27/07/2009
BURSA BAROSU BAŞKANLIĞI’NA
KONU : Çek Kanunu tasarısı ile öneriler hk,
1-Çekte ileri tarih uygulaması açısından yapılacak düzenleme önerileri hk.
Çekte ya vade yasal zemine oturtulmalı ya da tamamen ortadan kaldırılmalıdır.
A-Çekte ileri tarih uygulamasına devam edilecekse;
Günümüzde çek, bono ile birlikte ticari hayatın içinde en önemli ödeme vasıtası olarak kullanılmaktadır. Ancak özellikle ileri tarihli çek uygulaması ciddi hukuki sorunları da beraberinde getirmektedir. Çek görüldüğünde ödenen ve vade uygulamasının olmadığı bir ödeme vesikasıdır (Geçici istisnası 18.02.2009 tarihinde kabul edilen ve torba yasa olarak tabir edilen, 5838 sayılı, “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ‘un” 18. maddesiyle, Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması (!) Hakkındaki Kanuna eklenen geçici 2. madde ile getirilmiştir: MADDE 18- 19/3/1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir. “GEÇİCİ MADDE 2- 31/12/2009 tarihine kadar, üzerinde yazılı keşide tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.”) . Ancak ekonomik kriz dönemlerinde ileri tarih uygulamasının “özellikle tekstil sektöründe” keşide tarihinden 12-24 ay sonrasına kadar ileri tarihli çek kesildiği ve neredeyse bonoda olmayan bu kadar uzun vade uygulamasının çekte realite olduğu da aşikardır. Bu durumda çek ya gününden önce yazdırıldığında keşideci zor duruma sokulmakta, ya da keşide gününe dek beklendiğinde de ortada ne keşideci ne de mal varlığı kalmadığından hamil zor duruma düşmektedir. Yine keşide gününe kadar çek onlarca kişiye ciro yolu ile devredildiğinden keşidecinin borcu ödememesi/ödeyememesi hallerinde sadece lehtar değil, onlarca hamil de zincirleme olarak icra ve haciz tehdidi ile yüzyüze gelmekte, bir kıymetli evrak birden çok kişinin mağdur olmasına yol açmaktadır.
Bu itibarla zaten realite olan ileri tarihli çek uygulamasının da yasal zemine oturtulması ve koşullarının açıkça yasada belirtilmesi gerekmektedir.
İleri tarih uygulaması yasal olarak mümkün hale getirildiğinde bonodaki gibi keşide ve vade tarihleri ayrı ayrı belirtilmeli ve vade tarihi ile keşide tarihi arasında azami bir süre konulmalıdır. Örneğin “..çekte vade tarihi keşide tarihinden 6 aydan fazla olamaz..” şeklinde bir hüküm konulabilir. Yine çekin keşide tarihinin ileri atılarak bu hükmün delinmemesi için de ek önlemler alınmalıdır. Örneğin “..çek lehdar tarafından teslim alındığında muhatap banka tarafından en çok üç gün içinde vize edilmelidir..” vb şeklinde önlemler alınabilir. Yine çekin vize edilmesi gibi bir işlem piyasada çok yoğun şekilde var olan sahte çek tanzim etme “fotokopi çek, kalp çek vb “ ve bu sahte çekler ile dolandırıcılık, çek hırsızlığı eylemlerinin de önüne geçebilir düşüncesindeyiz.
B-Çekte ileri tarih “vade” kaldırılacak ise;
Vadeli çek sanırım dünyada bizden başka ülkede yoktur. Çünkü çekin hesapta o anda bulunan paranın “çek” ilebilmesi için verilmesi esastır. Ancak çekin gerçek amacına uygun kullanılması halinde kimsenin kullanmak istemeyeceği düşünülmektedir. Günümüzde hesapta bulunan bir parayı ödemek için bankaya bile gitmeye gerek kalmamış ve internet, telefon bankacılığı, havale ve eft gibi birçok para transfer yolu vardır. Bu nedenle de çek hesabı açtırmak, koçan almak ve hamili bankada bekletmek gibi çağ dışı uygulamalardan vazgeçmek gerekir.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen bankalar çek nedeniyle elde ettikleri komisyon ve diğer gelirleri korumak adına, çağımızda nakit ödeme aracı olarak özelliğini yitirmiş çeki “yasada yeri olmadığı halde” vadeli kullanımını özendirmektedir. Bu nedenle de vadeli çek konusunda çarpık oluşan teamülün bir sorumlusu da çek komisyonları ve masraf gelirlerini korumak isteyen bankalardır. Yine banka ve finans kuruluşlarının ileri tarihli yazılan çekleri çeşitli kredi ve işlemler için teminat olarak kabul ediyor olmaları da yasaya aykırı bu bozuk düzeni desteklemektedir.
