BURSA BAROSU

Stj.Av. Gamze Pamuk ve Stj.Av. Nesrin Mısırlı’nın Çocuk Hak ve İhlallerinde Cezasızlığın Önlenmesinde Stratejik Yaklaşım ve Siyasetin Rolü Konferansı hakkındaki raporu. (10.02.2016)



ÇOCUK HAK VE İHLALLERİNDE CEZASIZLIĞIN ÖNLENMESİNDE STRATEJİK YAKLAŞIM KONFERANSI
22- 23 OCAK 2016, ANKARA

Bursa Barosu Çocuk Hakları Komisyonuna;

KONU: Çocuk Hak ve İhlallerinde Cezasızlığın Önlenmesinde Stratejik Yaklaşım ve Siyasetin Rolü Konferansı Hakkında Rapordur.

Konferans 22-23 Ocak 2016 tarihinde Ankara’da düzenlenmiş olup katılımcıların aktardıkları bilgiler aşağıda özetlenmiştir:

Çocuk  Hak İhlallerinde Cezasızlığın Haritalandırılması – Ezgi Koman

Çocuk hak ihlallerinde cezasızlığın temel nedenleri; çocuk algısı ve hak arama mekanizmalarına erişim sorunlarıdır. Cezasızlığı tüm boyutları ve aktörleri ile görebileceğimiz bir resim ortaya koymak amacı ile “Stratejik Haritalama” sisteminin önemine değinen Ezgi Koman, çıkarılacak harita sayesinde Sivil toplum örgütlerinin de stratejik düşünebileceğini belirtti.
Çocuğa Yönelik Cezasızlığın üç boyutu

  1. İlk olarak yükümlülük sahiplerinin ihlaldeki sorumluluğu kabul etmesi, sorumluluklarla yüzleşmesi esastır.
  2. İkincisi ihlalden doğan zararı tazmin etme, telafi etme, eski hale getirme sorumluluğudur.
  3. Üçüncüsü ise ihlalin tekrarının önlenmesi için yapılması gerekenlere odaklanmaktır.

Bir Kısır Döngü Olarak Cezasızlık – Kerem Altıparmak

“Cezasızlık bir sistem sorunudur çünkü ceza verilmedikçe ağır insan hakları ihlallerine neden olunmakta ve cezasızlık bir kısır döngüye dönüşmektedir.

Türkiye’de demokrasi açığından ziyade hukukun üstünlüğünün tanınmaması meselesi vardır. Hukuk üstünlüğünün tanınmaması aslında cezasızlığın en büyük nedenidir. Tüm dünyada otoriter rejimler yükselişte ve durum 1980-90’lardan farklı. Bizzat hukuk “öğütücü” durumda yani bir cezasızlık sistemi mevcut.

Cezasızlık, ifade özgürlüğü ile de doğrudan ilintilidir. Hakikatin önünü engellediğiniz zaman ceza adaletinin de önüne geçilmiş olunuyor.

Devletin çocuklara karşı cezasızlığı kimliklerine göre işliyor. Türkiye’de ceza adaletinde çocuklar yalnızca çocuk olarak değil; Kürt çocuk, Roman çocuk, Alevi çocuk … olarak değerlendiriliyorlar. Devlet, muteber görmediği çocukları hukuk korumasının dışına çıkarıyor.”

Cinsel Şiddet Vakalarında Cezasızlık – Av. Şahin Antakyalıoğlu

“Cinsel şiddet vakalarında yaşanan ve cezasızlığa sebebiyet veren ihlaller ilk olarak polis karakolunda başlıyor. Mağdur çocuğun öncelikle çocuk şubede dinlenmesi ve uygun ortam olması gerekiyor. Bunların olmayışı en baştan cezasızlığa neden olabiliyor çünkü mağdur çocuktan sağlıklı beyanlar alınamıyor, deliller uygun koşullarda toplanamıyor, eksik soruşturma yürütülüyor ve tüm bunlar cezasızlığa neden oluyor.

Alınan eksik ve hukuka aykırı beyanlar mahkeme aşamasında şüpheye sebep oluyor ve “şüpheden sanık yararlanır ilkesi” uygulanarak çocuğun mağduriyeti daha da fazlalaştırılıyor. Ayrıca bu süreçte çocuk, toplum tarafından etiketleniyor.  Mağduriyetler içinde kaybolan çocuk bir an önce bu etiketten kurtulmak amacı ile çoğunlukla şikâyetinden de vazgeçiyor. Böylece failler cezasız kalıyor.”

