi “bak, avukat kullanmamalısın, avukat seçmemelisin, senin müdafi seçme hakkında yok” diye bu yönde bir baskı var. Eğer ki sanıktan tahsil değil de devletin kendi kendine tahsili yoluna gidilebilirse bu konuda daha fazla ilerlemelere yol açacağı mümkündür.

CMK ödemelerinin ben barolara verilmesine karşıyım, şu anlamda karşıyım: Ben 4 senelik avukatım, CMK sistemi ilk çıktığı zaman barolara verilmiş bu CMK ödemeleri, vesaire hususlar. Bunu barolarımız adına bir özeleştiri olarak da değerlendirebiliriz. Kimi baroların bu CMK ödemelerini farklı yerlerde kullandıklarına dair, zaten CMK’ların barolardan alınmasının sebebi de buydu diye tahmin ediyoruz. Yeniden barolara verilmeyeceğini düşünüyorum ben. Aynı konu adli yardım kurumunda da gerçekleştirilmek isteniyor, tahminimce böyle, çünkü yeni uygulamaya göre 3 katına kadar bir ücret verilmesi durumu söz konusu. Bu ücretin 3 katının neye göre belirlendiğinde bir açıklık yok; yani 1 100 lira şu anda, 3 300 lira mı vereceksiniz, 2 200 lira mı vereceksiniz, 1 500 lira mı vereceksiniz? Bu konuda bir açıklama yok. Bu açıklama ve netlik olmadığı için ben bu durumun da barolarımızca dikkate alınmasını ve ileride CMK’nın barolardan alınması gibi bir duruma yol açmaması için adli yardım konusunda da ben gerekli duyarlılığın gösterilmesini istiyorum. Biz Bartın Barosu olarak bu konudaki kararımızı da aldık zaten.

Teşekkür ediyorum dinlediğiniz için, saygılar sunuyorum.

OTURUM BAŞKANI- Ben teşekkür ederim.

Bu araç meselesi, kamu hizmeti meselesi, biz Barolar Birliği olarak silahların eşitliğinden yanayız; o da şu demek: Savcıyla avukat aynı konumdadır. Adalete erişim adliye dışında da, savcıların avukatlarla eşit duruma getirilmesini istiyoruz. Bu anlamda eğer savcı mutat vasıtasıyla gidiyorsa gece saat 02:00’de, avukat olarak biz gitmeye razıyız, ama o başka araçla gidiyorsa biz de başka araçla gideceğiz. Bundan vazgeçmemiz mümkün değil.

Efendim, söz Sinop temsilcimizde.

Av. FARUK BAŞ (Sinop Barosu)- Sayın Başkan, değerli meslektaşlarım, Sinop Barosu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sinop nüfus ve coğrafik olarak küçük bir il olması açısından avukat sayısı da nispeten az; il genelinde toplam 70 avukatımız var. Bunun yarısı il merkezinde, diğerleri ilçede ve yaklaşık bu 35 avukatın da 25 kadarı CMK’ya girmek durumunda. Ancak biz şu ana kadar ortaya getirilen, masaya yatırılan sorunların bir kısmını yerel bazda çözme yoluna gittik, şöyle ki, gerek kollukla, gerek Savcılık ve hâkimlerle olan ilişkilerimiz biraz daha sıcak bir havada yürütülüyor ve sizin yaşadığınız sorunların büyük bir kısmını biz yaşamıyoruz. Örneğin, kolluktaki sıkıntımız yok; yani görüşmede bir sıkıntımız yok, gayet samimi bir ortamda istediğimiz şekilde istediğimiz şartlarla görüşebiliyoruz. Evraklarda onay meselesi bizde yok, ilk defa burada duyuyorum. Yine talimat evraklarında asıl mahkemeye veya Savcılığa gönderilmesi problemi bizde yok, onu da Sinop’ta hallettik, böyle bir problem yaşamıyoruz. Görevlendirme konusunda ise biz maalesef OCAS sistemini kullanamıyoruz. Oradaki robot ses yerine sekreterimizi kullanıyoruz. Küçük olmamız hasebiyle iyi bir çözüm oldu, bir sorun yaşamıyoruz. Savcılık ya da kolluk aradığında direkt cep telefonuyla Baro sekreterimizi arıyor, sekreterimiz de sıraya göre nöbetçi olan arkadaşımızı arıyor, eğer müsait değilse bir sonrakine geçmek suretiyle sorunu çözüyoruz, şu ana kadar bir problem yaşamadık, arkadaşlardan da bu konuda bir sıkıntı yansımadı bizlere.

Ancak, bazı sorunların da, tabii bizi ilgilendiriyor muhakkak, örneğin zayıf kaldığımız hususlar var; meslek içi eğitim, CMK ve staj eğitimi gibi. Bunların da yakın çevre barolarla, baroların ortak hareketiyle ya da Barolar Birliğince gideriliyor olması bizim için en ideal çözüm diye düşünüyorum, çünkü bizim bu konularda bir imkân sunmamız, özellikle genç arkadaşlara neredeyse imkânsız.

Bunun dışında sorunlarımız aynı, çözüm yöntemlerimizin de farklı olduğunu düşünmüyorum. Ücret sorunu öyle, masrafların alınamıyor olması aynı şekilde, onlarda tabii sorun yaşıyoruz.

Benim şimdilik söyleyebileceklerim bunlar. Teşekkür ederim.

OTURUM BAŞKANI- Ben teşekkür ederim.

Sıra Batman temsilcimizde, yok mu? O zaman Bilecik, o da mı yok? Bingöl.

Av. İRFAN YILMAZ (Bingöl Barosu)- Bingöl Barosu Yönetim Kurulunun CMK’dan sorumlu üyesi olarak aranızda bulunmaktayım, hepinize saygılarımı sunuyorum.

Ben diğer arkadaşlarımızdan farklı olarak bir nükteyle başlamak istiyorum en azından meseleyi birazcık daha anlaşılır kılması açısından sorunlarımızı; Fuzuli Kanuni’ye yazdığı bir methiyeden ötürü kendisine bağlanan maaşı almak üzere saraya gider. Ancak saray kapısındaki görevliler kendisini içeriye almadıkları gibi onlarca soru sorarlar. Fuzuli de der ki, “ben sordum, onlar cevapladı, ben sordum, onlar cevapladı, hülasa gördüm ki, anladım ki suallerime cevaptan başka nesne vermezler, çaresiz terk ettim orayı”.

Şimdi, bizim onlarca problemimiz oldu, biz tabii ki Barolar Birliğimize bunu ilettik, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne sorunlarımızı ilettik, biz sorduk, onlar cevap verdi, biz sorduk, onlar cevap verdi, ama sorularımıza, sorunlarımıza, suallerimize maalesef cevaptan başka da nesne vermediler.

Arkadaşlarımız tabii ki sorunlara değindi, ben ek olarak bir, iki hususa değinmek istiyorum. Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu uyarınca 150. maddede hangi hallerde zorunlu müdafi atanacağı belirlenmiş. İlki müdafi seçemeyeceğini belirtir, ona müdafi atanır, sonra sağır ve dilsizler, kendisini savunamayacak derecede malul olanlar, alt sınırı 5 yıl olanlar. Yönetmelikte ise ilgili Yönetmeliğin 5. maddesinin, 1, 2 ve 3. fıkralarında ise bu kişilerin ihtar edileceği; yani bu kişilere ilerde haksız çıkacakları takdirde yargılama masraflarının yükletileceği ayrıca hatırlatılıyor. Biz bunun Anayasamızın 36. maddesini, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinin 3. fıkrasının c bendini, ki bu bent insan olarak yargılanmanın asgari şartlarını taşır diğer 3. maddesi; kişinin maddi olanaklardan yoksun olması durumunda ücretsiz olarak kendisine avukat atanması. Kanaatimce, yargılama masraflarının kişi haksız çıktığı takdirde dahi sanıktan, şüpheliden tahsil edilmesi adil yargılanmayı kesin ihlalidir, en azından bu hususta maddi olanak kriteri öngörülebilir.

Bununla beraber ilgili Yönetmeliğin 8. maddesi avukatlık asgari ücret tarifesine göre belirlenmeli. Yine giderler kısmında kırtasiye giderleri, ulaşım giderleri, iletişim giderleri ve görüşme giderleri de ayrıca zorunlu giderler olarak düzenlenmelidir. Bizim kanaatimizce yol giderleri her yıl Cumhuriyet savcılıklarınca ilgili mesleki kuruluşla yapılacak yazışmalar neticesinde tayin edilecek ücrete binaen avukatın rayice göre beyanına göre belirlenmelidir; yani Cumhuriyet savcısı yazısını yazacak, örneğin Bingöl, Solhan arası ücret belirlenecek ve avukatın sadece bu beyanı yeterli olacak. Neden? Çünkü, her yılbaşında Cumhuriyet savcısı bu oranları öğreneceği için ayrıca makbuz düzenlememize gerek kalmayacaktır.

Sadece mesele yol gideri değil, aynı zamanda gidilen yoldur da; yani biz ilçelere 20 kere gittiğimizde harcadığımız emek ile, harcadığımız işgücü ile merkezdeki bir duruşmaya girdiğimizde harcadığımız işgücü değil. Dolayısıyla, angarya yasağına aykırılık teşkil eden bu durumun ivedilikle çözülmesi gerekir. Artık sağlık sektörüne yeterince cömert olan, sanki bütün ülke hastalıktan kıvranıyormuşçasına en alt düzeyde çalışan sağlık sektörüne dahi yeterince cömert olan siyasi iktidarın en azından döner sermayevari bir usulle bizim sorunlarımıza da bir çözüm gerekiyor.
Bizdeki uygulamaya değineyim, diğer arkadaşlarımızın söylediklerini aynen tekrar ediyorum. Bizde havuz sistemi denilen bir sistem var. Her gün iki arkadaşımız nöbet tutuyor, ifa ettiği göreve ilişkin evrakını Baroya ibraz ediyor ve ay sonu da bütün evraklar toplanıyor, elde edilen ücret eşit olarak herkese bölüştürülüyor tabii ki bütün arkadaşlarımızın oranıyla. Böylelikle deminki meslektaşlarımızın, demin konuşan saygıdeğer meslektaşlarımızın bahsettiği adaletsizlik de kısmen önlenmiş oluyor. Mesleğe yeni başlayan arkadaşlarımızın mağdur edilmemesi için de biz ilçeleri havuzdan çıkardık, genel olarak o arkadaşlarımızı oralarda görevlendiriyoruz, aldıkları ücret de tamamen kendilerine veriliyor.

Söyleyeceklerim bundan ibaret. Teşekkür ederim.

OTURUM BAŞKANI- Teşekkür ederim.

Yarıya geldik galiba sayı itibarıyla. Yemeğe çıkalım isterseniz. Saat 13:30 diyelim. Afiyet olsun. Efendim, yukarıda otel kısmımızda, buradan aşağı ineceğiz, 6. kattaki lokantamızda.
SALONDAN- Sevgili meslektaşlar, şu ana kadar sunumunu yapan barodaki arkadaşlar yazılı görüşleri varsa onları versinler, çünkü biz dosyaya alıyoruz; hem arşivde kalacak, hem de belki sonuçtaki bir sonuç bildirgesi veya başka açıdan da bunlar bizim için faydalı olacak.

İKİNCİ OTURUM
TALAY ŞENOL(Oturum Başkanı)- Zannediyorum yavaştan başlayabiliriz, bana bir talepte bulunuldu, Kastamonulu arkadaşımız biz çıkacağız dediler, öncelikle acaba bize verebilir misiniz? Ben şimdi Kastamonu’lu arkadaşa söz vereceğiz. Eğer böyle durumda olanlar varsa, diğer meslektaşlarımız herhalde anlayış gösterirler, onlara öncelik verebiliriz. Buyurun!

Av. NUR KAYGUSUZ (Kastamonu Barosu)- Sayın Başkan ve değerli katılımcılar, öncelikle herkese merhabalar demek istiyorum Kastamonu Barosu adına. Daha önce söylenenleri tekrarlamayacağım, birkaç tane hususa değineceğim. Bu CMK ücretleri konusunda avukatların en sıkıntılı olduğu konulardan bir tanesi KDV ve stopaj ödemeleriydi. Biz baroca şu kanaatteyiz, bu ödemeler konusunda KDV ve stopajların tamamen kaldırılması yanındayız, eğer herhangi bir ücrette zamlar olmayacaksa ya da en aza indirilmesini istiyoruz. Yine baromuzca üzerinde durulması gereken bir husus, bu cari giderler belirlenirken o ildeki avukat sayısı değil, bu görevlendirmelerin sayısı olduğunu düşünüyoruz. Bundan yola çıkarak bir mutad vasıta ve benzeri yol giderlerinin avukatlara külfet olmaması açısından, her baro kendisinin bu tür masraflardan dolayı kendine bir araç tahsis edebilecek kanısındayız. Söyleyeceklerim bunlardan ibarettir, söz verdiğiniz için teşekkürler. Yazılı bir suretimiz de var tarafınıza sunmak istiyoruz.

TALAY ŞENOL (Oturum Başkanı)- Şimdi efendim ondan sonra tekrar sistemimize dönelim. Bitlis, buyurun.

Av. KADİR KÖSTEKÇİ (Bitlis Barosu)- Av. Kadir Köstekçi, Bitlis Barosundan katılıyorum. İlk önce böylesine önemli konuların tartışıldığı bir çalıştayın hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.

Gözlemlediğimiz kadarıyla gündem maddeleri belirlenmiş, çok önemli maddeler. Ama ücret ve giderlerin düşüklüğüyle, tahsilde yaşanan sorunlar, dosya inceleme aşamasından vekâletname talep edilmesi, dosya fotokopisi almada yaşanan sorunlar, mutat vasıta ücreti, yetki belgesine baro pulu yapıştırılması, bir de zabıtlarda yazı işleri müdürünün ya da kalem personelinin onayının alınması suretiyle sorunlar şekillenmiş durumda. Şunu belirtmek istiyoruz, bu noktada biz tüm sorunlarımızı çözmüş durumdayız, bu konularda hiçbir sorunumuz kalmamış durumdadır.

Ben biraz baromuzdaki uygulamalardan bahsetmek istiyorum. Biz dosya inceleme aşamasında vekâletname talep edilmiyor bizden, yani bu noktadaki sorunu çözdük. Ayrıca dosya fotokopisi alırken de böyle bir sorunla karşılaşmıyoruz. Bununla birlikte mutat vasıta olayını da çözdük, diğer ilçelere giden meslektaşlarımız bu noktada ücretlerini alabiliyorlar. Bunun için serbest meslek makbuzu değil, normal masraf makbuzu kesiyoruz ve bu makbuza istinaden ödememizi alabiliyoruz. Ayrıca yetki belgesine biz pul yapıştırmıyoruz, çünkü görevlendirme belgesine istinaden yetki belgesi düzenleniyor, görevlendirme belgesine baro pulu yapıştırılmadığı için yetki belgesine de baro pulu yapıştırmıyoruz, bu noktada bir mutabakat sağlamış durumdayız.

Ayrıca biz zabıtları da yazı işleri müdürünün onayına tabi tutmuyoruz, Avukatlık Kanunu hükümlerine göre kendimiz onaylayıp, öyle sunuyoruz evraklarımızı ve bunun sonucunda da paramızı alabiliyoruz. Bu noktada tek sorunumuz, ücret almadan makbuz kesilmesi hususunda oluşuyor. Buna ilişkin de bir genelge varmış zaten, gittiğimizde inşallah bu sorunu da çözeceğiz. Bu anlamda herhangi bir sorumuz kalmadı, hadi bize eyvallah da demeyeceğiz tabiî ki. Çünkü biz bu gündem maddelerini düzenlerken, tartışırken yönetim kurulumuzla birlikte, dedik ki, bizim bu noktada bir sorunumuz yok, bu çalıştaya katılmamıza gerek yok, fakat şunu da biliyoruz ki bizim nazarımızda mesleğin saygınlığı, onuru çok önemli. Bu uğurda yapılacak çalışmalarda her zaman Bitlis Barosu yapılacak çalışmaların yanında olacaktır. Çünkü avukatlık mesleği Bitlis Barosuna has bir meslek değildir, tüm meslektaşlarımızı ilgilendiren bir olaydır. Bundan dolayı bu uğurda yapılacak her faaliyete destek olmaya hazırız.

Ayrıca birkaç konuya parmak basmak istiyoruz. Biz aslında ücret noktasında da pek bir sıkıntı yaşamıyoruz, bizim görüştüğümüz arkadaşlarımız yılda bir ya da iki defa ücret alabildiklerini beyan ettiler. Biz iki ayda en geç üç ayda bir düzenli olarak ödeme alıyoruz. Bu noktada bir şikâyet dile getirmek üzere gelmiştik ama görüyoruz ki bu noktada da çok iyi bir durumdayız. Ama yine de biz bu olayın bir düzene sokulması için belirli periyotlarda ödeme yapılmasının kanuni hükümlerle düzenleme altına alınmasını talep ediyoruz. Biz insan hakları ihlâlleri üzerinde birkaç beyanda bulunmak istiyoruz. Şırnak Barosu temsilcimizin de belirttiği gibi gözaltı süresinin sonuna doğru genelde şüpheli yorulduktan, ak bırakıldıktan, uykusuz kaldıktan sonra ifadesinin alımı aşamasına geçilmektedir. Biz bunun yasak sorgu kapsamında olduğunu düşünüyoruz, bu nedenle gece ifade alınmaması durumunda hem yasal sorgu usullerine başvurulmamış olacağını düşünüyoruz. Böylelikle hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde ülkemiz mahkûm edilmemiş hem de meslektaşlarımız bu noktada sıkıntı yaşamamış hem de şüphelinin hakları en üst seviyede sağlanmış olacaktır. Zira biz de biliyoruz ki Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin altıncı maddesinde belirtilen, adil yargılama hakkı bu durumda ihlal edilmiş oluyor.

Ayrıca ilçelerde suça sürüklenen çocuklar için çocuk şubelerinin olmayışı da büyük bir eksikliktir. Bu anlamda CMK ve Çocuk Koruma Kanunu çocukların yargılanmasıyla ilgili özel hükümler düzenlemiş olmasına rağmen, ilçelerde çocuk şubelerinin olmayışı da büyük eksikliktir, bu eksikliğin de giderilmesi gerektiğini düşünüyoruz, bu anlamda da bir çalışma yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Bununla birlikte Kolluklardaki ifade alımı sırasında işkence gibi durumların söz konusu olabildiği de bilinmektedir. Bundan dolayı biz CMK komisyonu olarak matbu bir avukat görüşme tutanağı düzenlemeyi düşünüyoruz, bu görüşme tutanağını tüm meslektaşlarımıza dağıtıp, kolluk esnasında bu tutanağın müdafice düzenlenmesini sağlamak istiyoruz. Böylelikle işkencenin, yasak sorgu usullerinin ve insan hakları ihlâllerinin önüne geçmeyi düşünüyoruz.

Dosya inceleme aşamasındaki vekâlet talep edilmesi ve dosyadan fotokopi isteme esnasında oluşan sorunlar, dün itibariyle yürürlüğe giren yönetmelikle büyük ölçüde halloldu, yalnız buna ilişkin bir eleştirimiz olacak. Yürürlüğe giren yönetmelikle “soruşturmayı geciktirmemek kaydıyla” ibaresi var, bizce bu ibare yetkinin kullanımında yeniden aksamalara yol açabilecek bir hükümdür. Bu anlamda bu yetkinin de kötüye kullanılması durumunda, eskiye nazaran çok da ilerlemiş bir durum olmayacağını düşünüyoruz. Ayrıca kolluk binalarının bulunduğu yerlerde, karakollarda, adliyelerde avukat görüşme odaları bulunmamaktadır, bu konu hakkında da çalışma yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Ücretlerin düşüklüğüyle ilgili tüm meslektaşlarımızın beyanlarına katılıyoruz, kesinlikle asgari ücret tarifesi, avukatın hak ettiği ücretin çok altındadır, bu anlamda yeni bir çalışma yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca CMK eğitimiyle ilgili farklılıklarla ilgili birkaç sorun vardı, bunlar hakkında da meslektaşlarımız beyanda bulundular. Bununla ilgili tek çatı altında bir eğitim yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Bunun olmaması durumunda bölge baroları nezdinde eğitim faaliyetlerinin sürdürülerek, mesleğe yeni başlamış avukatların yeterli donanıma sahip olduktan sonra CMK hizmeti vermesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu anlamda teşekkür ediyoruz, çalışmadan dolayı bu çalıştayda emeği geçen herkese de saygılarımı sunuyorum.

TALAY ŞENOL (Oturum Başkanı)- Ben teşekkür ederim, gerçekten hem bir taraftan bazı sorunların yerel düzeyde de olsa çözülebildiğini göstermesi açısından bir örnek teşkil ediyor. Sorunların nasıl başka yollarda, yani gerek mevzuat değişikliği veya sair yollarla değiştirebileceği konusundaki aydınlatıcı konuşmaları için kendisine teşekkür ediyorum. Siirt, arkadaşımız burada herhalde, evet buyurun.

Av. DENİZ DOĞAN (Siirt Barosu)- Siirt Barosu, Avukat Deniz Doğan, şimdi öncelikle bu işin iki yönü olduğunu düşünüyorum. Birincisi ücretlerdeki düşüklük, zaten bu hususta bütün arkadaşlarımız beyanda bulundular. Ücretlerin düşüklüğü aslında meslektaşlarımızın yaptığı işi etkiliyor ve meslektaşlarımızın mesleğe yabancılaşmasına neden oluyor. Çünkü müdafilik hizmeti veren arkadaşlarımız, savcılık ya da mahkeme aşamasında ekleyecek bir husus yoktur diye dosyayı kapatıyor ve başkaca bir beyanda bulunmuyorlar, bu en büyük sorunlarımızdan biri. Aslında biraz bu noktadan hareketle, çuvaldızı kendimize batırmamız gerekiyor. Şimdi her ne kadar hükümetin işkenceye sıfır tolerans gibi yaklaşımı olsa da, Siirt’te işkence sokağa taşmış durumda. Kolluk en ufak toplumsal olaylarda dahi göstericileri zorla aşırı şiddet kullanarak bastırmakta, müdafi arkadaşlarımız kolluğa ifade için gittiklerinde bununla ilgili en ufak bir işlem yapmamaktalar. Şimdi bir istatistiki çalışma yapıldığı takdirde ortaya çıkacaktır, bu tür olaylarda kolluğun tamamen memura aktif mukavemet olarak fezleke düzenlediği ortaya çıkacaktır. Bölgedeki dosyaların tamamında eğer polis aşırı güç kullanmışsa, memura aktif mukavemet olarak da bir evrak düzenlemekte ve maalesef müdafi arkadaşlarımız mesleğe yabancılaşmanın getirdiği bu yaklaşımla, bunu hiç görmezden gelmektedirler.

Yapalım bir çalışma, memura aktif mukavemet dosyası olan hangi dosyada müdafi arkadaşımız ayrıca kötü muameleden ya da işkenceden dolayı suç duyurusunda bulunmuş, bunu bir araştıralım, sıfıra yakın olduğu ortaya çıkacaktır. Bu durumda aslında sorunlarımızın kaynağında meslektaşlarımızın tutumu var. Yani meslektaşlarımız kolluk ve savcılık karşısında aktif bir tutum alırlarsa eğer bunların geri adım atmasını sağlayabileceğimizi düşünüyorum. Nitekim Siirt’te gece 12’den sonra ifade alma olaylarında biz şöyle bir yöntem belirledik. Dedik ki, eğer biz gece 12’de geldiğimiz zaman, gece 2’de geldiğimiz zaman siz bu şahsı serbest bırakmayacaksınız ya da hemen sevk etmeyecekseniz biz gelmiyoruz. Çünkü yasal sorgu yöntemine girdiği Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde belirlenmiş, şüpheli yorgun düşmüşse, aç kalmışsa, uykusuz bırakılmışsa, bu ifadenin sağlıklı bir ifade olamayacağı çok açık.

Avukatın kollukta girdiği ifade son işlemdir, bu işlemden sonra ya şüpheli serbest bırakılmalı ya da savcılığa sevk edilmelidir. Biz de sabah altıda şahsı gözaltına alırlar, gece iki de avukatı çağırırlar ifade almak için, ertesi gün üç de ya da bir ertesi gün –süre uzatımı genelde alırlar- savcılığa sevk ederler. Gece iki de ifade aldıktan sonra 12 saat, 15 saat, 20 saat neyi beklettikleri hususunda eğer müdafii arkadaşımız bir işlem yapmıyorsa, burada biraz tabii kendimizi eleştirmemiz gerekiyor. Bu neden kaynaklı, dediğim gibi işte ücretlerin düşüklüğü. Tamam, biz kamu hizmeti yapıyoruz ama kamu hizmeti angaryaya dönüşmüş ise bu hususta birliğin ya da meslektaşlarımızın ortak bir tutum alması gerektiğini düşünüyorum. Teşekkür ediyorum.

TALAY ŞENOL(Oturum Başkanı)- Ben teşekkür ediyorum, sıra Bolu temsilcimizde.

