Page 365 - BURSA BAROSU ÇALIŞMA RAPORU 2016-2018
P. 365

BARO BÜLTENLERİ



               kesilmiş gibi durdu. 11 Eylül günü akan kan darbe yapıldıktan sonra nasıl oldu da birden durabildi?
               Çatışmayı bitirebilecek istihbarat ve güç 12 Eylül’e gelinen süreçte neden bu kanlı olayların meydana
               gelmesine göz yumdu? Bu ve benzeri sorular asla yanıt bulamadı. Aynı şekilde onca gencin ölümüne
               neden engel olunamadığı sorusu da yanıtsız kaldı.

               Kamu vicadanını rahatlatmak adına...
               Bu sorular yıllar yılı tek başına 12 Eylül Darbesini yapanların yargı önüne çıkarılmasına yeterli nedenler
               idi. Demokrasi adına bunu başaran bir siyasi iktidar da olmadı, olamadı. Yıllar sonra Ankara Cumhuriyet
               Başsavcılığı  tarafından  12  Eylül  askeri  darbesini  gerçekleştiren  ve  darbe  sonrasında  görev  alan  ve
               şüpheliler  arasında  dönemin  genelkurmay  başkanı  Kenan  Evren’in  yanı  sıra  Mili  Güvenlik  Konseyi
               üyeleri  ile  çoğu  hayatta  olmayan  isimlerden  oluşan  610  kişi  hakkında  “anayasal  düzeni  ortadan
               kaldırmaya teşebbüs etme suçundan” yürütülen soruşturma da ne yazık ki “ Darbeye ilişkin 30 yıllık
               olağanüstü zaman aşımı süresinin geçtiği” gerekçe gösterilerek takipsizlik kararı ile sonlandırıldı. Oysa
               darbe insanlığa karşı işlenmiş bir suç olup zamanaşımına tabi değildir. Bağımsız yargı için bu soruşturma
               kapsamında dava açılıp sorumlular hakkında hakettikleri cezaya çarptırmak en temel görevdir. Kamu
               vicdanını rahatlamak adına sorumlulardan hayatını kaybetmiş olanların da en azından rütbelerinin
               sökülmesi gereklidir. Darbecilerin cezasız bırakılması dünya çapında bir demokrasi ayıbıdır.

               Hukuka aykırı kararlarla tutuklama
               Ancak  bu  ayıbı  taşıyanlar  dün  12  Eylül’ün  darbeci  askerleri  ile  hiç  ilgisi  bulunmayan  Türk  Silahlı
               Kuvvetleri’ne  ve  Cumhuriyetçilere  karşı  “Ergenekon,  Balyoz  vb  davalarla”  darbe  suçlamasında
               bulunmuş  ve  sahte  delil,  gizli  tanık  vb  hukuka  aykırı  kararlarla  tutuklanmalarını  sağlamışlar,
               demokratik olmayan yöntem ve uygulamalarla uzun süre yargıç karşısına çıkarmaksızın onları ceza ve
               tutukevlerinde tutmuşlardır. Günümüzdeki tehdit sadece askeri darbe tehdidi değil aynı zamanda 15
               Temmuz darbesinde de etkilerini derinden hissettiğimiz sivil darbe tehdididir.



               Topluma  ağır  baskı  ve  sindirme
               politikası
               Bugün  ülke  olarak  hala  12  Eylül
               generallerini  yargılayamıyorsak,
               yargılanan dönemin genelkurmay
               başkanı Evren ve hava kuvvetleri
               komutanı  Şahinkaya  hakkında
               ölümleri     nedeniyle     davayı
               düşürüyor  ve  fakat  rütbelerini
               dahi    sökemiyorsak    bu    salt
               Anayasanın ve siyasetin değil aynı
               zamanda demokrasi ve toplumun
               da  ayıbıdır.  12  Eylül’ün  darbeci
               faşist  yönetimi  tarih  önünde
               sorgulanmalı ve hesap vermelidir. Çünkü 12 Eylül yönetimi, salt bir darbe yapmamış; aynı zamanda koca
               bir kuşağın birçok bireyinin hayatını kaybetmesine neden olmuş, kalanları da uzun yıllar cezaevlerinde
               çürütmüş, toplumu ağır bir baskı ve korku altında sindirmek suretiyle insanlık suçu işlemiştir. İşledikleri
               bu insanlık suçunun hesabını vermelidirler. 12 Eylül faşizmini kınarken; sivil olsun askeri olsun tüm
               darbelere karşı olduğumuzu bir kez daha kamuoyu ile paylaşıyoruz.


               Av. Gürkan ALTUN
               Bursa Barosu Başkanı












                                                          - 341 -
   360   361   362   363   364   365   366   367   368   369   370