BURSA BAROSU

GENİŞLETİLMİŞ BÖLGE BARO BAŞKANLARI TOPLANTISI SONUÇ BİLDİRGESİ - 13 ARALIK 2009 (13.12.2009)


Bu Haberi

Bu Haberi

Tweetle


 

13 ARALIK 2009 GENİŞLETİLMİŞ BÖLGE BARO BAŞKANLARI TOPLANTISI
SONUÇ BİLDİRGESİ

Ülkemizin ve hukuk sistemimizin geçirdiği bu kritik günlerde, aşağıda imzası bulunan Baro Başkanları olarak, önemli gördüğümüz bazı konuları kamuoyunun dikkatine sunmanın, hem görevimizin hem de yurttaşlık bilincimizin gerektirdiği bir sorumluluk olduğuna inanıyoruz.

* Ülkemizde yargı fiilen ve hukuken bağımsız değildir. Yürürlükteki mevzuatta yer alan pek çok hüküm, yargı bağımsızlığının tam anlamıyla yaşama geçmesine engel olduğu gibi; iktidar başta olmak üzere, elinde kamusal güç bulunduran pek çok kesim, yargı bağımsızlığını yok edip, yargıyı yürütmenin bir uzantısı haline getirme çabası içindedir.

Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK)’nda, Adalet Bakanı’nın başkan olarak ve Adalet Bakanlığı müsteşarının üye olarak yer alması, yargı bağımsızlığının gerçekleşmesi önünde en büyük engeldir.

Yapılması düşünülen değişiklikle HSYK’na, yasama organı tarafından üye seçilmesini sağlayacak bir değişiklikle, HSYK’nın bağımsızlığını tamamen yok etmek amacı güdülmektedir.

Ülkemizin siyasal gerçekleri düşünüldüğünde; HSYK’na yasama organı tarafından üye seçilmesi, yargının politize edilmesi ve fiilen siyasal iktidarın uzantısı haline getirilmesi sonucunu doğuracaktır.


* Türkiye Barolar Birliği ve Barolar üzerinde, Anayasa’da yürütme bölümünde yer alması ile kurulan idari vesayetin, yargının ayrılmaz parçası olan avukatlık mesleği üzerinde yarattığı baskı ve avukatlık mesleğinin bağımsızlığının zedelenmesine neden olan tüm sorunlar, yargı bağımsızlığının gerçekleşmesi önünde en önemli engellerden biridir.

* Son dönemde gündeme gelen ve Cumhurbaşkanı tarafından talimatla görevlendirilen Devlet Denetleme Kurulu’nun (DDK) Barolar Birliği, Barolar ve diğer meslek kuruluşları hakkında denetleme yapması ve bu denetleme sonucunda hazırlanan raporların kabul edilmesi olanaksızdır.

* Ülkemizde yargı organının verdiği kararların, yürütme tarafından uygulanmaması, hukuk devleti ve yargı bağımsızlığının yaşama geçmesi önünde, önemli bir sorun olarak yer almaktadır. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı Başkanı’nın, Başbakan tarafından atanmasına ilişkin düzenlenmenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesine rağmen, Başbakan tarafından
atanan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı Başkanı’nın halen görevine devam etmesi, siyasal iktidarın ve yürütme organının, yargıya karşı tutumunu göstermesi bakımından son derece çarpıcı bir örnektir.

* Görevlerini yerine getirirken, bugünkü siyasal iktidarla ters düşen yargıç ve savcıların, siyasal iktidara bağımlı Adalet Bakanı’na bağlı müfettişler tarafından soruşturulması ve bu süreçte yargıç ve savcılar üzerinde yaşanan baskılar, yargı bağımsızlığının ne kadar büyük bir tehdit altında olduğunu göstermektedir. Günümüzde Sincan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı, YAR-SAV kurucu başkanı, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı hakkında yaşanan soruşturmalar bunun tipik örnekleridir. Yargıç ve savcıların denetimini gerçekleştirecek müfettişler, bağımsız bir HSYK’na bağlanmadıkça; yargı bağımsızlığı laftan öteye gidemeyecektir.


