Baro başkanları, Türkiye’nin en sıcak konusu “Demokratik Açılım”ı tartışmak üzere 16-17 Ocak 2010 tarihleri arasında Diyarbakır’da bir araya geldi. (19.01.2010)
Bu Haberi | | Bu Haberi | |
Baro başkanları, Türkiye’nin en sıcak konusu “Demokratik Açılım”ı tartışmak üzere 16-17 Ocak 2010 tarihleri arasında Diyarbakır’da bir araya geldi.
Diyarbakır Barosu’nun ev sahipliğinde Sümer Park’taki salonda 16 Ocak günü gerçekleştirilen toplantı saat 10.00’da başlayıp 19.00’a kadar sürdü. Çok sayıda baro başkanının demokratik açılım, Kürt ve terör sorunuyla ilgili görüşlerini aktardığı toplantı, hukukçulara yakışır bir şekilde olgunluk içerisinde geçti.
Türkiye Barolar Birliği Başkanvekili Berra Besler ile birlik yönetiminin Bursalı üyesi Asude Şenol’un katıldığı toplantıda Bursa Barosu Başkanı Zeki Kahraman da bir konuşma yaptı. Kahraman, nasıl adlandırılırsa adlandırılsın ülkemizde Kürt sorunu olduğunu, Kürt kökenli yurttaşlarımızın kanaat önderliğine soyunmuş olanların, ülkemizde yaşayan diğer insanların hassasiyetlerini ve kaygılarını anlayarak bunları giderecek net söylemlerde bulunmaları gerektiğini ifade etti. Anayasamızın değiştirilemez maddelerinin korunması ve bu maddelerin yanına hak ve özgürlükleri güvence altına alan başka değiştirilemez maddeler eklenmesinin düşünülebileceğini, birlikte yaşama konusunda samimi olmak ve buna uygun davranış ve söylemlerde bulunmak gerektiğini, yaşanmış acı olaylar üzerinden tartışma yürütülmesinin barışa ve huzura hizmet etmeyeceğini söyledi.
Bursa Barosu’nu başkan Zeki Kahraman ile birlikte yönetim kurulu üyesi Nurhayat Altaca’nın temsil ettiği toplantının sonunda beliren ortak görüş, 17 Ocak 2010 günü, Diyarbakır’ın tarihi mekânlarından Hasanpaşa Hanı’nda yapılan basın açıklamasıyla kamuoyuna duyuruldu.
BARO BAŞKANLARI
DEMOKRATİK AÇILIM GÜNDEMLİ TOPLANTISI SONUÇ BİLDİRGESİDİR
( 16-17 OCAK 2010 )
Karamsarlığın, umutsuzluğun, bölünmüşlüğün egemen olduğu günümüz Türkiye’sinde ‘Demokratik Açılım’ı tartışmak için 16-17 Ocak 2010 tarihinde bir araya gelen Baro Başkanları, aşağıda ortaklaştırdıkları görüşlerini kamuoyu ile paylaşmayı uygun görmüşlerdir.
‘Demokratik Açılım’ın tüm ülkeyi kapsayacak, eksiksiz demokrasi ve gerçek hukuk devleti temelinde ele alınması gereklidir. Demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan haklarına ilişkin sorunlarını henüz çözememiş Türkiye‘de, ‘Kürt Meselesi’ de bu sorunlarla bağlantılı olarak Türkiye’nin temel sorunlarının başında yer aldığı bir gerçektir.
Diğer sorunlarla birlikte ‘ Kürt Meselesi’ de Türkiye’nin; demokrasi içerisinde, şiddet dışlanarak, özgürlük, eşitlik ve adalet temelinde, birlikte ve barış içerisinde çözümlenebilecek ortak bir meselesidir.
Son çeyrek yüz yılda Türkiye’nin bu bölgesinde yaşanan çatışma, binlerce insanımızın ölümünün yanı sıra ağır insan hakları ihlallerine, çok büyük ekonomik kaynakların heba edilmesine ve toplumun her kesiminde giderek çok tehlikeli bir ayrışma duygusuna yol açmıştır.
Türkiye; sağduyu ve uzlaşı paydasında, bütünleştirici bir barış diliyle, bu sorunların üstesinden gelebilecek irade, birikim, inanç ve dinamiğe sahiptir.
Ülkemizin temel sorunlarının çözümü sivil inisiyatifle, katılımcı yeni bir anayasanın hazırlanması ve yürürlüğe konulmasıyla mümkündür. Tüm yurttaşlar yönünden eşitliği esas alan, farklı kültürlere saygı gösteren ve onları koruyan, hukukun üstünlüğünü bütün kurumlarıyla birlikte demokratik bir işleyiş içerisinde düzenleyen yeni bir anayasa, hem toplumumuzun ve hem de tüm devlet kurumlarının öncelikli ve acil gündemi olmalıdır.
