Page 414 - BURSA BAROSU ÇALIŞMA RAPORU 2016-2018
P. 414
BARO BÜLTENLERİ
devletin çok yönlü, bütüncül politikalar üretmesi yanında; bu mücadelenin toplumsal düzeyde ortak
ve kararlı bir şekilde yürütülmesi, herşeyden önce kadının birey olduğunun kabulünü sağlayacak
toplumsal zihniyet dönüşümünün sağlanması zorunludur. Kadınlara yönelik şiddeti doğuran ve sürekli
hale getiren olumsuz tutum ve davranışları ortadan kaldırmak için cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik
şiddetle ilgili sosyal farkındalık yaratmak, zihniyet değişikliği yaratarak bireylerin ve toplumun kadına
bakış açısını dönüştürmek zorunluluktur.
“Toplumsal zihniyet en büyük engel”
Kadına yönelik şiddetin önlenmesi mücadelesinde paydaş olan herkesin samimi olması gerekmektedir.
Özellikle devletin, hükümetin, siyasi makamların kadına bakış açılarını kadın sorununu çözecek yönde
dönüştürmeleri gerekmektedir. Yasaları çözüme odaklı değiştirirken, kullanılan dilin siyasi amaçlı
olarak kadın haklarına aykırı olması, toplumsal zihniyet değişikliğinin önündeki en önemli engeldir.
Cumhuriyetle kazandığımız kadın haklarımızın ortadan kaldırılmasına yol açacak yasal değişikliklerin
yapılması, laik eğitimden uzaklaşılması, Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı kurumlarda kullanılan dilin
ve açıklamaların kadın haklarına aykırı olması, kadının her şeyden önce birey olduğunun kabul
edilmemesi yönündeki beyan ve tutumlar kadının insan haklarının ihlalinin artmasına yol açmakta
ve yapılan mücadeleyi engellemektedir. Bu nedenle kadına yönelik şiddetle mücadele alanında karar
alma sürecinin kapsayıcı olması ve tüm paydaşların rol oynamasının sağlanması gerekmektedir. Kadın
alanında çalışan sivil toplum örgütlerinin karar alma sürecine katılımı mutlaka sağlanmalı, kadın
örgütlerine danışılmalı, dinlenmeli ve destek olunmalıdır. Karar alma mekanizmasında insan hakları ön
planda yer almalı, kadına yönelik şiddet bireysel kadın hakları ihlali olarak kabul edilmelidir.
“Mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz”
İstanbul Sözleşmesi’ne ilk imza atan ülke olmamıza ve sözleşmede açıkça yasaklanmasına rağmen;
aile hukuku ve kadına karşı şiddet alanında uzlaşma ve arabuluculuk uygulamasına gidilmesinin
düşünülmesi hukuki dayanaktan yoksundur. Böyle bir kabul, sözleşmenin ihlaline yol açacağı gibi,
kadına yönelik şiddetin önlenmesi mücadelesine de engel olacaktır.
Türkiye Barolar Birliği ve Bursa
Barosu Kadın Hukuku Komisyonları
olarak dün olduğu gibi bugün de;
ülkemizin her yerinde, kadının
insan haklarının ihlaline yol açan
her türlü davranışın, tutumun,
kadınların Cumhuriyetle elde
ettiği kazanımlara aykırı yasal
değişikliklerin karşısında olmaya
devam ederek, kadına karşı
şiddetin tamamıyla ortadan
kaldırılmasına yönelik politikaların
ortaya konulması mücadelemizi
kararlıkla sürdüreceğiz.”
Srebrenitsa Soykırımı bir kez daha tescillendi
Bursa Barosu AB ve Dış İlişkiler Komisyonu, BM Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Divanı’nın, Bosna Savaşı
sırasında Srebrenitsa’da soykırım yapıldığı, insanlığa ve barışa karşı suç işlendiğine yönelik kararını sevinçle
karşıladı. Komisyon Başkanı Av. Cihan Kayrak, “Bununla birlikte, terör suçları gibi yeni nesil sınır aşan suçların
da Roma Statüsüne dahil edilmesini öneriyoruz” dedi.
- 390 -