* YÖK Başkanı’nın, “hukukun arkasına dolanmak”tan söz etmesi, yaptığı kamu görevinin sorumluluğunu taşıyamadığını göstermekte olup, YÖK Başkanı’nın derhal istifa ederek, sorumluluğunu taşımadığı bu görevi bırakması gerekmektedir. Yargı kararını uygulamakla yükümlü olan ve kamusal gücü elinde bulunduran kişilerin bu nitelikte açıklamaları, yargı bağımsızlığını benimsemediklerini, benimseyemediklerini, hukuk devleti ilkesini içselleştiremediklerini göstermektedir.

* Ülkemizde, telefon başta olmak üzere, tüm iletişim araçlarının, hiçbir hukuksal sınır tanımadan dinlenmesi/izlenmesi kabul edilemez. Günümüz dünyasında, artık en önemli insan haklarından biri olan, iletişim özgürlüğünün böylece ayaklar altına alınması, ülkemizde bir korku imparatorluğu yaratarak; iktidara muhalif görüşleri bulunan kişilerin sinmesini sağlamak amacı gütmektedir. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın dinlenmesi, bu konunun ne aşamaya geldiğini gösteren ibret verici bir örnektir.

Hukuksal ögeleri taşımayan bir dinleme kararının sadece bir mahkeme tarafından verilmesi, bu güvenlik tedbiri ile ilgili olarak “yasaya uygunluk” koşulunu yerine getirmeye yetmez. Yaşanacak hukuksal süreçte, “yasaya uygunluk” ögelerini taşımayan bir dinleme kararının, hiçbir zaman hükme esas olamayacağı açıktır.

Teknik takip/izleme/dinleme konusunda yaşanan bu süreç, bu kararlara imza atan kişilerin yargıç, bu kararları talep edenlerin de savcı olması ve özellikle ceza usul hukukundaki güvenlik tedbirleri kararlarının geleneksel
biçimde gerekçesiz verilmesi gerçeği karşısında, hukukun ayaklar altına alındığı bugünler geçtiğinde; bugün yaşananlar tüm hukuk uygulayıcılarına ders olmalı ve hukuk uygulayıcıları eliyle, ülkemizde ceza usul hukukundaki “insan haklarının korunması” ilkesinin tam anlamıyla yaşama geçmesi sağlanmalıdır.

* Ülkemizde, Anayasa ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile güvence altına alınmış “masumiyet karinesi” ve “soruşturmaların gizliliği” kuralları, bir kısım medyanın yayınları ile sürekli ve adeta kararlılıkla yıpratılmakta ve toplum önünde saygınlığı bulunan kişiler ağır hak ihlalleri ile karşılaşmaktadır. Ancak, bu kuralları ihlal eden ve yıpratan bir kısım medya hakkında, hukuk düzeninin açıkça emrettiği yaptırımlar bir türlü uygulanmamaktadır.

Hukukun, yargının, insan haklarını koruyan ceza ve ceza usul hukuku kurallarının bir gün herkese, bugün siyasal iktidarı elinde tutan kişilere de gerekebileceğini belirterek, bugünkü hak ihlallerini adeta sevinçle karşılayan, hatta hak ihlallerinin yoğunlaşmasına hizmet eden kesimleri yadırgadığımızı belirtiyoruz. Silivri’deki dava ve soruşturmanın, bu dava ve soruşturmada yaşanan hak ihlallerinin, Barolar olarak yakından takipçisi olacağımızı, yeniden, bıkmadan ve tekrar ilan ediyoruz.

* İktidarın önce “Kürt açılımı”, sonra da gelen tepkiler üzerine “demokratik açılım” adını verdiği süreç, ülkemizin üniter yapısı ve ulusal bütünlüğü açısından son derece tehlikelidir. Sınır kapısında terörist örgüt üyeleri karşılanırken yaşanan sahneler, ülkemizin bölünmez bütünlüğü konusunda Türk Ulusu’nun vicdanında onarılması olanaksız yaralar açmaktadır. Teslim olan bu terörist örgüt üyelerinin, ayaklarına kadar gelen ve çadırlarda kurulan mahkemeler tarafından serbest bırakılması ve Güneydoğu bölgesinde, adeta kahraman gibi gezdirilmeleri, Türk insanında, yargı sistemine olan güveni sarsmaktadır.

