Page 516 - BURSA BAROSU ÇALIŞMA RAPORU 2016-2018
P. 516

BARO BÜLTENLERİ



                “Önceki günkü açıklamalarda sürç-i lisan edildiği düşüncesindeydik. Türkiye Barolar Birliği ve Barolar
                hakkında  söylenen  sözlerin  yanlış  yönlendirmeler  sonucu  ve  dil  sürçmesi  olduğu  kanısındaydık.
                Ancak gördük ki, barolar ve Türkiye Barolar Birliği, >>> >>> Türkiye ve Türk kelimesini hak etmiyor
                gibi bir cümle sarf edildi. Bir an önce kaldırılacağı, avukatların illerde istedikleri şekilde örgütleneceği,
                dernek veya sendika örgütlenmeleri gibi bir birlik oluşturabileceği yönünde söylemler oldu. Elbette
                ki bu kabul edilemez. Bir başka gelişmiş ülkede, bir başka hukuk devletinde olmayan, olamayacak bir
                uygulama. Bursa’da iki tane Kabzımallar Odası bulamazsınız. İki tane Bakkallar Odası bulamazsınız. İki
                tane Hırdavatçılar Odası bulamazsınız. Ama Bursa’da 5, İstanbul’da 15 tane baro kurulmak isteniyor.

                Bunun hayali 2010 yılında kuruldu
                Baroların  güçleri  bölünmek,  ama  bölmekten  ziyade  ötekileştirilmek  isteniyor.  Bunun  hayali  2010
                yılında kuruldu bazıları tarafından. O tarihten bugüne bir sürü hukuk sendikası kuruldu. Hukuk derneği
                kuruldu. Onların eliyle paralel barolar yaratılmaya çalışıldı ama tutmadı. Şimdi tutuklu olan dönemin
                Konya Barosu Başkanı’nı hiç unutmuyorum. Sayın Başbakan Konya’yı ziyaret ettiğinde ulusal basının ve
                dikkatlerin oraya çevrildiği bir anda O başkan basına İstanbul Barosu hakkında bir açıklama yapmıştı.


                Baro düşmedi!
                Çünkü o tarihlerde İstanbul Barosu Başkanı Sayın Ümit Kocasakal ve Yönetim Kurulu Ergenekon ve
                Balyoz kumpaslarına dikkat çekmek için Silivri’deki duruşma salonuna girmiş ve savunmayı savunmak
                için kürsüdeki yerlerini alıp söz almak istediklerinde Baro’nun böyle bir görevi yoktur diyen mahkeme
                başkanına,  Baro  burada  avukatları  ve  savunmayı  savunmak  için  bulunuyor  diyerek  savunmanın
                kısıtlanmasına, avukatın yok sayılmasına yönelik uygulamaları eleştiren bir konuşma yapmış, bunun
                üzerine baro başkanı ve yönetim kurulu hakkında görevi kötüye kullanmaktan, mahkemenin huzurunu
                bozmaktan, yargılamayı etkilemeye teşebbüsten soruşturma açılmış ve iddianame tanzim edilmişti.
                O dönemin Konya Barosu Başkanı olan şahıs da bu dava üzerine İstanbul Barosu başkanı ve Yönetim
                Kurulu  için  ‘Seçilme  yeterliliğini  kaybetmiş,  İstanbul  Barosu  düşmüştür’  dedi,  bütün  gazeteler  de
                yayınlandı. İstanbul Barosu hemen olağanüstü genel kurulu topladı, bir önceki seçime katılanlardan
                iki  kat  fazla  katılımla  gerçekleşen  toplantıyla    meşruiyetini  ortaya  koydu.  Gelinen  süreç,  İstanbul
                Barosu’nun haklı, Konya Barosu’nun o dönemki başkanın haksız olduğunu gösterdi. Yargının, adaletin
                ve avukatların nasıl manipüle edilmeye çalışıldığını gösterdi.


                Türkiye’nin Barolar Birliği
                Ama Türkiye Barolar Birliği de, Türkiye’nin bütün baroları da o dönem nasıl bu ülkeyi sahiplendiyse
                bugün de aynı şekilde sahiplenmeye mecbur hissetmektedir. Türkiye Barolar Birliği Türkiye’nin Barolar
                Birliği’dir. Siz yarın Alman, Amerikan Barolar Birliği’nin karşısına sizin seçtiğiniz ve üyesi daha çok
                dediğiniz veya renklerine göre ayırdığınız barolarla mı çıkacaksınız? Yani hırdavatçılar odasının başına
                Türk  koyup  barolara  mı  koymayacaksınız?  Hatırlayın  daha  dün  açılım  sürecinde  Valiliğin  önünden
                Türkiye  Cumhuriyeti  tabelaları  indiriliyordu.  O  zaman  Türkiye  kelimesini,  TC’yi  kullanmak  ayıp
                addediliyordu. Şimdi de biz kullanmaya layık görülmüyoruz! Sen Türk değilsin, Türk lafını kullanamazsın
                deniyor. Benim neyi kullanıp kullanmayacağıma Avukatlık Kanunu karar veriyor, Anayasa karar veriyor.
                Anayasanın 135. maddesi çok açık. Barolar ve Türkiye Barolar Birliği’nin kuruluş kanunları da çok açık.
                Ne yaparsa yapsınlar, inanıyorum ki Bursa bütün renkleriyle sarısıyla, kırmızısıyla, yeşiliyle tek baro
                olarak kalacak, yine tek çatı altında, kendi meslektaşlarıyla bildiği yolda, bildiği şekilde devam edecektir.
                Bizi ne kadar ayrıştırmaya çalışırlarsa çalışsınlar, dilimiz tektir; Hukuk… Bursa Barosu’nu ve üyelerini
                çok iyi tanıdığım için rahatlıkla söylüyorum ki, ettikleri yemine, hukukun üstün değerlerine sonuna
                kadar bağlıdır. İktidar kim olursa olsun, hukuk hiçbir zaman siyasetin görevlendirmesiyle, siyasetin
                rüzgarıyla savrulmayacak, 610 yıllık İnkaya çınarı gibi dimdik ayakta kalacak.”







                                                          - 492 -
   511   512   513   514   515   516   517   518   519   520   521