BURSA BAROSU

Av. Pelin Yılmaz, Av. Yeşim Çarıkçı ve Stj. Av. Özge Nur Yılmaz’ın TBB Kadın Hukuku Komisyonu tarafından düzenlenen 'Çocuktan Gelin Olmaz' başlıklı kurultaya ilişkin raporu. (09.03.2016)

 

BURSA BAROSU BAŞKANLIĞI’NA

Konu : Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu tarafından düzenlenen “Çocuktan Gelin Olmaz” başlıklı Kurultay hakkında rapordur.

ÇOCUKTAN GELİN OLMAZ KURULTAYI
30 OCAK 2016, ANKARA

Açılış Konuşmacıları;
Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu – Türkiye Barolar Birliği Başkanı
Av. Yurdagül Gündoğan – TBB TÜBAKKOM Eşgüdüm Sorumlusu
Av. D. Ebru  Coşkuner Kolak – Osmaniye Barosu TÜBAKKOM Dönem Sözcülüğü

Kurultay Konuşmacıları;
Prof. Dr. Feride Acar – İstanbul Sözleşmesi GREVIO Başkanı, ODTÜ
Av. Nazan Moroğlu , LL.M – Yeditepe Üniversitesi
Prof. Dr. Ayşe Akın – Başkent Üniversitesi
Prof. Dr. Ayşe Nuhoğlu – Bahçeşehir Üniversitesi
Av. Sema Aksoy – Ankara Barosu
Prof. Dr. Orhan Derman – Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakütesi
Dr. Yazgülü Aldoğan  - Gazeteci-yazar , Posta Gazetesi

Birinci Oturum ;

Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonunun düzenlemiş olduğu “Çocuktan Gelin Olmaz” Kurultayında ülkemizin önemli sorunlarından biri olan kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmesi ve çocuk hak ihlalleri ele alınmıştır.

Açılış konuşmasını yapan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Ceza Kanunun kadına olan bakış açısını dile getirdi. Ceza yasalarımız kadını aile içerisinde korunması gereken bir figür olarak ele almaktadır. Olması gereken, kadını yalnızca bir aile üyesi olarak değil, toplumda ayrı bir birey olarak ele alıp ona göre koruma yasaları oluşturmaktır. Kadını aileden bağımsız olarak ele alıp ona göre koruyucu yasalar düzenlemek meydana gelen mağduriyetleri de azaltacaktır. 

Diğer katılımcıların konuşmaları ile kurultay devam etmiştir. Konuşulan konular özetle şöyledir:

Kanunlarımızda çocuk kavramı ve çocuk sayılan yaşlar farklılıklar göstermektedir. Bu durum da hak ihlallerinin oluşmasına sebep olmaktadır. Kanunlarımızda yer alan çocuk sayılma yaşlarına ortak bir sınır getirilmesi gerektiğinden bahsedilmiştir. Ortak bir sınır belirlenildiği zaman çocuğa yönelik istismar suçlarında cezasızlık tehlikesi ile karşı karşıya gelinmesinin de önü alınmış olacaktır. Bazı ülkelerde çocuğa karşı işlenen cinsel istismar suçu insanlığa karşı işlenmiş suç olarak düzenlenmiş, cezalar da buna göre belirlenmiştir.

Sosyal hayatımızda karşımıza çıkan bazı figürlerin bilinçaltımızda çocuk gelinleri normalleştirdiği belirtildi. Örneğin hemen hemen her kız çocuğunun oynamaktan hoşlandığı oyuncak bebeklere giydirilmiş gelinlikler, bilinçaltımızda “çocuk gelin” kavramını sempatikleştirmektedir. Aslında sıkça kullandığımız “çocuk gelin” ifadesi bile bu durumun gerçekte bir cinsel istismar suçu olduğu olgusundan uzaklaştırmaktadır. İstismar suçu aslında şehvetin sonucu değil gücün yansıma biçimidir. Bu durumun önüne geçilebilmesi için toplumda cinsiyet eşitliği bilinci oluşturulmalıdır. İnsanlarda, birbirlerini birey olarak benimseyebilme güdüsü büyük oranda 0-6 yaş arasında gelişir. Bu yaş aralığındaki çocukların kız-erkek ayrı ayrı olarak vakit geçirmesi ileride birbirlerini birey olarak benimsemelerini zorlaştırır. Bu durum bilinçaltında cinsiyetler arasındaki eşitsizliği daha da arttırmaktadır. Haberlerde şiddet gören kadınları tasvir eden “aciz gösterilen kadın” fotoğraflarının yer alması da toplumsal cinsiyet eşitliği bilincinin oluşturulmasını engellemektedir.  Kadını aciz gösteren görsellerin gerek basında gerekse sosyal medyada yer almaması gerektiğinden bahsedildi. Çocuk gelinler sorunu toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ve kadına yönelik şiddetin hem nedeni hem sonucudur. Bu kısır döngünün kırılabilmesi için devletin kararlı bir politika uygulaması gerektiği belirtilmiştir. Evlilik yaşı ile şiddet görme yaşı arasındaki belirgin ilişki istatistikî olarak tespit edilmiştir. Buna göre;

