BASIN AÇIKLAMASI: 26 MART 2008 (26.03.2008)
Bu Haberi | | Bu Haberi | |
B A S I N A Ç I K L A M A S I
26 Mart 2008
Anayasada demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olarak tanımlanan ancak toplum yaşamında hukuk devleti olma koşullarının gerçekleşmediğine tanık olduğumuz ülkemizde son yılların öncelikli tartışma konusunu “hukuk” oluşturmaktadır.
Ancak, ne yazık ki, bu tartışmalar demokratik, laik hukuk devletinin gelişip, olgunlaşmasına yarar sağlamamakta, tam tersine, vatandaşlarımızın devletin adaletine olan güvenini zedelemekte, hukukun siyasallaştığı görünümünü vererek, yargı organlarına kuşku duyulması sonucunu doğurmaktadır.
Yargının çalışması, siyasi bakış açısıyla değerlendirilmekte, hatta siyasi hedefler doğrultusunda kullanılmaya çalışılmaktadır.
Kısa vadeli, siyasi yarar kaygısıyla yapılanlar ve yaşananlar ülkemizin geleceği açısından çok büyük tehlikeler taşımaktadır.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi ve Şemdinli davaları, Danıştay Baskını Davası, Hrant Dink’in ve onu öldürenlerin yargılanmalarından sonra Anayasa değişikliği tasarısı ve şimdi AKP’nin kapatılması davası ile Ergenekon soruşturması çerçevesinde yaşananlar, hukuku ve yargı organlarını yıprattığı gibi toplumda gerilime ve kamplaşmaya neden olmaktadır.
Ülkemiz ve insanlarımızın telafisi imkânsız ve geri dönülmez bir noktaya gelmemesi için, her birey ve kurumun önemli görev ve sorumlulukları bulunmaktadır. Ve elbette ki, bu konuda öncülük yapmak yasama ve yürütmenin üyelerine düşmekte, yargı sürecinin saygı ve sükûnetle beklenmesi için örnek olmak durumundadırlar.
Bu arada yargı faaliyetini sürdürenlerin de duyarlı olması gereken konularda özen ve dikkati ihmal etmemeleri şarttır.
Devletin güvenlik güçlerinin gözü önünde bulunan ve her istendiğinde ifadesi alınabilecek kişilerin gece yarısı operasyonuyla gözaltına alınması kaçınılmaz bir mevzuat gereği olmadığı gibi kamuoyunu da rencide edici nitelik taşımaktadır.
Ceza sistemimizin çağdaşlaştırılmasına yönelik değişiklik çalışmalarına paralel olarak kişilerin özgürlükleri sınırlandırılmadan ve yargısız suçlu ilan edilircesine, adeta bir işkence niteliği taşır şekilde uygulamalar yerine, normal çağrı ile ifadesine başvurularak da soruşturmalar sağlıklı bir şekilde sürdürülebilir.
Millet ve devlet adına yetki kullanan her görevlinin uymak zorunda olduğu kurallar vardır. Bu kurallar tüm kişisel iradelerin üstünde olan hukuk’tur.
Görevi, konumu ne olursa olsun herkes demokratik hukuk devleti kurallarına uymakla yükümlüdür.
Yasama organı üyeleri de hukuk kuralları ve devletin temel nitelikleri ile bağlı olarak görevlerini yerine getirmek zorundadır.
Çağdaş demokrasiler, özgür seçimlerle belirlenen halk iradesi ile oluşan yasama ve yürütme organlarının yargı organı ile dengeli biçimde işbirliği içinde olduğu, temel hak ve özgürlüklerin sağlandığı ve güvence altına alındığı, seçimi kazananın her istediğini yapamayacağı, kendi değerlerini ve doğrularını topluma dayatamayacağı, istediğini alıp istediğine veremeyeceği, yönetimin halkın katılımına açık ve şeffaf olduğu, uzlaşma ve hoşgörüye dayalı bir sistemin kurulması, çalışması ve kurumsallaşmasıdır.
Oysa, ülkemizde olup bitenlerle bu özellikler birleşmemektedir.
