BURSA BAROSU

AÇIKLAMA:Türkiye’nin gerçek bir hukuk devleti olmayı başaramaması, hukuka, toplumsal ve siyasal yaşamda gereken önemin verilmemesi, bütçeden en az payın adalet organlarına ayrılması gibi konular yıllarca biz hukukçuların dile getirdiği sorunlardı. (28.01.2008)


Bu Haberi

Bu Haberi

Tweetle


AÇIKLAMA

Türkiye’nin gerçek bir hukuk devleti olmayı başaramaması, hukuka, toplumsal ve siyasal yaşamda gereken önemin verilmemesi, bütçeden en az payın adalet organlarına ayrılması gibi konular yıllarca biz hukukçuların dile getirdiği sorunlardı. Hukukun gündem konusu bile olmamasından yakınmıştık.

Oysa son birkaç yıldır, hukuk daha önce hiç olmadığı kadar ülke gündemini işgal etmeye başladı.

Ancak, ne yazık ki bu durum, hukuk sistemimizin çağdaşlaşması, devlet-toplum-birey ilişkilerinin doğru bir dengede kurulması yönünde değil, mevcut olanın yıpranmasına yönelik bir şekilde belirmektedir.

İnsanlığın binlerce yıllık uygarlık tarihi ile ulaştığı evrensel değer ve ilkeler yerine, herkesin kendi siyasal görüş ve tercihine göre hukuka bir yön vermek istediğine tanık oluyoruz.

Son günlerde anayasa değişikliği çalışmaları ve türban serbestliği için başlayan tartışmalar kuvvetler ayrılığı ilkesini de içine aldı.

Daha önce hukuk ve adaletle ilgili sorunlar, yalnızca Barolar ve avukatlar tarafından dile getirilirken, bu kez önce Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı daha sonra da Danıştay açıklama yayınladı, Başbakan ve TBMM Başkanı da bu açıklamalara cevap verdiler.

Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, yargı organlarının görüş belirtmesi gibi bir gelenek veya önceye ait örnekler bulunmamaktadır ve “mahkeme kararı ile konuşur” ilkesi geçerlidir. Yine mahkemelerin ihsas-ı reyde bulunmaması, bu konudaki görüş ve seçiminin ne olduğunun önceden belli olmaması temel bir ilkedir. Mahkeme görmekte olduğu bir dava ile ilgili kararını, dava tamamlanmadan açıklayamaz.

Ancak, tartışma konusu olan olayda herhangi bir ihsas-ı rey durumu bulunmamaktadır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı bir karar makamı değildir, bu nedenle önceden açıklanan bir karardan söz edilemez. Ayrıca Cumhuriyet Başsavcılıkları her kademede Cumhuriyete yönelik tehlikelere karşı yargılama sürecini başlatmakla görevlidir. Karar değil, iddia makamı olan ve Cumhuriyete yönelik suçlar konusunda dava açmakla görevli olan savcılık makamı, bu doğrultuda, hukuk düzenimizin asli gereklerini hatırlatarak yasalara aykırı davranılmaması konusunda uyarıda bulunmuştur. Yapılan şey yasaların ve aykırılığında karşılaşılacak hukuki yaptırımın hatırlatılmasıdır.

Danıştay açıklaması da ihsas-ı rey değil, tartışılan konudaki hukuk düzenlemelerinin belirtilmesi niteliği taşımaktadır.

Mahkemeler herhangi bir konuda karar verirken yasalar yanında bu konudaki içtihatları da göz önünde bulundururlar. AİHM ve Anayasa Mahkememizin kararlarının da bir içtihat olarak değerlendirilmesi normal bir yasal tavırdır.

Kuvvetler ayrılığı ilkesi ise devletin üç erki, yasama-yürütme ve yargı arasında bir iş/görev bölümü olup, aralarında bir hiyerarşi bulunmamaktadır. Ancak, demokratik hukuk devleti ilkesinin gereği olarak yasama ve yürütmenin işlemleri hukuka uygunluğu açısından yargı denetimine tabidir. Bu nedenle de yargının her tür siyasi etki ve müdahaleden uzak, tarafsız ve güçlü olması, gereksiz tartışma ve şaibelerden uzak tutulması gerekir.

Bu arada bir siyasal sonucun alınabilmesi için yasalar ve özellikle Anayasa ile oynanmasını çok yanlış buluyoruz. Yasalara göre verilen mahkeme kararlarının bertaraf edilmesi amacıyla yeni yasal düzenleme yoluna gidilmesi, özel konuların çözümünün Anayasa ile yapılmaya çalışılması, hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmaz.

Yine bir hukuk kurumu olarak, insan hak ve özgürlüklerini özellikle yaşam hakkına saygı gereği, ülkesinde bir soykırımın sorumlusu durumundaki Sudan Cumhurbaşkanı’nın Türkiye Cumhuriyeti’nin konuğu olmasından rahatsızlık duyuyoruz. Bu ziyaret uluslararası kamuoyu önünde Türkiye Cumhuriyeti’nin itibari yönünden olumsuz bir görüntü çizmektedir.

Ülke yöneticilerinin, içeride ve dışarıda politikalar belirleyip uygularken, hukuka, insan hak ve özgürlüklerine saygıyı, ülkenin prestijini korumayı öncelikli kriter olarak belirlemesi gerekir.

Bursa Barosu Başkanı
Avukat Asude Şenol

 
 

BURSA BAROSU BAŞKANLIĞI - İLETİŞİM BİLGİLERİ - 444 50 99
Adres: Kıbrıs Şehitleri Caddesi Adalet Sarayı G-Blok Kat:1 Osmangazi / BURSA
Telefon (0224) 251 66 06
Faks (0224) 251 62 49
E-Posta baro@bursabarosu.org.tr
CMK Servisi - Telefon (0 224) 272 50 44 – 272 50 67
Adli Yardım Servisi - Telefon (0 224) 223 28 23