Av. HALİL İBRAHİM YILMAZ (Bolu Barosu)- Bolu Barosu, Avukat Halil İbrahim Yılmaz. Sorunlar hep dile getirildi, ben de fazla bir şey üzerine katmak istemiyorum. Bitlis Barosundaki arkadaşımızın dediği gibi biz de mutat vasıta, dosya fotokopisinin alınması, görevlendirme ve ücretin ödenmesi konusundaki problemlerimiz yok denecek kadar az. Onun dışında sorunumuz ortak, ücretin azlığı, eğitim seminerlerinin eksikliği, bunlara katılıyoruz. Bir tek bizim baromuzla ilgili bir problemimiz var ben onu başkanımız nezdinde Barolar Birliğine sorduk artı Adalet Bakanlığına sorduk fakat bir cevap alamadık. CMK’da görevlendirilen meslektaşlarımız genellikle emekli olan meslektaşlarımız, yanındaki stajyer arkadaşa yetki vererek duruşmalara onları sokmakta, özellikle ilçelerdeki duruşmalara. Bu konuda biz bir düzenleme getirilmesini talep ediyoruz. Teşekkür ederim.

Sulh ceza evet, çünkü kendisi hiç girmemekte, yetki belgesiyle arkadaşı görevlendirmekte, yetki belgesiyle arkadaş girmekte, makbuzu tabii kendisi kesmekte.

TALAY ŞENOL (Oturum Başkanı)- Samsunlu arkadaşımız burada mı? Yok, Sakarya? Lütfen.

Av. ALİM MERT (Sakarya Barosu)- Sakarya Barosu, Avukat Alim Mert. Öncelikle bu toplantıyı organize eden Türkiye Barolar Birliği CMK Yürütme Kuruluna ve Yönetimine teşekkür ediyoruz. Şimdi hakikaten sorunlar ortak ve dile getirilen sorunlar. Önümde 2005 yılı Ekim ayında CMK sorumluları tarafından bölge baroları olarak yapılan bir toplantıda oluşturan sonuç bildirgesi var. Baktığım zaman sonuç bildirgesine hemen hemen son yönetmelik değişikliklerinden kaynaklanan sorunlar dışında, bütün sorunlar ortak ve biz yazmışız buraya. Bu CMK sorumluları olarak ya da yönetim kurulu üyeleri olarak ya da CMK koordinatörleri olarak, CMK servisiyle bizzat ilgilenen meslektaşlarımız tarafından tertiplenen bir toplantıydı ve o dönemde bu toplantıların uygulama standardını sağlamak açısından çok önemli olacağını dile getirmiştik ve bu toplantıların sürekliliğinin sağlanması gerektiğini de dile getirmiştik. Ondan sonra bu toplantılar tekrarlanamadı çok uzun bir süre askıya alındı, başka sorunlarla uğraştık, ilk defa hakikaten bu dönemde yeniden, gerçekten mesleğin sorunlarıyla ilgilenen, bizzat bu sorunları yaşayan temsilcilerin burada bulunduğu, bilgi sahibi olan kişilerin burada bulunması sebebiyle hakikaten mutluyum.

Şimdi biraz önce de söylediği gibi burada sadece sorunların tespiti için bulunuyorsak, aslında önemli olmakla beraber bu toplantının amacı olduğunu düşünmüyorum, sorunlar hakikaten tespit edilmiş sorunlardır. Yani ben bir tanesini okursam, 2005 tarihli sonuç bildirgemizde, CMK hizmetinde kullanılacak bilgisayar programı konusunda Türkiye Barolar Birliğinin hazırlayacağı programın beklenilmesine, -çünkü o dönemde konuşuluyordu- bu programın Ocak 2006 tarihine kadar hazırlanmaması durumunda bölge barolarınca ortak bir CMK bilgisayar programının kullanılması konusunda girişimde bulunulmasına, 2005 bu tarih ve biz bu sonuç bildirgesini Barolar Birliğine de tabii göndermişiz.

Hâlâ CMK uygulamasındaki standart çok önemlidir, bir program oluşturabilmiş değiliz. Gelen avukat talepleri sadece oradaki, kalemdeki bir görevlinin avukat istiyoruz, çay ister gibi bir talebi, ondan sonra da CMK’da hakikaten herhangi bir hukuki değerlendirme yapamayacak bir baro görevlisinin “o zaman biz de gönderiyoruz” şeklinde devam etmektedir. CMK servisleri profesyonel yönetilmemektedir her açıdan, yönetilmemiştir, geçmiş dönemde de böyle olmuştur. Biraz önce bu yönetmeliklerin değiştirilmesiyle alakalı baroların kendilerinin de kusurlu olduğunu, yönetmelik ve yasalara aykırı ödemeler yaptığını, kötü niyetli olduklarını söyleyen arkadaşlarımız da haksız değillerdir. Bizim CMK’ya bakışımız ve bu sisteme bakışımız esasında, eğer baroysak veya avukatsak, savunma mesleği temsilcisiysek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin altıncı maddesindeki adil yargılanma hakkı, 6.3.c maddesinde müdafiden yararlanma hakkı çerçevesinde olmalıdır. Bizim öncelikli görevimiz ve Avukatlık Kanunu gereğince baroların insan haklarını korumakla alakalı görevi sebebiyle öncelikli görevimiz, avukatlık onuruna da yakışır şekilde savunma hakkını gereği gibi kullanmak olmalıdır. CMK’nın ilk çıktığı dönemde, işkencenin önlenmesi gerektiği gibi bir gerekçe gösterilmişti. Hala işkencenin önlenmesi gibi bir gerekçeyi konuşuyor olmamız, burada ne kadar az mesafe aldığımızı gösterir. Çünkü artık savunma hakkının gereği gibi kullanılmasını sağlamak, bunu konuşmamız gerekirdi, hâlâ işkenceden bahsediyoruz.

Etkin müdafiliğin mutlaka gerçekleştirilmesi gerekir, uygulama birliğinin mutlaka sağlanması gerekir, bu konuda gerekli olan ne varsa yapılması gerekir. Bursa Barosu angarya diye tarif ettiğimiz bu uygulamayla alakalı bir dönem hatırlarsınız, belki de ilk barolardan birisiydi, görevlendirmeme kararı aldı. Arkasından yargılandı Bursa Barosu Yönetim Kurulu ve ceza aldı. Ondan sonra bir takım barolar böyle münferit birkaç baro da bunu yaptı, hepsinin yönetim kurulu hakkında aynı davalar açıldı. Fakat Barolar Birliği bir toplantı yaptı, tüm barolar, Barolar Birliği organizasyonda görevlendirmeme kararı aldı büyük çoğunlukla ve hiçbir baro bu konuda ceza almada, yargılama yapılmadı, neden? Çünkü bakan dedi ki, biz bunu göze alamayız, yapamayız ve yargılama yapılmadı. Eğer burası hukuk devletiyse Bursa Barosu yargılanıyorsa tüm barolarda yargılanmalıydı. Şunu kabul etmek gerekir ki, baroların ve avukatların örgütlenmeyle ilgili herhalde bir sorunu var, eylemle ilgili herhalde bir sorunu var. Yani sorunları tespit eder, konuşuruz ama bundan sonra, bu toplantıdan sonra, bu toplantıda çıkacak sonuç bildirgesini eğer biz yaşama geçiremez isek, bundan sonraki toplantıda ne yapacağımızı tespit edemez isek, bu toplantıların hiçbir faydası olacağını ben düşünmüyorum. Barolar Birliği ve Adalet Bakanlığına, Sakarya Barosu olarak eşit işe, eşit ücret, Anayasanın 10. maddesinde eşitlik ilkesi gerekçeleriyle açtığımız bir dava vardı. Bu dava bu tarifeyi ortak hazırlayan Adalet Bakanlığı ve Türkiye Barolar Birliğine karşı açılmıştı. O dönem Türkiye Barolar Birliğinin bizim dava dilekçemize verdiği cevap, Maliye Bakanlığından daha iyi bir cevaptı. Şu açıdan, hakikaten aynı bir Maliye Bakanlığı gibi Türkiye Cumhuriyeti maliye politikasını falan gözeten, bu gerekçelerle, bizim böyle bir derdimiz yok, bizim parayla aslında bununla da alakalı, biz bütçeyi falan düşünmez zorunda değiliz. Biz hakikaten savunma hakkının kullanılmasını sağlamak konusunda önemli bir görevimiz olduğunu düşünüyorum, umarım bu bahsettiğim konularla ilgili bir sonuç çıkacağını umuyorum bu toplantıdan. Sabrınız için teşekkür ediyorum.

TALAY ŞENOL(Oturum Başkanı)- Teşekkür ederiz, bu yazılımlarla ilgili olarak toplantımızın sonunda bilgi verecek genel sekreterimiz, şimdi sıra Burdurlu meslektaşımızda.

Av. FERİT YILMAZ (Burdur Barosu)- Avukat Ferit Yılmaz. Tabii meslektaşlarımızın beyanlarına katılmamak mümkün değil. Biz Burdur Barosu olarak görevlendirmelerde yapmış olduğumuz araştırmada, bu OCAS Sistemini burada dile getirmek için buraya katıldık. Yapmış olduğumuz araştırmada 81 il barosundan ancak yaklaşık olarak 30’unun bu sistemi kullandığını ve fiyat olarak da her baroya tabii görevlendirmelerde görevli sayısı kadar, avukat sayısı kadar da ücretler belirleniyor, çok değişik miktarlar çıktığını gördük. Sakarya Barosu temsilcisine de katılmamak mümkün değil, 2006 – 2007 yıllarında buna benzer bir çalışma vardı ama şimdiye kadar olmadı.

Barolar Birliğinden bizim isteğimiz ortak bir programın olması, ayrıca Sivas Barosunun ve Trabzon Barosunun temsilcilerinin de beyan ettiği gibi sanırım bu programda da sistemde aksaklıklar oluşuyor. Bunların da giderilmesi için ortak bir programın oluşturulması, ortak bir ücretin belirlenmesi, bu çalışmanın Barolar Birliği tarafından en kısa sürede yapılmasını temenni ediyoruz, talep ediyoruz. Diğer konularda da arkadaşlara katılıyorum, teşekkürler.

TALAY ŞENOL(Oturum Başkanı)- Biz teşekkür ederiz, Rize temsilcimiz var mı? Yok, galiba Osmaniye o da yok galiba? Buyurun Ordu.

Av. BİRSEN UÇAR (Ordu Barosu)- Avukat Birsen Uçar, Ordu Barosu Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyeleri ve değerli üyelerimizin size sevgi ve selamlarını iletiyorum öncelikle. Sevgili meslektaşlarım birçok sorunu ve çözümlerini dile getirdi, ben de lafı uzatmadan bir iki hususa kısaca değinmek istiyorum.

Öncelikle kolluk aşamasındaki alınan ifadelerle ilgili bir sıkıntı biz tespit ettik, bu da şu. Kollukta müdafinin mağdur vekili veya şüpheli müdafi olarak nitelendirildiğinde, kendisinin yokluğunda şüpheli veya mağdurun ifadesinin alınması ciddi bir sıkıntı olarak bizim tarafımızdan görülmektedir. Nitekim bu haliyle asli bir unsur olan savunmanın tali unsur dahi görülmediğini biz düşünüyoruz. CMK avukatlığı kamu hizmeti olarak görülmekte ise de Anayasanın açık olarak angarya yasa ile ilgili hükmünün ihlâli niteliğindedir, bunu sevgili meslektaşlarımız da dile getirdiler. Ben bir hususa da değinmek istiyorum, CMK vekili olarak mahkeme aşamasındaki atamalarda bizim baro olarak kanaatimiz şudur ki, adli yardımdaki bir sistem gibi araştırma yapılarak bunun ivedilikle tabiî ki yapılarak, avukat tutabilecek durumda olup olmadığına dair bir karar verilerek, vekilin bu şekilde atanması gerektiğini düşünüyoruz. Nitekim bazı örneklerde de karşılaşıyoruz ki, herhangi bir hukuki işlemin takibi için vekâletli bir avukatı mevcut iken sorguda, soruşturma aşamasında veya kovuşturmada kendisi, mahkemenin de tabii soruş şeklini de eleştirdiğimizi dile getirmek istiyorum. Mahkemenin bu sorgu şekliyle bir baro avukatı ister misin, ücreti baro tarafından, devlet tarafından karşılanıyor şeklindeki cümle karşısında bu cazip hale geliyor ve insan bunu neden olması, niye istemeyeyim, neden vekilime ekstra bir ücret ödeyeyim diye düşünebiliyor. Bunun da dediğim gibi adli yardımda olduğu gibi bir araştırmayla atanması gerektiğine inanıyoruz. Nitekim bu ücretler tahsil de edilemiyor taraflardan, öyle ki karşılaştığımız durumlarda ağır cezada, asliye cezada veya sulh cezada, biliyorsunuz ki aylık geliri soruluyor şahıslara. Öyle ki bazen beş bin lira on bin lira denilebiliyor, fakat CMK’dan vekilleri oluyor, biz bununla sık sık karşılaşıyoruz.

Bunun dışında meslektaşlarımızın sorunları arasında somut birkaç olayı dile getirmek istiyorum. Örneğin, Ordu ilinde özellikle kış koşullarında, ulaşımın zor olduğu bazı ilçelere meslektaşlarımız CMK müdafisi olarak atanıyorlar fakat o günün koşulları nedeniyle mazeret göndermek zorunda kalıyorlar. Çünkü araçlara gidemiyorlar, diğer vasıtalar da biraz önce meslektaşlarımın da dile getirdiği gibi günde bir veya iki defa gidebiliyor, bu haliyle birkaç meslektaşımızın hakkında soruşturma başlatıldı. Tabii ki Adalet Bakanlığı –bu da eleştirdiğimiz bir şey- soruşturma izni vererek, hakkında dava açılmasına karar verdi ve ağır cezada görevi ihmalden yargılandı. Bunlar gerçekten çok üzücü durum, hukukun bir terazi olduğunu düşünüyor isek ve CMK avukatlığını da bir kamu hizmeti olarak düşünüyor isek bunun bir dengede olması gerekmektedir. Bu da ne demek? Karşılığında yapacağınız hizmetin ağırlığı ve karşılığında da çalışma koşullarınız, sadece bunun ücret kısmı değil, ücret artı çalışma koşullarınızın vereceğiniz hizmetin ağırlığıyla eşit olması gerektiğini biz düşünüyoruz.

Ordu Barosunda 141 tane CMK avukatımız var şu anda, merkez ilçede günde dört tane avukatımız görevli, biz puanlama sistemi uyguluyoruz. Bir CMK telefonumuz var, baro görevlisi arkadaşlarımızda bulunuyor bu telefon, bu telefondan baromuza ulaşıyorlar, meslektaşlarımızı görevlendiriyoruz, göreve gidenlere artı puan nöbet gününde gidemeyenlere eksi puan veriliyor. Daha sonra dengelemeye, yani eşitlemeyi az da olsa elimizden geldiğince yapmaya çalışıyoruz ama tabii ufak tefek aksamalar olabiliyor. Mahkeme görevlendirmelerini yerine getiriyoruz. Bu şekilde CMK’da çalışan her avukatın eşitliğini sağlamaya çalışıyoruz. Bunun dışında bizim bir de Ordu Barosuyla ilgili olarak şöyle bir beyanımız olacak. İlçelerle ilgili biraz önce sıkıntıyı dile getirmiştim, en azından bizim kanaatimiz o ki, ilçelere çünkü bizim ulaşımı çok uzun süren ilçelerimiz var üç saate yakın, üç buçuk saate yakın, en azından ilçelere gitmek için, daha doğrusu yol gideri olarak tabir edelim, bu ücretlerin peşin ödenmesi noktasında çalışmalar yapılabileceğine inanıyoruz.

Ben bugünkü toplantıdan sorunlar ve çözüm yollarına ilişkin olumlu bir ortak kanaate ulaşacağımıza inanıyorum. Teşekkür ediyorum.

TALAY ŞENOL(Oturum Başkanı)- Biz teşekkür ediyoruz, Bursa Barosu temsilcimiz.

Av. ZEKİYE TİRYAKİ (Bursa Barosu)- Zekiye Tiryaki, Bursa Barosu, öncelikle tüm meslektaşlarımızı saygıyla selamlıyorum. Sakarya Barosuna duyarlılığından dolayı teşekkür ediyorum öncelikle. Birçok ortak soruna değinildi, yalnız ilimizde yaşanan birçok sorun var ve hâlâ çözümlenemedi. Özellikle bununla ilgili davalarımızda devam ediyor. Bu ortak sorunlardan ilki kovuşturma aşamasında müdahil veya vekilinden duruşma tutanağının bir sureti istendiğinde, suret harcı ısrarla talep edilmekte, bununla ilgili olarak biz başvurularımızı yaptık fakat hiçbir sonuç elde edemedik, verilen en son ret kararından sonra idare mahkemesinde bir dava açtık, davamız devam ediyor.

Bir başka sorunumuz, zorunlu yol giderlerinin serbest meslek kazancına dahil edilerek bununla ilgili gelir vergisinin tevkifata katılması ki, bu da bizim açımızdan büyük bir problem teşkil etmekte. Yine Bartın Barosunun dile getirdiği sıkıntılardan birisini biz de yaşamaktayız. Bunlardan en önemlisi bizim için mutat ulaşım vasıtası olarak görülen zorunlu yol giderlerinin sadece ve sadece toplu taşıma araçlarıyla kısıtlatması, bu toplum taşıma araçları tamam belki şehir içinde söz konusu olabilir ama bizim de uzak ilçelerimiz var ve Bursa’dan görevlendirmeler yapılmakta. Bu görevlendirmeler nedeniyle avukat arkadaşlarımız özellikle gece ve akşam görevlendirmelerinde kendi araçlarıyla gitmek zorunda ve kesinlikle bunların giderlerini biz karşılamayız deniliyor. Bu bizim için ve avukat arkadaşlarımız için büyük bir problem teşkil etmekte baromuzda. Biz bu nedenle tüm ulaşım giderlerinin herhangi bir sınır gözetilmeden ödenmesini istemekteyiz.

Diğer bir sorunumuz bizim, tamam eğitim verilmeli deniyor, uygulamada birliğin sağlanması, hizmet kalitesinin arttırılması anlamında bunlar yapılmalı ancak buna ilişkin yönetmeliğin dokuzuncu maddesinde giderler sayılırken, bu giderlerin içinde eğitim giderleri sayılmamış buna da açıklık getirme ve yönetmelikte buna ilişkin bir düzenleme yapılması gerektiği kanaatindeyiz. Bizim yaşadığımız belli başlı sorunlar bunlar, bu sorunların bir an önce yönetmelik değişiklikleri ve uygulamadaki değişikliklerle düzelmesini talep etmekteyiz ve istemekteyiz. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

TALAY ŞENOL (Oturum Başkanı)- Teşekkürler, şimdi Niğde Baromuzun temsilcisi burada mı? Yok, galiba, Nevşehir, buyurun efendim.

Av. MEHMET YÜCEL (Nevşehir Barosu)- Saygıdeğer meslektaşlarım, Avukat Mehmet Yücel, Nevşehir Barosu, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Biz küçük bir şehir olduğumuz için burada bahsedilen sorunların, yerel bazda olanların hemen hiçbirini yaşamıyoruz. Gerek başsavcılıkla, gerek adliye personeliyle yürüttüğümüz karşılıklı iyi niyete dayalı ilişkiler sayesinde bunların çok büyük bir kısmını aştık. Genel bazda bahsedilen sorunların da ben sadece CMK sisteminden kaynaklanan sorunlar olduğunu düşünmüyorum, aslında sorunlarımız genel. Örneğin avukatların itibarı veya mesleki kaliteden bahsettik, çok düşük puanlarla hukuk fakültesine gidilip, hiçbir elemeden geçmeden avukat olunabildiği ki, mübaşir dahi olunamıyor, bir sistemde mesleki kaliteden bahsetmemiz mümkün değil, bunu eğitimle de sağlamamızın zor olduğunu düşünüyorum. Diğer genel sorunlara çözüm olarak da öncelikle bir birlik olabilmemizi düşünüyorum, öngörüyorum. Yani ayrıntılardan ziyade, küçük sorunlardan ziyade bir birlik olabilirsek, üyelerini daha kapsayan, daha çok sorunlarıyla ilgilenen bir birlik olabilirsek, mesleki zorluklarla, sıkıntılarda daha fazla ilgilenen bir birlik olabilirsek bu sorunların aşılabileceğine inanıyorum.

Örnek vermek istiyorum, kusura bakmayın ama bu toplantıda mesela bulunması gereken yöneticimizin başka bir toplantı nedeniyle buraya katılamadığını söylediniz, keşke burayı tercih edebilseydi diye düşünüyorum, bilmiyorum ama. Toplantıda yönetici olarak katılması gereken birlik yöneticisinin, şu anda başka bir toplantıda olduğunu belirtmiştiniz, yanlış mı hatırlıyorum?

TALAY ŞENOL (Oturum Başkanı)- Başka bir siyasal görevi var, öyle diyelim.

Av. MEHMET YÜCEL (Nevşehir Barosu)- İşte mesleki sorunlarla keşke daha fazla ilgilenebilsek. Bazen avukatlar hepimiz bilinçli insanlarız, ülke çıkarlarını da düşünüyoruz, siyasi konularda da fikirlerimiz var. Yalnız bunlardan ziyade biz bir meslek kuruluşuyuz, bunun daha fazla bilincine varırsak, pek çok sorunumuz hallolur diye düşünüyorum. Teşekkür ederim.

TALAY ŞENOL (Oturum Başkanı)- Efendim teşekkür ediyorum. Şimdi meslektaşlarımızın tabii sadece mesleki alanda faaliyet edenleri yok, aynı zamanda siyasi görevleri de var veya siyasi aktiviteleri de var, bu olması da lazım. Bunlar zaman zaman çatışıyor, bu çok fevkalade bir durum, çünkü ilk defa parti meclisine seçilmiş kişiler Anıtkabir’e gideceklerdi, gittiler. Orada meslektaşlarımızın hele Zeki Bey gibi özellikle CMUK konusunda oldukça deneyimli, belki Türkiye’de üç beş kişiden biri sayılabilecek meslektaşımızın, inşallah ileride parlamenter olup, sorunlarımızı daha kolay çözebileceğimizi düşündüğümüz için biz onun yokluğunu hissediyoruz ama bulunduğu yerdeki varlığına da umutla bakıyoruz. Onun için sanıyorum anlayışlı davranmamızda yarar var. Çanakkale temsilcimiz.

Av. ENGİN BALIKÇI (Çanakkale Barosu)- Çanakkale Barosu, Avukat Engin Balıkçı, diğer meslektaşlarımın söylediği gibi bizim baromuz da orta ölçekli bir baro sayısına sahip, şuan da 280 avukat var kayıtlı. Bunun 77’si merkezde olmak üzere ve 69’u ilçelerde toplam 146 avukatımız CMK’da görevlendirilmiş durumda. 2010 yılı itibariyle 1358 soruşturma ve 908’de kovuşturma talebi üzerine görevlendirme yaptık. Böyle olunca merkez olarak söyleyebileceğim, 77 avukatımız için 10 adet kovuşturma dosyası, 20 adet de soruşturma dosyası verilmiş durumdadır. Tabii dinlediğim diğer meslektaşlarımıza bu sayılar büyük ihtimalle az gelecek, yani çok yoğun olarak çalışan yerler veya daha az çalışan yerler olabilir. Birkaç baronun temsilcisinden duyduğum şekilde bizde de mesela bir fotokopiyle ilgili, araç tahsisiyle ilgili hatta onay anlamında bir sıkıntımız bulunmamaktadır. Görüşme anlamında kolluk kuvvetlerine görüşme olanakları iyi durumda ya da şikâyet edebileceğimiz bir durum olmadığını görmekteyiz. Ancak tahmin ediyorum bütün adliyelerde olan bir problem bizde de var, adliye sırası yani sulh cezada özellikle veya çağrılı olarak geldiğimiz diğer asliye veya ağır ceza mahkemeden önce şüpheliler ve sanıklarla görüşme problemi biz de yaşıyoruz. Tahmin ediyorum bu genel bir sorun haline gelmiş durumda. Onun dışındaki bizde şöyle bir sistem yapıyoruz, koordinatör avukat olarak biz bir sistem oluşturduk. Bu ilk CMK çıktığında da o zaman bütçe olarak da barolar kendisi ödeme yapıyordu biz koordinatör olan avukatımıza ayrıca para ödüyorduk. Çünkü o özel bir mesai harcadığı için ona böyle bir ücretlendirme yapıp, hem de kişiye hepimizin belirttiği angaryadan kurtarmaya çalışıyorduk ama tabii ki ödeme Bakanlığa geçtikten sonra, şuanda koordinatör avukatımıza ne yazık ki bu şekilde ayrı bir ödeme yapamıyoruz.