Şiddeti reddeden, yöntem olarak benimsemeyen bütün siyasal oluşumların örgütlenmesinin ve siyasi parti olarak faaliyet göstermesinin önündeki anayasal ve yasal engeller ivedilikle kaldırılmalıdır. İfade özgürlüğü tam olarak sağlanmalı, temsilde adaleti esas alan, demokratik bir seçim ve siyasi partiler yasası hazırlanmalıdır. Meşru siyaset yapanların sistem dışına itilmelerinin, şiddeti yöntem olarak kullananları güçlendireceği göz ardı edilmemeli, kamuoyunu inciten, ayrışmayı derinleştiren uygulamalardan vazgeçilmelidir.
‘Demokratik Açılım’ sürecinin siyasi olmasının yanı sıra, sosyal ve ekonomik boyutlarının da olduğu göz önüne alınarak ülkenin ve bölgenin ekonomik sorunlarının çözümlenmesi için gerekli önlemler acil olarak alınmalıdır.
Yargının siyasallaşması Türkiye’de adalete olan inancı ve güveni giderek zayıflatmaktadır. Bu nedenle yargı bağımsızlığına saygı gösterilmeli, tarafsızlık ve bağımsızlıkla bağdaşmayan uygulama ve düzenleme arayışlarından vazgeçilmelidir.
Türkiye’de silahlı çatışma riskini ortadan kaldıracak tedbirler alınmalı, silahsızlanma koşullarının yaratılması bağlamında öncelikle silahlı örgüt üyeleri Türkiye sınırları dışına çekilmeli ve operasyonlar durdurulmalıdır. Bu suretle oluşacak barış ortamında sorunların çözümünün sağduyu ve demokrasi içerisinde sağlanabileceğine inanıyoruz.
‘Demokratik Açılım’ın Diyarbakır’da tartışılmasının, görüşlerin ortaklaştırılması çabasının barış ve uzlaşı bakımından öneminin bilinci ile Türkiye Baroları olarak toplumumuzun temel meselelerini, Türkiye’nin farklı illerinde tartışmaya, çözüm yolunda ortak zeminde buluşma çabalarımız devam edecektir. Türkiye’deki diğer meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarının da bu çabalarımıza katkı ve destek vermeleri beklentimizdir.
Kamuoyuna saygıyla duyururuz.
1. ADIYAMAN BAROSU BAŞKANI YUSUF YETİŞ
2. AFYONKARAHİSAR BAROSU BAŞKANI CELAL MÜMTAZ AKINICI
3. AĞRI BAROSU BAŞKANI TİMUR DEMİR
4. AKSARAY BARO BAŞKANI ABDULKERİM YENİL
5. ANKARA BAROSU BAŞKANI VEDAT AHSEN ÇOŞAR
6. ARTVİN BAROSU BAŞKANI İZZET VARAN
7. AYDIN BARO BAŞKANI SÜMER GERMEN
8. BALIKESİR BAROSU BAŞKANI MUZAFFER MAVUK
9. BATMAN BAROSU BAŞKANI YUSUF TANRISEVER
10. BİNGÖL BAROSU BAŞKANI ERDAL AYDEMİR
11. BİTLİS BARO BAŞKANI MAZHER YÜREK
12. BURSA BAROSU BAŞKANI ZEKİ KAHRAMAN
13. ÇANKIRI BARO BAŞKANI İDRİS ŞAHİN
14. DENİZLİ BARO BAŞKANI ADİL DEMİR
|
15. DİYARBAKIR BAROSU BAŞKANI MEHMET EMİN AKTAR
16. DÜZCE BARO BAŞKANI ALİ DİLBER
17. EDİRNE BAROSU BAŞKANI FARUK SEZER
18. ELAZIĞ BAROSU BAŞKANI R.KADRİ SEPTİOĞLU
19. HAKKARİ BAROSU BAŞKANI İSMAİL DURGUN
20. IĞDIR BAROSU BAŞKANI SERDAR ARAT
21. İZMİR BARO BAŞKANI ÖZDEMİR SÖKMEN
22. KARS.ARDAHAN BARO BAŞKANI CEVDET UYGUN
23. MALATYA BAROSU BAŞKANI SELAHATTİN SARIOĞLU
24. KASTAMONU BAROSU BAŞKANI MEHMET İHSAN DARENDE
25. KAYSERİ BAROSU BAŞKANI ALİ AYDIN
26. KOCAELİ BAROSU BAŞKANI CUMHUR ARIKAN
27. KÜTAHYA BARO BAŞKANI MEHMET SABİT ÖZDAĞLAR
28. MARDİN BAROSU BAŞKANI AZAT YILDIRIM
|
29. MERSİN BAROSU BAŞKANI HALİL HULKİ ÖZEL
30. MUĞLA BAROSU BAŞKANI MUSTAFA İLKER GÜRKAN
31. MUŞ BARO BAŞKANI SABAHATTİN GÖÇMEN
32. SİİRT BARO BAŞKANI M.ALİ ÖZEL
33. ŞANLIURFA BAROSU BAŞKANI YAHYA DEMİRKOL
34. ŞIRNAK BAROSU BAŞKANI NUŞİREVAN ELÇİ
35. TEKİRDAĞ BAROSU BAŞKANI A.MÜSELLEM GÖRGÜN
36. UŞAK BAROSU BAŞKANI RIZA ALBAY
37. VAN BAROSU BAŞKANI AYHAN ÇABUK
38. YALOVA BAROSU BAŞKANI CEMAL İNCİ
39. YOZGAT BAROSU BAŞKANI YUSUF BEŞER
40. ZONGULDAK BARO BAŞKANI KEREM ERTEM
41.KAHRAMANMARAŞ BAROSU BAŞKANI İSMAİL KAHVECİ
|
|
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun!
