BASINA VE KAMUOYUNA
Ankara Emniyet Müdürlüğü, Gezi Parkı eylemlerine katılan kişilerin, sivil toplum örgütlerince kışkırtıldığına ve yönlendirildiğine ilişkin bir fezleke hazırlayıp Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na göndermiştir.
Fezleke de yer alan kurumlardan birisi de Ankara Barosu’dur.
Daha önce bu eylemlerin ardında faiz lobilerinin ve dış mihrakların olduğunu söyleyenler, umduklarını elde edememiş olmalılar ki şimdide demokratik kuruluşlara ve barolara yönelmiş görünüyorlar.
Ancak girilen yol yanlıştır. Çünkü barolar halkın avukatlarıdır. Demokratik haklarını kullanan insanların uğradığı hak ihlallerine baroların duyarlılık göstermesinden daha doğal ne olabilir? Hiç kimsenin kuşkusu olmasın ki Bursa Barosu’da bu duyarlılıktadır ve bu bilinçtedir.
Bu yaklaşımları kışkırtıcı ya da yönlendirici diye nitelemek için demokrasi bilincinden çok uzak olmak gerekir. Çünkü, polisin uyguladığı şiddeti eleştirmek ve bu hususa ilişkin olarak suç duyurusunda bulunmak, soruşturmayı gerektirir bir hal değildir.
Ne var ki mevcut iktidar, toplumsal haraketi anlamaya çalışmak yerine bu durumu bahaneye dönüştürüp baroları ve diğer demokratik kurumları hedef haline getirmeyi amaçlamaktadır.
Bu durumun tam adı, CADI AVI’dır.
Bu yoldan ivedilikle dönülmelidir. İktidarın yapması gereken, demokratik haklarını kullanan insanlara yönelik polis şiddetini sorgulamak ve sorumluların cezalandırılması için hukuksal süreç başlatmaktır.
Bursa Barosu, barolarımıza yönelen ve yönelmesi muhtemel her saldırının karşısındadır ve bilinsin ki Ankara Barosu yalnız değildir.