2-Çekte muhatap bankanın sorumluluğu;
2009 yılında muhatap bankanın çek yaprağı başına sorumluluğu 470,00 TL ile sınırlandırılmıştır. Uygulamada bankalar keşideciye 10 yapraklı çek karneleri teslim etmekte ve bunun içinde en az 4.700 TL sını ya bloke etmekte ya da teminat almaktadır. Öncelikle bu bedel enaz 1.000 TL sına yükseltilmeli ve her yıl arttırılmalıdır. Ancak bankaların kendilerini bu derecede korumaya almasının yanında çek hamilleri uygulamada yaprak başına 470,00 TL olan bu bedelleri çoğu zaman alamamaktadırlar. Şöyle ki; TTK 711/3 kapsamında çekin keşideci elinden rızası hilafına çıktığı şeklinde bir beyan vermesi halinde muhatap banka bu tip çekler ile ilgili olarak teminat altına alınan bu bedeli ödememektedir. Bu şekilde şerh edilen çek karşılıksız çek hükmünde olup icrai işleme konu edilebilmesine rağmen her nedense muhatap banka ödeme yapmamaktadır.
Yine hamil güvence bedelinden haberdar değilse veya özellikle istememişse muhatap banka tarafından ödeme yapılmadığı gibi gerekli hatırlatma da yapılmamaktadır. Güvence bedelini istemesi halinde de çek aslı kendisinden alınmakta ve yerine bir belge verilmekte bu şekilde de çek alacağını hamilden önceki cirantalardan tahsil edebilme imkanını ortadan kaldırmaktadır.
Çek hamil tarafından bankaya ibraz edildiğinde, çekin karşılıksız çıkması hallerinde bu durum çekin arkasına şerh edilirken güncel güvence miktarı da hamile ödenmeli ve çekin arkasına vurulan karşılıksız şerhine güvence bedelinin de ödendiği şerhi eklenmelidir. Bu suretle hamile bankaca tanzim edilmiş bir belge değil yazılmış çek aslı iade edilmeli ve hamile kendisinden önceki cirantalar veya keşideciye ödeme için başvurduğunda güvence bedeli mahsup edilerek çek bedelini tahsil etme imkanı sağlanmalıdır.
3-Çekte adli para cezası/hapisle tazyik;
Karşılıksız çek kesmesi nedeniyle keşidecinin adli para cezası ve ödeyememesi halinde hapisle tazyikinde asıl amaç caydırıcılıktır. Ancak hapisle tazyiğin caydırıcılığı pek azdır. Çünkü hiç kimse ödenmeyeceği düşüncesiyle çek yazmaz. Ancak yukarıda da bahis ettiğimiz üzere çeki keşide etme tarihi ile üzerinde yazan tarih arasında geçen sürede ticarette yaşanan problemler bu çekin ödenmemesine neden olabilmektedir. Ödeme imkanı olsa çek bedelini ödemek için elinden geleni yapacak kişi için ödeyememe durumu gerçek bir umutsuzluğu ifade ettiğinden artık çekin cezası nedeniyle ek bir gayret sarf edemeyecektir. Dolayısıyla çekin cezasından çok ticari itibarı kaybetme kişiler için caydırıcıdır. Çekin cezası ise kaybedilen ticari itibarın bir sonucudur.
3167 sayılı yasanın son 8 yıllık uygulaması da hapis cezalarına rağmen karşılıksız çek sayısında devamlı bir artış olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla çek cezalarının caydırıcılığından bahsetmek çok güçtür.
Karşılıksız çeke ilişkin hapis cezası uygulaması kaldırılmalıdır. Ancak her koşulda hapisle tazyik öngörülecek ise,
· Karşılıksız çek kesme bir suç değil kabahat olarak öngörülmeli ve hapisle tazyik süresi çek yaprağı başına azami bir süre öngörülerek verilmelidir. Bu süre de 30 günü geçmemelidir.
· Karşılıksız çek kesme suçundan ötürü keşideci hakkında hapis cezası yerine denetimli serbestlik uygulamaları da seçenekli yaptırım olarak uygulanabilmelidir.
4-Yeni kanundan önce karşılıksız çek suçunu işleyenler hakkında düzenleme;
Karşılıksız çek keşide etmek sureti ile 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile adli para cezasına mahkum edilenlerin 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca mahkumiyetlerinin ortadan kaldırılması gerekir. 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemeler itibariyle 31.12.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı düşüncesindeyim. Bu nedenle de geçmişte işlenen karşılıksız çek suçlarına ilişkin verilen adli para cezalarının hapse çevrilmesinden vazgeçilmeli, infazına başlanmış olanlar ise derhal durdurulmalıdır.
3167 sayılı yasada değişiklik yapılırken bu hususların da dikkate alınması gerekir düşüncesindeyim. Saygılarımla ,
|