Hepinizin bildiği gibi iki yıldan bu yana ilimize yapılacak olan yeni Adliye Sarayı’nın, Avukatların,Hakimlerin,Savcıların,Adliye personelinin ve Bursalılar’ın ortak evrensel ilkelere dayalı menfaatlerinin gözetilerek yapılması için önceki Başkanımız Asude Şenol ile başlayan mücadelemiz devam etmektedir.
Kısaca ve tekrar özetlemek gerekirse; Küçükbalıklı’da dere yatağında ve halihazırda spor alanı ve sosyal alan olarak tahsis edilmiş parselin Adliye Sarayı olarak tahsis edilmesine karşı çıkılmıştır. Çünkü uzman odalardan alınan görüşe göre bu alan, taşkın alan alan olup, bu arazide herhangi bir kamu binasının yapılması mümkün değildir. Ayrıca bilindiği üzere her mahallede belli oranda yeşil alan ve sosyal alanın ayrılması mevzuat gereğidir. Bu alan birkaç mahallenin yeşil ve sosyal alanı olarak ayrılmış bulunmaktadır. Bursa Barosu’nun mevzuata ve teknik raporlara aykırı bir yatırımı ya da işlemi sırf kısa vadede meslektaşlarının menfaatine uygun olduğu için kabul etmesi mümkün değildir.
Baromuz sadece önerilen yere haklı ve hukuka uygun karşı duruşunu sergilemekle kalmamış, uzman odalardan aldığı görüşlerle ; Bursa’nın gelişimini,nüfus yoğunluğunu, gelecekte yükleneceği misyonu, Avrupa Kenti vizyonuna uygun seçenekleri bir dosya halinde Adalet Bakanlığı başta olmak üzere yetkililere sunmuştur. Bursa Barosu yönetimi bu önerileri sunarken; sadece evrensel ilke ve kurallara, kamu menfaatine uygun olmasına dikkat etmiştir. Ancak bu siyasetten arınmış, günü kurtarma anlayışından uzak, geleceğe dönük ciddi önerilerimiz ısrarla dikkate alınmamıştır. Bu önerilerimizin dikkate alınması için bazı meslektaşlarımızın ön yargılı kanaatlerinin (çalışmaları ve çabaları izleme ihtiyacı duymadıklarından ya da bilgi eksikliğinden) aksine, siyasi hiçbir düşünce ve tavrı öne çıkarmadan konuyla ilgili olanların veya konuya çözüm getirebileceklerin hangi siyasete mensup olduklarına bakmaksızın; Baromuzun ilke ve kurallarından taviz vermeden ama uzlaşmadan yana adım atarak çabalarımız kesintisiz sürdürülmüştür. Özellikle iktidar partisinin tüm vekilleriyle ve yerel yöneticilerle, bilimsel veriler ve gerekçelerle donatılmış önerilerimiz paylaşılmıştır.
Bununla da yetinilmeyerek bazı meslektaşlarımızın oluşturduğu heyetler, yine bilgimiz dahilinde ve ortak düşüncemiz yansıtılarak başta Devlet Bakanı Faruk Çelik olmak üzere ilgililerle görüşmeler yapmıştır. Bu görüşmelerde veya Baro Yönetimi’nin doğrudan yaptığı görüşmelerde; Yerel Yöneticiler, parti gözetmeksizin 12-13 milletvekili, tüm parti il başkanlıkları ve bürokratların önemli bir kısmı ile “Adliye Sarayı olarak tahsisi yapılan Karayolları Asfalt Şantiyesi’nin” bu hizmete uygun alan olmadığı konusunda görüş birliği sağlanmıştır.
Bu arada pek çok meslektaşımızın bilmediğini görüşmelerde fark ettiğimiz bir hususu açıklamakta fayda görüyoruz.
