BASINA VE KAMUOYUNA - 30.12.2013
İKTİDAR SUÇLULARIN TELAŞI İÇİNDEDİR
Türkiye bir krizden geçiyor. Emniyet güçlerinde ve yargıda kaygı yaratıcı çatışmalar sürüyor.
Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarıyla başlayan süreç, iktidarın müdahalesiyle krize dönüşmüş görünüyor.
17 Aralık’ta üç bakanın çocuklarına yönelik olarak başlatılan operasyon, Halk Bankasına kadar uzandı. Ayakkabı kutularında milyonlarca dolar, para sayma makinası ve kasalar ele geçirildi. Olaylara iktidarın müdahalesi gecikmedi. Oğlu soruşturmaya muhatap olan ve kendisi hakkında da fezleke hazırlanan İçişleri Bakanı, oğlunu soruşturan polisleri görevden aldı. Ancak görevden almalar bununla sınırlı kalmadı. İkinci bir operasyon ihtimaline karşı yüzlerce polis yetkilisi görevlerinden alındı.
Adalet Bakanı, soruşturmayı yürüten savcıları görevden almak için HSYK’yı toparlamayı başaramayınca, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı ile görüştü ve Başsavcılıkça, görevli savcının yanına iki savcı daha ilave edildi. Ardından kararların iki imza ile alınabileceğine ilişkin bir talimat yayımlandı. Böylece bu görevlendirmelerin, soruşturmayı yürüten savcıya yardımcı olmak için değil, savcıyı görev yapamaz hale getirmek için yapıldığı anlaşıldı.
Bu olaylar gelişirken Adli Kolluk Yönetmeliğinde bir değişikliğe gidildi ve kolluk soruşturmasının derhal valiye bildirilmesi esası getirildi. Yargının idareyi denetlemesi evrensel hukuk kuralı iken, bu yönetmelikle idarenin yargıyı denetlemesine olanak sağlanmak istendi. Soruşturmanın gizliliği ilkesi ise yönetmelikle ihlal edilmiş oldu. Neyse ki Danıştay, Türkiye Barolar Birliği’nin, yönetmeliğin iptaline ilişkin açtığı davada yürütmeyi durdurma kararı verdi ve hukuka açıkça aykırı bir girişimi önledi.
Son olay ise, ikinci soruşturmayı yürüten ve mahkemeden gözaltı kararları alan savcıya dosyadan el çektirilmesi oldu. Böylelikle mahkeme kararının uygulanmasının önüne geçildi. Görevden el çektirilen savcı, bu girişimin, soruşturmayı engellemek ve delilleri karatmak amacıyla yapıldığını söyledi.
Yaşanan olayların tümünü basın bildirisine sığıştırmak olanaklı değil. Ancak büyük fotoğraf gösteriyor ki, iktidar suçluların telaşı içindedir. Olaylar, dış mihraklarla, birilerinin saflığıyla ya da yardımseverliğiyle açıklanamaz boyuttadır. Hele başbakanın, tüm bu soruşturmaları milli iradeye saldırı diye nitelemesi endişe vericidir. Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir milli irade yolsuzlukların, hırsızlıkların açığa çıkarılma çabalarına karşı çıkmaz. Hiçbir milli irade, çoğunluk oyu almış bir iktidar partisinin her tür suçu işleme hakkı olduğunu düşünmez.
Paralel devlet iddiası ise çok şaşırtıcı. Bu iddiayı ileri süren siyasal parti, bir ya da iki yıl değil, tam onbir yıldır iktidardadır. Yargı bağımsızlığını, şimdi suçladıkları güçlerle birlikte yok ettiler. Dijital sahte belgelerle insanlar mahkum edilirken beraberdiler. HSYK’nın ve Yargıtay’ın oluşturulma sürecinde de beraberdiler. Bu ilişki paralel değil, iç içe bir ilişkidir ve iktidarın bu durumdan şikayet etmeye kesinlikle hakkı yoktur. Kendisi zarar görmeye başlayınca hukuku hatırlamış gibi görünen ve başkalarını suçlamaya çalışan zihniyet hiç de inandırıcı değildir.
İktidarın yapması gereken, soruşturmaları engellemek değil, soruşturmanın sağlıklı yürümesini sağlamaktır. Kuşkusuz ki haklarında soruşturma olan ya da tutuklananlar kesin hüküm verilene kadar masumdur. Ancak soruşturma ve yargı süreci de temiz ve masum yürütülmelidir.
Tüm bu gelişmeler, bağımsız yargının ne kadar vazgeçilmez olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır. Suçlanan kişilerin adil yargılanma haklarının ihlal edilmemesi ve savunma haklarını özgürce kullanabilmeleri için Bursa Barosu olarak tüm gelişmelerin takipçisi olacağız.
Hiç kimse kuşku duymasın ki Bursa Barosu taraftır. Bursa Barosu hukukun üstünlüğüne ve yargının bağımsızlığına taraftır. Özgür ve bağımsız savunmanın varlığına taraftır. Soruşturmaları ve yargı sürecini, iktidarın taleplerine göre değil, hakkın ve hukukun gereklerine göre yürütecek tüm savcı ve hakimlerimizin sonuna kadar yanında olacağız.
Emeği ile geçinen, bilime, akla ve alın terine değer veren, hırsızlığın ve yolsuzluğun yanında yer almayan tüm namuslu insanlarımızın yeni yılını kutlar, 2013 yılının kirliliğin ve adaletsizliğin son bulduğu bir yıl olmasını dileriz.
Ekrem DEMİRÖZ
BURSA BAROSU BAŞKANI
|
