|
BASINA VE KAMUOYUNA
21/01/2013
Hrant Dink, bundan tam altı yıl once 19 Ocak 2007 günü, genel yayın yönetmenliğini yaptığı Agos Gazetesi’nin İstanbul Şişli'deki binasının önünde öldürüldü.
Hrant Dink, bu topraklarda doğup büyüyen, bu topraklarda yaşayan ve ne yazık ki kurşunlanarak bu topraklarda öldürülen değerli bir aydınımızdı.
Cinayetin üzerinden 6 yıl geçmiş olmasına ragmen, azmettirici odaklar hala açığa çıkarılmamıştır. Cinayetin işlenmesine göz yumulduğu resmi kurumların beyanları ile açığa çıkmıştır. Ne yazık ki, sorumlular yargılanmadığı gibi gerçeğin üstü de örtülmeye çalışılmıştır.
Bu konuda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının cinayeti örgütlü suç kapsamında değerlendirerek Mahkeme kararının bozulması talebinde bulunması da Hrant Dink davasında cinayetin arkasındaki güç odaklarının irdelenmeden ve adil yargılama yapılmadan hüküm kurulduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Hrant Dink cinayetinin yanı sıra Uğur Mumcu, Çetin Emeç, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı cinayetleri ve daha birçok cinayet aydınlatılmamış; yargısız infazlar, gözaltında kayıplar gibi daha binlerce cinayet soruşturulmamış, gerçek failler yakalanmamıştır.
Bursa Barosu olarak saldırıyı farklı dil, din ve kültürlerdeki insanlarımızın barış içinde bir arada yaşama isteğine karşı işlenmiş bir cinayet; tüm insanlığa karşı işlenmiş suç olarak değerlendiriyor, faillerin yanı sıra kusur ve sorumluluğu olanların da bir an önce açığa çıkartılarak cezalandırılması talebimizi yineliyoruz.
Üzülerek belirtmek zorundayız ki, yaşanan haksızlıklar yalnızca geçmişe ait değil. Şu anda yaşanan iki olaydan sözetmek istiyoruz. Yasa dışı bir örgütün üyeleri oldukları gerekçesiyle Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Merkezi’ne ve üyelerine yönelik bir operasyon başlatılmıştır. Aramalarda yasanın zorunlu kıldığı koşullara uyulmaksızın, hücre evi basar gibi gece yarısı hukukçuların işyerlerine baskın yapılmış ve meslektaşlarımız gözaltına alınmıştır. Meslektaşlarımızın sorguları devam etmektedir.
Sorgulara ilişkin olarak edindiğimiz bilgiler, meslektaşlarımızın muhalif duruşları ve görevlerini yapmaları nedeniyle sürece muhatap edildikleri yönündedir. Savunma görevlerini yapmalarından ötürü meslektaşlarımızın gözaltında olmalarını kınıyor ve meslektaşlarımızı destekliyoruz.
Çok güncel olması sebebiyle bir olaya daha değinmek istiyoruz. Suriye sınırında düşürülen uçağımızın şehit pilotlarından Teğmen Hasan Hüseyin Aksoy'un ailesinin avukatı Mehmet Katar'ın, uçağın düşürülmesinde ihmal ve kasıt şüphesi bulunduğu gerekçesiyle ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunması üzerine Malatya Cumhuriyet Başsavcıvekilliği soruşturma başlatmıştır. MİT'in cevabı gecikmemiş, Avukat Mehmet Katar hakkında "Planlı bir psikolojik harekâtın parçası olarak davrandığı, savaş kışkırtıcılığı yaptığı" gerekçeleriyle Adalet Bakanlığı'na suç duyurusunda bulunulmuştur.
Bir avukatın yasal yollara başvurmuş olmasının savaş kışkırtıcılığına nasıl yol açmış olabileceğini kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.
Kısaca sözünü ettiğimiz bu olaylar ve sürmekte olan tüm hukuksuzluklara karşı duyarlılığımızı ve tepkimizi sürdürmeye devam edeceğiz.
Saygıyla ve kaygıyla kamuoyuna sunarız.
Ekrem Demiröz
Bursa Barosu Başkanı
|