*Fiziksel şiddet; 18 yaşından önce evlenen kadınlar arasında %48, sonra evlenen kadınlarda %31
*Cinsel şiddet; 18 yaş öncesi evlenen grupta %19, sonrası evlenen grupta %10
*Duygusal şiddet; 18 yaşından önce evlenen kadınlarda  %51 iken bu oran 18 yaşından sonra evlenen kadınlarda %47 dir.

İkinci Oturum:

İkinci oturum, çocuk gelin sorunun temel nedenleri tespit edilerek başladı. Bu temel sebepler ;

*Sosyo- ekonomik nedenler
*Toplumda yer alan ataerkil yapı
*Toplumsal cinsiyet eşitsizliği
*Gelişmişlik düzeyinin düşük olması
*Aile baskıları
*Sağlık konularındaki bilgi eksiliği, hizmete ulaşamama
*Eğitim alanında yapılan son değişiklik (4+4+4 sistemi)

Eğitim alanında yapılan son değişiklikler ve bu değişikliklerin olumsuz sonuçlarının neler olduğundan bahsedildi. Yeni getirilen 4+4+4 sistemi okullaşma oranını kız çocukları bakımından oldukça azaltmıştır. Kesintili olarak verilen eğitim, zorunlu eğitim çağı yaşını aşağıya çekmiş ve kız çocuklarının okuldan erken alınmasını kolaylaştırmıştır. Bu duruma çözüm olarak kesintisiz eğitim sürecinin uzun tutulması gerektiği tespit edilmiştir.

Çocuk gelin oranının ülkelerin gelişmişlik düzeyiyle doğrudan ilgili olduğu belirtilmiştir. Ülkelerin gelişmişlik düzeyi düştükçe çocuk gelin oranı da artmaktadır. Yoksulluk, sosyo-ekonomik nedenler ve sağlık hizmetlerine ulaşamamak da birbirleriyle bağlantılı olarak çocuk gelinlerin varlığına yol açmaktadır. Aile planlaması hizmetlerinden faydalanamayan kişiler çok sayıda çocuk sahibi olmaktadır. Çocuk sayıları arttıkça geçim sıkıntıları da artmaktadır. Buna bağlı olarak tabiri caizse “evden bir boğaz eksilsin” mantığı ile hareket edip kız çocuklarını erken yaşta evlendirmektedirler. Hatta bazı yörelerde hala uygulanan “başlık parası” kavramı ailelerin kız çocuklarını bir çeşit geçim kaynağı olarak görmesine yol açmaktadır. Başlık parasına bir an önce kavuşabilmek amacıyla kız çocukları oldukça erken yaşlarda evlendirilmektedir. Bu sebeplerle yapılan erken evliliklerin önüne geçilebilmesi için devlet aile planlaması hizmetlerini daha da yaygınlaştırmalı ve kolay ulaşılabilir hale getirmelidir. Ayrıca resmi nikah olmaksızın dini nikah töreni yapanlar ve yaptıranlar hakkında, Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği TCK 230/6 md. yerine yeni düzenlemeler getirilmelidir.

Çocuk gelin sorununun tamamen çözümü için öncelikle toplum bilinçlendirilmelidir. Bu süreçte çocukları erken yaşta evlendirmenin suç olarak düzenlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca toplumda bu suçun yaptırımlarının mutlaka uygulanacağı inancı oluşması gerekmektedir. Aksi taktirde hak ihlaline uğrayan çocukların mağduriyetleri daha da artacaktır.

“Çocuktan Gelin Olmaz” Kurultayı sonrasında ressam Erdal Kocabey’in “Eşref-i Mahlukatın Çocukla Evliliği Üzerine Sanatçı Tanıklığı” isimli sergisi ziyaret edildi.

Av. Pelin Yılmaz
Av. Yeşim Çarıkçı
Stj. Avukat Özge Nur Yılmaz

           

           

 
 

BURSA BAROSU BAŞKANLIĞI - İLETİŞİM BİLGİLERİ - 444 50 99
Adres: Kıbrıs Şehitleri Caddesi Adalet Sarayı G-Blok Kat:1 Osmangazi / BURSA
Telefon (0224) 251 66 06
Faks (0224) 251 62 49
E-Posta baro@bursabarosu.org.tr
CMK Servisi - Telefon (0 224) 272 50 44 – 272 50 67
Adli Yardım Servisi - Telefon (0 224) 223 28 23