
BASIN AÇIKLAMASI 19.01.2012
Değerli Meslektaşlarım, Kıymetli Basın mensupları,
Hepinizi saygı ve sevgi ile selamlıyorum.
Adalet Bakanlığı’nın açıklamış olduğu yeni Adli Reform Paketi ile ilgili Bursa Barosu Başkanlığı olarak düzenlemiş olduğumuz basın toplantısına hoşgeldiniz .
Değerli Meslektaşlarım, değerli basın mensupları;
Şüphesiz ki her yeni çalışma, her reform var olan sorunların çözümü için iyi niyetle atılmış adımlardır. Bizim, bu çalışmalarda iyiniyetle hareket edildiğinden şüphemiz yoktur.
Ancak sayın Adalet Bakanımızın açıklamış olduğu reform paketine bir bütün olarak katılmadığımızı, bu paketin birçok sakıncalar içerdiğini de belirtmek zorundayız.
Reform paketlerinin sadece Adalet Bakanlığı kadrosu tarafından hazırlanmaması gerektiğini düşünüyoruz.
Kanunların hazırlanması, sadece hakimlere, savcılara ve bürokratlara bırakılmamalıdır. Bakanlık kadrolarında ekonomist, sosyolog, avukat, psikolog ve danışman statüsünde toplumun çeşitli kesimlerini temsil eden kişiler istihdam edilmelidir. Ve yasalar mutlaka toplumun dinamik unsurlarıyla görüş alışverişinde bulunduktan sonra çıkarılmalıdır.
Değerli meslektaşlarım, değerli basın mensupları ;
Açıklanan reform paket,i kişilerin alacaklarını nasıl alamayacaklarını göstermektedir. Ancak alacakların nasıl alınacağı konusunda bir yol göstermemektedir.
Reform paketi ile ilgili değerlendirmelerimizi birkaç başlık altında toplayabiliriz.
A - Adalet Bakanlığı bu reform paketindeki bazı çalışmalarla ülkeyi ve ekonomiyi bir güven bunalımına, bir kaosa sürüklemektedir
1) Ekonomik bir krizin kapısı aralanmaktadır. Ticaret güvene dayalı yürümektedir. Çek ve senet ve bunların tahsil yolu konusunda bugüne kadar piyasalara yerleşmiş bir güven vardır bu ortadan kalkmaktadır.
2) Piyasa tahsil zorluğu nedeniyle çek ve senetten çekilecek, tamamen nakit hale gelecektir.
3) Bu durum öncelikle sermayesi çok az olan, ancak fikri bulunan girişimci insanlara darbe vuracaktır ki ülkemizin en önemli ekonomik gücü genç girişimci insanlarımızdır .
4) Çekle senetle mal alıp, perakende satan küçük esnaf mal alamayacaktır. Küçük esnaf için ciddi sıkıntı oluşturacaktır.
5) Kısa vadede en fazla toplumun alt gelir grubu etkilenecektir. Büyük şehirlerimizin varoşlarında ve Anadolu’nun her yerinde vatandaşlarımız çek ve senetle günlük yaşamlarını, alışverişlerini sürdürmekte, hasat zamanı ise borçlarını ödemektedirler. Alacağını tahsil konusunda güven sorunu yaşayan esnaf nakit dışında alışverişi durduracaktır.
6) Ekonomik üretimin bel kemiği olan hipermarketlerde perakende satışlar duracaktır. Bu marketlerde ya nakit ya da kredi kartı ile alışveriş yapılmaktadır.
Tüm bankalar vatandaşlarımıza kefilsiz küçük limitlerle kredi kartı vermektedirler. Bankalar bu riski “Nasıl olsa haciz baskısı yolu ile alırım” düşüncesi ile üstlenmektedir. Yeni yasadan sonra alacağını alma riskine giren bankalar teminatsız kredi kartı vermeyeceklerdir. Bu da ekonomimizi durma noktasına getirecektir.