Adalet Bakanlığı’nın, Bursa merkezde bir Adalet Sarayı yapma planı bulunmamaktadır. Esasen Bursa’da yapılmak istenen, İstinaf Mahkemeleri olarak bilinen Bölge Adliye Mahkemesine yer tahsis etmektir. Ancak ilgililer Bursa’da uzun süredir mevcut Adliye Sarayı’nın yetersiz hale geldiğini bildiklerinden mevcut Adliye Sarayı’nın, Bölge Adliye Mahkemelerine tahsis ederek yeni yapılacak daha büyük bir binanın Bursa Adliyesi olarak hizmet vermesini sağlamaya çalışmaktadır. Bu nedenle Bölge Adliyesi için ayrılan ödeneği, kamulaştırma ya da benzeri bir şey için harcamaksızın tamamını, binanın yapımı için kullanmak istemektedirler. Böyle bakıldığında Bölge Adliye Mahkemesi’nin, Bursa’nın herhangi bir yerine yapılmasında verilecek hizmet de dikkate alındığında bir sakınca görülmemektedir. Ne varki bu mantıkla yani Bölge Adliye Mahkemesi için yer tahsisinde kullanılacak mantık ile Bursa Adliye Sarayı yapılması temelden yanlış bir iş olacaktır. Bu durumda sorun başlangıçta yanlış konulduğundan uzlaşmak ta mümkün olmamaktadır.
Tüm meslektaşlarımızın bilmesini isteriz ki;Baro Yönetim Kurulumuz ödenek tahsis kurnazlığının, yapılması gerekenlerin,yapılmak istenenlerin ve sorunun farkında olup doğru bir zeminde ve doğru yöntemlerle meselenin halli için mücadele etmektedir.
Bu mücadele içinde yukarıda anlattığımız çabalar dışında Bursa Milletvekili Devlet Bakanı’nın önerilerimizi ve görüşlerimizi dikkate almaması ve yapılan yanlışta ısrar etmesi üzerine konuyu Başbakan dahil olmak üzere daha üst seviyede tartışma ihtiyacı duyulmuştur. Bu nedenle Sayın Başbakan’a , konuyla ilgili yaşananları anlatan bir “mektup” yazılmıştır. Bu mektup bazı meslektaşlarımızın eleştirilerinin aksine mektuplaşmak kastıyla değil Sayın Başbakan’a yakın bazı kimselerin aracılığı ile yüzyüze görüşme öncesi sorun ile ilgili bilgilendirmek amacıyla yapılmıştır. Adalet Bakanlığı bu sorunu, iktidar partisi vekilleri ve Devlet Bakanı’yla çözmemiz gerektiğini düşünmektedir. Anlayabildiğimiz kadarıyla Adalet Bakanlığı sorunun çözülmesinde taraf olmayacaktır.
Tüm bunlara rağmen Adliye Sarayı yeri ve mevcut adliyede yaşanan sorunları, üst düzeyde bazı girişimlerde bulunmadan önce, Bursa’nın etkili ve yetkili isimleri ile Bursa ölçeğinde çözmek ve Bursa’nın menfaatleri için uzlaşmak adına; 15 Ekim 2009 günü saat 15.00 – 17.00 arasında Adalet ve Kalkınma Partisi İl Başkanlığında, Devlet Bakanı Faruk Çelik, milletvekilleri Mehmet Tunçak, Canan Candemir Çelik, Mehmet Emin Tutan, Ali Koyuncu, Parti İl Başkanı Nagıp Vardar ve il yöneticileriyle, Baro Başkanımız Zeki Kahraman bir görüşme yapmıştır.
Bu görüşme sırasında Adliye Sarayı olarak belirlenen yerin yanlışlığı açık ve somut gerekçelerle başta Sayın Bakan olmak üzere ilgililere anlatılmıştır. Ayrıca acilen mevcut Adliye’de Mahkeme ve İcra Dairelerindeki personel eksikliğinin giderilmesi istenmiştir. Ancak Sayın Bakan öncelikle Bursa için yaptıkları hizmetleri, icraatları, planladıkları bazı hizmetleri anlatmıştır. Ardından kamu yatırımları için arazi tahsisinin ne kadar güç olduğundan bahsetmiş kendisinin ve vekil arkadaşlarının bu konudaki sonuca yönelik sıkıntılı mücadelelerini anlatmıştır. Sayın Bakan 2 yıldan beri uğraştıklarını, Baronun bu konuda herhangi bir itirazda bulunmadığını, gerçeğe aykırı olarak ifade etmiştir. Orada bulunan bazı milletvekilleri, Bakana bu düşüncesinin doğru olmadığını, başından beri Bursa Barosu’nun yönteme ve belirlenen yere itiraz ettiğini, hatta Sayın Bakan unutmuş olsa da kendisiyle de bu konunun görüşülmüş olduğunu söyleme cesareti göstermişlerdir. Bir ara da Sayın Bakan, asfalt şantiyesi tahsis edilmeden önce, partili