Page 312 - BURSA BAROSU ÇALIŞMA RAPORU 2016-2018
P. 312

BARO BÜLTENLERİ



                haklardan  yurttaşların  mahrum
                bırakılamayacağı  ve  bu  süreçte
                özellikle  adil  yargılamanın  asla
                ihmal  veya  ihlal  edilemeyeceği
                konusunda     siyasal   iktidarı
                uyarmak ihtiyacındayız.


                “Uyumlu  ve  uslu  avukatlar
                adaletin koşulu değil”

                3. Ege-Marmara Baro Başkanları,
                avukatlık   mesleğinin    yargı
                içindeki  etkisinin  azaltılması
                mücadelesinin,         giderek
                “itibarsızlaştırılmasından” geçtiğine dair bir stratejinin izlenmekte olduğuna tanıktır. Özellikle Hukuk
                Muhakemeleri Kanunu’nda değişiklik yapılmasına dair hazırlanan ve TBMM’de görüşülecek olan tasarı
                ile  yargıcın,  avukatı  “duruşmadan  çıkarması”  veya  “duruşmaya  kabul  etmemesi”  gibi  “akla  ziyan”
                yaklaşımlar,  bu  stratejinin  taktikleridir.  “Uyumlu  ve  uslu  avukatlar”,  yargıda  adaletin  oluşmasının
                koşulu  değildir.  Avukat olmayan  ve bu  mesleğin  yapılmasındaki  tüm  ilkelerden  bihaber  olan  yasa
                hazırlayıcılarının elinden çıkan bu düzenleme, tek kelime ile “ayıptır”. Bu düzenlemeyi savunanlar,
                “savunma  stratejisi”  denilen  kavramı  bilmeli  ve  onun  gereği  olan  düzenlemeleri  önermelidirler.
                Avukat yargının kurucu unsurudur ve bu nedenle de yargılamanın şekli bir unsuru olarak görülemez.
                Anayasanın 36. maddesinde düzenlenen hak arama hürriyetinin vasıtası ve teminatı olan avukatlara
                getirilen her kısıtlamanın, özü itibariyle halkın hak arama hürriyetine getirilmiş bir sınırlama olduğu
                bilinmeli ve bu düzenlemeden ivedi olarak vazgeçilmelidir.


























                Siyasi özlü manipülasyon
                4. Keza, kısa bir süre içinde TBMM’ne getirileceğini öğrendiğimiz Avukatlık Yasa Tasarısı da anlatmaya
                çalıştığımız,  siyasal  stratejilerinin  bir  parçasını  oluşturacak  anlayış  ile  düzenlenmiştir.  Adalet
                Bakanı’nın  barolara  tercih  ettiği  özel  toplantılarındaki  konuşmalarından  öğrendiğimiz  bu  gelişme,
                düzenlenmesindeki  usulden,  tartışıldığı  mekanlara  ve  içeriğine  kadar  antidemokratiktir.  Adalet
                Bakanlığı’nda bir tek avukatın bile katılmadığı, sadece “yargıç kadrolu” kamu görevlileri tarafından
                hazırlanan tasarı, mesleğin sorunlarına çözüm getirmediği gibi, yeni çözümsüzlüklerin kaynağı olacaktır.
                Bu tasarı, barolar üzerinde Adalet Bakanlığı’nı vesayet makamı konumuna getirmektedir. Baroların,
                hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak ve korumak konusundaki işlevselliğinden mahrum
                bırakılması,  demokrasi  iddiasından  vazgeçilmesiyle  eşdeğerdir.  Özellikle  de  baroların  ve  Türkiye
                Barolar Birliği’nin seçimlerine yönelik olarak getirilen düzenleme, Bakanlığın asıl niyetinin demokrasiyi
                güçlendirip, mesleğin geleceğini şekillendirmekten çok, siyasal özlü manipülasyonla meşgul olduğunu
                göstermektedir. 2006 yılında Anayasaya aykırı olarak sınavı kaldıran Bakanlığın, mesleğimize indirdiği
                darbeden  sonra,  şimdi  yürürlüğe  sokmayı  düşündüğü  düzenleme  ile  sınavı  yeniden  getirmekte

                                                          - 288 -
   307   308   309   310   311   312   313   314   315   316   317