Okullarda Fiziksel Güvenlik ve Cezasızlık – Mehmet Onur Yılmaz
“Çocuklar Okullarda Neden Ölüyor?”

“ Denetimsizlik ve standart dışı uygulamalardan dolayı okulların fiziksel koşulları çok kötü durumda. Mevcut okul yapı stoku fiziksel güvenlik açısından hiç denetlenmiyor. Bakımsız demir kapılar, okul bahçesinde açık unutulan çukurlar, önlem alınmayan asansör boşlukları, projesiz ve yanlış monte edilmiş lavabolar çocukları öldürüyor.

Okullardaki yenilenme, tadilat ve tamiratlar okul müdürlerinin inisiyatifinde ve denetimsiz, projesiz, onaysız şekilde yapılıyor. Eğitim sistemimizde, okulların çocuklar için fiziksel olarak güvenli olup olmadığını denetleyen hiçbir sistem yok.  Eğitim mevzuatı bu anlamda kör ve sağır.

Okullardaki her ölümün ardından yetkililer soruşturma yapma gereği duymadan ağız birliği yapmışçasına olayın bir kaza ve münferit bir vaka olduğunu belirten  açıklamalar yapıyor. Oysa her yıl okullarda en az 20 çocuk yaşamını yitiriyor. Bu tür olayların ardından Milli Eğitim Bakanlığı çocuğun ve ailesinin tarafında durup çocuğun hakkını  araması ve savunması gerekirken kendisini ( devleti ) ve sorumlu personelini savunmaya,  çocukları suçlamaya geçiyor. Örneğin okuldaki ihmalkârlık yüzünden üzerine lavabo düşerek yaşamını yitiren Efe Boz olayında, devlete göre Efe yaramazdı bu sebeple mevcut ihlal meşru gösterilmeye çalışıldı. Ayrıca ailelere dava açmamaları konusunda psikolojik ve idari baskılar uygulanıyor, bu durum beraberinde cezasızlığı getiriyor.”     

Yaşam Hakkı İhlallerinde Cezasızlık – Av. Rojhat Dilsiz

Yaşam hakkı ihlallerinin geçmişte de bugün de en yoğun yaşandığı bir coğrafyadan geldiğini belirterek söze başlayan Av. Rojhat Dilsiz ise şunları kaydetti:
“Doksanlı yıllarda yaşanan hukuk dışı uygulamalar ve akabinde uygulanan cezasızlık durumu bu ihlallerin taşındığı AİHM tarafından büyük cezalar verilerek kaldırıldı. Maalesef aradan yıllar geçmesine rağmen bugün aynı sistem “topyekün temizlik” adı altında sivil halka aynı zulmü uyguluyor. Sokağa çıkma yasağı süresince 200den fazla sivil hayatını kaybetti ve bu kayıplar her geçen gün artarak devam ediyor. Yaşanan hukuk dışı uygulamalara karşı başvurulabilecek tek yol olan yargı maalesef faillere ceza vermiyor. Spesifik olarak ele alabileceğimiz Yahya Menekşe dosyasında fail belli olmasına rağmen tüm aşamalarda etkin bir soruşturma yapılmamış, deliller toplanmamış ve fail polis memuru hakkında beraat kararı verilerek bu karar bir süre önce Yargıtay’da kesinleşmiştir. Aynı şekilde Nihat Kazanhan dosyasında da sadece bir kişinin üzerine suç yığılarak esas organizasyon bertaraf edilmeye çalışılmaktadır. Yaşam hakkı ihlallerindeki cezasızlık hali benzer durumlardaki faillere güç veriyor.  Nitekim yargı karşısında cezasızlık zırhından faydalanacağını bilen failler daha pervasızca hareket edebiliyorlar.  Bu gücü de kendilerini koruma ve kollama görevi üstlenmiş olan iktidar odaklarından alıyorlar.”

