Öncelikle belirtmek isteriz ki Türk Tabipler Birliği yöneticilerinin barış içerikli basın bildirisi nedeni ile haklarında soruşturma yürütülerek öncelikle hedef gösterilmeleri, sonrasında ise hukuka aykırı olarak gözaltına alınmaları kabul edilemez. Olayın gelişimi, soruşturmanın yürütülmesi ve gözaltı süreci ülkemizin, demokratik hukuk devleti ve ifade özgürlüğü açısından geldiği noktayı göstermektedir.
Daha önce kamuoyu ile defalarca paylaştığımız üzere özellikle olağanüstü hal süreci ile yargı bağımsızlığı ve demokratik hukuk devletinin diğer ilkeleri ile birlikte temel hak ve özgürlükler de hukuka aykırı şekilde kısıtlamalara tabi tutulmuş, hatta farklı görüş ve seslerin dillendirilmesi imkansız hale getirilmiştir. Anayasa ve başta ülkemizin de tarafı olduğu Uluslararası Sivil ve Siyasal Haklar Sözleşmesi uyarınca, ifade özgürlüğü bugün anlaşıldığı üzere yalnızca toplumun geneli tarafından benimsenen görüşlerin açıklanması değildir. Aksine ifade özgürlüğü şiddete çağrı yapılmadıkça toplumun geneli tarafından benimsenmeyen ve hatta rahatsız edici görüşlerin de açıklanmasıdır.
Türk Tabipler Birliği’nin açıklamasında şiddete çağrı değil, aksine bazı kaygılar ve barış talebi dile getirilmektedir. Afrin’e yönelik müdahale ve operasyonun yaratacağı sonuçlar ile ilgili kişi ve kurumlarca duyulan kaygıların ya da görüşlerin, şiddet ve şiddet çağrısı içermeyecek şekilde ifade edilmesinin soruşturmalara ve gözaltı işlemine konu edilmesi kabul edilemez.
Yine soruşturma kapsamında verilen gözaltı kararı ile TTB yöneticilerinin ev ve işyerleri ile Birliğin merkezinde yapılan arama işlemlerinin hukuka aykırı olduğu açıktır. Ülkemizde son yıllarda soruşturma makamı tarafından davet edilip ifadesi alınabilecek kişilerin yasal dayanak ve zorunluluk olmamasına rağmen sabaha karşı yapılan operasyonlarla gözaltına alınarak adeta kişilerin ve kurumların itibarsızlaştırılmaya çalışılması ne yazık ki olağan bir hal almıştır. Türk Tabipler Birliği yöneticilerine yönelik soruşturma kapsamında da aynı şekilde yapılan gözaltı ve diğer işlemler de hukuka aykırı olduğu gibi, itibarsızlaştırmaya yöneliktir. Kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olan Türk Tabipler Birliği Konsey üyelerine bir basın açıklaması nedeniyle gerçekleştirilen bu soruşturma ve gözaltı işlemleri ülkede yaratılan korku ikliminin bir parçasıdır.
Hukuka, demokrasiye, temel insan hak ve özgürlüklerine sahip çıkmak; Avukatların ve Baroların görevidir. Bu nedenle Türk Tabipler Birliği Konseyi üyelerine yönelik başlatılan soruşturma ve gözaltı işlemlerinin demokratik bir hukuk devletinde kabul edilemez bulduğumuzu kamuoyu ile paylaşıyor, tüm kamuoyunu duyarlılığı arttırmaya çağırıyoruz. 01.02.2018
Av. Gürkan ALTUN
Bursa Barosu Başkanı