Biz mesai saatine kadar baro sekreterliğimize talepleri olabildiği kadar yazılı almaya çalışıyoruz, yani kolluk kuvvetinden, genelde emniyetten telefonla geliyor, savcılıktan faksla geliyor ama mutlaka bu belgelerin aslını getirtmeye çalışıyoruz. Savcılık gönderiyor ama emniyete bunu defalarca söyleyerek getirtmeye çalıştık, mahkemeler kesinlikle tabii ki yazılı olarak taleple geliyor. İlçe avukatlarımızda ise nöbetçi avukat sistemi getirdik. Her ay baro yönetim kurulu olarak biz nöbet listemizi belirliyoruz ve bu nöbet listemizi hem nöbetçi avukatımıza, pardon baro temsilcimize ilçedeki, hem de o ilçedeki Cumhuriyet Başsavcılığına gönderiyoruz o da ilgili kolluk birimlerine iletiyor bunu ve koordinasyonu sağlarken de merkez avukatımız dediğim gibi, koordinatör avukatımıza ait bir telefonumuz var. Bütün Çanakkale’deki adliyede veya ilgili yetkili mercilerde o telefon numarası var, başka hiçbir telefon numarası arayamıyorlar ve koordinatör avukat üzerinden, onun görevlendireceği liste üzerinden gidiliyor ve mutlaka bunda eşit görevlendirme yapmaya çalışılıyor. Diyelim ki bir ay sonunda kendisi katılamayan ya da kendisi ulaşılamayan kişinin eksik aldığı işi, bir sonraki ay görevlendirme yaparken onu dikkate alarak onu dengelemeye çalışıyoruz.

Onun dışında şikâyetler anlamında herkesin söylediğine ben de sonuna kadar katılıyorum, ancak madalyonun diğer yüzü anlamında da bizim barolar olarak veya avukatlar olarak eğitimde yetersiz olduğumuzu düşünüyorum. Yani özellikle yeni mezun olan arkadaşlarımızın yoğun CMK çalışmalarına katılmasından dolayı, tecrübe eksikliği, tabii ki çok doğal olması, fakat bizim baro olarak veya tahmin ediyorum bu toplantı sonunda birliğin de bu konuda ön ayak olmasıyla, yaptığımız hizmet kalitesini bir standarda ulaştırmamız gerekiyor. Bir standarda ulaştırdıktan sonra zaten bilinçli olan meslektaşlarım sayesinde şuanda konuştuğumuz konuların büyük bir çoğunluğunun yerinde halledilebileceğini düşünüyorum. O yüzden eğitim ve standart konusuna özellikle eğildiğimizi, daha iyi sonuçlar alacağımıza inanıyorum. Bizim Çanakkale Barosunda –bilmiyorum sizlerde de var mı?- duruşma yönü bir CMK talebi gelmeye başladı son dönemlerde. Kalemlerin ya da mahkemelerin herhalde son güne bırakmalarından ötürü, duruşma günü özellikle telefonla kalemlerle ya da faksla böyle bir talepte bulundular. Biz ağır cezada dahil olmak kaydıyla, bu görevlendirmeleri reddettik ya da bununla ilgili ciddi uyarılar yaptık. Bunlara adliyelerde uymaya çalışıyorlar ve tahmin ediyorum şuraya da geliyor iş, eğer kendi içimize iyi bir eğitim ve organizasyon yaparsak, adliyelerde yetkili mercilerde ama bu kolluk kuvveti de olabilir, adliyedeki diğer merciiler de olur, onları doğru şekilde hareket etme yönünde zorlama yeteneğimiz var. Diğer arkadaşlarımın söylediği gibi yani onu Türkiye çapında bir standardı bulmak kaydıyla birçok problemin halledilebileceğine de inanıyorum. Teşekkür ederim.

TALAY ŞENOL (Oturum Başkanı)- Sırada İzmir Barosu temsilcimiz. Pardon bir dakika çok özür diliyorum, Muş’ta.

Av. AZİZ CANŞİ (Muş Barosu)- Öncelikle bizden önce söz alan arkadaşlarımızın değindiği sorunlara katılıyoruz, hemen hemen sorunlarımız ortak, aynı. Ancak uygulamada farklılıkların da görüldüğünü gördük. Biz özellikle iki hususun altını çizmek istiyoruz. Birincisi kimlik tespitleri ve yüzleştirme tutanaklarına ücretin ödenmemesi hususu, biz Muş Barosu olarak yönetim kurulu olarak aldığımız bir karar gereği, bu tür taleplere görevlendirmeme yapmama kararı aldık, neticesinde de görevlendirme de yapmadık. Bunun sonucunda da savcılığın tuttuğu tutanak neticesinde aleyhimize bir soruşturma yürütüldü, halen devam etmektedir.

Bir diğer hususta zorunlu müdafiler vekilinin mahkemelerde mazeretinin kabul edilmemesi hususu var. Gerek mesleki gerekse özel mazeretleri nedeniyle vekil duruşmaya katılamayabilir. Mahkemeler özellikle duruşmada zanlı veya mağdurun bir müdafiyle temsil edilmesi gerektiği yönünde baromuza ihtarlarda bulunmaktadırlar. Şayet birine yetki vermediği takdirde hakkında suç duyurusunda bulunacağı ihtarı da yapılmaktadır. Özellikle bu hususta çalışma yapılması gerekmektedir. Mesleki mazeretler dahi kabul edilmemektedir. Ben saygılarımı sunuyorum.

TALAY ŞENOL (Oturum Başkanı)- Çankırı Baromuzun temsilcisinde.

Av. LÜTFÜ ERSOY (Çankırı Barosu)- Çankırı Barosu, Avukat Lütfü Ersoy, öncelikle birlik başkanlığımızın konuyla yakından ilgilenmesi ve uygulamanın içinden gelen temsilcilerin fikirlerine müracaat etmesinin olumlu bir davranış olduğu kanaatindeyiz. Bu konuyla alakalı birlik başkanımızdan gelen duyuru üzerine, biz de yaptık araştırmamızı ve raporumuzu yazılı olarak sunduk. Netice olarak altı madde halinde sorunlar ve çözüm önerileri olarak belirlemiştik ve altısı da burada ifade edildi ve beş tanesi de ücret ve giderler konusunda, masraflar konusunda. Mutlaka düzeltilmesi gerekli bir sorun olarak görüyoruz, özellikle asgari ücretinde, CMK asgari ücret tarifesinin hiçbir şekilde uygun olmadığı kanaatindeyiz. Bunun haricinde Barolar Birliği başkanımızdan beklediğimiz, destek istediğimiz en önemli konu eğitim, CMK eğitimi, hizmet içi diğer eğitimler. Bu konuda gerçekten imkân olarak, baro avukat sayısı olarak böyle bir desteğe ihtiyacımız var.

Görevlendirme sistemi konusunda ben üç yıldır CMK komisyon başkanlığı görevini yapıyorum, daha evveldeki kullanılan nöbet sistemini biz daha sonra otomasyon sistemine çevirdik. Şuanda çok önemli bir sıkıntımız yok, bu konuda mülki, idari, adli mercilerle de gerekli koordinasyonu sağladık, şuanda görevlendirme konusu tamamen otomasyon üzerinden yürüyor. Bunun Barolar Birliği tarafından hazırlanacak bir programla yürütülmesi ve kapsamının genişletilmesinin daha uygun olacağını düşünüyoruz, çünkü bildiğim kadarıyla daha önceden Barolar Birliğinin böyle bir sistemi olduğunu biliyorum, kullanmadık ama. Bunun haricinde şimdiye kadar ifade edilen ortak sorunlara da ve çözüm önerilerine de katıldığımızı ifade etmek istiyorum, teşekkür ederim.

TALAY ŞENOL (Oturum Başkanı)- Muğla Baromuzun temsilcisinde söz.

Av. LEYLA BİŞEN (Muğla Barosu)- Öncelikle hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Bizden önce konuşma yapan arkadaşlar sorunlarımızın hepsini tek tek bildirdiler. Biz de baro olarak benzer sorunları yaşadığımızı öncelikle belirtmek istiyoruz. En büyük sorunumuz ücretin çok düşük olması nedeniyle CMK hizmetlerinin bir angarya şeklinde avukatlara yüklendiği konusundadır. Ayrıca ücretlerin geç ödeniyor olması nedeniyle tahakkuk açısından vergi makbuzumuzun kesilmiş olması, KDV yükü doğmasına neden olmaktadır. Avukatlar almadıkları paranın KDV’sini vergi dairesine ödemek zorunda kalıyorlar. Bir diğer uygulamada iki ay alamadığınız vekâlet ücretinizi almaya gittiğinizde, defterdarlık tarafından vergi dairesine vergi borcunuz olup olmadığı sorulmakta ve eğer vergi borcunuz varsa alacağımız ücretten direk kaynakta kesinti yapılmaktadır. Kamu hizmeti iddia edilen CMK görevlendirmesi ücretlerinin bu şekilde vergi dairesince zorla elden alınmasını düzenlenmesi açısından bir girişimde bulunulmasını talep ediyoruz.

CMK cari giderlerinin her geçen gün çeşitli yönetmeliklerle kısıtlanması hizmet kalitesini düşürmektedir görüşündeyiz. CMK’yla ilgili yaşadığımız en büyük problem, eğitim giderlerinin barolara yükletilmiş olmasıdır. Barolar Birliği ortak bir eğitim programı hazırlamalı ve bu program dâhilinde bölgesel eğitim çalışmaları düzenlemelidir. Yine Bakanlıkça cari giderlerin içine eğitim giderleri yeniden eklenmelidir. CMK ücret tarifesinin avukatlık asgari ücret tarifesi sınırlarına çıkarılması gerekti görüşünü bildiriyoruz. En önemli, açıklanan pek çok sorunu çözebilecek en büyük düzenleme tekrar CMK ödemelerinin barolar tarafından yapılması, görevlendirmelerin barolar tarafından yapılmasıdır. Bu konuda daha önce birlik nezdinde pek çok kez girişimlerde bulunulmuş, bir takım ilerlemeler kaydedilmiştir, ancak bu konuda başarılı olamamamızın nedeni kanımızca kamuoyu yaratamamış olmamızdır. Bunun için görüşlerimizi bildirir yazılı dilekçemizi ve hazırladığımız eylem plânını sayın kurula sunuyoruz, takdirlerinize, gereğini arz ediyoruz, saygılarımızla.

TALAY ŞENOL(Oturum Başkanı)- Sıra Çorum Baromuzun temsilcisinde, buyurun.

Av. MELİKE SANCAK (Çorum Barosu)- Tüm meslektaşlarımı saygıyla selamlıyorum, Avukat Melike Sancak. Bizde şanslı barolardan biriyiz, sorunlarımızı yerel anlamda büyük ölçüde çözmüş bulunmaktayız. Ancak bizimde diğer barolar gibi bir takım sorunlarımız var. En büyük sorunumuz ücretimizin asgari ücretin altında olması, ücretlerin geç ödenmesi. Bu benim üçüncü dönemim yönetimde yer alıyorum ve CMK komisyon başkanıydım. Daha önce Sakarya Barosundan meslektaşımızın söylediklerine aynen katılıyorum, teşekkür ederim, benim düşüncelerime tercüman oldular. Ben bu konuyu burada yeniden konuşmaktan memnuniyetsizliğimi ifade etmek istiyorum. Çünkü ben 2005 yılından beri bu süreç içerisinde, bu sorunun çözülememiş olmasından üzüntü duyuyorum. Yazılım programı da aynı şekilde çözülemedi. Umuyorum ki ben bu toplantıdan ayrıldıktan sonra, kısa bir süre sonra bunlar çözümlenmiş yahut ta daha fazla bir ilerleme kaydetmiş olmayı istiyorum.

Genel anlamda bizim sorunumuz ücretlendirme dediğim gibi, aynı zamanda çözümleri çözdük. Biz Sinop Barosu gibi genelde bizim ikili ilişkilerimiz gayet iyi, bir sorunumuz, bir sıkıntımız olduğu zaman başsavcımıza, jandarma komutanıyla, emniyet müdürüyle yönetim olarak gidip görüşüyoruz, onlar da sağ olsunlar bu konuda bize ellerinden geldiğince yardımcı oluyorlar. Karakollarda maalesef sıkıntılarımız oluyordu bizim, gittiğimiz zaman ifadeyi önceden alabiliyorlar yahut ta hastanelerde özellikle, işte avukat hanım ya da avukat bey siz gelene kadar biz ifadeyi aldık, altını imzalayın söylemlerini çok fazla duyuyoruz biz. Biz meslek mensubu olarak, biz dirayetli durmaya çalışıyoruz, meslektaşlarımıza empoze etmeye çalıştığımız bu. Diyoruz ki lütfen imzalamayın, gerekirse biz o ortamdan memurların uzaklaşmasını istiyoruz, konuşuyoruz, ifade aynen bu şekilde olup olmadığını sormaya çalışıyoruz. Bu konuda bizim meslektaşlarımızın kendi yapacakları, dirayetle durmaları çok önemli olduğunu düşünüyorum ben.

Biz de vekâlet pulu sorunumuz yok dediğim gibi, yol ücreti konusunda da bir sorunumuz yok. Bizim belirlediğimiz bir yol ücretimiz var, sabit hale getirdik OCAS Sistemini kullanıyoruz. Sabit hale getirdik, bunu veriyoruz, savcılık bu konuda bizi hiçbir şekilde sıkıntı çıkartmadı şimdiye kadar. Bizim en büyük temennimiz diğer arkadaşların sorunlarının da aynı şekilde halledilmesi, ücretler en azından asgari ücret seviyesine yükseltilmesi, dileğimiz temennimiz. Bu toplantı içinde ayrıca teşekkür ediyoruz.

TALAY ŞENOL (Oturum Başkanı)- Biz teşekkür ederiz katıldığınız için, Mersin Baromuzun temsilcisi, söz sizde.

Av. ALİ ÇAĞMAN (Mersin Barosu)- Sayın Başkan, değerli meslektaşlarım, Mersin Baro Başkanlığı adına hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

CMK uygulamasında yaşanan sorun ve geliştirilen çözüm önerileri ve meclisin uygulamasında pratikte yaşadığımız sorunları paylaşmak adına ve değerlendirilmesini istediğiniz hususları paylaşmak adına komisyondan arkadaşım Erdinç Yıldırım’la birlikte aranızdayız, benim ismim Ali Çağman, yönetim kurulu üyesiyim, aynı zamanda baro genel sekreterliği yapmaktayım.

Biz bu konudaki görüşlerimizi ve çözüm önerilerine yönelik değerlendirmelerimizi yazılı olarak sunmuştuk. Kısaca değinmemiz gerekirse öncelikle ücret konusunda, ücretin düşüklüğü, ücretlerin geç ödenmesi, yapılan işin ve harcanan emeğe karşılık gelmemesi anlamında, bu işin angaryaya dönüşmesi olarak değerlendirilmesi çok büyük ciddi bir sıkıntı. Biz bütün arkadaşlarında söylediği gibi en azandan asgari ücret tarifesinden çıkarılması, şayet o olmayacaksa vergiden muaf tutulması yani KDV’den ve gelir vergisinden muaf tutulması yönünde bir çalışma yapılabilir mi diye düşünüyoruz. Masraflar konusunda, masrafların ödenmemesi hepimizin sıkıntısı, Adana Barosundan arkadaşımız değindi, sorunumuz ortak, kadın cezaevi ve Pozantı Çocuk Cezaevini birlikte kullanıyoruz. Pozantı Cezaevi 110 kilometre, kadın cezaevimiz bizim merkeze 160 kilometre, yani kadın cezaevine gidip gelmek en az 320 kilometreye tekabül ediyor. İşte masrafların ödenmemesi o anlamda çok ciddi bir sıkıntı. Acaba burada avukatın beyanıyla bunları ödetme yoluna gidebilme gibi bir şeyimiz değerlendirilemez mi diye düşünüyoruz. Yani neden olmasın, neden avukatın beyanına itibar gösterilmesin?

Eğitim konusunda biz de uygulamada birliğin sağlanması anlamında eğitim çalışmalarının hizmet içi eğitimlerinin, özellikle Türkiye Barolar Birliğinin öncülüğünde yapılmasını çok gerekli görüyoruz. Meslektaşların özellikle hak ve yetkilerini kullanmakta, özellikle CMK’da çok ciddi sıkıntılar yaşadıklarını tespit ediyoruz. Bu anlamda bu sıkıntıları aşmak, uygulamada birliği sağlamak adına Barolar Birliğinin öncülüğünde hizmet içi eğitimlerin, eğitim seminerlerinin veya eğiticilerin eğitimi seminerlerinin yapılarak barolara hizmet verilmesini, bu konuda değerlendirilme yapılmasını talep ediyoruz.

Yaşı küçük çocuklar için, yaşı küçük mağdurlar için vekil görevlendirmesinde çocuğun ve ailesinin gelip duruşmada katılan olmamaları, şikâyetten vazgeçmeleri durumunda, işte müdafi olarak katılan avukatın durumunun ne olacağı, keza hükmün açıklamasının geri bırakılmasına karar verildiğinde CMK avukatının nasıl davranması gerektiği. Yine temyiz, temyiz zorunluluğu, bu konuda CMK’da görevlendirilen meslektaşımızın nasıl davranması gerektiği konusunda değerlendirilmeler yapılarak uygulamada birliğin oluşturulması konusunda çalışma yapılmasını talep ediyoruz. Bütün arkadaşlar değindi, müdafi atama sistemindeki sıkıntı, bütün baroların ortak sıkıntısı. Bizde bir dönem, bir özel yazılım firması sonuçta herkes sanki Türkiye Barolar Birliğinin bir çalışmasıymış gibi OCAS’tan bahsediyor ama biz de bir süre onu kullandık, şimdi başka bir yazılım firması, Trabzon Barosu da bahsetti, SDF firmasıyla çalışmayı düşünüyoruz. Ama bu konuda Türkiye Barolar Birliğinin bir ortak yazılım sistemi geliştirmesi hepimizin talebi, dileği. Aynı zamanda bu gelir dağılımı anlamında da bir hakkaniyet getirecektir.

Yazılı olarak beyanlarımızı sunmuştuk, teşekkür ediyoruz, sağ olun.

TALAY ŞENOL (Oturum Başkanı)- Sırada Denizli Baromuzun temsilcisi var, buyurun efendim.

Av. MURAT MİNTAŞ (Denizli Barosu)- Avukat Murat Mintaş, Denizli Barosundaki tüm meslektaşlarım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum, bu çalıştayı düzenleyenlere de ayrıca teşekkür ediyorum. Genel olarak arkadaşlarımız sorunlardan bahsetti, ben de tekrar olmaması açısından kısaca birkaç noktaya değinmek istiyorum. Şimdi şüphesiz en önemli problemimiz bu ücret konusu, CMK ücretlerinin avukatlık asgari ücret tarifesiyle, en azından bu avukatlık asgari ücret tarifesinin altında olmaması gerekiyor. Bu şüphesiz bizce de ön önemli problem, sorun. Uygulamada bu mağduriyet daha da artmaktadır, yargılamalar uzamaktadır, senelerce sürmektedir. Temyize gitmektedir, bozulup gelmektedir, bunların sonucunda zaten ücret yönünden yaşadığımız mağduriyet daha da artmaktadır. Şimdi adli yardım sisteminde malumunuz üzere üç kata kadar, gerçi fiiliyatta pek uygulanmıyor ama üç kata kadar ödeme yapılabilmektedir. Böyle bir düzenleme yapılabilir, en azından bu yapılamıyorsa bozmadan sonra yeni bir ücretlendirme yapılabilir. Üstüne üstlük adli yardım dedim, bu konuda da çarpıcı bir örnek vermek istiyorum. Hepinizin malumu olduğu üzere mesela asliye hukuktaki bir adli yardımda örneğin 1100 lira bir ücret almaktayız ama asliye cezadaki bir görevlendirmede bunun nerdeyse dörtte biri civarında bir ücret almaktayız, daha da düşük, bunun da çarpıcı bir örnek olduğunu düşünüyorum.

Biz baromuzdaki CMK komisyonu olarak yakın bir tarihte şöyle bir karar aldık, zorunlu olmadıkça gece bir ile yedi saatleri arasında istisnai ve zorunlu haller dışında görevlendirme yapılmaması yönünde bir karar aldık. Baro yönetim kurulumuza sunduk, böyle bir karar aldık. Biz de tabii talimat evrakları yakın tarihteki yeni bir sorunumuz, talimat evrakları konusunda belirtilen problemler. Bizde de yetki belgesine baro pulu isteniyor ama burada Bitlis Barosundaki sayın meslektaşımız belirtti, o gerekçe çok anlamlı bir gerekçe. Çünkü ortada bir vekâlet yok, vekâlet olmayınca yetki belgesine bir baro pulu yapıştırılmasının bir anlamı yok, çünkü görevlendirme belgesine dayanarak bir yetki belgesi düzenleniyor. Bu gerekçeden dolayı da teşekkür ediyorum Bitlis Barosundaki arkadaşımıza. Biz de bu SDD firmasıyla çalışıyoruz, bizce de en uygun program bu program. Ayrıca internette yayınlamıyoruz bu nöbetçi avukat arkadaşların listesini çünkü bazen kötü niyetli olarak resen karakollar tarafından çağrılabiliyor, kendilerine yakın gördükleri arkadaşlar. Bu çalıştayı düzenleyenlere tekrar teşekkür ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür ederim.

TALAY ŞENOL (Oturum Başkanı)- Mardin Baromuz burada mı acaba? Yok herhalde temsilcimiz, evet Manisa Baro temsilcimiz.

Av. MURAT MİNTAŞ (Denizli Barosu)- Özür dilerim efendim, bir şey ekleyebilir miyim? Bu arada aynayı da kendimize de tutmamız lazım, bizim de yeterli donanıma sahip olmamız gerekiyor, bu konuda kendimize de biraz çuvaldızı batıralım. Teşekkür ederim.

Av. NURAY OK (Manisa Barosu)- İyi günler, Manisa Barosu adına Avukat Nuray Ok, Manisa Barosu başkanı ve yönetim kurulu adına sevgi ve saygılarımızı iletiyoruz öncelikle. Önceki meslektaşlarımızın dile getirdiği bütün sorunları biz de benzer şekilde yaşıyoruz. Çözüm önerilerine de aynen katılıyoruz, Manisa Barosu olarak Nisan ayından itibaren biri kısım ilçelerde OCAS uygulamasına geçtik. Bazı sorunların çözümlendiğini gördük aslında, ufak tefek sorunlar olsa da diğer ilçelerde de aynı geçici yapmayı düşünüyoruz, yakın zamanda. Fakat yine de Barolar birliğinin ortak program çözümü en doğru çözüm olacaktır, buna inanıyoruz. Çalıştaya başarılar diliyoruz, teşekkürler.

TALAY ŞENOL(Oturum Başkanı)- Diyarbakır temsilcimiz.

Av. ZÜLFÜ DEMİR (Diyarbakır Barosu)- Diyarbakır Barosundan Avukat Zülfü Demir, açıkçası gündemin birinci maddesinin bile başlı başına bir toplantı konusu olduğunu düşünüyorum, bir de Diyarbakır’dan geliyorum, açıkçası CMK sisteminde yaşanan insan hakları ihlâllerinin yoğun olarak yaşandığı bir bölge. Bilindiği üzere Devlet Güvenlik Mahkemeleri kaldırıldı, yasa üzerinde kaldırıldı fakat şimdi bizde uygulamada, Devlet Güvenlik Mahkemeleri görevlerinin sürdürmekteler. Özellikle bu özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde yapılan yargılamalarda soruşturma aşamasında gizlilik kararı kural haline gelmekte, müdafiler dosyaları inceleyememekte, savunma hakkı ciddi bir anlamda kısıtlanmaktadır. Yargılama aşamasında avukat genellikle sanıkla özdeşleştirilmekte, avukatın hukuki nitelikteki beyanları dâhil ön yargılı bir şekilde değerlendirilip dikkate alınmamaktadır.

Bu yargılamalarda özellikle avukat yargılamayı meşrulaştıran, özde yargılamanın, yani şeklen yargılamanın içinde ancak özde yargılamanın dışında bulunmaktadır, maalesef yargılamanın etkisiz kişisidir. Yargının kurucu unsuru olarak adlandırılan Avukatlık Yasası gereği yargının kurucu unsurlarına olan bağımsız savunmayı temsil ettiğini belirten avukat maalesef burada bu görevini ifa edememektedir. Uygulamada yaşadığımız sıkıntılar bir tanesi de özellikle toplu suçlarda gözaltı sürelerinin bir kereye mahsus olmak üzere, uygulamadan iş yükünden kurtulmak amacıyla, toplu suçlarda süre tamamıyla kullanılmakta, bu konuda usule riayet edilmemektedir. Bölgemizde kolluk güçleri özellikle en küçük basit bir toplumsal olayda dahi şiddet kullanmakta, aşırı güç kullanmakta, bundan kaynaklı mağdur olan kişilerin mağduriyetlerin yarattığı sonuçları engellemek için tutanak tutmak suretiyle bu şahısların görevli memura mukavemet ettikleri şeklinde tutanak düzenlemek suretiyle kendi yaptıkları hukuksuzluğu bir nevi gizlemektedirler. Tutuklama tedbirinin uygulamasına ilişkin uygulamada ciddi sıkıntılar mevcuttur. Özellikle emniyet tedbirinin işin önemiyle doğru orantılı olması gerektiği hususu göz ardı edilmektedir. Hâkimler adli kontrol tedvirine başvurabildikleri durumlarda dahi rahatlıkla tutuklama yoluna gitmekte, uygulamada adli tedbir kontrolüne nadiren rastlanmaktadır. Tutuklama için diğer bir sıkıntı, uygulamada yol tutuklaması denilen durumdur, CMK’nın 94.maddesindeki düzenlemedir. Bu düzenleme gereğince sanıklar veya şüpheliler uzun süre araç gereç yokluğu gösterilerek aylarca tutuklu kalmaktadırlar, bu ciddi bir sorundur, ciddi bir hak ihlâlidir.