Çocuk Hak İhlalleri ve Cezasızlıkla Mücadelede Medyanın Rolü – Gökçer Tahincioğlu

“Fırat Simpil, Berkin Elvan, Mahsun Mızrak, Enes Ata dosyaları ile ilgili yaşam hakkı ihlallerinin medyada farklı ele alındığının farkında olmak önemli. Cezasızlık, vicdan ile ilgili değil; adalet ile ilgili bir mevzu. Çoğu sivil toplum kuruluşu bu dediğim şeye karşı çıksa da çocuklarla ilgili olan bitenlerin tüm çıplaklığı ile paylaşılması gerektiğine inanıyorum. Hikâyeler, raporlar ve atılan adımlar apaçık anlatılmalı, dönüştürücü olabilmek için ortak bir dil oluşturmak önemli. Yanımızdakileri ikna edebilmeliyiz. Çocukların başına gelenler ve bunu yapanlar duyurulmadıkça benzer olaylar da sıkça yaşanmaya devam edecektir.“

Çocuk İş Cinayetleri – Dr. Arif Müezzinoğlu
“ İş Cinayetleri Raporları

2013-----1235
14 yaş ve altında18 çocuk işçi, 15-17 yaşında 41 çocuk/genç işçi

2014-----1886
14 yaş ve altında 19 çocuk işçi, 15-17 yaş arasında 35 çocuk/genç işçi

2015-----1730
14 yaş ve altında 18 çocuk işçi, 15-17 yaş arasında 45 çocuk/genç işçi

İş cinayetleri raporlarına bakıldığında yaşamını yitiren çocukların sayısı her yıl artmaktadır. Ancak raporlar ve istatistikler arasında farklar vardır, çalışan çocuklar kayıtsız olarak çalışmakta ve bu durum beraberinde birçok mağduriyeti doğurmaktadır. Ahmet Yıldız, Eren Eroğlu ve Velican Çelik davaları çocuk iş cinayetlerinde cezasızlığın en somut örneğidir.“

Kapalı Kurumlarda Cezasızlık-Av.Sabit Aktaş/Emrah Kırımsoy

“Suça sürüklenen çocuk açısından öncelikle gözetilmesi gereken üstün yarar ne yazık ki göz ardı ediliyor. Çocuğun hak ihlaline uğrayacağı mahkeme tarafından bilinmesine rağmen çocuğun aleyhine tutuklama kararları veriliyor. Çocuğun sürüklendiği suç gereğince cezalandırılması, bu cezalandırılmanın kapalı kurumda çektirilmesine dair kanaat çocuğun örselenmesine, istismar edilmesine zemin hazırlıyor. Çocuk, suç işlediği andan itibaren adeta yetişkin olarak kabul edilerek tutuklanmasına dair hüküm kurulmaya çalışılıyor; suça sürükleyen nedenler gözardı edilerek çocuğun korunması gereken üstün yararı korunmuyor.

Çocuk kapalı kurumda kalmaya başladığında çoğu kez şiddete, istismara uğruyor. Bu istismarı kapalı kurumdaki memurdan ya da kapalı kurumda kalan başka suça sürüklenen çocuktan görüyor. Ancak bu durum çoğu kez cezasızlık ile sonuçlanıyor.

Son yıllarda gündeme gelen Pozantı, Sincan ve Şakran cezaevlerindeki istismara yönelik yapılan raporlamalarda görülüyor ki; hak ihlalleri cezaevlerindeki kameraların görüş açısında olan yerlerde değil kör nokta olarak tabir ettiğimiz bölgelerde gerçekleştiriliyor. Çocuk istismara uğrasa da maruz kaldığı eylemlerle bir daha karşılaşmamak adına yaşadıklarını anlatamıyor. Bu durum da  kamu görevlisinin cezasızlığına neden oluyor.“

Roman Çocukları – Av. Sinem Hun / Yücel Tutal (Roman Hakları Derneği)

“Roman çocukları özellikle eğitim hakkı hususunda hak ihlallerine uğruyorlar. Eğitim hakkı ihlali karşısında hukuki dayanaklarımız Anayasa’nın 10.maddesi ,Türk Ceza Kanunu’nun 122.maddesi ve 657 Sayılı Kanun’un 7. Ve 125. Maddeleri olurken ayrıca doğrudan ve dolaylı ayrımcılığa yönelik AİHM kararları (Sampani/ Yunanistan, Sampanis/ Yunanistan, D.H/ Çek Cumhuriyeti ,Orsus vd./ Hırvatistan, Horvart ve Kiss/ Macaristan) Sayılan kararlara ek olarak ana ilke olarak kabul ettiğimiz BROWN /ABD kararı (Eğitimde ayrı ama eşit prensibi geçerli olamaz. Ayrışmış eğitim mekanları doğaları gereği eşit olamazlar)

