BURSA BAROSU

BASIN AÇIKLAMASI - 18.02.2019 - TÜRK MEDENİ KANUNU'NUN KABULÜNÜN 93.YILDÖNÜMÜ (18.02.2019)


Bu Haberi

Bu Haberi

Tweetle





DEVRİM YASAMIZ MEDENİ KANUN'UN
KABULÜNÜN 93. YILI  

BASIN AÇIKLAMASI

 

TÜBAKKOM (Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu) olarak Medeni Kanun’un kabulünün 93. yılında, laik hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti için, yurttaşlar ve özellikle kadınlar için bu kanunun önemine ve değerine bir kez daha dikkat çekmek ve son dönemlerde yaşanan sorunları kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz.

Medeni Kanun kişiler hukuku, aile hukuku, miras hukuku ve eşya hukuku bölümlerinde yer alan kurallarla, yurttaşların doğumundan başlayarak ölümünden sonrasına kadar özel yaşam ilişkilerini düzenleyen temel kanundur.

93 yıl önce Medeni Kanun’un yürürlüğe girişiyle kadınlar; evlenme, boşanma, mal varlığı, miras gibi özel yaşamlarına ilişkin haklar açısından erkeklerle eşit yurttaş konumuna gelmişlerdir. Evlilik yaşı kuralı getirilmiş, erkeğin birden çok kadınla evlenebilmesi yerine tek eşlilik ve evlilik birliğinin “resmi nikâh” ile kurulması kabul edilmiştir. “HÂKİM KARARIYLA BOŞANMA”, kız ve erkek çocuklara “EŞİT MİRAS PAYI” gibi kurallar kadın haklarının güvencesi olmuştur.

Ne yazık ki günümüzde kadın erkek eşitliğine inanmayan, kadın bedeni ve yaşamı üzerinde tahakküm kuran, kadınları toplumsal hayattan uzaklaştıran çağdışı ve kötü niyetli bir ideolojik saldırı altında Medeni Kanun’un göz ardı edilmesine, yasalarda yapılmak istenen ve yapılan değişikliklere tanık oluyoruz.  Örneğin;

- Nüfus Hizmetleri Kanunu’nda 17 Ekim 2017 tarihinde yapılan değişiklikle “müftülere resmi nikâh yetkisi” verilmesi Medeni Kanun’un ve laik hukuk kurallarının göz ardı edilmesine yol açmıştır. Bu uygulama Anayasamızın 174/4 maddesiyle koruma altına alınan İnkılap Kanunları içinde yer alan ‘evlilik akdinin yalnız evlendirme memuru önünde yapılacağı’ hükmünün ihlaline ve laiklik ilkesinin dolaylı yoldan çiğnenmesine yol açmıştır. Medeni Kanun ile gerçekleşen kazanımların kaybının kadın ve çocuklara yönelik şiddeti taciz ve istismarları artıracağı, kadının ekonomik güvencelerini yitirmesine neden olacağı, sonuç olarak da toplumsal yapının bozulmasıyla ülkemize büyük zararlar vereceği öngörülebilir ve fakat engellenebilir bir durumdur.

- Son dönemde Medeni Kanun’un 175 ve 176.maddelerinde düzenlenen yoksulluk nafakası hükmünün “Erkeğin hayatının ipotek altına almaktan kurtarılması” gerekçesiyle kaldırılması gündeme taşınmıştır. Uygulamada genellikle nafaka alan tarafın kadın olmasının nedeni, ülkemizde kadının eğitim durumu, ekonomik durumu ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği gibi sorunlardan kaynaklanmaktadır. Oysa yasaya göre erkek eşlerin nafaka alması önünde bir engel yoktur, her iki eş de nafaka talep edebilir.

- Arabuluculuk Kanununda arabuluculuğun İHTİYARİ olduğu belirtilmesine rağmen, Adalet Bakanlığıncagündeme getirilen “Aile Hukukunda ZORUNLU Arabuluculuk” düzenlemesi “Kadına yönelik şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi” (İstanbul Sözleşmesi) hükümlerine aykırıdır. Bunun kadınlar açısından yol açacağı sakıncalara ve mağduriyete dikkat çekmek isteriz.

- Türkiye’nin üyesi olduğu Siyasi İslam Konferansı Örgütü’nün Kadının İlerlemesi Teşkilatı Tüzüğünde yer alan ‘Kadınların erkeklerin saygı duyulan eşleri olarak yetiştirilmesi’ gerektiği ifadelerinin yer alması kadın erkek eşitliğine aykırıdır. Bu örgüt ve tüzüğe dair her türlü anlaşma kadın haklarının yok sayılmasıdır.

-Bilinçli bir şekilde üretilerek yayılan yanlış bilgilerle kadınların hak arama mücadelesine ket vurulmak istenmektedir. Kadınlar toplumsal cinsiyet eşitsizliği sebebiyle hayatlarının her alanında mevcut haklarını kullanmakta dahi zorlanırken, her sene neredeyse her gün bir kadının yaşama hakkı ellerinden alınırken, basın yayım yoluyla nasıl yaşamaları konusunda kadınlara baskı kurulurken; hatta öldürüldüklerinde dahi ‘doğru’ bir şekilde ölüp ölmedikleri, o sırada üzerlerindeki kıyafetten yanlarında bulunan insanlara, saatin kaç olduğundan nereden gelip nereye gittiklerine kadar eleştirilirken tüm bu sorunları görmezden gelerek bu sorunlara çözüm ve kalıcı politikalar üreten bir devlet organı yoktur. Kadın Bakanlığı’nın ivedilikle kurulması gerekmektedir. Unutmamak gerekir ki bir toplum ancak kadınları kadar aydın ve kadınları kadar özgürdür. Kadınlar için atılan her adım toplum refahı için atılan bir adımdır.

TÜBAKKOM olarak ,

Medeni Kanun’un kabulünden bugüne kadar elde ettiğimiz KADIN HAKLARI kazanımlarını geriye götürecek değişiklikler yapılmasını ve tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmelerin göz ardı edilme çabasını kabul etmiyoruz.

Tüm kadınları ve laik Cumhuriyetimizi savunan herkesi kadın erkek eşitliğini bir demokrasi meselesi olarak dikkate almaya, kadını BİREY olarak gören düşüncenin yerleştirilmesine destek olmaya ve MEDENİ KANUNUMUZA SAHİP ÇIKMAYA çağırıyoruz.

 

Av. Nazlı Ceren ŞENDOĞAN
Bursa Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı



 
 

BURSA BAROSU BAŞKANLIĞI - İLETİŞİM BİLGİLERİ - 444 50 99
Adres: Kıbrıs Şehitleri Caddesi Adalet Sarayı G-Blok Kat:1 Osmangazi / BURSA
Telefon (0224) 251 66 06
Faks (0224) 251 62 49
E-Posta baro@bursabarosu.org.tr
CMK Servisi - Telefon (0 224) 272 50 44 – 272 50 67
Adli Yardım Servisi - Telefon (0 224) 223 28 23