Page 386 - BURSA BAROSU ÇALIŞMA RAPORU 2016-2018
P. 386
BARO BÜLTENLERİ
Bursa Barosu Başkanı Av. Gürkan Altun, 18 yeni avukatın ruhsat töreninde konuştu. BAOB
Yerleşkesi’ndeki Av. Özgür Aksoy Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen törende, genç avukatlara ve
ailelerine seslenen Altun, önce Bursa Barosu’nun Cumhuriyet Haftası etkinlikleriyle ilgili bilgi verdi.
Perşembe günü (26 Ekim 2017) de Ankara’da Ata’nın huzuruna çıkacaklarını söyleyen Altun, Bursa
milletvekilleriyle de avukatların sorunlarıyla ilgili kısa bir görüşme yapacaklarını ifade etti. Başkan
Altun, bu görüşmede gündeme gelecek temel konulardan birinin de kamuoyunda “müftü nikahı”
diye bilinen Nüfus Hizmetleri Kanunu’ndaki değişiklik olduğunu söyleyerek, bu değişikliğin yaratacağı
sakıncaları dile getirdi.
Altun şöyle konuştu:
Çok hukukluluk tartışması yaşanacak!
“Deniyor ki, onlar da devlet memuru, resmî nikah kıymalarında ne var? Elbette ki hiçbir şey yok!
Sadece müftüler değil. Bu
ülkede tarımdan, ekonomiye,
sanayiye hatta savunmaya kadar
her alanda devlet memurları
var. Öğretmenlere, Askerlere,
mühendislere, doktorlara,
veterinerlere bu yetkiyi
vermiyorsunuz! Fakat sadece
müftülere verdiğiniz zaman
akıllarımıza başka sorular geliyor,
toplum yaşamımızda yeni
yeni sorunlar oluşuyor. Bir de
doğrudan zararları var elbette.
Kısaca özetleyelim; Toplumsal
yaşamımızın temeli olan aileyi
Medeni Kanun korumakta ve
aile hukukunu düzenlemektedir.
Bilindiği üzere kadınlarımız, erkeklerle tüm alanlarda eşitlik ve miras hakkı başta olmak üzere bu kanunla
pek çok kazanım elde etti. Medeni Kanun’da görünürde bir değişiklik yapılmıyor ama müftülere nikah
kıyma yetkisi verdiğinizde, yokluğunda müftünün yetkisini müftülüğe bağlı idari memurlar, imamlar,
müezzinler kullanacak. Herkes bunu istiyor mu? İstiyorsa sorun yok denebilir belki! Herkes kendi
inancına, kendi mezhebine veya kendince inandığı değerlere göre evlenebilir elbette.
Ayrılık tohumları ekiliyor!
Bu durumda müftülüklerde her dinden, her mezhepten görevli mi istihdam edeceğiz? Sünni ile Sünni,
Alevi ile Alevi, Ortodoks ile Ortodoks, Musevi ile Musevi evlendiğinde sorun olmaz belki! Fakat farklı
din ve mezheplerden çiftlerin evlenmesi söz konusu olduğunda ne yapılacak? O da bilinmiyor. Kesin
olan bir şey var ki bu uygulama çok hukukluğu getirecektir. Dini ve resmi nikahı birlikte kıyarsanız,
bir süre sonra bu evliliğin sonlandırılmasında da o dinin kuralları ve dolayısı ile o dinin hukukunun
geçerli olması istenecek. Tek hukuka geçtiğimiz 1926’dan sonra yeniden çok hukukluluk tartışması
yaşanacaktır.
Bir kişi bile müftü nikahı kıydırmayacaksa bu ülkede, işte o zaman fişlemeler, ötekileştirmeler
başlayacak. Çanakkale ve Kurtuluş savaşlarından çıkmış, Cumhuriyet’i kurmuş insanlar olarak, bir
kıvılcımla Ortadoğu bataklığına dönecek bu ülkede, bu ayrılık tohumlarıyla hiç mi sorun yaşamayacağız?
Bir an önce bundan vazgeçilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Ülkemizde hiçbir zaman dini nikah yasaklanmadı. Serbestti, serbest olmaya devam edecek.
Deniyor ki müftü, nikahı imam cübbesiyle kıymayacak! İki cübbe mi taşıyacak, birini çıkarıp ötekini
mi giyecek peki? Bu bile eşyanın tabiatına aykırı… Karşı çıkmış olmak için karşı değiliz. Toplumun
hassasiyetlerinin dikkate alınmasını istiyoruz.”
- 362 -