7) Ülkemiz ağır sanayi üretimi yapan, kaydi alışverişin olduğu bir ülke olmadığından ciddi bir kaos oluşturacağı kanaatindeyiz.
Bu tür reformlar düzenlenirken mutlaka ülkemiz şartları göz önünde tutulmalıdır. İlgililerin beyanına göre ekonomimizin büyük bir kısmı kayıt dışındayken, ekonomileri yüzde 98’lere yakın kayıt altına alınmış AB yasalarını emsal alırken dikkatli olunmalıdır. Ayrıca AB’nin ekonomik olarak batmakta olduğunun, dinamizmini kaybettiğinin açık bir biçimde görüldüğü bir dönemde biz daha dikkatli olmalıyız. Çünkü 20 yıl sonra biz de dinamizmimizi kaybedebiliriz.
B) Adalet Bakanlığı’mızın tutuklama süreleri ve tutuklama kararlarına ilişkin çalışmaları olumludur. Ancak yeterli değildir.
Yasalardan çok, yetiştirmiş olduğumuz hukukçuların (Avukat-Hakim –Savcı) mantalitelerinin değişmesi gerektiği kanaatindeyiz. Bunun için de mutlaka sosyoloji, psikoloji, edebiyat ve diğer disiplinler, gerek meslek içi eğitimlerde gerekse okullarda okutulmalıdır.
C) Bazı suçların tanımlanması, cezaların artırılması doğru değildir.
Doktorlarla ilgili bıçak parasının rüşvet sayılması yeni bir şike yasası faciasına yol açacak niteliktedir. Yeni düzenleme hukukun genel ilkelerine uygun değildir. Net bir şekilde düzenlenmeli ceza da ona göre tayin edilmelidir.
D) Adaletin hızlandırılması yerindedir, ancak palyatif çözümlerle adalet hızlandırılırsa adaleti sağlayalım derken adaletsizliğe neden olabiliriz.
Bir kere tüm yargılamalar herkesin adalet duygusunu tatmin edecek şekilde cereyan etmeli, hakimlerimizin performansını yıl içinde bakacakları dosya sayısına göre değerlendirmekten uzak durulmalıdır. Eğer bu yapılmazsa, yani davaların içeriğinden çok dava sayıları ile ilgilenilirse hukuksal olarak ciddi sorunların doğmasına neden olunur.
Yargıtayımız herkesin son umududur. Gerekirse üye ve daire sayısı daha da artırılarak hızlandırma devam edilebilmelidir.
E) Elektrik hırsızlığı ile ilgili karar gerçekten çok yerinde bir karardır, doğrudur. Binlerce insanımız bu suçun mağduru olmuşlardır.
F) Sabıka kayıtlarının silinmesi yönündeki karar da doğrudur. Süre makuldur. İnsanlara pişmanlıkimkanı tanınmalıdır. Yeni bir başlangıç yapma imkanı tanınmalıdır. Güvenlik açısından zaten gbt’ler tutulmaktadır.
G) Çekten cezanın kaldırılması haciz yollarındaki düzenlemeler tekrar gözden geçirilmeli, oluşmuş ve yıllara dayanan ön kabul haline gelmiş uygulamalar değiştirilirken Adalet Bakanlığımız bunların yerine neyi ikame edeceğini herkesin anlayabileceği bir şekilde düzenlemelidir.
Tekrar belirmek isterim ki yargı reformları, yenilikler hazırlanırken toplumun her kesiminin görüşü alınmalı, kararlar bu süreçlerden sonra değerlendirilmelidir.
Adalet Bakanlığımızdan talebimiz bu beyanlarımızın dikkate alınması, yapılan çalışmalarda gözönünde tutulmasıdır.
Hepinize katılımızdan dolayı teşekkür eder saygı ve sevgilerimi sunarım.
Bursa Barosu Başkanı Av. Zekeriya BİRKAN
|