Memleket isterim Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun; Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun; Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun; Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun; Olursa bir şikâyet ölümden olsun.
“Haydi Abbas vakit tamam” diyen de O, “Yaş otuz beş; yolun yarısı eder” diyen de… Hele yukarıda tamamını aktardığımız “Memleket isterim” şiiriyle Cahit Sıtkı Tarancı, 1910 yılında doğduğu Diyarbakır ile birlikte hem Doğu ve Güneydoğu Anadolu, hem de insanlık tarihi boyunca her coğrafyadaki halkların dileğine, özlemine tercüman olmuş… 1956 yılında ölen Tarancı “Memleket” adını taşıyan bir başka şiirinde de şöyle diyor:
“Bir yanda Anadolu bir yanda Rumeli'dir Hepsi bizden yolcusu olsun hancısı olsun Efkar ettiğimiz şey memleketin halidir Sanmam hemşehrim sanmam bundan acısı olsun
Köylümüz efendimiz tarlasında perişan İşçimiz kardeşimiz kavgasında perişan Anam bacımdır bahtı karasında perişan Hemen Allah cümlemizin yardımcısı olsun”
* * *
“Barolar Demokratik Açılımı Tartışıyor” başlıklı toplantı için gittiğimiz Diyarbakır’ı, bu ildeki meslektaşlarımızın sıcak misafirperverliği sayesinde her yönüyle tanıma fırsatı bulduk. Diyarbakır Barosu’nca 3 gün misafir edildiğimiz Diyarbakır’ın tarihi mekânlarını gezdik, çarşılarında alışveriş yaptık, halkla sohbet ettik. Ziyaret duraklarımızdan biri, Diyarbakır doğumlu şairimiz Cahit Sıtkı Tarancı’nın eviydi. Kültür Bakanlığı tarafından müzeye dönüştürülmüş evin duvarlarında, bahçesinde, dizelerini unutamadığımız şairin duygu dünyasına yolculuğa çıkmamız çok da zor olmadı. Zira Tarancı’nın dizelerine yansıyan, bugün halen Diyarbakırlısı, Bursalısı, Hakkarilisi, Edirnelisi’yle Türkiye Cumhuriyeti’nin her vatandaşının özlemiydi. Diyarbakır, tarihi miras açısından oldukça zengin bir yer. Bugün ülkemizde, tarihi milattan önce 3 bin yıl kadar eski olup da Diyarbakır Kalesi kadar sağlam kalan pek az tarihi eser bulunur. Bahsedilen tarih İçkale’nin yapımıyla ilgilidir. Dış Kale’nin yapımına ise milattan sonra 346-349 yıllarında Roma İmparatoru II. Constantinus tarafından başlandığı tahmin edilmektedir. Kale, daha sonra bölgede hüküm süren Bizans, Abbasi, Mervani, Selçuklu, Artuklu, İnallı, Eyyubi, Akkoyunlu ve Osmanlılar tarafından yapılan eklentilerle günümüze kadar gelmiştir… Diyarbakır Kalesi ile ilgili en çarpıcı bilgi ise yakın tarihtedir. 1930’lu yıllarda “şehir hava almıyor” diye düşünen yöneticiler, Yedikardeş ve Evlibeden burçlarının taşlarını söktürmüşler, Dağkapı ve Mardinkapı surlarının bir bölümünü de dinamitleyerek yıktırmışlar… Dönemin aydınları ve 1932 yılında bir araştırma gezisi nedeniyle bölgede bulunan Prof. Albert Louis Gabriel'in raporları sonucu katliama engel olunmuş… Kale’nin halen en sağlam burçlarından Keçi Burcu’ndan Dicle Nehri’nin akşını ve hemen karşıdaki On Gözlü Köprü’yü izlemek de heyecan vericiydi. Diyarbakır’ın tarihi zenginliği anlatmakla bitmez… Camileri, kiliseleri, hanları, burçları ve evleriyle muhteşem bir tarih var Diyarbakır’da… Siz en iyisi bir yolunu bulun ve Diyarbakır’a gidin… Gidin görün… Halkını dinleyin… …ve dediklerini duyun! “Memleket isterim Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun; Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.”
|
|