AKP’nin, hakkındaki kapatılma davasını etkileyebilmek amacıyla bir mini paketle Anayasa değişikliği yapmaya çalışması, hukuken bir anlam taşımamaktadır. TBMM’deki çoğunluğa dayanarak yapılacak böyle bir değişiklik geriye doğru hüküm ifade etmeyeceği için AKP’nin amaçladığı şekilde işine yaramayacaktır. Ancak daha önemlisi bu tavır kişisel ve siyasal nedenlerle hukukun kullanılmaya çalışılmasının çarpıcı bir örneğini oluşturmaktadır.
Bir başka örnek ise, TBMM’de görüşülmekte olan, “Toprak Koruma ve Kullanımı Kanunu”ndaki değişiklik çalışmalarında kendini göstermektedir.
Amerikan Cargill şirketinin hukuk mevzuatımız ve çevre değerlerine aykırı kuruluşuna karşı açtığımız davaların tümünün mahkemeler tarafından kabul edilmesi ve yürütmenin durdurulması kararlarına rağmen yürütme organı mahkeme kararlarını uygulamamakta, yasama organı ise bu kararları etkisiz bırakabilmek amacıyla yasada değişiklik yapabilmektedir.
Yargı kararlarına saygı duymak, uygulamak ve değiştirecek her tür düzenlemeden kaçınmakla yükümlü olan yürütme ve yasama organı üyeleri, Cargill için yapılanlarla açıkça Anayasaya aykırılık suçu işlemekte ve tüm uyarılarımıza rağmen bu konuda ısrarlı davranmaktadırlar.
Bursa Akademik Odalar Birliği olarak bugün TBMM’ndeki yasa değişikliği görüşmeleri henüz sonuçlanmadan tüm milletvekillerine bir kez daha anayasaya aykırılık suçu işlememeleri ve milletin vekili olduklarını unutmamaları için kamuoyu ve tarih önünde uyarıda bulunuyoruz.
Üstün olan, kalıcı olan, hukuktur.
Avukat Asude Şenol
Bursa Barosu Başkanı
Bursa Akademik Odalar Birliği
Dönem Sözcüsü
KATILIMCILAR:
Dr.Metin Bozkurt
Bursa Diş Hekimleri Odası Başkanı
|
Ecz.Kıvanç Atmaca
Bursa Eczacı Odası Başkanı
|
Prof.Dr.Yılmaz Özen
Bursa Tabip Odası Başkan
|
|
|
|
Yrd.Doç.Dr.Cem Şen
Bursa Veteriner Hekimler Odası Başkanı
|
Erdal Aktuğ
MMOB Elektrik Müh. Odası
Bursa Şubesi Başkanı
|
Serkan Durmuş
TMMOB Gıda Mühendisleri Odası
Bursa Şubesi Başkanı
|
|
|
|
Celil İnce
TMMOB Harita Mühendisleri Odası
Bursa Şubesi Başkanı
|
Levent Yazıcı
TMMOB İç Mimarlar Odası
Bursa Temsilcisi
|
Güngör Armutlu
TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Başkanı
|
|
|
|
Mustafa Arık
TMMOB Jeoloji Müh. Odası
Bursa İl Temsilcisi
|
Ayşe Dolar
TMMOB Kimya Mühendisleri Odası
Bursa Şubesi Başkanı
|
Kadir Atlıhan Öge
TMMOB Maden Müh.Odası
Bursa İl Temsilcisi
|
|
|
|
Nedret Yayla
TMMOB Makina Müh. Odası
Bursa Şubesi Başkanı
|
İmdat Demir
TMMOB Orman Mühendisleri Odası
Bursa Şubesi Başkanı
|
Gül Sayan Atanur
TMMOB Peyzaj Mimarları Odası
Bursa Temsilcisi
|
|
|
|
Füsun Uyanık
TMMOB Şehir Plancıları Odası
Bursa ŞubesiBaşkanı
|
İlhan Demiröz
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası
Bursa Şubesi Başkanı
|
|
|