Page 524 - BURSA BAROSU ÇALIŞMA RAPORU 2016-2018
P. 524

BARO BÜLTENLERİ



                Daha sonra Bursa Barosu Başkanlık makamında basın açıklaması yapıldı. Çok sayıda avukatın katıldığı
                açıklamayı, Bursa Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Av. Nazlı Ceren Şendoğan okudu.































                Açıklama özetle şöyle:

                “8 Mart; Dünya Kadınlarının taleplerini birlikte daha gür haykırdıkları, kendilerini toplumda eşit bir
                birey olarak görmeyen çağdışı zihniyetlere karşı çıktığı, kadını sömüren, aşağılayan, yok eden sistem ve
                zihniyetlere karşı omuz omuza mücadele verdiği gündür.

                Kadına yönelik ayrımcılığı, dünyada sömürünün, şiddetin, eşitsizliğin, yoksulluğun artmasına neden olan
                sistemden ayrı düşünmek mümkün değildir. Bu nedenle temel olarak bu sistemin değişmesi sağlanmadan
                kadın  sorunlarına  çözüm  bulmak  mümkün  olmayacaktır.  Cinsiyet  ayrımının  ortadan  kaldırılmasıyla
                özgür, eşit bir birey ve toplum oluşumu sağlanabilir.

                Ülkemizde toplumsal cinsiyet ayrımcılığı; aile içinde başlayarak, toplumun her alanında var olmaya
                devam  etmektedir.  Tarihsel,  kültürel  ve  dinsel  bir  takım  gerekçeler  üretilerek  kadınlar  eğitimden,  iş
                hayatından ve toplum yaşantısından uzaklaştırılmaktadır.

                Kadına yönelik şiddetin önlenmesi, toplumsal cinsiyet eşitsizliği problemi; ekonomik ve toplumsal hayatın
                eşitlik ilkesi kapsamında düzenlenmesiyle mümkündür. Kadınları toplumsal hayat dışına itmeye çalışan,
                cinsiyetçi ve ayrımcı politikalardan ve uygulamalardan vazgeçilmelidir.

                Laik eğitim sistemi her türlü toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin kaldırılması için bir zorunluluktur. Yine 12
                yıl kesintisiz zorunlu eğitim kız çocuklarının birey olmasını sağlayacak önemli bir olgudur. Politik dil
                kullanımının ve özellikle Diyanet İşleri Başkanlığınca yapılmakta olan kadına yönelik cinsel tanımlamaların
                mevcut yasalarla çelişkili olmaması sağlanmalıdır. Aile kavramı kullanılarak; kadına yönelik şiddette ve
                aile mahkemesinin görevli olduğu alanlarda ve davalarda arabuluculuk ve uzlaştırma yöntemleri kabul
                edilmemelidir. Kadını sadece ailenin bir parçası gören politik, kültürel anlayış değiştirilerek, kadınların
                eşit ve özgür birey oldukları kabul edilmelidir.

                Bizler; kadınlarımızın cumhuriyet devrimleri kazanımlarından ödün vermeyeceğimizi; kadına karşı her
                türlü  ayrımcılığın  ortadan  kalktığı,  kadının  birey  olarak  var  olduğu,  özgürlüklerinin  kısıtlanmadığı,
                şiddettin  ve  istismarın  önlendiği,  barışın  sağlandığı  bir  Türkiye  ve  dünya  istediğimizi  bir  kez  daha
                kamuoyuyla paylaşıyoruz.”



                                                          - 500 -
   519   520   521   522   523   524   525   526   527   528   529