Page 335 - BURSA BAROSU ÇALIŞMA RAPORU 2016-2018
P. 335
BARO BÜLTENLERİ
Altun şunları söyledi:
“Artvin’de siyanürle altın madeni çıkarma girişimine karşı sürdürülen mücadele daha önce verilmiş
iki ÇED olumlu kararının iptaliyle sonuçlanmıştır. Rize İdare Mahkemesi tarafından kapsamlı bir
bilirkişi raporuyla ‘Cerattepe’de altın madeni çıkarma durumunda Artvin’in bu bölgeden taşınması
insanların tahliye edilmesi gerekir’ tespiti üzerine ÇED olumlu kararını iptal etmiştir. Davalı bakanlık ve
müdahil şirketin temyizi üzerine Danıştay’ca henüz incelemesi yapılmadan 2009-7 no’lu bir genelgeye
dayanarak yeni bir ÇED olumlu kararı hazırlanmış ve süreç yeniden başlatılmıştır. Ellerindeki mahkeme
kararını gösteren heyeti dönemin Valisi ‘Onu çöpe atabilirsiniz!’ diye yanıtlamıştır. Bu kez karar üzerine
Artvin halkı tarafından 751 kişi ve kurumla ÇED iptali için açılan davada atanmış bilirkişilerin uyduruk
raporuyla altın madeni çıkarılabilir sonucuna varılmış, bu rapora dayanan mahkeme heyetince
avukatların redd-i hakim talebi reddolunarak, davanın reddine karar verilmiş, temyizi üzerine de 6
Temmuz tarihinde Danıştay’ca onama kararı verilmiştir.
Konunun teknik özeti böyledir.
Cerattepe’de siyanür kullanılarak maden çıkarılamaz. Madencilik yapılamaz. Cerattepe’de madene
neden hayır dediğimizi anlamak için Murgul’a bakmak yeterlidir. Türkiye’nin endemik bitki açısından
en zengin florasına sahip, yaban hayvanları, ormanı, özgür akan dereleri, doyumsuz gölleri, yaylaları
ile doğal yaşamın merkezi olan Artvin’e bu kötülüğü yapmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Çeyrek asırdır
Artvin’de faaliyete geçirilmesi düşünülen bu maden hakkında söz söyleme hakkı öncelikle Artvin’de
doğan, büyüyen, yaşayan insanlarda olmalıdır. Onların rızası alınmadan, onlara rağmen bu proje
yapılamaz.
Devletin 42 milyoncuk, şirketinse 1 milyar 750 milyon lira kazanacağı bu altın cevheri için Artvin’e,
halkına, canlılara kıymayın, bu parayı biz ödeyelim teklifleri de reddedildi.
Halkın haklı mücadelesi; Anayasa’ya, kanunlara ve ÇED Yönetmeliği’ne onlarca aykırılıkla engellenmeye,
hukuka aykırı kararlar durdurulmaya çalışılmıştır. Ancak hak ve adaletin bir yaşam biçimi, insanlığın
olmazsa olmaz vicdani ve ahlaki bir özelliği olduğuna inanan Artvinliler artan zulme karşılık bilinç
ve dayanışmalarını, mücadele kararlılıklarını daha da yükseltiyorlar! Ve bu ısmarlama kararlara ve
hukuksuzluğun hiçbir biçimine pabuç bırakmayacaklarını haykırıyorlar. Artvin’de, İstanbul’da, Bursa’da
İzmir’de, ülkenin ve dünyanın neresinde bir Artvinli varsa oralarda da bu haykırışı duymak mümkün…”
- 311 -