Bunun yanı sıra uygulamada hâkim ve savcılar Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin temel hak ve özgürlüklere ilişkin hükümlerini dikkate almamaktadır. Anayasanın 90.maddesinde düzenleme gereğince iç hukuk metni niteliğinde olan ve kanunlarla çeliştiği takdirde uygulanması gereken metinler olan uluslararası anlaşmaların hükümlerini dikkate almamakta, bundan kaynaklı devlet tarafından ciddi tazminatlar ödenmektedir. Ceza yargılamamızda evrensel nitelikteki ilkelerden olan şüphelenen sanık yaralanır ilkesi uygulamada maalesef bu anlamda uygulanmamakta, en küçük şüphe durumunda savcılar dava açmakta, hâkimlerde bu konuda ciddi araştırmalar yapmaksızın bazen karar vermektedirler. Bu konuda ispat yükü uygulamada sanığın suçsuzluğunu ispat etmesi şeklinde olmaktadır. Ayrıca CMK 135.maddede düzenlenen iletişimin tespitine ilişkin maddenin uygulamasında da ciddi bir sıkıntı vardır. Önleyici amaçlı olarak başvurulan istihbarı dinlemeler adliye amaçlı dosyalar için kullanılmakta, hukuka aykırı bir şekilde elde edilen deliller daha sonra işin kılıfına uydurulmak suretiyle, işte isimsiz ihbarlarla vesaire adli dosyalara bir şekilde bu deliller sunulmaktadır. Yönetmeliklerden kaynaklanan sorunlar hususunda da özellikle yeni yapılan düzenlemeyi yetersiz bulduğumu ifade etmek istiyorum. Özellikle cumhuriyet savcısının belirleyeceği bir personel huzurunda avukatın dosyayı incelemesinin silahların eşitliği ilkesine uygun olmadığını, sistemin avukata güvenmediğini, sistemin avukata güvensizliğinin mevzuata yansımış şekli olarak değerlendiriyorum. Bizce bu düzenleme de eksik bir düzenlemedir. Diğer bir CMK yönetmeliğindeki düzenleme ücretlere ilişkin özellikle avukatın ücretini alabilmesi için serbest meslek makbuzu kesmesine ilişkin düzenlemedir. Avukat almadığı bir ücretin makbuzunu kesmek zorunda kalmakta, üç dört ay, beş ay hatta ödemesini almayan avukat arkadaşların bu ödemedikleri vergisi faiziyle birlikte ödemek zorunda kaldıkları görülmektedir uygulamada. Bizce burada bir değişiklik yapılması ve avukatın kendisine ödeme yapıldığı anda makbuz şartının getirilmesi lazım, ödemenin yapıldığı anda kazancı elde ettiği anda makbuz kesmesi gerekir.

Avukatlık Yasasına aykırı uygulamaları da kısaca değinmek istiyorum. Avukatlık Yasamız gereğince avukat yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder, birinci madde. İkinci maddedeki düzenleme gereğince yargı organları, emniyet makamları avukatlara görevini yerine getirmekte yardımcı olmak zorundadırlar. Bizce bu iki madde avukatlara bu anlamda ciddi bir yetki, hak tanımaktadır. Ancak uygulamada maalesef bu maddelerin uygulanmasında sıkıntı yaşanmaktadır. Özellikle 2.maddenin 3.fıkrasında sayılan organlar, avukata yardımcı olmayan organlar sayılmış gibi tarafımızdan algılanmaktadır. Çünkü maalesef bu kurumlar genelde iyi işleyen yargının önünde avukatı bir engel olarak değerlendirmekte, avukat olmasa bu işi daha iyi yaparız diye düşünmektedirler.

CMK eğitimlerine de biraz değinmek istiyorum. Mevcut CMK eğitimlerinin ciddi anlamda yetersiz olduğunu düşünüyorum. Bu konuda Barolar Birliğinin ve baroların yetersiz çalışmalar yaptıklarını düşünüyorum. Bu çalışmaların özellikle birkaç günlük eğitimler sonunda verilen sertifikalarla avukatın uzman olarak sayılmasının doğru olmadığını, staj döneminden başlamak üzere avukatların ciddi bir eğitime tabi tutulması gerektiğini, baroların ve Barolar Birliğinin bu konuda işbirliği halinde birlikte ciddi anlamda bir çaba yürütmesinin gerekli olduğunu düşünüyorum. Bizce uygulamada yaşanan sıkıntıların çoğunluğu sistemin avukata bakış açısının yansımalarıdır. Bundan üç gün önce biz kendimiz bir olay yaşadık. Avukat yetki belgesi sunduğu halde, yetki belgesini veren avukat duruşmadadır diye asil buradayken vekil olamaz diye talebimiz reddedildi, avukat arkadaşlar savunmaya katılamadılar. Bu anlamda uygulamada ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır. Biz görüşlerimizi daha önceden birliğimize bildirdik. Saygılarımı sunuyorum herkese, iyi çalışmalar.

TALAY ŞENOL (Oturum Başkanı)- Teşekkürler, şimdi sıra Malatya temsilcimizde. Efendim Kahramanmaraş temsilcimiz burada mı? Kütahya.

Av. NACİYE ELİF ÖZAYDIN (Kütahya Barosu)- Herkese merhaba, Kütahya Barosu, Avukat Naciye Elif Özaydın. Biz CMK uygulamasına küçük bir şehirde yaşıyor olmanın avantajlarını kullanabiliyoruz pek çok, biraz önce bahseden arkadaşlarımız gibi, ancak bir takım sorunlar elbette ki var. Biz ikili ilişkilerde görüşmelerde sorun yaşamıyoruz, evrak onayı istenmiyor, dosyaları istediğimiz şekilde inceleyebiliyoruz ama kendimizden kaynaklanan ve karşımızdaki kolluk, savcılık ve hâkimlerimizden kaynaklanan bir takım eksikliklerimiz var. Eğitim konusunda hepimizin eğitilmesi gerekiyor, çünkü müdafi arkadaşlarımız yeri geliyor karakollarda sorunlar yaşıyorlar. Biz ikili ilişkilerde bunları belki tolere edebiliyoruz ama hâlâ CMK uygulaması sanki işkencenin önlenmesine yarayan bir uygulamadır ve bunun ötesinde hiçbir amacı yoktur gözüyle bakılıyor, özellikle kollukta. Çünkü aman avukat gelsin de ifade ne şekilde alınırsa alınsın bakışı var maalesef kolluktaki memur arkadaşlarımızda. Bu nedenle Barolar Birliğinin yani tek bir şekilde eğitim sağlaması ya da bölge baroları vasıtasıyla bu eğitimlerin sağlanmasının ivedilikle karşılanması gerektiğini düşünüyorum. Biz de CMK’da görev alan avukat sayısı çok az olduğu için biz henüz bir otomasyon sistemine geçmedik ama ben bu toplantıda bu yazılım programına geçersek Kütahya’da bir mucize olur diye düşünüyordum açıkçası, onu alacaktık ve rahatlayacaktık. Çünkü ben o otomasyondaki robot görevindeyim Kütahya’da ve çok sıkıntı yaşıyorum. Ama gördüm ki bu yazılım programı da benim beklediğim mucizeyi karşılamayacak, bu anlamda Barolar Birliğinin bir yazılım programı hazırlaması gerektiğini düşünüyorum ama Adalet Bakanlığıyla işbirliği içerisinde ve UYAP sistemine dahil edilecek şekilde bir sistem hazırlanmasının sanıyorum sorunumuzu daha iyi çözeceğini düşünüyorum. Teşekkür ederim.

TALAY ŞENOL (Oturum Başkanı)- Sıra Düzce Baromuzun temsilcisinde. Düzce yok mu efendim? Edirne.

Av. ŞENOL İŞSEVENLER (Edirne Barosu)- Katılan tüm meslektaşlarıma saygılarımı sunuyorum. Biz bildirilen gündeme göre görüşlerimizi yazılı olarak hazırladık, ancak önemli gördüğüm bazı hususları tekrarlamak istiyorum.

Ücret ve giderlerin düşüklüğüyle tahsilinde yaşanan sorunlar: CMK uygulamasında zorunlu müdafilik, vekillik için avukatlık asgari ücret tarifesinden aylık olarak bir tarifenin kabul edilmesi, aynı iş için farklı ücret uygulaması yarattığı gibi bu uygulama Avukatlık Kanununa da açıkça aykırıdır. CMK zorunlu müdafilik sistemi bu ücretler ile serbest avukatların aleyhine çalışır bir uygulama halini almıştır. Bu konuda pek çok meslektaşımızın yakınmaları mevcuttur. Avukatlık asgari ücret tarifesinin çok altında belirlenen bu ücretler ile hizmetin yeterli şekilde ve istenilen kalitede verilmesini beklemek, hayatın olağan akışına açıkça aykırıdır.

CMK atama sistemlerinin farklılığı nedeniyle yaşanılan sorunlar: Edirne ilinde OCAS Sistemi uygulanmaktadır, bu sistem bize göre verimli ve yeterlidir. Ancak CMK yönetmeliğinin 5.maddesinin yeterli etkinlikte uygulanmadığı gözlemlenmektedir. Örneğin şüpheli veya sanığa kendisine bir müdafi seçmesi istenmeksizin otomatik olarak zorunlu müdafi vekil atanmaktadır. Zorunlu müdafilik kapsamında kalan suçlar için ise şüpheli sanık veya mağdura anlaşılan etkinlikte müdafi vekil ataması yapılması hatırlatılmağı gözlenmektedir. Bu şekilde zorunlu müdafilik uygulaması sadece yasada belirtilen suç tipleriyle sınırlı kalmaktadır. Kovuşturma aşamasında sanık ve mağdur için atanan avukatın kim olduğunu bildirme uygulaması bulunmamaktadır. Bu durum sanık ve mağdurlar ile atanan avukatları arasında iletişim eksikliğine yol açmaktadır. Zorunlu müdafi ve vekile sonradan şüpheli mağdurun özgür iradesiyle avukat seçtiği bildirilmemektedir, bu durumda zorunlu müdafi vekil olarak atanan meslektaşlarımız emek ve zaman kaybına uğramaktadırlar.

CMK eğitimlerinin farklılığı nedeniyle yaşanan sorunlar: Bilindiği gibi CMK eğitimi de meslek içi bir eğitimdir. Ülkemizde meslek içi eğitimin zorunlu tutulması çok yararlı olacaktır. Zorunlu meslek içi eğitim ile ilgili mevzuat değişikliklerinin ivedi olarak yapılmasının uygun olacağı görüşündeyiz. Teşekkür ederim.

TALAY ŞENOL (Oturum Başkanı)- Efendim Konya Barosunun temsilcisinde.

Av. VEYSEL ÇAYIR (Konya Barosu)- Konya Barosundan Avukat Veysel Çayır, katılanlara saygılarımı sunuyorum. Biz Konya Barosu olarak burada bazı baroların bildirdiği gibi şanslı bir baro değiliz, birçok problemimiz var ve yaşadığımız problemleri direkt söyleyeceğim. Diğer arkadaşlarımız bildirmiş olduğu sıkıntıları yaşanmakla birlikte bunlara ek olarak şunları da biz yaşamaktayız.

CMK yönetmeliğinin 5.maddesinde kendini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ibaresinin 18 yaşından büyük okuma yazma bilmeyenleri veya gözleri görmeyenleri kapsamaması nedeniyle, gözleri görmeyen ve okuma yazması olmayanlara CMK’dan görevlendirme yapılamamaktadır. Bu hususta Bakanlıkla bir yazışma yapılmıştır, görevlendirme yapılamayacağına dair bilgi gelmiştir. Öncelikle CMK yönetmeliğinin 5.maddesinin bu hususta değiştirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bir de talimatla görev yapan avukat arkadaşlarımızın ücretlerinin ödenmemesi sebebiyle Bakanlığa yapmış olduğumuz bir müracaatta, yönetmeliğin “ücretin ödenme usulü” başlıklı 11/3 maddesinde ödeme emri belgeleri soruşturma veya kovuşturmanın yapıldığı yer cumhuriyet başsavcılığınca ödenir hükmü gereğince, talimatla görev yapan avukat arkadaşların ücretleri ödenmemektedir. Bu yönetmelik maddesinin de bir an önce değiştirilip talimatla görev yapan avukat arkadaşların ücretlerinin de görev yaptığı yerde ödenmesi sağlanabilir.

Bazı meslektaşlarımız burada OCAS sistemini kullandıklarını söylediler, bizim OCAS’la ilgili şöyle bir sıkıntımız var. OCAS’ın yasal bir zemini olmadığı için bazı hâkimler ve savcılar görevlendirmeyi OCAS sistemi üzerinden yapmamaktalar, eski bildikleri gibi müzekkere yazarak avukat talep etmekteler, bu da OCAS’ın bize sağlamayı vaat ettiği menfaatleri veya hızlılığı tamamen yok etmekte. Biz savcılara veya hâkimlere bu yönde başvurduğumuz zaman OCAS’ın yasal bir zemini olmadığını, diledikleri gibi avukat görevlendirmesini isteyeceklerini bildirmekte, böylelikle OCAS sistemi baromuz tarafından kullanılamamaktadır. Kaldı ki OCAS’ın kullanamadığımız bazı noktalarda da karakollarda ve adliyelerde yeterli internet hızı olmadığından, karakollar ve adliyeler kaldı ki polis karakolları da dâhil buna, OCAS’tan avukat talep edememekteler ve sistem bu haliyle çalışmamakta. Burada birlikten UYAP sistemini de içerisine alan yeni bir görevlendirme programının yapılması ve hâkimlerin ve karakolların bunları kullanma zorunluluğunun getirilmesi, barolar açısından CMK görevlendirmelerine gerekli hızı ve yeterliliği sağlayacağına inanıyoruz.

Ödeme ve belge hazırlamada, uygulamada birçok farklılıklar var, uygulama birliği bir türlü sağlanamamakla, bazı meslektaşlarımız ikili ilişkilerle bunları halledebildiklerini ileri sürmekte ama Konya Barosu olarak bizim şöyle bir girişimimiz var. Adli yargı komisyon başkanlıklarında bildiğiniz gibi cumhuriyet başsavcısı, ağır ceza başkanı ve bir tane üye bulunmakta. Bizim şöyle bir talebimiz oldu, adli yargı komisyon başkanlıklarında avukatların da baro başkanı veya yönetim kurulundan seçilecek bir üye ile temsil edilmeleri. Bunun bize faydası avukat meslektaşların her türlü taleplerinin, bu CMK’yla ilgili, adli yardımla ilgili veya adliyeyle ilgili taleplerinin komisyonda değerlendirilip avukatların dileklerinin de yerine getirilmesi açısından yardımcı olacağına inanıyoruz. Bir de şöyle bir bilgi alıyoruz, adli yardımın CMK kapsamına alınıp, adli yardımdaki bütün paraların çekilip CMK gibi bir sistemden ödeme yapılacağı şeklinde bir duyum aldık. CMK zaten kendisi işlemeyen aksak bir kurum, bunun içerisine bir de adli yardımın dâhil edilecek olması bizim meslektaşlarımızın ve baronun tam bir kaosa düşmesine neden olacaktır. Şöyle ki; birçok baroda eminim ki çalışan birçok personelin maaşları, giderleri, adli yardımdan ödenmekte, birçok tefriş işlemleri adli yardımdan yapılmakta. Eğer adli yardımın CMK sistemi gibi bir sisteme bağlanması durumunda baroların personel giderleri, tefriş giderleri ve diğer giderleri aksamaya uğrayacak, şuan ödenen peşin ödenen adli yardım ödemeleri CMK gibi altı ay, yedi ay, üç ay, dört ay gibi gecikmelere neden olacaktır.

Biz tabii ki burada meslektaşlarımız bahsettiler, ikili ilişkilerle sorunların çözüldüğünü söylediler. Biz savcının veya komisyon başkanının inisiyatifi ile bir sorunu çözmek istemiyoruz. Biz yasal zeminde hakkımızın yasalara, yönetmeliğe bağlanarak, sonuna kadar yasal zeminde savunmayı iyi bir başsavcı geldiğinde işlerimizin tıkır tıkır yürümesini değil, kötü birisi geldiğinde de yasalara bağlı olarak veya yönetmeliğe bağlı olarak işlerimizin her zaman yürütülmesi taraftarıyız. Bu sıkıntıyı biz Konya’da had safhada yaşıyoruz, Konya’da pilot adliye uygulaması da olduğundan, bu sıkıntıların hepsi fazlasıyla yaşanmakta. Savcılarla, komisyonla, adliye çalışanlarıyla, bölge idare mahkemesiyle her türlü sıkıntıyı yaşamaktayız, yasal zeminde bir yerimiz de olmadığından, normalde yargının üçayağından birisi olmamıza rağmen, yargı mensuplarının daha doğrusu hâkim ve savcıların avukatlara bakış açısının çok farklı olması ve bizi hiçe saymaları sebebiyle birçok problemimize sadece onların inisiyatifiyle çözüm bulabiliyoruz. Ama komisyonlarda baroların başkan veya yönetim kurulundan bir kişi tarafından temsili sağlanabilirse, bu problemlere de daha sağlıklı veya daha hızlı çözüm bulunacağına inanıyorum. Teşekkür ederim.

TALAY ŞENOL (Oturum Başkanı)-Teşekkürler, Elazığ burada mı acaba? Buyurun.

Av. SUAT ŞİRİNOĞULLARI (Elazığ Barosu)- Şimdi Başkanım biz 2002 yılından itibaren Elazığ Barosunda SDD programını kullanıyoruz, herhalde Türkiye’nin ilk bu programı kullanan barolarından biriyiz. Bu nedenle bizim uygulamamız oturmuş durumda. Yalnız bizdeki uygulama şu şekilde, SDD programı görevlendirmeleri yapıyor, nöbet günlerinde de karakollara nöbet listelerini dağıtıyoruz kolluk kuvvetine, savcılığa. Onlarda nöbetçi olan meslektaşımızı çağırıyorlar, eğer ulaşamazlarsa bir sonraki günkü meslektaşımızı çağırıyorlar, eğer onlara da ulaşılamazsa Çanakkale Barosundaki arkadaşımızın, daha doğrusu Çanakkale Barosunun da uygulamasında olduğu gibi koordinatör avukatımızı arıyorlar, koordinatör avukatımız da hak ve nezafet ilkeleri çerçevesinde bir meslektaşımızı gönderiyor. Şimdi sorunlar aynı, ben sorunları tekrar etmek istemiyorum, değerli meslektaşlarımın vakitlerini de almak istemiyorum. Yalnız bizim şöyle bir sıkıntımız var. CMK yönetmeliğinde CMK’da çalışan personelin iş akitlerinin feshi veya emeklilikle alâkalı herhangi bir hüküm bulunmamakta, bununla ilgili herhangi bir çalışma da yok. Bunun düzenlenmesi gerektiğini düşünüyoruz biz. Çünkü biz Elazığ Barosu olarak bu konuyla alâkalı olarak sıkıntı yaşamaktayız. Personele ilişkin tazminatların ödenmesi ve iş akitlerinin feshi noktasında yönetmeliğin değişmesini istiyoruz. İkinci olarak zorunlu yol giderlerinin mutad taşıtlardan harçlardan çıkarılmasını istiyoruz. Daha önce CMK değişmeden önce biz özellikle şoförler cemiyetinden ücret tarifesi istiyorduk ve buna göre de gidilen ilçelerde veya gidilen yerlerdeki ücretleri bunlara göre belirliyorduk.

Elazığ merkez itibariyle problemimiz yok ama ilçelerde yani ilçe savcılıklarının mutat taşıt dışına çıkmamasından dolay sıkıntı yaşıyoruz. Bizim de çözüm önerimiz sıkıntı olan mutat taşıttan çıkarılacak durumlarda, şoförler cemiyetinden bir ücret belirlenerek, bu ücretin meslektaşlarımıza ödenmesini istiyoruz. Bizde de yine ücretlerin geç ödenmesinden dolayı kesilen faturalar nedeniyle alınamayan ücretin KDV’sini ödüyoruz. Bu da bütün meslektaşlarımızın olduğu gibi bizim de sıkıntımız. Bir de daha doğrusu en büyük sıkıntılarımızdan biri de şu; yani avukatlık asgari ücretinin altında bir CMK ücreti alıyoruz biz, bu nedenle yapılan hizmet açıkçası meslektaşlarımıza bir angaryaya dönüşmektedir, bu problemdir. Teşekkür ederim.

TALAY ŞENOL (Oturum Başkanı)- Teşekkürler, sıra Kocaeli Barosu temsilcimizde, buyurun efendim.

Av. MEHMET GÜL (Kocaeli Barosu)- Avukat Mehmet Gül, Kocaeli Barosu, CMK’dan sorumlu yönetim kurulu üyesi. Ben öncelikle bu programı hazırlayan Barolar Birliği CMK Yürütme Kurulu ve Barolar Birliği yönetimine teşekkür ediyorum. Bize Barolar Birliğinden bu toplantı duyurusu geldiğinde, sorunlara ilişkin olarak bir rapor hazırladık, barolar birliğinin talebi doğrultusunda. Dört ana başlık ve yirmi bir alt başlık şeklinde, bu yazılı raporumuzu Barolar Birliğine zaten sunacağız. İçeriğinde ayrıntılı olarak birçok hususa değindik. Fakat değinmek istediğimiz ve önemli gördüğümüz birkaç husus daha var, bu raporumuzda belirttiğimiz konuların birçoğu toplantının başından beri meslektaşlarımızca dile getirildi, sorunlarımız büyük ölçüde ortak. Öncelikle biz bu raporu hazırlarken gördük ki, 2005 yılından bu yana Sakarya Barosundan gelen meslektaşımızın belirttiğimi gibi, 2005 yılından bu yana sorunlar hep aynı, değişmemiş, çözümlenmemiş. Bu hususta eski çalışmalarımıza baktık, tamamen aynı sorunlar bu anlamda Sakarya Barosundaki temsilci meslektaşımızın konuşma içeriğinin tamamına katılıyorum. Ayrıca Diyarbakır Barosundaki meslektaşımızın tutukluluk süresiyle ilgili olarak şikâyetlerinin tamamına katılıyorum. Bizce en Türkiye’de şuanda yaşanan en büyük sorun, insan hakları sorunu, haksız tutuklamalar ve tutukluluğun süresi. Şüphelilerin veya sanıkların çok kolay tutuklanması ve tutuklu kalması, bu en önemli en büyük sorundur bizce.

Bunun dışında değinmek istediğimiz insan hakları ihlâllerine ilişkin olarak suça sürüklenen çocuklar ve mağdur çocuklara ilişkin bir takım eksiklikler mevcuttur. Örneğin çocuk koruma kanununun 15.maddesinde şöyle der “suça sürüklenen çocuk hakkında soruşturma, çocuk bürosunda görevli cumhuriyet savcısı tarafından bizzat yapılır” fakat uygulamada çocukla ilgili sorunların tamamı kolluk tarafından yapılmakta, sadece ifade alma aşamasında cumhuriyet savcısı soruşturmaya katılmaktadır. Bu hususun önlenmesi gerekmektedir, bu hususu önlemek için de bu konuyla ilgili cumhuriyet savcılarının ihtisaslaştırılması ve çoğaltılması gerektiği ve bu konuda Barolar Birliğinin de gerekli yerlere girişimde bulunması gerektiği kanaatindeyiz. Bunun dışında yine insan hakları ihlali olarak gördüğümüz ikinci bir konu ise kolluk görevlileri hatta cumhuriyet savcılarınca müdafi veya vekil henüz gelmeden sözlü ve gayri resmi olarak ön görüşme yapılması, bu kanuna açıkça aykırı bir durum olmasına rağmen bu ne yazık ki yapılmaktadır. Bu konuyla ilgili de çalışmalar yapılması için birliğimizin girişimde bulunması gerektiği kanaatindeyiz. Bunun dışında soruşturmalarda iletişim tespitinin kayda alınmasında özel hayata dair bir takım görüşmeler dosya içerisinde delil olarak bulundurulmakta hatta kullanılmaktadır. Bu konuda da biz baroların ve Barolar Birliğinin girişimde bulunması gerektiği kanaatindeyiz. Aynı şekilde soruşturma makamlarınca 24 saatlik gözaltı sürelerinin ihlâl edildiğini biz baromuz olarak gözlemledik, bu hususta da özellikle çalışma yapılması gerektiği kanaatindeyiz, buna da birliğimizin hassasiyet göstermesi gerektiği düşüncesindeyiz.