tüm ilgililerin görüşlerinin alındığını, Avukatların da bu yeri onayladıklarının kendisine söylendiğini ifade etmiştir. Baro Başkanımız da, Faruk Çelik’e Bursa’da geçici olarak görevde bulunan bürokratlarla görüştüğü kadar neden Bursa Barosu Başkanı ile bu konuyu görüşmediğini merak ettiğini söylemiştir. Sayın Bakan dedikoduların aksine Adliye Sarayıyla ilgili olarak herhangi bir rant kaygılarının olmadığını bunun ispatı halinde gazetelere verilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Adliye Sarayı olarak tahsis edilen yerin ulaşım sorunu olmadığını, raylı sistemin en kısa zamanda Kestel’e kadar tamamlanacağını belirtmiştir. Baro Başkanımız, Bursa’ya hizmet sunan geçmişteki ve bugünkü siyasetçi ve bürokratlara Bursa Barosu’nun teşekkür ettiğini, ancak kamu menfaati gözetilmeksizin siyasi kararlarla yapılan ve gelecekte Bursa’ya ve Bursalılara zararı dokunacak işlemlere karşı hukuki mücadele vermenin hem yasal hem de Bursa Barosu geleneklerinin kendilerine yüklediği bir görev olduğunu ifade etmiştir. Adliye Sarayı yerinin tespitinde yöntem yanlışlıkları olduğunu, uzman odaların ve Baro’nun, yerel yöneticilerin fikrinin alınmayarak yanlışta ısrar edildiğini, Adliye Sarayı’nın konumunun, yapılacağı yerin, maddi ve manevi olarak içerdiği anlama uygun olması gerektiğini söylemiştir. Adliye Sarayı’nın anlamı gereği dünyanın hiçbir yerinde ucuz ve herhangi bir arazi üzerine kurulmadığını, gerek konumu, gerek mimarisiyle hizmetin özelliklerine uygunluğunun ön planda tutulduğunu açıkça ifade etmiştir. Bakanın, Avukatlara uygun yer bulmanın zor olduğunu ifade etmesi üzerine, Bursa Barosu’nun elbette üyelerinin haklarını koruma konusunda hassas davranacağı, ancak Adliye Sarayı yerinin belirlenmesiyle ilgili önerilerde Avukatların günlük menfaatlerine yönelik söylemlerden bilinçli olarak kaçınıldığı ama Bursa halkının menfaatleri doğrultusunda öneride bulunmayı görev saydıklarını söylemiştir. Sayın Devlet Bakanı, görüşmenin sonlarında Bursa Barosu’nun taleplerinde haklı olabileceğini ama kendisinin siyasetçi olarak sorunu çözümsüzlükten kurtarmaya çalıştığını, bu nedenle ve Bursa merkezde arazi yokluğunu da dikkate alarak Karayolları Asfalt Şantiyesinin tahsisini sağlamaya çalıştığını ifade etmiştir. Bursa merkezde önerilen arsalar ile ilgili olarak, o arsaların şehre nefes aldırmakta kullanılması gerektiğini belirttikten sonra yeni yapılacak binaya; Bölge Adliye Mahkemelerinin (İstinaf mahkemeleri) , Vergi Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemesi Başkanlığı’nın ve Ağır Ceza Mahkemelerinin yerleştirilmesi suretiyle Bursa Adliyesinin diğer birimler ile mevcut Adliye’de hizmete devam edebileceğini ve bu konuda uzlaşma olması halinde elinden gelen tüm çalışmayı yapacağını söylemiştir. Baro Başkanımız, Adalet Bakanlığı’nın 100.000 m2 kapalı alanlı bir Adliye binası yaptıktan sonra yarıdan fazlasının boş kalmasına izin vermeyeceğini, bu kabul edilse dahi Bursa’da yeniden iki adliye oluşacağı bunun meslektaşlarımız ve vatandaşlarımız bakımından yeni sorunlar yaratacağını, bu nedenle önerinin gerçekçi ve mantıklı olmayacağını söylemiştir.
Bu görüşme, Baromuzun tüm uzlaşmacı tavrına rağmen, siyasilerin, Adalete ve adalet hizmetine bakışlarının herhangi bir kamu kurumu kadar önemli olmaması nedeniyle somut bir sonuç vermemiştir. Sayın Bakanın bu önerisi de dahil olmak üzere, bundan sonraki eylem planının meslektaşlarımız ile birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Yönetim Kurulumuzun bu konunun çözümüne yönelik haklı mücadelesi, diyalog arayışımızla birlikte sürecektir.
Bilgilerinize sunulur.
BURSA BAROSU YÖNETİM KURULU