Yasalarla güvence altına alınmış olmasına rağmen roman çocuklarının eğitim hakkı ihlaline uğraması önlenemiyor. Nefret ve ayrımcılık suç sayılmasına rağmen çocuklar roman oldukları için diğer çocuklardan ayrı muamele görüyorlar.

Adrese dayalı sisteme göre okullara yerleştirilen çocukların aileleri çocuklarının roman çocuklarla birlikte eğitim görmesini istemiyorlar. Roman çocukları azınlık olduklarında dışlanıyorlar. Bu durum da çocuğun verimini, eğitim görme isteğini düşürüyor.

Öğretmenlere bu hususta büyük görevler düşerken çoğu zaman karşılaştığımız tablo hiç iç açıcı olmuyor. Öğretmen roman çocuğun eğitim hayatının sırf roman uyruklu olduğu için kısa süreceğinden hareketle diğer çocuklara verdiği eğitimi vermiyor. Okul idarecilerinin, gözetilmesi gereken bu dengede sorumluluklarını yerine getirmediği durumlarla da karşılaşılıyor. Aile, çocuğunun roman çocuk ile eğitim görmesini istemediğinde eşitlik prensibi gereğince hareket etmesi gereken okul idaresi roman çocuklarına ayrı bir sınıf oluşturma gibi yanlış bir yola başvuruyor. İdareciler çocuğun eğitim ve öğretimi konusunda temel görevli olmalarına rağmen toplumsal önyargılarını mesleklarinin üstünde görerek roman çocuğunun hak ihlaline maruz kalmasına; eğitim hayatının kısa sürmesine sebep olabiliyorlar.“

Cezasızlıkla Mücadelede Siyasetin Rolü Nedir? - CHP milletvekili  Av. Şenal SARIHAN ve HDP milletvekili Burcu Çelik Özkan
“Özellikle çatışma bölgesinde yaşayan çocukların hak ihlalleri ile ilgili olarak mevcut İnsan Hakları Komisyonunun çalışmaları yeterli olmuyor. Başta cezasızlık sorunu olmak üzere çocukların yaşadığı hak ihlallerine yönelik gerekli çalışmanın yapılması için mecliste “Çocuk Hakları Komisyonu” kurulması gerektiğini düşünüyoruz.  Çatışma bölgesinde yaşanan ihlallerin hangi boyutlara vardığını bilmemize rağmen mevcut komisyon ile bu ihlallerinin çözümüne yönelik çalışmalar ne yazık ki yeterli değil.  Ayrıca komisyonun kapsamı gereği gündem yoğunluğu sebebiyle yaşanan sorunlara gerekli özen gösterilmiyor.

Muhalefet partileri olarak addedilmemiz sebebiyle yaşanan hak ihlallerine dair verdiğimiz önergeler ise eleştiriliyor ve verilmesi gereken önem verilmiyor. Tüm partilerin bu hususta ortak paydada buluşması gerektiğini düşünüyoruz” şeklinde konuşan milletvekili katımcılar oturum boyunca anlatılan olayların ve değinilen konuların meclis gündeminde yer alması, komisyonca değerlendirilmesi hususunda vekil olarak üzerlerine düşeni yapmaya hazır olduklarını dile getirdiler.

 

                                                  Stj. Av. Gamze Pamuk                                      Stj. Av. Nesrin Mısırlı

 
 

BURSA BAROSU BAŞKANLIĞI - İLETİŞİM BİLGİLERİ - 444 50 99
Adres: Kıbrıs Şehitleri Caddesi Adalet Sarayı G-Blok Kat:1 Osmangazi / BURSA
Telefon (0224) 251 66 06
Faks (0224) 251 62 49
E-Posta baro@bursabarosu.org.tr
CMK Servisi - Telefon (0 224) 272 50 44 – 272 50 67
Adli Yardım Servisi - Telefon (0 224) 223 28 23