Page 167 - BURSA BAROSU ÇALIŞMA RAPORU 2016-2018
P. 167

BARO BÜLTENLERİ



               veya  duruşmaya  getirdiği  tanığın    mahkemelerce  davayı  uzatmak  amacıyla  olduğu  gerekçesi  ile
               reddedilebilmesi, zorunlu müdafinin duruşmada olmaması veya mazeretsiz olarak duruşmayı terki
               halinde duruşmaya devam olunabilmesi, kovuşturmada en fazla 3 avukatla sanığın veya şüphelinin
               temsili, Cumhuriyet Savcılığı’nca şüpheli veya sanıkla görüşmenin kısıtlanabileceği, terör suçlarından
               yargılanan veya soruşturulan şüpheli ve sanığın avukatı hakkında, aynı suçlardan soruşturma veya dava
               açılırsa avukatlık görevinden yasaklanmasına olanak sağlanmıştır. Kuşkusuz tüm bu düzenlemelerden
               en önemlisi, şüpheli ve sanıklarla savunmanın temsilcisi avukatı özdeşleştiren KHK düzenlemeleridir.
               Bu durum Adil yargılanma hakkına açık aykırılık teşkil etmektedir. Hangi nedenle olursa olsun adalete
               erişim hakkının kısıtlanması kabul edilemez bir durumdur.


               Savunma hakkının KHK ile kısıtlanması, zorlaştırılması ancak
               ve  ancak  PKK,  FETÖ/PDY  ve  benzeri  terör  yapılanması
               içerisindeki  gerçek  faillerin  işine  yarayacağı  gibi  yargının
               tarafsızlık  ilkesini  yaralayacağı  da  muhakkaktır.  Adil
               Yargılanma  hakkının  ihlali  niteliğindeki  bu  düzenlemeler
               yargıya olan güveni azaltacağı gibi PKK, FETÖ/PDY ve benzeri
               terör yapılanmasına yönelik davalarda gerçek suç faillerine
               verilmesi muhtemel cezaları da tartışılır hale getirecektir.


               KHK ile binlerce kamu görevlisinin görevden ihracı, ihraçlar
               karşısında,  savunma  hakkına  özen  gösterilmemesi,  yargı  yolunun  tartışmalı  biçimde  kapatılması,
               insanların itibarsızlaştırılmama, lekelenmeme haklarının bulunduğu gerçeğinin unutulması karşısında
               AİHM Sözleşmesi’nin 6.maddesinde belirtilen Adil Yargılanma hakkına ilişkin kriterlere uyulmamasının
               sonuçları yargıya, adalete ve hukuk devletine ilişkin güven azalımını hızlandıracaktır.


               Diğer taraftan KHK ile parlamenter sistemin devre dışı bırakılarak, kuvvetler ayrılığının fiilen tadili
               ile  yürütme  erkinin  olağanüstü  yetkilerle  donatılmış  olması  ve  denetimden  bağışık  tutulması  da
               demokrasinin  özüne  aykırıdır.  Rektör  atamalarının  KHK  ile  YÖK  ün  gösterdiği  üç  aday  arasından
               Cumhurbaşkanı  tarafından  yapılacağının  kabulü  halinde  bilim  özgürlüğünün,  demokratik  ve  özerk
               üniversite  beklentisinden  uzaklaşılması  sonucu  doğacaktır.  Tüm  bunlarla  birlikte  siyasal  iktidarı
               eleştiren her yazılı ve görsel basın kuruluşu, yöneticileri ve basın emekçilerinin de PKK, FETÖ/PDY ve
               benzeri terör örgütleri ile ilişkilendirilmesi ve basın kuruluşlarına el konulması,  kayyum atanması ve
               hatta kapatılması, yine eş zamanlı olarak basın mensupları hakkında gözaltı ve tutuklama kararlarının
               havada uçuşmasının basın özgürlüğünü yaralayıcı izleri de yıllarca silinmeyecektir. Bu durumun son
               örneği  daha  dün,  adını  yaşıt  olduğu  Cumhuriyetimizden  alan  gazeteye,  gazetenin  yöneticilerine,
               yazarlarına ve hatta avukatına yönelik yapılan arama, gözaltına alma ve yakalama kararlarıdır. Yine
               basından öğrendiğimiz kadarı ile gözaltına alınan basın mensupları hakkında 5 gün süre ile avukatları
               ile  görüşmelerinin  yasaklanmıştır.  OHAL  kapsamında  çıkarılan  ve  savunma  hakkını  kısıtlayan
               düzenlemelerin yayımı üzerinden henüz bir gün geçmeden sıcağı sıcağına Cumhuriyet Gazetesi ve
               mensuplarına yönelik uygulanmış olması da endişelerimizi son derece arttırmaktadır.

               Toplumun  birlikte  yaşayabilmesini  düzenleyen  tek  şey  hukuktur.  Kamu  yönetiminde  de  aslolan
               hukuka bağlılıktır. Çağımızda Evrensel Hukuk kurallarına, Uluslararası Sözleşmelere, Anayasaya, temel
               insan haklarına ve yürürlükteki kanunlara aykırı olan uygulamalar için ısrarcı olmak kabul edilemez
               bir durumdur. Henüz toplumun hafızasından 12 Mart ve 12 Eylül uygulamaları silinmemiştir. Aynı
               yanlışlara bir daha düşmeden, bu zor günlerde Hukukun hepimiz için vazgeçilmez olduğu ve gerekli
               olduğunu hatırlatmakta yarar görmekteyiz.

               KHK  ile  yaratılan  olağanüstü  duruma  karşı  insan  haklarını,  hukuku,  demokrasiyi  savunmak  tüm
               avukatların ve baroların görevidir. Bu nedenle tüm duyarlı kesimleri hukuksuzluğa ve adaletsizliğe
               karşı durmaya ve birlik olmaya çağırıyoruz.

               Gürkan ALTUN / Bursa Barosu Başkanı



                                                          - 143 -
   162   163   164   165   166   167   168   169   170   171   172