Page 426 - BURSA BAROSU ÇALIŞMA RAPORU 2016-2018
P. 426
BARO BÜLTENLERİ
Anayasa ve uluslararası anlaşmalarla güvence altına alınmış ifade ve düşünce özgürlüğü, düşünceyi
açıklama ve yayma özgürlüğü ise kullanılamaz hale gelmiştir. İfade özgürlüğü iktidardan, hâkim
düşünceden yana kullanıldığında sınırsız şekilde kabul görmekte iken muhalif kişi ve kurumların bu hakkın
kullanması dahilindeki tüm söz ve faaliyetler devlet güvenliğine karşı addedilerek, engellenmektedir.
Cumhuriyet Gazetesi Davasında olduğu gibi, hukuka uygun delil toplama kaygısı dahi güdülmeden,
temellendirilmemiş iddialarla haksız davalar açılmakta, görevi halkın haber almasını temin etme olan
gazeteciler mesleki faaliyetleri nedeniyle “koşulları bulunmamasına rağmen” hukuka aykırı bir şekilde
tutuklu olarak yargılanmaktadırlar. Gazetecilere yönelik bu haksız tutuklamalar, tutuklama olmasa
dahi haksız olarak açılan davalar, sansür, işten atılma gibi müdahaleler ile baskı altına alınmaları esasen
basın özgürlüğüne ve dolayısıyla halkın haber alma özgürlüğüne yönelik olup, basın emekçilerine
yönelik tüm bu haksız uygulamaları kabul etmediğimizi kamuoyu ile tekrar paylaşıyoruz.
Sevgili basın emekçileri;
Gelinen süreçte baskı altında olan sadece gazeteciler değildir. Hak arama özgürlüğünün temsilcisi
ve yılmaz savunucu olan avukatlara yönelik saldırılar da vahim boyutlara ulaşmıştır. Avukatlar yok
sayılmaya, yargının kurucu unsuru olduğu unutturulmaya çalışılmaktadır.>>>
Ülkemizde yüzlerce avukat halen tutuklu olarak yargılanmaktadır. Tekrar hatırlatıyoruz ki; Avukatlar
baktıkları davalarla ve müvekkilleri ile özdeşleştirilemezler. Savunma makamını temsil eden avukatların
seçecekleri işlerine ve savunma biçimlerine müdahale edilemez. Bu bağlamda birçok meslektaşımız
hakkında mesleki faaliyetleri nedeniyle, hukuka aykırı bir şekilde soruşturma açılmakta, tutuklu
yargılanmakta, birçok meslektaşımız hakkında da ‘’kısıtlama’’ kararı verilerek savunma görevini ifa
etmeleri engellenmektedir. Özellikle KHK sürecinde yapılan Anayasa’ya ve yasalara aykırı birçok
düzenleme ile adil yargılanma hakkı ihlal edilmiş ve savunma mesleğinin icrası kısıtlanmıştır.
Ne yazık bağımsız ve tarafsız yargıya, yargıçlık teminatına, dolayısıyla da adil yargılanma hakkı ve
halkımızın adalete erişim hakkına yönelik saldırıların vardığı nokta dehşet vericidir. Yüksek yargı
üyelerinin söz ve davranışları ile siyasi polemiklere girmesi halkın adalete olan inancını daha da
zedelemektedir. Bazı yüksek yargı mensuplarının bu tutumlarını cübbelerinde delik aramaya, el
pençe divan durmaya kadar götürmeleri ise ‘Bağımsız ve tarafsız yargımız’ olduğu söylemlerinin
ne kadar içi boş olduğunu ortaya koymaktadır. Yargıya siyasiler tarafından yapılan müdahaleler ise
apaçık ortadadır. Bazı yargıçlar ise ihraç, atama, sürgün gibi hakimlik teminatına aykırı uygulamalarla
baskı altına alınmaktadır. Bu koşullarda bağımsız ve tarafsız bir yargı ile mahkemelerce adaletli karar
verilmesinin mümkün olmadığı açıktır. Bağımsız ve tarafsız yargı; Hukuk devletinin ve demokrasinin
olmazsa olmazıdır. Bugün yargı üzerinde oluşturulan siyasi baskı yargı mensuplarının somut verilere
dayanmaksızın toplumda kaygı verici ve infial yaratan kararlar vermesine yol açmaktadır.
Tüm olumsuz koşullar içerisinde avukatların dolayısıyla yurttaşın savunma hakkı kısıtlanırken bir de
yaşam hakkına yönelik silahlı saldırılar ardı ardına gelmeye başlamıştır. Avukatlar bürosunda, kollukta,
keşifte, adliyede, haciz mahallerinde ve hatta duruşma salonlarında sözlü, fiili ve silahlı saldırılara maruz
kalmaktadırlar. En son olarak da İstanbul’da bir meslektaşımız silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirmiştir.
Cehaletten, şiddetten ve kandan beslenen failler nerdeyse yaşamlarındaki bütün olumsuzlukları
avukata fatura etmiş, cana kast etmiş ve kan dökmüşlerdir. Bu vahim tablo yanında bir de toplumun
avukatlara yönelik gerçekleşen haksız eylemleri kanıksaması, basit, sıradan günlük olaylar gibi görmeye
başlaması da maalesef mesleğin gün geçtikçe yapılamaz hale getirilmeye çalışıldığını göstermektedir.
Avukatlara sırf görevinden ve mesleki faaliyeti kapsamında üstlendiği işlerden dolayı yapılan alçakça
saldırılar kabul edilemez. Her seferinde tekrarlamamıza rağmen anlaşılması için bir kez daha yinelemek
istiyoruz ki; Avukat temsil ettiği müvekkiline ait dosyanın da, uyuşmazlığın da tarafı değildir. Avukatları
takip ettiği dosyadaki uyuşmazlıkla özdeşleştiren ve adeta dosyanın tarafı gibi görerek, sözlü, fiili ve
silahlı saldırıda bulunan sakat anlayışı ve bu anlayışı besleyen algı mühendisliğini kınıyoruz.
Bursa özelinde meslektaşlarımıza yönelik olarak son 4 ayda biri ölümle sonuçlanan 4 ayrı silahlı saldırı
gerçekleştirilmiştir. İntihar ederek kendi cezasını kendi kesen katil dışında diğer üç olayın zanlıları bir
- 402 -