Yönetmelik ve tarifeyle ilgili başlıca sorumumuz ise bu CMK’ya ilişkin yönetmeliğin Barolar Birliği tarafından değil de, Adalet Bakanlığı tarafından düzenleniyor olması. Bu konuda bizim çalışma yapmamız gerektiği kanaatindeyiz, çünkü bu durum Anayasamızın 36.maddesinde belirtilen savunma ve adil yargılanma hakkında aykırılık teşkil ettiği düşüncesindeyiz. Bunun dışında değinmek istediğimiz hususlardan en önemlisi de bizce sarf kararının getirilmesine ilişkin olarak yapılan yönetmelik taslağıdır. Bize bu tarihten önce 11.10.2010 tarihinde bu hususta Barolar Birliğince görüşümüz sorulmuştur, bu hususta görüşümüzü Barolar Birliğine yazılı olarak tebliğ etmiş bulunuyoruz. Sarf kararı uygulaması daha önce getirilmeye çalışılmış, Barolar Birliğinin ve baroların girişimleriyle bu uygulamadan vazgeçilmiştir. Fakat tekrar Adalet Bakanlığı tarafından böyle bir yönetmelik taslağı hazırlanmış ve sarf kararı uygulaması tekrardan yürürlüğe konulmak istenmektedir. Bu sarf kararı uygulaması biz avukatları hâkim ve cumhuriyet savcıları önünde küçük düşürmektedir, bizim açımızdan onur kırıcı bir durumdur. Şöyle ki, hâkimler ve cumhuriyet savcıları bu uygulamayla biz avukatların ita amiri haline gelmektedirler. Bizim savunma mesleğinin bağımsızlığı dikkate alındığında, yani idare bize diyor ki; ey avukatlar siz asgari ücret tarifenizin beşte biri veya onda biri oranında ücrete gelin savunma mesleğini yerine getirin ama bu şekli olarak kalmasın. Diğer vekâlet ilişkisi kurduğunuz kişilerle nasıl bu şekilde bir yerine getiriyorsanız savunma mesleğini, aynı şekilde yerine getirin, yoksa size gerekli soruşturmalar yapılır, gerekli cezalar alınır. Ama bunu yaparken biz size kesinlikle herhangi bir fotokopi ücreti, iletişim ücreti takdir etmeyeceğiz. Ulaşım ücreti takdir edeceğiz ama bu konuda da elimizden geldiğince zorluk çıkartacağız ama siz savunmayı şekli olmaktan çıkaracaksınız, gerektiği gibi yapacaksınız. Yani böyle bir durum biz avukatlar açısından son derece üzücüdür, öncelikle bu hususta Barolar Birliğinin girişimde bulunması ve bu sarf kararı uygulamasının tekrardan gündeme getirilmesinin önüne geçilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Onun dışında kalem yönetmeliği dün itibariyle değişmiş, tabii Barolar Birliği ön mutabakat sağlamış, tarafımıza bunu tebliğ etmiş, biz görüşümüzü bu konuda bildirdik Kocaeli Barosu olarak. Fakat ön mutabakat taslağında ne şekilde öngörülmüşse aynı şekilde yönetmelik haline getirilmiştir. Burada diyor ki, şüpheli ya da müdafi diyor, yani müdafi nedir? Ya vekâlet ilişkisi kuracaksınız ya görevlendirme yazınız olacak veyahut ta şüpheli veya sanık yanınızda bulunacak “bu benim müdafimdir” diyecek. Peki, vekâlet yoksa görevlendirme yazısı yoksa yanınızda müvekkiliniz yoksa dosyayı inceleyemeyeceksiniz. Bu yönetmeliğe göre bunu yapamayacağız. Avukatlık Kanunumuzun 2. ve 46. maddesi ne diyor? Avukatlar kesinlikle vekâletname ibraz etmeksizin dosyayı inceleyebilirler, bunu da gerekli makamlar yerine getirmek zorundadır, sağlamak zorundadır. Fakat bizim Avukatlık Kanunumuza aykırı yönetmelik çıkıyor, bu Barolar Birliğince ön mutabakat sağlanıyor, bu husus gözetilmiyor. Bu durumu da biz eleştiriyoruz ve en kısa zamanda Avukatlık Kanununa uygun hale getirilmesi gerektiği kanaatini taşıyoruz.

Bir diğer sorunsa, diğer meslektaşlarımızda bu konuda gerekli bilgileri sundular ama özellikle Uşak Barosundaki meslektaşımız bu konuda çok güzel bir tespit yaptı, avukat görevlendirme ve çağırılmayla ilgili. Yani çay ocağından iki çay söyleme şeklinde avukatların görevlendirilmesi istenmektedir. Biz bu konuda Kocaeli Barosu olarak 2006 yılında kendimize bir iç yönetmelik yaptık ve iç yönetmeliğimizin 5.maddesinin 6.fıkrasına göre kovuşturma aşamasında en az on gün öncesinden bize görevlendirme yazısının tebliğ edilmesi gerektiğini bildirdik. Kocaeli bünyesindeki bütün ceza mahkemelerine bu hususu bildirip tebliğ etmemize rağmen birçok hâkim bu konuda kesinlikle bir iç yönetmeliğe uymayacaklarını ve bu şekilde bir uygulamanın olmayacağını aynı günde görevlendirme talebinde bulunacağını söylediler CMK’ya göre. Peki, sanıkların iddianameyi aldıklarında 7 günlük savunmayı hazırlama süresi varken biz avukatların aynı günde dosyayı alıp inceleme, aynı şekilde müvekkilimizle görüşme, hazırlık yapma şansımız var mıdır? Yoktur. Bu hususta da yönetmeliğe acilen hüküm konulması ve bu konuda da biz avukatların koruma altına alınmamız gerektiği kanaatindeyiz. Bunun dışındaki sorunlara diğer meslektaşlarımız değinmiştir, yazılı olarak da raporumuzu sunacağız.

Bu çalışmayı düzenleyenlere de tekrardan teşekkür ediyoruz.

TALAY ŞENOL (Oturum Başkanı)- Teşekkürler, Erzurum temsilcimiz, buyurun efendim.

Av. NURULLAH ARICI (Erzurum Barosu)- Erzurum Barosundan, Avukat Nurullah Arıcı, öncelikle herkesi saygıyla selamlıyorum. Şu aralar yoğun bir sorunumuz var, 2011 olimpiyatları yaklaştı ama Erzurum’da hâlâ kâr yok, onun için üzgünüz, bu konuda da desteklerinizi bekliyoruz başkanım.

Bütün arkadaşlar gereken her şeyi söylediler, yönetmelikle alâkalı olan sıkıntıları söylediler ki bu sıkıntılar inşallah 2015 yılına kadar çözülür, 2015 yılında aynı şeyleri tekrarlamak zorunda kalmayız. Erzurum Barosu küçük bir baro değil, ancak sorunlarını çözmüş bir baro bunu da belirtmek isterim. İkili ilişkilerle hemen hemen her türlü problemimizi çözdük, ancak bu konuda sayın başkandan biz bir plaket istiyoruz, çünkü bütün barolar içerisinde BAROPORT’u kullanan tek bizmişiz, bunu da bura gördük. Ancak bu BAROPORT’la ilgili herkesin kullanabileceği ve herkes tarafından zorunlu olarak kullanılması gereken bir programın oluşturulması konusunda çalışmalar bekliyoruz. Paramızın olmadığından değil, biz de bu programları alırız, ancak hukuki alt yapısı olan program kullanmak istiyoruz, zira CMK’dan yararlanan arkadaşların verdiğimiz, kullanacağımız sistemle ilgili güven sorunları olmaması gerekir. Bu nedenle Barolar Birliğinin hazırlamış olduğu veya hazırlayacağı programın kullanılması daha doğru olacaktır. Eğitim konusunda Erzurum Barosu merkez bir baro olduğundan Barolar Birliğimiz zaten yeni listesini gönderdi, Erzurum merkez olmak üzere çevre illerle beraber organizasyonlarımız var. CMK’yla ilgili bir sempozyum düzenleyecektik, katılımı zorunlu hale getirecektik ve sertifika verecektik, ancak yine bahsettiğim 2011 nedeniyle yer bulamadık, onu da Mart ayına erteledik.

Umarım bu toplantı herkes için hayırlı olur, ene kısa zamanda sorunlarımız çözülür, çünkü biz bunu istiyoruz, avukat arkadaşlarımızda bunu istiyor, herkes gibi tekrarlamak istemiyorum, sorunlarımız biliniyor. İnşallah bilinmesiyle beraber çözülmesi için de çaba gösterilir. Saygılar sunuyorum.

TALAY ŞENOL(Oturum Başkanı)- Teşekkürler, Kırşehir yok herhalde. Kırıkkale buyurun.

KIRIKKALE BAROSU
Efendim herkese, tüm meslektaşlarımıza saygılar sunuyorum, selamlarımı sunuyorum. Tabii Erzurum Barosundaki arkadaşımız biraz acele etti, o plaketten biz de istiyoruz, BAROPORT UBAP oldu şimdi, biz kullanıyoruz, gayet güzel. Gerçi Kırıkkale’nin biraz ufak olmasından da kaynaklanan bir rahatlık var, baroda bir CMK görevlisi arkadaşımıza cep telefonu aldık, o telefon sürekli onda duruyor. Karakollardan veya adliyeden gelecek taleplerde puanlama sistemine göre puanı az olan arkadaşımız o gün aranıyor, bir de tabii gececi avukat arkadaşlarımız var, gece de onlar aranıyor, bu noktada pek bir problemimiz kalmadı. Daha önceden bahsedilen, işte karakollarla arası iyi olan deyimi artık bizim için kalmadı, puanlama sistemi de işte asliye ceza için bu verilen ücrete karşılık gelen puan sistemi, ağır ceza için buna karşılık olduğu için herkesin ona göre bir puanlama sistemi var. Biraz daha adil bir çözüm şu aşamada sağlanmış durumda. Bunda pek bir problemimiz yok. Bunun dışında tabii Kocaeli Barosundan meslektaşımda bahsetti, dün bu kalem yönetmeliğinin değişmesiyle bir meslektaşımız dedi, böyle böyle sistem değişmiş, yönetmeliği değiştirmişler, tabii ben bir an sevindim, rahatladık dedim ama yönetmeliği incelediğimizde söz konusu düzenlemenin bizim için çok yenilik getirdiğini zannetmiyorum. Çünkü burada öncelikle müdafi teriminin tanımının yapılması bir zaruret teşkil ediyor.

Biz Kırıkkale’de, ben bizzat yaşadığım olayı anlatmak istiyorum. Yeni bir savcımız geldi Kırıkkale’ye. Geldiğinde dosya incelemek için yanına gitti, şu dosyayı bir incelemek istiyorum, vekâletim yok. Mustafa Bey: “Normalde benim düşüncem böyle değil, şimdilik burada inceleyebilirsiniz” dedi ama “Kırıkkale’deki savcı arkadaşlar prensip kararı almışlar, bundan sonra müsaade edemeyeceğiz, üzülerek söylüyorum” dedi ama “bu benim görüşüm değil, bence de uygun değil” dedi. Buradaki müdafi teriminin, müdafi olarak değil de avukat olarak değiştirilmesi -Kocaeli Barosunun temennileriyle ilgili yazısını incelediğimde orada da böyle bir teklif var- bunun avukat olarak değiştirilmesi şarttır. Sanki CMK 107.maddedeki müdafi terimi de sadece zorunlu müdafileri için oraya konulmuş bir terim gibi durmaktadır. Hâlbuki görevlendirilme olmayan ve vekâletname olmayan, işte tutuklu müvekkillerimizin bulunduğu durumlarda dosyayı incelemeden vekâletname almamız mümkün değil, zira dosyayı inceleyebilelim ki o dosyada bir vekâletname alacak mıyız almayacak mıyız, bunun ayırımını yapmamız lazım. O noktadan hareketle Barolar Birliğinin bu konuda çalışmalarını, çabalarını sürdürmesi gerektiğini ve bu tanımlamanın en azından bundan sonra müdafi tanımlamasının değiştirilmesini ve bunun yasal mevzuata uydurulmasının gerektiğini düşünüyorum.

Yine insan hakları ihlâlleri hani bu toplantının konusu değil belki, çok geniş bir konu. Fakat işte gizlilik kararlarının çok uzun süre uygulanması amacının dışına taşırılması önemli sorunlardan bir tanesi. Yine dava açılma süreci de meslektaşlarımız ve yine şüphelilerin yaşadıkları sorunlardan bir tanesi, çok uzun sürelerde bazı davaların açılması. Yine insan hakları ihlâlleri noktasında mesleki bir sorunumuz, avukat meslektaşlarımıza karşı yapılan saldırılarda hâkimlerimizin gerekli tavırları takınamaması, Kırıkkale Barosunda biz yakın zamanlarda iki tane olay yaşadık. Birisi eski baro başkanımıza karşı, birisi de yine bir meslektaşımıza karşı haciz esnasında. Birinde keser fırlatmak suretiyle meydana gelen, Allahtan böyle sıyırmış geçmiş, bir tanesinde de yine meslektaşımızın dişi kırılıyor. Her ikisinde de başsavcıyla görüştük, ikili ilişkilerimiz iyi belki ama başsavcıyla görüştük, ağır ceza reisiyle görüştük, komisyon başkanıyla fakat bu konuda şüpheli sadece ifadesi alındı, tutuklamaya sevk edilmesine rağmen her iki olayda da herhangi bir tutuklama olmadan birkaç saat içerisinde salıverildi. Barolar Birliğinin bu konuda Avukatlık Kanununda ya da Adalet Bakanlığıyla görüşülerek bu hususun hassasiyetle üzerinde durulması için yargı makamlarına bir genelgeyle mi olur, yönetmelikle mi olur veya kanunla mı bir düzenleme yapılır, bunun üzerine gitmesi gerektiğini, öncelikle kendi insan haklarımızın düzenlenmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Tabii ücretlerle ilgili problemler hepimizin ortak problemleri. Bu noktada ücretlerin biraz daha yukarıya çekilip, fakat CMK kapsamının biraz daraltılması kanaatindeyim. Ordu Barosundan arkadaşımız bahsetti, Kırıkkale’de de böyle bir ağır ceza mahkemesinde ihaleye fesat karıştırma davasında yaklaşık 30 tane doktor yargılandı, bu doktorların tamamı CMK’dan avukat istediler, hiç birisi vekil tutmadı. Yani bunların ekonomik durumu vekil tutmaya yeterli. Bunun için şöyle bir teklif olabilir, düzenleme olabilir. Belki soruşturma aşamasında bu yapılamayabilir ama soruşturma aşamasında yapılacak bir ekonomik ve sosyal durum araştırmasıyla, kovuşturma aşamasında tayin edilecek zorunlu müdafi tayini asgari ücret düzeyinde kazancı olmayan kişiler için düzenlenebilir ya da suç vasıfları değiştirilerek kapsam birazcık daha daraltılıp, ücretler yukarıya çıkartılabilir. Kırıkkale Barosu olarak yine ücretlerin ödenmesi noktasında sıkıntılarımız var, her halde senede iki defa belki yapabiliyoruz, belki yapamıyoruz ücret ödemesi arkadaşlarımıza. Hali hazırda hemen hemen herhalde üç ay kadar oldu, makbuzlarımızı kestik fakat henüz ücretlerimizi alamadık.

Bu KDV’yle ilgili genelgenin yayınlandığından da haberimiz yok, aslında mesleki sorunlarla ilgili Barolar Birliğinin bu tür yayınlanan genelgelerle baroları ivedilikle bilgilendirmesinin çok faydalı olacağını düşünüyorum. Bunun dışında da yol giderlerine ilişkin sıkıntılarımız var. Merkezde yok, merkezde başsavcıyla bizimde ikili ilişkilerimiz iyi ama bundan sonra gelecek başsavcıyla ilişkilerimiz iyi olmayabilir, farklı birisi olabilir. Zira ilçedeki savcıyla bu konuda bir problem yaşıyoruz, mutad vasıta diyor, orada da saat başı var ama gece de bizim arkadaşımızı oraya çağırabiliyorlar ve bizim arkadaşlarımız fedakârlık yapıp gidiyorlar kendi araçlarıyla. Böyle bir ücrete talebinde de bulunduğunda da başsavcı bana telefon açsın ben ödeyeyim şeklinde, gülünç bir sebep ileri sürebiliyorlar. Burada da yine yasal düzenlemelerde bu mutat vasıta teriminin tanımının mutlaka yapılarak ek bir düzenlemeyle, bu mutat vasıtanın ne olduğunun, rayiç bir bedel ne olacaksa odadan belki fiyatlar alınabilir yöresel olarak, bunun tespit edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Toplantıya katılan bütün arkadaşlara saygılarımı sunuyorum, teşekkürler.

TALAY ŞENOL (Oturum Başkanı)- Erzincan yok herhalde, Eskişehir buyurun efendim.

Av. SERHAN MÜSLİM TUĞCU (Eskişehir Barosu)- Eskişehir Barosu, Avukat Serhan Müslim Tuğcu, bugün toplantıda Türkiye Barolar Birliği CMK Kurulunun yaptığı toplantıda, şu husus tespit edilmiştir. Birincisi kamu hizmeti olan CMK savunmanlığı artık bir angarya durumuna gelmiştir. Bunun en büyük göstergesi ve yine dillendirilen en büyük sorunumuz CMK ücretlerinin düşüklüğü. Bu bir tarafa CMK ödemelerinde bize yapılan hak edişlerimizi, hak ettiğimiz ücretlerde stopaj, damga vergisi olmak üzere yüzde 38.82 oranında vergi ödüyoruz, bir kesinti yapılmaktadır. Sözde kamu hizmeti veriyoruz, aldığımız ücretten kamu hizmeti yaptığımız için kalkıp bir de devlete para ödüyoruz, bu kabul edilebilir bir durum değil, mutlaka düzeltilmesi gerektiğini diğer barodan meslektaşlarımın söylediği gibi biz de talep ediyoruz.

Yaşanan sorunlar genel sorunlar bizde de var, o yüzden Eskişehir ilimizde yaşadığımız özel sorunlar, tespit ettiğimiz sorunları dillendirmek istiyorum. Öncelikle bizce de çok önemli olan bir durum ki, birçok avukat arkadaşımızın da başına gelip bize rapor ettiği bir durum. Soruşturma aşamasında şüpheliyle yaptığı görüşmeyle ilgili bir görüşme tutanağı olmadığı için daha sonraki yapılan kovuşturma aşamasında birkaç yıl sonra şüphelinin kalkıp, avukat benimle birebir görüşme yapmadı, bu şekilde benim ifadem alındı beyanı üzerine, ağır ceza mahkemesi tarafından ilgili avukat öncelikle tanık olarak çağırılmış ve dinlenmiştir. Ne kadar mutlu ki bu avukat arkadaşımız çok öngörülü bir arkadaş olduğu için bir görüşme tutanağı hazırlamış ve bunu da mahkemeye sunduğundan dolayı kendisiyle ilgili herhangi bir görevi ihmal konusunda bir yargılama, bir soruşturma açılmamıştır. Biz bu tespit ettiğimiz sorun karşısında müdafi olarak soruşturmaya gittiğimiz dönemde şüpheliyle yaptığımız görüşmelerin bir tutanak altına alınması için bir form hazırlamaya karar verdik. Burada hem sanığın haklarının hatırlatılıp hatırlatılmadığıyla ilgili ufak bilgi veren ve onun da imzası bulunan bir form, altında da suçla ilgili, kendisine atılan suçla ilgili savunmasını bize anlattığı bir tutanak oluşturuyoruz. Bu şekilde avukatımız en azından çok ciddi olan bu sorumluluktan kurtulabilecektir.

Bununla birlikte özellikle eğitim çalışmaları açısından, Barolar Birliği, Ankara Barosu çalışmalarını yapmakta, Eskişehir Barosunu da bu kapsam içerisine almaktadırlar, bu konuda da kendilerine de teşekkür etmekteyiz. Ancak kendimiz yine geliştirdiğimiz bir projemiz, stajyerlerimizin CMK soruşturma nöbetine o günkü nöbetçi avukatla birlikte görevlendirilmek üzere CMK stajyer nöbet listesi oluşturmaya karar verdik. Soruşturmaya giderken kendisinin de stajyere ulaşarak yanında gelmesini veya nereye gittiğini bildirerek oraya ulaşmasını ve soruşturmaya katılmasını sağlamayı düşünüyoruz ki, en azından mesleğe başladığında bir aşama kat etmiş olsun. Bunun alt yapı çalışmalarıyla ilgili çalışmalarımız devam ediyor, çünkü bayağı kapsamlı bir durum. Yine Eskişehir Baromuzda tespit ettiğimiz bir husus, kovuşturma görevlendirmelerindeki sorunumuz. Eskişehir Barosu olarak biz görevlendirmelerimizin kovuşturma ve soruşturma listesi olarak ikiye ayırıyoruz. Her biri kendi puantaj sistemi içerisinde, az puanlı avukata görevlendirme yapılmak üzere sistemi çalıştırıyoruz. Soruşturma listesinde gece ve gündüz avukatı ve günde bir yedek bir asil olmak üzere avukatlar tayin ediyoruz ve direkt kendisinin eline CMK telefonunu veriyoruz, arayan ister kolluk olsun ister sorgudan olsun direkt avukata ulaşılıyor ve kendisinin oraya gitmesi sağlanıyor, görev yerine intikali sağlanıyor. Çıkar çatışması durumunda da yedek avukata haber veriliyor. Yedek avukata ulaşılamaması durumunda da CMK mesleki müdahale kurulumuz kurulmuş olup, iç yönergemiz gereği kendilerine haber veriliyor, ya başka bir avukat arkadaşlarımıza haber veriliyor yahut kendileri direkt olaya müdahale ediyorlar, bu şekilde CMK’nın aksamının yerine getirilmesi sağlanıyor.

Bu aşamada kovuşturma görevlendirmelerinde yine yönetmeliğin 5.maddesinin 1.fıkrasında baro tarafından görevlendirme, mahkemelerden tarafından istendiği, bu istem üzerine baro tarafından müdafi görevlendirileceği beyan edilmekte. Yine 3. fıkrasında da duruşma günü beklenmeksizin barodan bir müdafi görevlendirmesi istenir demekte, son olarak da 6.maddede soruşturma evresinde görev yapan müdafi veya vekil engel bulunmadığı takdirde kovuşturma evresinde de öncelikle görevlendirilir demektedir. Öyleyse mahkemeler bir kısmı bu şekilde uygulamakta, bir kısmıyla görüşmelerimiz devam ediyor. Mahkemeler iddianamede adı geçen avukata adını belirtir şekilde bize yazılı olarak istemde bulunması gerekiyor. Çünkü bu görevlendirme yetkisi barolarımıza ait, mahkeme bizden ister, biz bu görevlendirmeyi uygun gördüğümüz kişiye yaparız. Ama bazı mahkemeler iddianamede adı geçen avukata doğrudan davetiye gönderiyor, peşinden bizden de görevlendirme istiyor fakat iddianamede avukata davetiye gönderdiğiyle ilgili bilgiyi evrakın altına yazmıyor. Dolayısıyla baro da buna göre bilemediği için daha önce soruşturmada kimin girdiğini tespit edemediği gibi ikinci bir avukat görevlendiriyor. Duruşma günü iki avukatımızı da maalesef orada bekletmek durumda kalıyoruz, daha sonra da görevi kime vereceğiz, kim alacak konusunda bazı anlaşmazlıklar ortaya çıkıyor. Her ne kadar çözsek de hoş olmayan bir durum avukatın mesleki açıdan onurunu zedeleyen bir durum ortaya çıkmaktadır. Bilemiyorum sizin barolarınızda da bölgelerinizde de var mıdır? Bununla ilgili de yazışmalarımızı yaptık, uygulamanın düzeltilmesi için çalışmalarımız devam ediyor.

Bir diğer husus burada soruşturma aşamasında tutuklamaya yapılan itirazlarda sorunlar yaşanmaktadır. CMK gereğince, kanunumuz gereğince aslında itiraz makamı kararı veren makamdır, ancak Eskişehir’de maalesef uygulama bizden havaleyi aldıktan sonra doğruca savcılığa gidin, savcıyı bulun, evrakınızı oraya verin. Çünkü neden? Dosyayı onlar mütalaa verip bize getirecekler diyorlar, hâlbuki bizim böyle bir yükümlülüğümüz yok, bu yedi günlük süre içerisinde öyle bir an geliyor ki savcıyı bulamadığımız için, dosya bazen savcıdan da tekrar mahkemeye gittiği için zaman kaybı söz konusu oluyor ve avukatımız maalesef sorumluluk altında kalıyor. En büyük sorunlarımızdan bir tanesi de budur, bunun da Barolar Birliği tarafından çözüme ulaştırılmasını talep ediyoruz.