Baro Başkanları olarak, Türk Devleti’nin Anayasa’da sayılan niteliklerinin ve Türk Ulusu’nın tanımı konusunda Anayasa’da yer alan düzenlemenin değiştirilmesine, Türk Devleti’nin üniter yapısına ve Türkçe’nin resmi dil niteliğine zarar verecek her türlü gelişmeye; bütün gücümüzle ve her koşul altında karşı olduğumuzu kamuoyunun bilgisine sunuyoruz.

* Ülkemizdeki en yüksek yargı organı olan Anayasa Mahkemesi’nin, ülkemizin bölünmez bütünlüğü aleyhine eylemleri nedeni ile verdiği Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP) kapatılması kararı, tüm kesimleri tarafından sağduyu ile karşılanmalı ve herkes yargı kararına saygı göstermelidir.

* Ülkemizin, basın özgürlüğü konusunda dünyada 61. sırada yer aldığı bilinmektedir. “Türkiye’de basın özgürlüğü konusunda sorun yok” denilirken, iktidara muhalif görüşleri ile tanınan basın yayın organlarının yönetsel, ekonomik ve vergisel açılardan baskı altına alınması, iktidarın demokrasi ve basın özgürlüğü anlayışını ortaya koymaktadır.

* Ülkemizde dava sayısının yoğunluğunun neden olduğu, çelişkili kararlar ve bir kısım yargı kararlarındaki usul hatalarının, hukuksal açıdan değerlendirilmesi anlamında; kesinleşmiş mahkeme kararlarının akademik düzeyde, hukuk normlarına ve Yargıtay içtihatlarına uygunluk açısından yeknesaklığı, adaletin eşitliğini sağlamak amacıyla incelemek, izlemek ve araştırmak yönünde, bilimsel özerkliğe sahip İzmir Barosu bünyesinde bir merkez oluşturulmasına karar verilmiştir.

* Ege Bölgesi Baroları Avukat Hakları Ortak Koordinasyon Merkezi’nin İzmir Barosu bünyesinde oluşturulmasına karar verilmiştir.

Av.Özdemir SÖKMEN
İzmir Barosu Başkanı

Av.M.İlker GÜRKAN
Muğla Barosu Başkanı

Av.Zeki KAHRAMAN
Bursa Barosu Başkanı


Av.Sümer GERMEN
Aydın Barosu Başkanı

Av.Fadıl ÜNAL
Manisa Barosu Başkanı

Av.Muzaffer MAVUK
Balıkesir Barosu Başkanı

Av.Rıza ALBAY
Uşak Barosu Başkanı

Av.Cemal İNCİ
Yalova Barosu Başkanı

Av.Şenol GÜNDOĞDU
Eskişehir Barosu Y.K.Üye.

Av.Hülya SAYGIN
Tekirdağ Barosu Bşk.Yrd.

Av.Şemsettin TUTAR
Çanakkale Barosu Y.K.Üye.

Av.Adil DEMİR
Denizli Barosu Başkanı

Av.Ali Yıldırım SEZER
Kocaeli Barosu Gen.Sek.

 

 
 
 
 
 

BURSA BAROSU BAŞKANLIĞI - İLETİŞİM BİLGİLERİ - 444 50 99
Adres: Kıbrıs Şehitleri Caddesi Adalet Sarayı G-Blok Kat:1 Osmangazi / BURSA
Telefon (0224) 251 66 06
Faks (0224) 251 62 49
E-Posta baro@bursabarosu.org.tr
CMK Servisi - Telefon (0 224) 272 50 44 – 272 50 67
Adli Yardım Servisi - Telefon (0 224) 223 28 23