5 Nisan’ı, Avukatlar Günü olarak kutlamaktayız. Ancak uzun yıllardan bu yana, 5 Nisan avukatlar gününde kutlamadan çok; hukuk, yargı ve demokrasiye ilişkin sorunlar dile getirilmekte ve bu sorunlar her geçen yıl artarak devam etmektedir. Anayasa ve diğer yasa metinlerinde yer alan düzenlemeler, sadece kağıt üstünde kalmakta, ya hiç uygulanmamakta ya da subjektif yorumlara göre değiştirilerek uygulanmaktadır. Bu gün yine yargı ve avukatlar dağ gibi sorunlar ile mücadele içindedirler.
Yargının kurucu unsurlarından birisinin temsilcisi olan avukatlar, sadece savunma görevini yerine getiren bir hak savunucusu olarak değil aynı zamanda hukukun üstünlüğünün tesis edilmesi ve demokrasinin tüm kurumları ile işlerlik kazanması için toplumsal bir görev yaparlar.
Aslında bir ülkedeki yönetimin demokratik olup olmadığını avukatların sistem içindeki konumuna bakarak da anlamamız mümkündür.
Avukatsız bir yargılamanın adil olmasının düşünülemeyeceği gibi adaletin gerçekleştirilmesi için hakim, savcı ve avukatın bağımsız ve tarafsız olması şarttır.
Avukatların meslek örgütü olan Baroların; mesleki sorunları çözmek ve mesleğin değerini arttırmanın yanı sıra hukukun üstünlüğünü korumak ve geliştirmek üzere iki temel görevi bulunmaktadır. Barolar ayrıca bu temel görevleri ile birlikte ve bunlarla yarışır şekilde içinde bulundukları kentin, ülkenin sorunları ile diğer toplumsal ve evrensel sorunların çözümüne katkı sunarlar. Bu sebepledir ki Barolar toplumun kanaat önderleridir.
Hukukumuzda yazılı düzenlemelere göre:
‘Türkiye Cumhuriyeti, Laik ve Sosyal Hukuk Devletidir.’
‘Yargı Bağımsızdır.’
‘Herkes Düşünce ve Kanaat Hürriyetine Sahiptir’
’Herkes Düşünce ve Kanaatini Açıklanma Hakkına Sahiptir’
’Basın Hürdür Sansür Edilemez.’
Bu temel ilke ve hakları sayfalar dolusu sıralamak mümkün. Ancak bugün ülkemizde bu temel ilke ve hakların adeta ayaklar altına alındığı, yok sayıldığı bir dönemi yaşadığımız da bir gerçektir.
Yargı bağımsızlığı ve yürütmenin yargıya olan müdahalesi günümüzde en çok tartışılan konular haline gelmiş, düşüncelerini ifade eden insanlar ceza evlerine doldurulmuştur. Daha basımı yapılmamış bir kitabın taslağının toplatılması ise artık hukuka aykırılıkların varmış olduğu son nokta olarak kamuoyu gündeminde yer almıştır.
Sonuç olarak hukukun üstünlüğüne dayanmayan, kuvvetler ayrılığı ilkesine işlerlik sağlamayan bir devlette hukuk devleti ve demokrasiden söz edilmesi mümkün değildir.
Bursa Barosu ve Bursa Barosuna bağlı avukatlar bir asırdan bu yana vermiş oldukları hukuk ve demokrasiye işlerlik kazandırma mücadelesine yılmadan devam edeceklerdir.
Bu duygu ve düşüncelerle Atatürk ilke ve devrimleri ışığında, bağımsız yargı ve hukukun üstünlüğünün egemen olduğu aydınlık yarınlara olan inancımla 5 Nisan Avukatlar Günümüzü kutlarım.
Saygı ve sevgilerimle.
Şerafettin İrmiş
Bursa Barosu Başkanı V.
|