Diğer hususlar ortak sorunlarımızdır, hepsine bizde katılıyoruz. Muğla Barosu açıklıkla tespit etti, bizde aynısına katılıyoruz, çözümlerin biran önce sağlanmasını, bu kuruldan çıkacak sonuçların sağlanmasını arzu ediyoruz, teşekkür ederim.

TALAY ŞENOL (Oturum Başkanı)- Teşekkürler, Kırklareli yok galiba? Kayseri buyurun efendim.

Av. OĞUZ ERİNÇ (Kayseri Barosu)- Teşekkür ederim sayın başkanım. Efendim hazirunu saygıyla selamlıyorum, bugün burada bulunmaktan memnun olduğum kadar Kayseri’de bulunamamaktan da derin bir üzüntü duyuyorum, çünkü biz bugün Kayseri’de Sayın Prof. Dr. Metin Fevzioğlu ve Prof. Dr. Ersan Şen Beyin katılımıyla bir CMK semineri düzenlemiştik, bizzat hazırlıklarında bulundum ancak katılma fırsatım olmadı. Bu anlamda da ciddi bir üzüntü yaşadığımı paylaşmak istiyorum.

Kayseri Barosu olarak CMK atama sisteminde bizde OCAS programını kullanıyoruz 2010 yılından bu tarafa. Baro olarak görevlendirme noktasındaki sıkıntıları çözdük, daha önceki dönemlerde ciddi atama, nöbete gitmeme, nöbet harici görev alma sorunları yaşanıyordu OCAS sisteminin kurulmasıyla birlikte baro olarak talep edilen müdafiliklere gerektiğinde yerinde ve zamanında görevlendirme yapabilir hale geldik. 852 baro mensubu avukatımızdan 400 civarında CMK’da görev alan avukatımız var. 2010 yılı içerisinde sulh ceza mahkemelerinde 964, asliye ceza mahkemelerinde 1750, ağır ceza mahkemelerinde 585 görevlendirme yapmışız. Soruşturma olarak da 856 görevlendirme yapılmıştır. Toplantıda genel olarak gördüğüm kadarıyla yerel sorunlar, barolar bazında ikili ilişkilerle, lokal çözümlerle giderilmiş durumda. Ancak genel sorunlar, ücret sorunları, baroların aşamayacağı ve Bakanlıklar düzeyinde yapılacak çalışmalarla çözümlenmesi gereken sorunlar.

Kalem yönetmeliğinin 45.maddesiyle ilgili çalışmaya gelince, Sayın Kocaeli Barosu mensubu arkadaşımın eleştirilerine aynen katılıyorum. Müdafinin soruşturma içeriğini inceleyebilir olması, fazla bir artı katmıyor, zira bizzat başımıza gelen bir örnek, cumhuriyet savcısı hanımefendi “ben senin müdafi olduğunu nereden bileyim” şeklinde bizi karşılayabiliyor. Aynı maddenin son bendinde, cumhuriyet savcısı huzurunda dosya incelemek zaten ağrımıza giderken, cumhuriyet savcısının belirleyeceği personel huzurunda dosya incelemenin de geriye doğru atılmış bir adım olduğunu düşünüyorum. Barolar Birliği tarafından baromuza gönderilen 06.10.2010 tarihli metinde, mutabakat metni bu şekilde değil, yine cumhuriyet savcısı olarak bulunuyor ancak son aşamada böyle bir değişikliğe gidildi.

Bunun yanında Ankara Barosu temsilcisi sayın meslektaşımın belirttiği üzere bizde meslektaşlarımızın 137 meslektaşımızın imzasıyla bir dilekçeyi Barolar Birliği Başkanlığına gönderdik 03.12.2010 tarihinde. 06.12.2010 tarihinde Barolar Birliği Sayın Başkanı tarafından dilekçemize cevap verildi henüz daha yeni göreve gelmiş olan sayın yönetimimize, aynen ifadeyi okuyorum, belirtmek isteriz ki diye başlıyor “Avukatlık Kanununun 46.maddesinde avukat vekâletname olmaksızın dava ve takip dosyalarını inceleyebilir. Dolayısıyla soruşturma evresindeki dosya dava dosyası değildir, bu nedenle 46.maddenin 2.fıkrası kapsamında değerlendirilmesi kanımızca mümkün değildir avukatın dosya incelemesi” diyor. Barolar Birliğinin avukatlık lehine buradaki dava dosyası kavramını genişleterek soruşturma dosyasını da bunun içine alması gerekirken daraltıcı bir yorumla, bunu inceleyemezsiniz çünkü madde metni dava ve icra dosyası demektedir şeklinde bir daraltıcı yoruma gidiliyor.

İkinci husus avukatın katıldığı soruşturma ya da kovuşturma evresine ilişkin tutanak metnini bizzat bizim baroda da onaylamamız istendi, bunları yaşadık. Bu metni de onaylayamayacağımız, zira bu belgelerin avukatın kendinde aslı bulunan belgelerden olmadığı, avukatın katıldığı soruşturma ya da kovuşturma evresine ilişkin tutanağın avukat tarafından onaylanmasına ilişkin talebimizin de yerinde ve kanun hükmüne uygun olmadığı görüşü sayın başkanlık tarafından tarafımıza bildirildi. Takdiri sizlere bırakarak, teşekkür ediyorum.

TALAY ŞENOL (Oturum Başkanı)- Sıramız Gaziantep temsilcimizde, burada mı? Buyurun efendim.

Av. AYHAN İSMİ (Gaziantep Barosu)- Teşekkür ederim sayın başkan, bütün misafirlere geldikleri için teşekkür ederim. Sanırım son sıraya kalmak biraz dezavantajlı oldu. Özellikle Kocaeli Barosu ve Kayseri Barosu temsilcilerine teşekkür ederim. Benim özellikle değinmek istediğim Kalem Yönetmeliğinin 45.maddesi ile ilgili değişikliğe ilişkin tek bir cümle söyleyeyim. Zaten bu şüpheli veya müdafi yerine avukatlık kelimesi getirilse de üçüncü fıkra zaten onu mülga edecekti. Hangi mevzuat hükmünde ise veya meğerki bağlacı varsa, bir önceki cümleyi mülga eder. Burada da cumhuriyet savcısının istemi ve ilgili hâkimin kararıyla kısıtlanabilir her şekliyle değişikliğin hiçbir işe yaramayacağını göstermektedir. Ayrıca savunma ve adil yargılanma hakkıyla ilgili birkaç şey söyleyeceğim. Sanığın mahkûmiyeti halinde müdafi ücretinin kendisinden tahsil edileceği yönündeki uygulayıcıların tehditkâr kelimeleri, söylemleri çoğunlukla sanıkların adil yargılama haklarını engellemektedir, uygulamada çoğunlukla bu gözükmekte. Uygulayıcı hâkimler her zaman için müdafilik kapsamını, sadece zorunlu müdafi olarak anlıyor, sadece o matbu metni okumadan geçiliyor, avukat tutma hakkı hiçbir şekilde hatırlatılmıyor, keza karakollarda da o şekilde uygulamalar bulunmakta. Bu hususun öncelikle düzeltilmesi, bir an önce düzeltilmesi gerekiyor.

Tarifeler arasındaki farklarla diğer baroların ortak sorunu. Özellikle bizim karakollarda ve cezaevinde sıkıntılarımız bulunmakta, şöyle ki avukat görüşme odalarına özellikle 32 tane karakol bizim düzenlememiz gerektiğini, düzenleyebileceklerine dair ricada bulundular, tabii görüşme odaları çok kötü koşullarda. Bunların içerisinde elbise dolabından tutun, klima ve bilgisayar yani talepleri oldu, tabii bunu karşılayamayacağımızı söyledik, çünkü devlet veya siyasi iktidar görevlerini bu şekliyle barolara yansıtmakta, barolarla paylaşmak istemekte. Özellikle asgari ücret tarifesindeki farklılıklar bu iradesini de tutarlı bir şekilde gösteriyor. Bizim müdafi atama sistemimiz SDD kurma aşamasındayız, alt yapısını oluşturuyoruz, henüz daha ilkel bir atama sistemimiz var, inşallah SDD’ye geçtiğimizde bu sıkıntılarımızı da aşacağız.

Onun dışında yol gideri ve fotokopiyle ilgili bizim sıkıntılarımız aynı şekilde mevcut, vergi kesintileriyle ilgili diğer arkadaşların düşüncelerine aynen katılıyoruz. Özellikle ve özellikle ücret ödemelerindeki gecikmeler önceden iki üç ayken, şimdi altı ayı bulmakta, belki bu bir müddet sonra bir yılı, belki bir buçuk yılı bulacak. Buna karşı bizim net çözüm önerimiz ne olacak? Şu anda belki de onu konuşmak en iyisi olarak diye düşünüyorum. Evet, bu kadar çok teşekkür ederim.

TALAY ŞENOL (Oturum Başkanı)- Sıra Kars temsilcimizde, buyurun efendim.

Av. KAHRAMAN ÖZÇAĞIN (Kars Barosu)- Kars Ardahan Bölge Barosundan, CMK komisyonundan sorumlu yönetim kurulu üyesi Avukat Kahraman Özçağın, herkesi saygıyla selamlıyorum. Sorunlar söz alan barolarımızca gayet açık bir şekilde dile getirildi, bunları tekrar etmeyeceğim. Kendi CMK uygulamalarımızdan ve gördüğümüz bazı spesifik uygulamalardan sadece bahsedeceğim.

Biz örneğin burada en çok konuşulan konulardan biri bu karakollarla iyi ilişkilerden kaynaklı nöbet durumu oldu. Bu konuda biz yirmi evrak sınırlaması getirerek, nöbet tutan avukatlarımızın bu konuda eşit evrak sunarak, eşit ödeme almasını sağladık, bu konuda yirmiden fazla evrakı kesinlikle ödemeye esas alıp, kabul etmiyoruz. Atamalarımızda ben ve iki başka üye arkadaşla birlikte ortak yapıyoruz, yine alfabetik sıraya göre. Bir kişinin bir ağır ceza ataması varken diğerleri de birer ağır ceza ataması almadan kesinlikle ikinci ağır ceza atamasını yapmıyoruz, tabii bu küçük bir baro olmamızdan, üye sayısı yönüyle kaynaklanan bir avantaj. Özellikle nöbet listesinde yer alan arkadaşların gece gitmemesi veya hafta sonlarında nöbetlerini yerine getirmemesiyle ilgili sorunlar çok sık yaşanıyordu, bunu da yönetim kurulu olarak toplandık karar aldık, kararımızda baro personelinin bu konuda tutacağı tutanakla geçerli bir mazereti olmadan gitmeyen meslektaşlarımızı altı ay süreyle CMK hizmeti alamamak konusunda mahrum ediyoruz. Bu konuda yönetim kurulu kararlarını da kendileri tebliğ etmiş durumdayız.

Özellikle burada baro pullarıyla ilgili bir konuda görüş beyan etmek istiyorum. İlçelerde yaşayan avukatlarımız, özellikle uzak ilçelerimiz oluyor, sık sık il merkezine gelemedikleri için bazen bu baro pullarına ulaşamamaktadır. Barolar Birliğinin özellikle her ilçede Ziraat Bankasının bulunmasını dikkate alarak, Ziraat Bankasıyla da bir çalışma yürütüp, ilçelerde baro pullarının bu şekilde sağlanmasının gerektiğini düşünüyoruz. Takipsizlik kararlarıyla ilgili hala devam eden kötü uygulamalar var adliyelerde, bu takipsizlik kararları doğru dürüst halen tebliğ edilmemektedir. Yine aynı şekilde tutuklamaya itiraz sonucu verilen kararlarda halen gerektiği gibi müdafiye veya şüpheliye bir şekilde tebliğ edilmiyor, gördüğümüz sorunlar bunlar. Daha önce birkaç ilçemizde bazı hâkimler mazeret bildiren meslektaşlarımızın mazeretlerini kabul etmedikleri gibi yeni duruşma gününü de kendileri tebliğ etmeyip, baro aracılığıyla duruşma günlerinin tebliğini bize bildiriyorlardı. Buna dair hatta tutanak düzenlenerek mahkemeye göndermemiz isteniyordu, baroların böyle bir görevinin olmadığını, yargılama usulüne aykırı olduğunu, bunu da mahkemelere yazarak kısmen de olsa önledik.

Yine tensiple birlikte bazen zorunlu müdafilik gerektiren suçlarda müdafi talep ediliyor barodan. Biz müdafiyi görevlendiriyoruz o arada sanık kendisi avukat tutabiliyor, o müdafi arkadaşımızın görevlendirmesi boşa çıkıyor, bu durumda da biz üyemizin baroya bu tutanağı ibraz etmesi durumunda kendisinin o görevlendirmesi yerine yeni bir görevlendirme yaparak, o konudaki hak kaybını da önlüyoruz. Söyleyeceklerim bunlardan ibaret, çalışmalarınızda başarılar dilerim.

TALAY ŞENOL (Oturum Başkanı)- Sırada Giresun Baromuzun temsilcisi var, yok mu? Gümüşhane, Hakkâri onlarda yok galiba? Hatay yok, Iğdır buyurun.

Av. TOLGAHAN ŞAFAK (Iğdır Barosu)- Iğdır Barosu Avukatlarından, Avukat Tolgahan Şafak. Şu aşamaya gelinceye kadar zaten hemen hemen bütün meslektaşlarım konuşmuş oldu, buraya ben gelmeden önce birçok sorunu kafamda oluşturarak ve çözüm arayışları konusunda konuşmak için geldim, fakat konuşan arkadaşlar sonucunda zaten birçok ortak sorunlar dile getirildi. Dolayısıyla ben yalnızca bir konu üzerinde durmak istiyorum, defalarca da meslektaşlarım söyledi, ben de dile getirirsem bu alanda önemli çalışmalar olacağını düşünüyorum.

CMK ödemeleriyle ilgili, mademki avukatlık mesleği bir kamu hizmetidir. Kamu hizmetiyle de angarya işler ayırımını ortaya koyabilmek için avukatlık asgari ücret esası baz alınarak ödemelerimizde iyileştirme yoluna, yükseltme yoluna gidilmesini temenni etmekteyim. Asgari ücretin çok çok altında ödemeler yapılarak mahkemeler ve diğer avukat arkadaşlarımız ve siz birliğimiz bizlerden çok önemli çalışmalar, vekâletnameyle girmiş olduğumuz davalardaki özverili şekilde çalışmalar yapmamızı bekliyorsunuz. Dolayısıyla bu iyileştirme yoluna gidildiğinde, birçok sorunun temelini teşkil eden CMK ödemeleri hususu çözümlendiğinde, birçok sorunun da beraberinde çözümleneceğini düşünüyorum. Dolayısıyla tüm gelen arkadaşlara teşekkür ediyorum.

TALAY ŞENOL (Oturum Başkanı)- Teşekkür ederiz. Karaman temsilcimiz, yok mu efendim? Karabük, buyurun efendim.

Av. DURSUN ALİ HATİPOĞLU (Karabük Barosu)- Sayın Başkan, değerli katılımcılar öncelikle sizleri saygıyla selamlıyorum. Karabük Barosundan Avukat Dursun Ali Hatipoğlu. Biz Karabük Barosu olarak CMK sisteminin uygulanmasında bu anlamdaki yerel bazdaki birçok problemi, baro girişimleri neticesinde çözmüş bulunuyoruz. Genel ve Ülke çapındaki kronik hale gelmiş, örneğin ücret, vergi muafiyeti, çalışma saatlerinin belirlenmesi gibi ortak problemlerin varlığına ve bunların da acilen çözümlenmesi gerektiği konusunda da diğer barolarımızla hem fikiriz.
Ben özellikle burada yerele mahkemelerce yapılan bir uygulamanın adliye bürokrasisine örnek gösterilmek üzere ilgili duruşma tutanağının ilgili bölümlerini size okumak istiyorum. Bu Karabük’te bir asliye ceza mahkemesinde görülen duruşma sırasında, “Karabük Baro Başkanlığına yazılan müzekkereye cevap var, okundu dosyasına konuldu. Mağdur vekili olarak Avukat A.Ç’nin görevlendirildiği görüldü. Baro tarafından görevlendirilen Avukat A.Ç’nin Avukat O.O’ya yetki belgesi verdiği, yetki belgesinin de herhangi bir mazerete dayanmadığı anlaşıldı.” Bundan sonra mahkeme ara kararı tesis ediyor. Ara kararda da şu husus var; “Karabük Barosu tarafından görevlendirilen Avukat A.Ç.nin dosyamıza sunduğu yetki belgesi, müdafii ve vekillerin görevlendirilmesine ilişkin 6/3.maddesinde belirtilen haklı bir mazeret içermemesi nedeniyle –altını çiziyorum- yetkilendirme işleminin hukuka aykırı bulunduğunun, sunulan yetki belgesinin reddine, mağdura yeni vekil görevlendirilmesi için baro başkanlığına yazı yazılmasına.” Şimdi mahkemenin bu talebi henüz bizleri iletilmedi, iletildiğinde aynı vekilimizi, ayni meslektaşımızı tekrar görevlendirmeyi düşünüyoruz, bu hususun da burada tartışılmasını istiyoruz. Teşekkür ediyorum, kolay gelsin.

TALAY ŞENOL (Oturum Başkanı)- Sıramızda Isparta Baromuzun temsilcisi var, buyurun efendim.

Av. CENGİZ KAYHAN (Isparta Barosu)- Avukat Cengiz Kayhan, Isparta’dan kucak dolusu sevgi, saygı, selamlarımı sunuyorum. Toplantımız bayağı uzadı, konsantrasyon da azaldı, birkaç hususa değinmek istiyorum. Her ne kadar BAROPORT sistemini baromuzca uygulamış olsak da bir takım eksikliklerinin olduğunu ifade etmek istiyorum. Ortak kullanımda olan telefonda işte ilgili yerlerden gelen haberler, gerek kolluktan, gerek savcılıktan, arkadaşlara ulaşılmaya çalışan kişi barodaki memur arkadaşımızdır. Sonuçta insan olduğu için duygusal özelliği olan bir varlık, geneldi o hafta görevli olan sekiz nöbetçi arkadaşımızdan gençler uzak ilçelere görevlendirilme konusunda tercih edilmekte, 30-40 yıllık meslektaşlarımız aranmamaktadır. Bunun aslında iki kez haksızlık olduğu kanısındayım, şöyle ki baromuz meslektaşlarımızın arkasında olan, onların haklarını savunan bir kurum, meslek kuruluşudur. Ama bu şekilde Bartın Barosunu temsilen arkadaşımızda ifade etti, robot olarak ben telefondayım, eğer bana intikal ederse genç arkadaşları tercih etmekteyim dediler, buna tamamıyla karşıyım. Sabahtan beri de şunu ifade etmekteyiz, CMK görevlendirmelerinin bir angarya işi olduğunu, yani o hale geldiğini, ücretlerin son derece düşük olduğunu, asgari ücretin neredeyse dörtte biri kadar olduğunu, yol masraflarının verilmediğini, bunu peşin olarak cebimizden verdiğimizi altı ay belki bir yıl beklediğimizi ifade etmekteyiz. Bunları göz önünde bulundurduğumuzda mesleğe yeni başlamış altı aylık bir yıllık arkadaşa, ben yaşadım bunu birebir. Isparta’da Sütçüler ilçesi var, her ne kadar çok uzak olmasa da 100 kilometre 110 kilometre, ancak sürgün yeri olarak tabir edilen, yolu virajlı gidip gelmek çok zor olan, günde iki kez toplu taşıma aracı olan bir üçüncüsünü bulamadığımız ve çok defa ifade ve sorgulamaya gittiğimizde geri dönüşü olmayan, ikinci güne kalınan bir ilçe ve buralarda görevlendirmede genç arkadaşlar tercih edilmekte. Ben bunu baroya defalarca kez telefon açıp, işte isim vererek şunlara da dönüldü mü? Yani bunlara da teklif edildi mi denildiğinde, İstanbul’da, Ankara’da olduğu söylenmiştir, bunun birlik olarak üzerine düşülmesini talep ediyorum. Yani bunun denetlenmesi çok zor bir şey değil, o haftadaki görevlendirmeler göz önüne alınarak kimlere ceza puanı kesilmiş, kimlere kesilmemiş bundan çıkartılabilir çok rahat olarak.

Bir de CMK eğitim seminerlerinin formaliteden olduğu kanısındayım. Çünkü bir saatte CMK semineri verilmez, sırf sertifikanın verilmiş olması için bu işlemler yapılmakta. Kanaatimce bu seminerlerin de yetiştirici ve faydalı olacak nitelikte düzenlenmesini talep ediyorum. CMK’yla ilgili olarak gerek bu nöbet sisteminin düzenlenmesi gerek diğer hususların düzenlenmesi konusunda Baro’ya kayıtlı arkadaşlarımızdan yani uygun görülen -ama yönetimce olur ama Barolar Birliğince olur- bir avukat arkadaşımızın ücretli olarak görevlendirilmesi çok ciddi anlamda bir eğitim verilmesi ve yapmış olduğu çalışmaların da ciddi anlamda denetlenmesi sonucunda bu tür eksikliklerin giderileceği inancındayım. Bir de benden başka katılımcı arkadaş kalmadığından dolayı, gerçi söz alabilirler ancak konumuz yani bugünün konu başlıkları haricinde bir de Barolar Birliğinin ortaklaşa meslektaşlarımızın ve akademik kariyer yapmış öğretim üyelerinin sık sık paneller düzenlemesini talep ediyorum. Bunun da mesleki anlamda faydalı olacağını düşünüyorum. Bir de meslek icabı toplumda kendimizi ifade etmemiz, gerekli bir mesleğimiz var ve kendimizi özgüvenimizi sağlayabilmek amacıyla la kişisel gelişim uzmanlarından yine barolar ve Barolar Birliği ortak girişimiyle seminerler düzenlenirse çok faydalı olacağı inancındayım. Söz verdiğiniz için çok teşekkür ederim.

TALAY ŞENOL (Oturum Başkanı)- Biz teşekkür ederiz, söz sırası Malatyalı meslektaşımızın, buyurun.

Av. ENVER HAN (Malatya Barosu)- Efendim tüm katılımcılara, katılımları ve katkılarından dolayı teşekkür ediyorum, kurul üyelerimize teşekkür ediyorum. Sayın Barolar Birliği Başkan Yardımcısı ve Genel Sekreterimize teşekkür ediyorum. Toplantımız sonrasında 25.12.2010 tarihli Türkiye Baroları CMK sorunlarının tespit toplantısını yaptık ve burada sonuç bildirgesi diye nitelendirebileceğimiz bir takım notlar aldık, bu notları takdirlerinize arz ediyorum.

Adliye ve kollukta avukat-sanık görüşme odalarının bulunmaması, bu tür görüşme mekânlarının tesisi,

Talimat uygulamalarındaki sorunlar baroların bürokrasiye boğulup iş yükü getirmesi,

CMK müdafi atama sistemi barolar tarafından yapılmaya devam edilmektedir ama ödeme sistemi Bakanlık tarafından yapılmaktadır, oysa deme sisteminin ilk uygulandığı gibi barolar tarafından yapılması gerekir,

Ücret düşüklüğü Avukatlık Yasası madde 164’e aykırı olacak şekilde avukatlık asgari ücret tarifesinin altında ücretlendirmenin hukuka aykırılığı, ücretlerin geç ödenmesi, mutat araç giderinin ödenmesi ve bunlara ilişkin avukatlardan makbuz istenmesi,

Giderlere makbuz kesilmesi, giderin ve gider kalemlerinin düşük tutulması, masrafların rayice uygun olarak müdafinin talebiyle ücretin ödenmesi,

Gece görevlendirmelerinde yaşanan sorunlar kolluk tarafından CMK maddi 148’e aykırı olarak şekilde, yasak sorgu yöntemlerine başvurulması, kolluğun zor kullanırken sınırı aşması,

TCK madde 256 delillerin karartılması yönünde gecikmeler,

Türkiye Barolar Birliği tarafından otomatik müdafi atama sisteminin kurulması talepleri,

Makbuz kesilmeden KDV istenmesi sorunu,

Zabıtların tasdiki ve zabıtların suret harcı istenmesi sorunu,

Mutat araç giderinin ödenmesi sorununun önüne geçilmesi,
SSK’lı avukatların yanında çalıştığı avukatın makbuzu üzerinden fatura kesmesi,

CMK eğitimlerinin daha etkili hale getirilmesi, tek tip yapılması, eğitim birliğinin sağlanması, kimi baroların eğitim çalışmalarını kendileri bizzat yapmakta, kimileri Türkiye Barolar Birliği veya sayıca büyük barolardan destek almakta, bu bağlamda eğitimcinin eğitimi çalışması yapılmalıdır.

CMK görevlendirmelerinde ve tevkillerde baro pulu yapıştırma zorunluluğu kaldırılmalıdır.

KDV’nin ortadan kaldırılması ya da en az hadde kadar düşürülmesi hususu gözetilmelidir.

Görev retlerine ceza puanı uygulaması getirilmelidir.

Soruşturma ve kovuşturma aşamalarında tek ücret ödenmesi değil de, ayrı ayrı ücretlendirme ve masraf, avukat sanık görüşmelerinde matbu görüşme tutanağı yapılmalıdır.

Kimi barolarda stajyer avukatların yetki belgesiyle sulh ceza mahkemelerine girdiğinden ve yanında çalıştığı avukatların sulh ceza mahkemelerine girdiği hususu,

Kendilerinin serbest meslek makbuzu kestiği konusu,

Gelir düzeyi yüksek şüphelilere müdafi tayininin sonlandırılması gerekliliği,

Eğitim giderleri olarak yönetmeliğin 9.maddesine masraf kalemi olarak ekleme yapılmalıdır. Hem soruşturma hem de kovuşturma aşamalarında bir müdafinin görevlendirildiği 10’dan fazla sanığı barındıran dosyalarda ancak en fazla 10 sanığa ilişkin ücret ödemesi yapıldığından, bu genelde göçmen suçlarında, insan ticareti suçlarında ve çok çıkar çatışması olmamak kaydıyla 70 – 80 sanıklı dosyalarda -genelde nakil, transfer bölgelerinde olmakta- tek avukata verilmekte ve aynı şekilde ifadeler alınıp kapatılmakta ve 70 şüphelinin müdafiliğini üstlenen arkadaşımız en fazla 10 sanığın ücretini alabilmekte, bu anlamda bence angarya statüsü vardır bu tür dosyalarda. Dolayısıyla barolarımızın 10’dan fazla görevlendirme yapmaması hususunu da takdirlere arz ediyoruz.

CMK dosyalarının temyizde bozulması durumunda uygulanacak yeni ücretin miktarının belirlenmesi,

Özel yetkili ağır ceza mahkemeleri uygulamalarında gizlilik kararı istisnadan çıkarılıp, kural haline gelmiştir. Bu durum hak ihlâllerini arttırmaktadır.

Kalem Yönetmeliği 45.maddede yapılan düzenlemenin, dosyanın cumhuriyet savcısının belirleyeceği bir görevli nezaretinde inceletmesi eleştiri konusu yapılmıştır.

Haksız tutuklama ve tutuklulukta geçen süreler söz konusudur.

Çocuk suçlarında savcıların ifadede hazır bulunmaması, çocuk soruşturmalarında yasadan kaynaklanan zorunluluklara uyulmaması,

Görev taleplerinin hemen duruşma öncesi gelmesi dolayısıyla, müdafilerin dosyayı inceleme olanaklarının bulunmaması söz konusu edilmiştir,

Takdirlerinize arz ediyorum.

TALAY ŞENOL (Oturum Başkanı)- Teşekkürler, şimdi sıra İstanbul Barosu temsilcimizde, buyurun.

Av. TURGAY DEMİRCİ (İstanbul Barosu)- Evet değerli meslektaşlarım, ben İstanbul Barosunu temsil nedeniyle görüşlerimi belirtmeden önce kuruldan birkaç kelimeyle bahsetmek isterim. Kurul Türkiye Barolar Birliğinin 25 Mayıs 2009 tarihinde yapmış olduğu seçimli genel kurulda, ortak öneri üzerine Barolar Birliği Genel Kurulu tarafından alınan karar gereğince, Avukatlık Yasasının ilgili maddesindeki barolar tarafından Türkiye Barolar Birliğinden böyle bir talepte bulunma bahsinden kaynakla bir talepte bulunulmuş idi. Daha sonra bu talep Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunun 13.02.2010 tarihli toplantısında Türkiye Barolar Birliği CMK ve Adli Yardım çalışma gruplarının kurulmasına ilişkin bir karar alındı. Burada ölçüt olarak da yedi bölge avukat sayısını en fazla bünyesinde barındıran barolardan hareketle bu karar alındı. Daha sonradan 14.03.2010 tarihinde çalışma kurulu toplantıları yapıldı, bu davet üzerine yedi bölge temsilcilerini gönderdi, ben de o çalışma grubunun içerisindeydim.

Biz daha ilk toplantıda, bu toplantıda birçok barodan temsilci arkadaşlarımızın da belirttiği üzere kovuşturma aşamasının adli yardımda değerlendirilmesinin sakıncaları belirtildi ki, bizim görüşümüzde bu yönde. Bu nedenle iki ayrı konunun tek bir kurulla oluşamayacağını belirttik ve o gün iki ayrı kurul kurulmasına karar verildi ve o tarih itibariyle de şimdi huzurunuzda bu toplantının yapılmasında, size yapılan çağrıda da olduğu gibi etkili olan bir kurul çalışması yapıldı. Eksik olmasın Barolar Birliği de bu konuda bize yardımcı oldular, imkân sağladılar. Bu toplantıdan önce biz dört tane toplantı yaptık arkadaşlar. Bu toplantıların bir kısmı günü aşan toplantılar oldu, son size davetin yapılacağı toplantıyla ilgili olarak daha öncesinde Ankara Barosunun da tetiklemesiyle Antalya’da yapmış olduğumuz lokal küçük bir toplantıda aldığımız karar doğrultusunda en son toplantımızı 11.12.2010 tarihinde yaptık, sabah 9.00’dan akşam yaklaşık 21.00’e kadar devam eden bir toplantıydı.

Eksik olmayın buraya kadar geldiniz kış koşullarında, gecikmeli bir saate kadar kaldık, ancak bilin ki bu kurulda dört toplantısında bundan daha fazla saatlerle çalıştı, tabii yedi kişiyle çalışmanın buradaki kuruldaki fazla sayıyla çalışmak birbiriyle belki orantılanamaz ama bizim CMK’nın yaşanan sorunları, birbirimizi algılama açısından yaşanan sorunlar, özellikle birlik ve barolar açısından olabilecek görüş farklılıklarını ortadan kaldırmak amacıyla bu kurulun kurulması çok elzemdi, önemliydi. Zannediyorum herhalde hayırlı bir işe vesile olduk, ben o nedenle çok mutluyum. Kurulun ilk toplantısında İzmir Barosundan gelen Şakir Bey vardı, şimdi o seçilmediğinden dolayı aramızda değil, onu sevgiyle anıyorum. İsmail Onur Samsun’dan bölgesi itibariyle kalabalık olduğu için İsmail Bey aramızda değil, onu sevgiyle anıyorum. Enver Han, aynı zamanda Malatya Barosunu temsilen, Murat Bilgin Antalya Barosunu temsilen, Orhan Şimşek Ankara Barosunu temsilen bendeniz İstanbul Barosunu temsilen bir yapılanma içerisindeydik. Özür dilerim Özkan Bey İzmir, Şakir Bey’in yerine geldi, bir geldi ama pir geldi, biraz sonraki konuşmasında da onu göreceksiniz. Önemli katkıları var bize, özellikle CMK’nın ilk yapılandığı andan itibaren –bizim kıdemlerimiz birbirine yakın- önemli mücadeleleri olan bir meslektaşımız.
Aslına bakarsanız sizleri dinlerken biz bütün sorunların ortak olduğu kanısına vardık. Ben İstanbul’u temsilen size rakamları verdiğim zaman, hakikaten olayın ne kadar vahim olduğunu, bazen şey diyorduk acaba bu sorunları yaşamakta biz yalnız mıyız diyorduk, bunun öyle olmadığını, İstanbul’un geçmişte yaşadığı, halen yaşadığı sorunları sizlerin de yaşadığını çok net görebiliyorum. Birkaç baromuz hariç hemen hemen oldukça önemli şikâyetler dile getirildi, o birkaç baromuzda aslında sorunların ortak olduğunu ve çözüm arayışı içerisinde olduklarını altını çizerek de vurguladılar.

Değerli arkadaşlarım, İstanbul’daki CMK’daki görevli avukat sayısı 6000, zannediyorum bu sayı Türkiye’nin üçüncü veya dördüncü büyük barosu şeklinde oluyor. Sadece CMK’ da görevlendirme alan açısından bunu belirtmek isterim. Biz buna rağmen bazı arkadaşlarımız ödemelerini iki ay, bazen üç ay, bir arkadaşımız barosunu hatırlayamadım altı aya vardığını söyledi, korkarım bu gidişle bir yılı bulacak dedi. Biz son dört yıldır, bir yıldan erken ödeme almıyoruz. Yani biz bu sorunu dört yıldır yaşıyoruz, bir yıldan önce ödeme falan alındığı zaman biz şükrediyoruz. Arkadaşlar vergilerinin makbuzlarını kesiyorlar, vergi dairelerine ceza ödemek durumunda kalıyorlar ve maalesef bu sorun bir hayli üst safhaya ulaşmış durumda. Biz bu arada şunu da yaptık, Barolar Birliğimizin değerli yönetim kurulu üyelerinin başta Cengiz Bey olmak üzere Bakanlık nezdinde, gerek Maliye Bakanlığı ve gerek Adalet Bakanlığı nezdinde yapmış oldukları toplantılara benzer biz de bazı benzer toplantılar yaptık. Bir önceki başkanımızla ben de bu toplantılara katıldım. Fakat orada şunları tespit ettim, Maliye Bakanlığının bürokratlarıyla Adalet Bakanlığının bürokratları bir kere olayı temelinden çok farklı görüyorlar, felsefi yaklaşımları başka. Adalet Bakanlığının bürokratlarıyla bazı şeylerde anlaşabiliyorsunuz, neticede ortak noktanız hukuk ama Maliye Bakanlığıyla bunu görebilmek çok fazla mümkün değil.

Sizleri bilmiyorum ama benim katıldığım iki toplantıda, Başkanımın katıldığı diğer toplantılarda her seferinde farklı muhataplarla karşılaşıldı ve her seferinde farklı şeyler anlatılmaya çalışıldı. Bir bakan değişikliği oldu, bu bakan değişikliğinden sonra gelen bakan her şeye biraz daha samimi yaklaştı, fakat yine bürokrasinin içerisinde bu olay takıldı, kaldı. O nedenle ben özellikle bu toplantıyı son derece önemsediğimi, buradan çıkacak sonuç bildirgesi veya adına ne dersek, Barolar Birliğini önemli derecede şahsım adına, kurul adına ve kurulun kendi bünyesinde temsil ettiği bütün barolar adına takipçisi olunması gerektiği düşüncesi içerisindeyim. Bu şimdiye kadar söylediklerim kurulla ilgiliydi, biraz da arkadaşlarıma teşekkür kısmıydı.

Müsaade ederseniz İstanbul Barosunun konuyla ilgili görüşlerini ben dile getirmek isterim. Belki cüretimi bağışlayın, ben bundan biraz fazla yaptım ve arkadaşların önlerine birer adet koydum, çünkü metin uzundu, biliyorum ki toplantının akışı itibariyle de bunu bire bir okumak çok mümkün değil.

Öncelikle biz içinde bulunduğumuz dönem itibariyle CMK bağlamında Türkiye Barolar Birliğine öteden beri egemen olan bakış açısının, yani bir değerlendirmeye muhtaç görülmeksizin, mutlak doğru olarak nitelendirilmesi ve bu nedenle sistemin özüne ilişkin bakış açılarının sisteme özgü felsefe yaklaşımlarla çelişmesine karşın ısrarlı olarak sürdürülmesidir. Yani Barolar Birliğinin önceki yönetimlerinde de gözlenen temel saptama, zorunlu müdafilik kurumunu sorunlu alan olarak tanımlanmaktadır. Şimdi zorunlu müdafilik alanı hakikaten sorunlu bir alan olarak tespit edilmiş durumda. Kulislerde yaptığımız konuşmalarda da bu kısmen dile getiriliyor. Özünün niteliği ve niceliğinin taşıdığı ve doğal kabul edilmesi gerekene bu sorunlar nedeniyle de giderek küçülmesi gereken bir yük olarak görülmüş ve anlaşılmaktadır. Bugün itibariyle maalesef sanki böyle bir sonuç algılanıyor noktasındayız, sanki biz İstanbul Barosu olarak bizi çok rahatsız ediyor düşüncesindeydik, kurumdaki arkadaşlarda bu düşünce içerisindeydik ama öyle görüyorum ki bütün barolar açısından da bu sorun ortak sorun haline geldi. Daha açık bir deyişle ilk CMK kapsamında genişletilmiş alana mevcut sistemle ücret ödenemeyeceği anlaşılınca kapsam daraltmasına gitmeyi öngören yürütme anlayışına ortak olunmamalıdır.

Hiçbir biçimde aslı olmayan zorunlu müdafiliğin ceza avukatlığını öldürdüğüne dair yaklaşımlar biz İstanbul Bilgi Üniversitesinin verisinden hareketle bir istatistik çalışmadan bu paragrafta bahsetmiştik, atlamadan da bahsetmekte fayda var. Şu anda Bilgi Üniversitesinden öğretim görevlisi arkadaşımızda aramızda, sadece bir tek üniversite olarak katıldılar. Zannediyorum herhalde buradaki çalışmayı ve verileri belki daha akademik düzeyde tartışacaklar bu da bu toplantının ne kadar önemli olduğunu, akademi dünyasına da farklı boyutlar getireceğini gösteriyor. İşte o üniversitenin yapmış olduğu çalışmalarda ceza avukatlığını öldürdüğüne ilişkin düşünce çürütülmüş ve zorunlu müdafiliğin toplam ceza davaları içinde sadece yüzde 2.3’lük bir paya sahip olduğu kanıtlanmıştır. Ancak bir şehir efsanesi gibi yayılarak ve yayıldıkça büyüyerek gelişen bu dalga iyi niyetli pek çok meslektaşımızın da etkilenmesini sağlamış ve kurum felsefi temellerinden kopartılmıştır. Bugün birçok baroda benimde mensubu olduğum baroda tartışılıyor, CMK avukatlığı, zorunlu müdafilik, ceza avukatlığını öldürdüğü söyleniyor, ben bu görüşe maalesef katılmıyorum.

İstanbul Barosu olarak bütün baroları, başta Barolar Birliğini düşünsel anlamında yanımızda görme isteğinin temelinde yargıç ve savcıların bu sisteme bakış açılarındaki inançsızlık vardı. Zannediyorum ortak kanılarımızdan, şikâyetlerimizden biri de bu. Ancak biz 2009 – 2010 yılları içerisinde İstanbul Barosu tarafından yapılan ve sekiz buçuk ayı bulan görevlendirmesiz eylemlilik döneminde yasanın açık hükmüne rağmen avukatsız olarak yapılan işlemler sırasında en küçük bir kavramsal kaygı taşınmamış ve bir süre sonra sanki bir böyle bir kurumsallıkmış yokmuş gibi, zorunluluk ve ona bağlı kavramlar göz ardı edilebilmiştir. Bakanla yapmış olduğumuz toplantılarda da müsteşar ve bürokratlarla yapılan toplantılarda biz eylem sürecindeydik, bunu ısrarla anlatmamıza rağmen bu hukuksuzluk görmezlikten gelinmiş ve adeta kanıksanmıştır sevgili arkadaşlarım. Böyle bir tablonun fiilen yaşanmış olması karşısında zorunlu müdafilik kurumunun ayakta tutulması mücadelesi verilmesi gerekirken, onu giderek küçülten ve işlevselliğini kısıtlayan önerilerle sorunsuz alan yaratmak varlık nedenimiz bakımından hiç de rasyonel değildir arkadaşlar.

TBB taslağında yer alan ve soruşturma safhasıyla kovuşturma safhalarını birbirinden ayıran algılama biçimi, özünde bu ülkelerin bir bölümünden vazgeçmek anlamını gelirken, adli yardım kavramıyla zorunlu müdafilik arasındaki benzerlikler ile farklar konusunda da gündemi getirmektedir. Nitekim birçok barodan arkadaşımızla bunun neden olmaması gerektiği konusunda gerçekçi tespitlerini de yaptılar. Adli yardım kavramı içinde ceza muhakemesinin kovuşturma safhasında yer alması bu ilkelerin yaşama geçmesine olanak vermeyecektir maalesef. Sistemin işleyiş biçimi buna olanak vermeyeceği gibi ceza yargılaması sistemi içinde ayrılmaması gereken unsurları da mutlak bir farklılaşmaya götürecektir. Bazen Avrupa ülkelerinde, Anglosaksonları bilmiyorum ama Kara Avrupa’sı ülkelerinde adli yardım içerisinde bunun değerlendirildiği söyleniyor, fakat Türkiye’deki CMK’da yaşanan ciddi insan hakları sorunları, sanık savunma açısından yaşanan sorunlar, savunmanın yaşadığı sorunlar açısından bunun adli yardım içerisinde düşünülmesinin ben vahametini siz kurulun dikkatine sunmak isterim.

2006 değişikliklerine egemen bakış, yani 5560’la ilgili yapılan egemen bakış açısının ekonomik kaygılar olduğu ve bu kaygılar nedeniyle zorunlu müdafilik alanının daraltılmış olduğu düşünülürse, şimdi aynı kaygılar nedeniyle soruşturma ve kovuşturma safhalarının ayrılması ve adli yardımın parasal kaynaklarının daha bir elverişli olduğu yaklaşımından hareketle yeni alanlar belirlenmesi, iddia ve ilkelerden vazgeçilmesi anlamını taşımakla kalmayıp, evrensel hukuksal ilkelerden de vazgeçildiği anlamını taşıyacaktır. Taslakta yer alan sarf belgesi uygulaması da benzer bir yeni yorum gereksinmektedir. Zorunlu müdafilik niteliği itibariyle yargılamanın diğer süjeleriyle ilişkilerinde taşıdığı mücadele böyle bir uygulamaya asla elvermez, sarf kararının neden olmaması gerektiğini başta Kocaeli Barosundan gelen arkadaşım, Sakarya Barosundan gelen arkadaşım gayet açık bir şekilde ortaya koymuştur. Yani ben Ceza Kanununun 6.maddesindeki yargının kurucu unsurlarından biri de avukattır, avukat işte savcıyla eşittir, buralara girmek istemiyorum. Bunun kabul edilebilirliği mümkün değildir.

Dolayısıyla bu konuda ilk uygulama, yani Barolar Birliği ve barolar eliyle bu ödemelerin yapılması noktasını tekrar kazanmak zorundayız. Yani vermiş olduğumuz mevziiyi geri alma mücadelesi, artık bu nasıl olacaksa bunu bilemiyorum, bu ortak aklı hep birlikte yaratmak zorundayız.

Yürütmenin üç yıl önce de yönetmelik yapılırken -2007’den bahsediyorum- gündeme getirdiği bu sarfla ilgili düşünce, başka İstanbul olmak üzere birçok baronun ısrarla duruşuyla vazgeçildi ama bugün ne hikmetse tekrar önümüze getirilmiştir arkadaşlar. Zorunlu müdafilik ücretleri konusunda TBB ve baroların ortak bir görüş saptamasına ihtiyaç bulunduğu kanasındayız. Bu noktada da ben sevinerek Barolar Birliğinin asgari vekâlete ücreti düzeyinde bizlerden çok farklı düşünmediği noktasında olduklarını müşahede etmiş bulunuyoruz. Yukarıdan bu yana sözünü ettiğimiz zorunlu müdafilik kavramı, içeriği ve amaçları itibariyle baroların asli görevi olmakla birlikte sadece ücret ağırlıklı nitelendirilecek bir durum da değildir. Adeta biz ücret peşinde koşan insanlar konumuna düşürülüyoruz, hâlbuki sabah 10.00’dan beri bahsedilen gerekçelere baktığınız zaman ücret olayın bir kısmı, bugün CMK avukatları motivasyonlarını yitirmişlerse, eğitimsel anlamında bir takım sıkıntılardan bahsediyorsak, bunun en büyük sebebi bu, bunu görmezlikten gelemezsiniz. Türkiye ölçeğinde de para almadan bunun yapılmasını bekleyemezsiniz sevgili arkadaşlarım. Dolayısıyla yürütme, siyasal iktidar buna ne derseniz deyin bu noktada kaynağını ayırmak zorundadır.

Ücretler konusundaki mücadele, ilkelere konusundaki mücadeleden ayrı ve özgün bir içeriktedir. Özlük hakları mücadelesinin temel amacı gölgelemeden yapılması, çok önemli bir strateji olarak paylaşılmalıdır. Unutulmamalıdır ki hak edilen ücretler onu ödeyen yürütmenin söz konusu ilkeleri ne denli sahiplenmekte olduğunun bir göstergesidir. Bu alanda özellikle CMK ücret tarifesi ve avukatlık ücret tarifesi farklılığının ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bazı barolarımız tarafından biliyorum asgari vekâlet ücretinin altında görev kabul ettiğinizde disiplin soruşturmaları açılabilirken, biz bunun beşte biri oranındaki tarifeler üzerinden bu mücadeleyi götürmeye çalışıyoruz. Geçen yılki mücadelenin içerisinde bizler bakanlığın bazı yetkilileri tarafından en azından Strateji Geliştirme Başkanlığıyla bir noktaya gelinmişti asgari vekâlet ücretinde, fakat ne hikmetse Kozaklı’da bunun şifahi mutabakatının bakanlıkla yapılmasına rağmen yüzde 2,3’lük tarifede artış yapılarak adeta bizimle alay edilmişti ve biz buna da gereken cevaplara maalesef verememiştik.

Değerli arkadaşlarım ben elimdeki yazının son bir kısmını size vererek, en azından bana ayrılan süreyi tamamlamak isterim. Birçok ilden gelen arkadaşlarımız atanan sayılarla ilgili bazı örnekler verdi. Biz sadece bu sene 70 bine yakın atama yapmışız, 5560 sayılı yasadan önce 320 bin bizim tavan atamamızdı. 5560’la daraltılmasına rağmen 70 bin atama ama ücretler hala alınamıyor ve aynı ücretler noktasında. Yani üç iş yapacağınıza bir iş yapıyorsunuz ama ücretinizi alamıyorsunuz. Şimdi bu noktaya peki neden gelindi? Ücretlerle ilgili özellikle masraftan KDV alınmıyor idi, masraftan KDV alınmasının yasal gerekçesini hepiniz biliyorsunuz, yasal bir zorunluluktu. Uygulanmıyordu ama ne hikmetse son üç dört yıl içerisinde bu uygulanmaya başladı, İstanbul için söylüyorum bunu. Bu neden uygulandı? Aslına bakarsanız bakanların söz geçiremediği bir takım bürokratları veya ulaşamadığı bürokratların verdikleri düşünceler, özellikle kraldan ziyade kralcı başsavcılıkların uygulamaları nedeniyle hatta iktidarın başsavcılara, başsavcıların da ilgili savcılara bunu uygulamazsanız zimmet çıkartırım tehditleriyle maalesef bugün bu noktaya gelmiş bulunmaktayız. Belki bu toplantıdan çıkarılması gereken en önemli sonuçlardan biri Barolar Birliğiyle barolar arasında CMK konusundaki üç yılı bulan bu kopukluğun giderilmiş olması anlamında bu toplantı son derece önemlidir. Ben tekrar katıldığınız için hepinize teşekkür ediyorum, hayırlı yolculuklar diliyorum.

TALAY ŞENOL (Oturum Başkanı)- Ben teşekkür ederim, son sözümüz İzmir’in.

Av. ÖZKAN YÜCEL (İzmir Barosu)- Değerli arkadaşlar yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eden avukatlar. Şimdi sanıyorum CMK konusunda bir değerlendirme yaparken, sorunun esasen nereden kaynaklandığını, CMK’da asıl korunmak istenen değerin ne olduğunu önce tespit etmek zorundayız. Çünkü konuşmaların genelinde, sorunları konuşurken bütün meslektaşlarımız, bütün baro temsilcileri birbirine üç aşağı beş yukarı benzer şeyler söylediler. Ücretlerden konuştuk, geç verilmesinden konuştuk, gece hizmet yapalım mı yapmayalım mı dan konuştuk. Acaba yargılama aşamasında bunu biraz daha daraltsak iyi mi olur diye konuştuk. Ama bütün bunları konuşurken sanırım CMK’da müdafi görevlendirilmesine ilişkin asıl önemli boyutu biraz gözden kaçırdık. CMK’daki müdafi görevlendirilmesine ilişkin hüküm avukatların para kazanmasını amaçlayarak kurulmuş bir hüküm değildir, birincisi bunun adını koyalım.

Bu hüküm sanık hakları içindir, bu hüküm adil yargılanma hakkı içindir, adalete erişim ya da savunma hakkının yaşama geçirilebilmesi içindir. Yani Avukatlık Yasasının birinci maddesinde avukatlara yüklenmiş olan görevin yerine getirilebilmesi içindir esasen. Bu yönüyle bakınca işte o zaman bu değerlendirmeyi yaptıktan sonra şunu çok net söyleyebiliyorsunuz. Kapsam daraltmasına her şekilde karşı çıkmak lazım. Sebebiniz ister gece yarısı çektiğiniz zorluklar olsun, ister ceza yargılamasında acaba serbest avukatlığı öldürüyor mu düşüncesi olsun, her ne amaçla bakarsanız bakın işte o zaman kısıtlamaya karşı çıkmak zorunda kalırsınız. Niye karşı çıkmak gerekir? Çünkü buyurun ilk daraltma yaşandı, oranları verdi meslektaşım, 220 binden 70 bine düştü. Merak ediyorum acaba bu arada kalan 140 bin, yani CMK’dan müdafi görevlendirilmeyen 140 bin kişi serbest avukatlara mı vekâlet verdi, serbest avukatların vekâletname sayısı 140 bin arttı ve o kadar çok paramı kazanmaya mı başladı bu avukatlar? Bir yanlış yapıyoruz arkadaşlar, bir yandan insan haklarına, adalete erişim hakkına, adil yargılanma hakkına kurşun sıkarken, bir yandan da aslında kendi meslek tekelimize kurşun sıkıyoruz. CMK alana avukatların meslek tekeli alınlarından bir tanesidir, savunmamız gereken şey, ceza yargılamalarının tümünde müdafisiz yargılama olmamasını istemektir, bu işin birinci boyutudur. Bunu ne olursa olsun bu şekilde gerçekleştirme niyetinde değiliz.

İkinci bir boyutu daha var evet asgari ücret tarifesinin altında bir ücret avukata ödenmez. Bir düşünün, her biriniz kendi illerinizden geldiniz, bu işleri yapan insanlarsınız, ben de 21 yıllık avukatlık yapıyorum, ceza avukatlığı yapıyorum. CMK sistemi kurulduğu günden bu yana İzmir’in CMK servisinin içerisindeyim. Bir düşünün en az beş kez göreve gidiyor meslektaşlarınız, her görevlendirmede bin lira verirseniz meslektaşınıza, yani ayda beş bin liralık bir ücreti bir kazanımı garanti haline getirirseniz, o meslektaşınız bir boşanma davası alırken üç otuz parayı dava alır mı? Kira bedeline karşılayabilmek için aman ben bu davayı kaçırmayım diye hareket eder mi? İşte haksız rekabeti önleyecek alanlardan bir tanesi, işte avukatın yaşam alanını, yaşam kalitesini yükseltecek alanlardan bir tanesi. O nedenle sebebimiz ne olursa olsun kapsam daraltmasına kesinlikle karşı çıkmak zorundayız. Hangi iyi niyetle hareket edersek edelim. Çünkü burada temel korunan amaç biraz evvel söylediğim gibi avukatın daha çok para kazanması değil, daha başka bir amaç var. Bu amacı sağlayacak unsurlar olarak bunun kontrol unsurları olarak biz varız. Gece görevlendirme mevzusuna gelince, temel soru şu değil, onlar sabaha kadar bekletiyorlar, sabah götürüp ifade alıyorlar ben de sabah gitsem ne olur? Hayır, soru bu değil, bir meslektaşımız söyledi, insan hakları ihlallerinin, işkence vakalarının en çok yaşandığı saatler yakalama anından gözaltı süresinin bitmesine ifade alınmasına kadar geçen süre. Yani asıl polisin elini havada yakalayacak olduğumuz zaman, asıl insan hakları ihlâllerini önleyecek olduğumuz zaman bu zaman. O yüzden daha ileri gitmeliyiz biz, demeliyiz ki yakalama anından itibaren avukat çağırılmalı. Hayır, biz diyoruz ki 24 saatlik süre dolmadı ki, daha ifade almıyorsunuz, sabah gelsek olmaz mı? Hayır, demeliyiz ki ey savcı yargıç nöbetçi misin, adliyede kalacaksın, sağlık hizmeti nasıl 24 saat devam ediyorsa adalet hizmeti de 24 saat devam etmek zorunda.

Şimdi kim hesabına verecek gecenin saat 20.30’nda ifadesi alındıktan sonra savcının karşısına mevcutlu olarak çıkarılan kişinin evrakına savcının şöyle bir bakıp ondan sonra da serbestsin gidebilirsin demesinde, 20.30’dan ertesi gün saat 10.00’a kadar geçen sürenin hesabını kim verecek? 24 saatlik süre dolmadı diye biz her şey yolunda, her şey hukuka uygun falan mı diyeceğiz? Biraz iğneyi kendimize batıralım, biraz başka yerlere bakalım. Bunları söylerken asla tekrar söylüyorum, hedeflerden bir tanesi mutlaka asgari ücret seviyesine çıkartmak olmalı ücretin bunu sağlamak için mutlaka ve hep birlikte hareket etmeliyiz. Herkes söyledi bu koşullar altında çalışılmaz ama bu kadar para veriliyor diye de avukatlık mesleğinin eksik, gedik, yalan, yanlış yapılmasını hiçbir şey haklı göstermez. 300 lira alıyorum, 300 liralık savunma bu kadar olur, hayır avukatlık yapıyorsun, ister 300 lira al, ister 300 bin lira al, avukatlık yapıyorsun ve avukatlık mesleğinin onurunu düşürmek konusunda herhangi bir davranış özgürlüğü hakkına sahip değilsin. Bunu söyleyebilmek zorundayız, kendi büromuzdaki meslektaşlarımıza söyleyebilmek zorundayız. Barolar Birliğine söyleyebilmek durumundayız, birbirimize söyleyebilmek durumundayız ve bu ücretin yükseltilmesi için de elimizden gelen neyse onu yapmak zorundayız.

Bir görüntü var barolar görevlendirme yapıyor diye, merak ediyorum arkadaşlar size sokaktan geçen bir vatandan herhangi bir sebeple CMK’dan avukat istese barodan görevlendirme yapabiliyor musunuz? Yok, çünkü yasa söylemiş, soruşturmayı yapan merciin ya da ifadeyi alan merciinin ya da sorguyu yapan merciinin talebi üzerine, diyoruz ki karakolda işkence kötü muamele iddiasıyla bulunan şahsa aynı işkence, kötü muameleyi yaptığı iddia edilen polis memuru adam avukat istedi diye barodan avukat çağırsın, size inandırıcı geliyor mu? Peki, baroların kendilerinin görevlendirme yetki var mı? Yok, OCAS diye ya da işte başka isimler diye kullandığınız o robotların içerisinde baroların görevlendirme yapabilmesine ilişkin bir görevlendirme düğmesi yok, o zaman hangi baro görevlendirmesinden söz ediyorsunuz? Bunun mutlaka oraya konulması lazım, mağdurun kendisinin ya da ailesinin, yakınlarının talepleri üzerine baronun görevlendirme yetkisinin mutlaka girmesi lazım oraya, aksi takdirde hak ihlâllerini önleyemezsiniz. İhlâlin sorumlusundan avukat göndermesini isteyeceksiniz, olmaz böyle şey.

Üniversiteler araştırma yaptı, meslektaşımız kullandı Bilgi Üniversitesiymiş ben bilemedim. Biz de bir araştırma yaptık, bu çalışmaya gelmeden evvel biz de bir araştırma yaptık, ben kendi adliyemde kendi mahkemelerimde yaptım araştırmayı, amaca gerçekten ölüyor mu bu ceza avukatlığı diye, şöyle çıktı arkadaşlar. Asliye ve sulh ceza mahkemelerinde yüzde 3’le 5 arasında görevlendirme, CMK’dan müdafi görevlendirme oranları, 2009 yılı rakamlarını aldık, kaç dava açılmış, kaç sanık var ve CMK’dan kaç görevlendirme yapmışız. Baktık, oranladık yüzde 3’le 5 arasında, geriye kalan yüzde 95’i ne oluyor, avukat mı tutmuş bunlar? Hayır, bunların da yüzde 45 civarında avukatla temsilleri var, peki geriye kalan yüzde 50 ne oldu, avukatsız olarak yargılamaya girdi, avukatsız olarak ceza aldı, avukatsız olarak mahkûm oldu ve dava bitti. Şimdi acaba biz o kapsam daralmasına yeterince karşı çıkmayarak, kapsam daralmasının var olmasına olur vererek, sessiz kalarak ceza avukatlığını mı kurtardık, yoksa savunma hakkını mı öldürdük bir karar vermek lazım. O yüzden söyleyeceğimiz ve de yapacağımız her şey, söyleyeceğim her açıklama biraz da bu yönüyle önemli. Biraz evvel burada söylenenleri arkadaşım not etti ve işte bu konularda çalışma yapmak diye bir sonuç bildirgesi. Ben şunu söyleyeyim İzmir Barosu olarak bu toplantının yapılabilmesi için azami gayret gösteren meslektaşlarınızdan biriyim, yönetim kurulum bu konuda tam yetki verdi ama şunu söyleyeyim kapsamın daraltılmasına ilişkin anlayışın olduğu herhangi bir metnin altına imza atmam. Bunu çok ayrıntılı konuşmamız lazım, bunu defalarca konuşmamız lazım ama onun dışında evet diğer bütün sorunların çözümü konusunda ortak hareket etmeye, birlikte akıl üretmeye, birlikte bir yere varmaya sonuna kadar varız ama kapsamı daraltmak konusunu bir kez daha, birkaç kez daha konuşmak zorundayız.

Bu sonuç bildirgesinde en azından bunu söyleyen meslektaşlarımdan ricam, bu konunun yer alması konusunda ısrarcı olmasınlar. Evet sorun yaşamıyoruz, biz kendi ilimizde sorunlarımızı çözdük dedi bir kısım arkadaşlar ama bu sorunları çözdük kısımlarını da şöyle söylediler. Savcılıkla, kollukla, jandarmayla aramız ilişkilerimiz iyi insani ilişkiler kurabiliyoruz, ne mutlu size. Keşke bizde bütün bunlarla insani ilişkiler kurabilsek, daha iyi ilişkiler kurabilsek ama bir düşünün herhangi bir karakolla ilgili işkence kötü muamelesi başvurusunda bulunduğunda o karakol ya da bağlı bulunduğu birim size aynı iyi niyeti gösterecek mi? Biz niye birilerinin iyi niyetine, inayetine, onların ne kadar iyi insanlar olduklarına ilişkin davranışlara bağlayalım bir görevlendirmeden kaynaklanan haklarımızı. Bana onların iyiliği lazım değil, herkes görevini yapacak, herkes görevi neyse ona uygun davranacak ama ben de avukatların haklarını korumak için ne gerekiyorsa onu yapacağım. O yüzden bir düşünün, konuştuğumuz bütün sorunların temeline bir bakın. Savcılar evraklarda onay istiyorlar, bunun için de harç istiyorlar, yol giderlerini ödemiyorlar ya da çok düşük ödüyorlar otobüs parası veriyorlar, devam edelim bir sürü var hepsini yazdım, hepsini yazılı olarak şey yapacağım. Sizin söyledikleriniz bizim de yaşadıklarımız ama eğer görevlendirme yetkisi barolara verilirse yeniden, bu sorunları yaşar mısınız bir düşünün. Aslında talep edilmesi gereken şey, bunlar değişsin, bunlar kalksın falan değil, ben herhangi bir savcının bana ödenecek bir parayı imzalamasını istemiyorum. Hani eşittik, hani sac ayağının bir parçasıydı, hani birimiz ötekinin altında üstünde değildi falan, bunun asla kabul edilebilir bir yanı yok. O yüzden CMK uygulamasında temel alınması gereken, baz alınması gereken tek şey ya da en önemli şey bütün bu sorunların çözümü olacak aslında, yeniden görevlendirme yetkisiyle beraber, ücretlendirme yetkisinin barolara çevrilmesi.

Giderlerden söz ettik yol giderlerini alamıyoruz, CMK müdafilerinin giderleri yalnız yol giderlerinden ibaret değil, fotokopi giderleri de var ama bu kadarla da ibaret değil, o kadar ufkumuzu daraltmaya başladık ki mevcut sorunların içerisinde mücadele ederken o kadar daraltmaya başladık ki ufkumuzu. Herhangi bir CMK müdafi eğer isterse bir uzman görüşü alabilir mi? Engelleyen bir şey var mı? Yok, etkin bir savunma gerçekleştirebilmesi için bunu yapması gerekir mi ihtiyaç duyduğunda? Evet, nasıl yapacak, buna ilişkin bir gider kaleminiz var mı? Bütün bunların kısıtlama olmaksızın etkin bir savunma için ihtiyaç duyulan bütün giderlerin karşılanmasına ilişkin bir kalem CMK giderleri faslında olmalı, ücretten ayrık olarak bu düşünülmeli ve bu konuda bir girişimde bulunan bir meslektaşımız buna ilişkin ücreti fotokopi ücreti mi oradan alabilmeli, uzman görüşümü oradan alabilmeli ya da başka başka ücretler ve bunun değerlendirmesini de barolar yapmalı. Bir çok meslektaşımız söyledi acaba savcı bey bir keşfe giderken, herhangi bir yer göstermesine giderken hangi belediye otobüsüne bitmiş bugüne kadar? Benden belediye otobüsü ücretiyle olay yerine gitmemi istiyor, üstelik en başta söylediğim yere geri dönüyorum, ilk başta en hızlı şekilde oraya ulaşmak benim amacım. Çünkü ben hak ihlâllerinin engellenmesinde bir aracım aslında. Bunu yapabilmenin yolu en seri vasıtayla oraya ulaşmaktır, en mutat vasıtayla değil. Mutat vasıtayı siz binin gelin ama ben meslektaşımı taksiyle, gerektiğinde kendi aracıyla göndermeliyim, gönderebilmeliyim, bunu savcılıkların oluruna bırakmamalıyım. O yüzden savcılıkları bu sistemin içerisine sokan her şeyin bu sistemden ayıklanması gerekir, çok zor bir iş değil çünkü bu yasadan kaynaklanmıyor. Yönetmelikte yapılacak üç madde değişikliği, toplam üç madde değişikliği savcıları bu işin dışına atar, bu işi yeniden Barolar Birliğine ve barolara verir onların nezdinde bu iş gerçekleştirilir, çok da zor bir iş değil.

Benim muradım odur ki, burada bulunan 58 baro temsilcisi meslektaşımla birlikte Barolar Birliğine hazırlayıp vereceğimiz sonuç raporunda, artık yeniden bu işin barolar tarafından yapılması konusunda, gerekli girişimlerin yapılması, yönetmelik değişikliklerinin hazırlanması ve biraz evvel de söylediğimiz işte o olayın kendisinden, görevlendirmenin doğasından kaynaklanan zorlukları da ortadan kaldıracak yasal düzenlemelerin de hazırlanarak görüşmeler yapılması, girişimde bulunulma ve bunu yaparken de muhtemelen Ankara temsilcimiz olur. Çünkü Ankara’da o görüşmeleri gider gelir katılır ama kuruldan bir arkadaşımızın da bu görüşmeler esnasında olması en azından alanın içerisinden biri olarak bu görüşmelere destek vermesi ve bu yönde sonuç bildirgesinin hazırlanması, benim muradım budur. Eğer böyle bir şey çıkarsa muradıma ermiş olacağım.

Şimdi iki şey söyleyip sonra kapatacağım, çok geç oldu zaten, muhtemelen ben de geçen seferki gibi uçak kaçıracağım yine. Gelir düzeyi yüksek olanlara kovuşturma aşamasında ücret ödemeyelim kısmı bana tehlikeli geliyor, çünkü bu adli yardım mantığının bir uzantısı, adli yardım da değerlendirmemiz o değil mi? Gelir düzeyi yüksek olan diye bir değerlendirme kıstasımız var, tehlikeli geliyor ve iş alanını kısıtlayan bir şey bunun da doğru olmadığını düşünüyorum. Gücümüzün farkında olmamız gerektiğini düşünüyorum arkadaşlar, İstanbul Barosundaki meslektaşımız şey dedi 6000 müdafi, ben de 1200–1500–1800 arası değişiyor, zaman zaman artıyor, azalıyor. Şimdi mevcut CMK’da bir hüküm vardır, yer göstermeye ilişkin bir hüküm, biliyorsunuz bunu eskiden polis memurları yapardı. Biz CMK müdafileri aracılığıyla yaptığımız kavgayla bunun savcılar tarafından yapılması gerektiği, bir keşif işlemi olduğunu önce kabul ettirdik genelgelerle vesaire, bunun böyle olması gerektiğini söylediler, sonra yasa değişikliğinde yasaya girdi.

Şu anda temsil ettiğiniz insanlar ceza yargılamasında ceza dosyasında, görülmekte olan davaların en az yüzde 50’sini etkileyebilecek insanlar, böyle bir güce sahibiz. Yani biz bir şeye hayır dediğimiz o ceza yargılamasını kilitleyebilecek durumdayız aslında, bu gücün farkında olmak zorundayız ve bu gücü harekete geçirmek için, birlikte bir şeyler yapmak için yürümeliyiz diye düşünüyorum.

Küçük bir şeyle kapatacağım yaban örneklerini bilir kimi arkadaşlar hep anlatılır böyle v şeklinde uçarlar, bir yerden bir yere giderken. Bir araştırma yapılmış ve bunun bir amaçla gerçekleştiğini söylemişler, tespit etmişler. Birincisi birbirlerinin kanatlarının yarattığı rüzgârdan etki almak böylece daha uzağa gidebilmek, güçlerini daha dengeli kullanabilmek, sürünün en başındaki zaman zaman en arkaya geçermiş sürekli değişirlermiş, en baştaki rüzgâra daha fazla muhatap kaldığı için yorulmasın, sürü aynı hızla yola devam edebilsin diye. Eğer içlerinden biri tökezler yaralanır düşerse mutlaka peşinden bir başkası inermiş asla yalnız bırakmazmış ölene ya da iyileşip tekrar uçabilene kadar. Şimdi ben bu toplantıyı ben biraz o yaban kazlarının toplantısına benzetiyorum, masalar v şeklinde değil ama birlikte kanat çırpmaya başladık, birbirimizin kanatlarıyla sanırım çok daha iyi yerlere gidebileceğiz. Sizinle tanıştığıma, sizinle bir araya gelebildiğime çok memnun oldum, teşekkür ediyorum arkadaşlar.

TALAY ŞENOL (Oturum Başkanı)- Teşekkür ederim, saat 17.00’e geliyor, sabah 10.30’dan, kısa bir yemek arasını dikkate almazsak bu saate kadar son derece verimli bir toplantı yaptık, herkes özgürce düşüncelerini ifade etti, temsil ettiği baronun görüşlerini dile getirdi, ben öncelikle arkadaşlarımın süre konusunda gösterdikleri titizliğe çok teşekkür ediyorum. Bu tür toplantılara, uluslararası toplantılara katıldım, özellikle akademisyenlerin ne kadar bu disipline uymadıklarını gördüm. Gerçekten bu anlamda baro temsilcilerimizin avukatlarımızın böyle bir disiplini uygulamaları beni gururlandırdı. Biraz önce İzmir temsilcimizin bir sonuç bildirgesi dedi, sonuç bildirgesi değil, bu toplantı bir tespit toplantısıydı, sorunları tespit, görüşleri tespit. Bu tutanakla hazırlandı ve sizlere dağıtılacak, ondan sonra banda alındı çözülecek ve konu başlıklarına göre hazırlanacak. Hangi konuda hangi baro hangi görüşü ileri sürmüş, nerede ortak noktalar var, nerede farklılıklar var bunlar tespit edilip, ya kitapçık haline getirilecek veya başka bir şekilde barolarımıza iletilecek ve 22 Ocak’ta yapılması öngörülen baro başkanlar toplantısında birinci gündem maddesi olarak bu görüşülecek. İnşallah orada bir ortak görüşler paketi çıktığı zaman bu belki bir sonuç bildirgesine konu olacak. Ben sizlere tekrar bu kış gününde ve yılbaşına birkaç gün kala gelerek burada görüşlerinizi sunmanızı, avukatlık mesleğine yapılmış büyük bir görev olarak algılıyorum. Hepinize sonsuz teşekkürler diliyorum, başarı dileklerimle ve yeni yılınızı kutlayarak ve yeni yılda inşallah bireysel olarak, avukatlar olarak, ülke olarak daha başarılı, geçmişe göre daha ileriye umutla bakan bir Türkiye olarak beklentilerimizin karşılanmasını diliyorum.

Av. İSMAİL AKGÜL (Afyonkarahisar Barosu)- Afyonkarahisar Barosu olarak bizde Özkan Bey’in dediği gibi üç konuda itirazi kaydımızı koymak istiyoruz. Bir; CMK görevlendirmelerinin daraltılması, kovuşturma görevlendirmelerinde adli yardımdaki maddi durumları iyi olanlara görevlendirme yapılmaması ve bir de gece görevlendirilmeleriyle ilgili biri düzenleme yapılması hususunda biz de çekincelerimizi bildiriyoruz. Bu tür düzenlemelere de karşı olduğumuzu bildiriyoruz efendim, bu da tutanaklara bu şekilde geçerse, teşekkür ederim.

TALAY ŞENOL (Oturum Başkanı)- Tutanaklara geçti zaten, ben de o nedenle böyle bir sonuç bildirgesi, ortak bir metin olarak olamayacağını, değişik görüşlerin dile getirildiğini özgürce bunu da zapta geçtiniz, dolayısıyla sanıyorum istediğiniz yerine getirilmiş oldu, teşekkür ederim.

Av. ÖZKAN YÜCEL (İzmir Barosu)- Belki şu hususu buradaki arkadaşlara sorabiliriz, çünkü o konuda genel bir konsensüs vardı sanırım. Barolar üzerine yeniden geriye verilmesi konusunda, bu konuda aksi görüşü olan meslektaşımız, aksi görüşü olan bir baro var mı? Baroların devreden çıkartılmasını doğru buluyorlar mı?

TALAY ŞENOL (Oturum Başkanı)- Efendim hiç önemli değil, biz burada baştan bunu hedeflemedik, burada bir oylama da yapacak durumumuz yok, herkes dile getirdi, zabıtlara geçti, bu zabıtlar çözüldükten sonra ileteceğiz, ilettikten sonra dediğim gibi başkanlar toplantısı yapılacak. Başkanlar toplantısında onlar gerek görürse bir sonuç bildirgesi hazırlanır, her toplantıda mutlaka bir sonuç bildirgesi hazırlanacak diye bir şey yoktur. Bana göre o anlamda bir sonuç hedeflenmemiştir, hedeflenmediği için de ayrılan arkadaşlarımız da var, onlarda belki bu konuda çekinceleri belki vardır, hiç bu tartışmaya girmeyelim. Dolayısıyla bir tespit tutanağı yapılmıştır, işte arkadaşımızın bazı noktalarda eksik olduğu veya çekincesi olduğu, değişik konularda da belki başka arkadaşlarımız da söyleyebilirler, bu da zapta geçmiştir, dolayısıyla hepinize teşekkür ederek, yeni yılınızı tekrar kutluyorum.

CMK ile ilgili ortak bilgisayar programına gelince;

O konuyu da ben size şöyle anlatayım, böyle bir çalışmalar var, bazı barolarla da iletişim kuruldu, hatta ekipler oluşturuldu, isteyene baroya da gidiliyor. Bu konuda eğer Barolar Birliğiyle baro olarak temasa geçerseniz sizlere hem sözlü hem yazılı ve hatta eleman göndererek yardımda bulunabilir veya sizin göndereceğiniz elemanı eğitime tabi tutabiliriz, bu konuda çok teknik bir konu burada uzun uzun anlatmaya gerek yok. Ama bu çalışma var, hatta şöyle bir şey söylendi, değişik barolarımız değişik şirketlerden değişik yazılımlar alıyorlarmış ve çoğu da pek doğru değilmiş, bu nedenle Barolar Birliğimiz bu konuya önemli bir sorun olarak ele aldı ve çözmek azminde ve çözmeye de başladı. Her bir baro Barolar Birliğiyle temas ederse, bu zannediyorum sorularınıza çok daha net alınacaktır. Çok teşekkür ederim.

Av. ENVER HAN (Malatya Barosu)- Hocam o zaman ben son bir şey söyleyeyim size hitaben. Bunun bir sonuç bildirgesi olmaması gerektiğini söylediniz. Zaten teknik olarak da bu bir sonuç bildirgesi değil. Biz buna toplantı tutanak notu şeklinde ama içerisindeki hususlar aslına bakarsanız biraz da o anlamı taşıyor. 22’sinde yapılacak başkanlar kurul toplantısının bir ön adımıydı bu. Ben zannetmiyorum ki başkanlar kurul toplantısından bundan farklı bir sonuç çıksın. Eğer çıkıyorsa vay halimize, o zaman demek ki farklı bir durum var demektir, ben böyle bir şey olacağını zannetmediğim için başkanın o türlü düşüncesine saygı gösterdiğimizi belirtiyorum, o zaman o toplantının neticesinde burada konuştuğumuz, altını çizdiğimiz beklentilerimiz karşılanacaktır diye umut ediyorum. Tekrar teşekkür ediyorum, hayırlı yolculuklar olsun.

TALAY ŞENOL (Oturum Başkanı)- Toplantımız sona ermiştir. Tekrar teşekkürler.

 
 

BURSA BAROSU BAŞKANLIĞI - İLETİŞİM BİLGİLERİ - 444 50 99
Adres: Kıbrıs Şehitleri Caddesi Adalet Sarayı G-Blok Kat:1 Osmangazi / BURSA
Telefon (0224) 251 66 06
Faks (0224) 251 62 49
E-Posta baro@bursabarosu.org.tr
CMK Servisi - Telefon (0 224) 272 50 44 – 272 50 67
Adli Yardım Servisi - Telefon (0 224) 223 28 23