Page 608 - BURSA BAROSU ÇALIŞMA RAPORU 2016-2018
P. 608

BARO BÜLTENLERİ



                Prof. Atasoy: Eksik delil ve yanlış görgü tanıklıkları nedeniyle cezaevleri ‘ben    yapmadım’
                diyenlerle dolu!


                Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı, Adli Bilimci Prof. Dr. Sevil Atasoy,
                bir suçlunun, uzaya gider gibi giyinmediyse eğer mutlaka olay yerinde delil
                bırakacağını söyledi. Atasoy, hatalı ve eksik deliller, yanlış görgü tanıklıkları
                nedeniyle cezaevlerinin “Ben yapmadım” diyenlerle dolu olduğunu ifade
                etti.


                Prof. Dr. Sevil Atasoy, Bursa Barosu’nun organizasyonuyla BAOB’da
                “Ceza  ve  Hukuk  Davalarında  Bilimsel  Deliller”  konulu  konferans
                verdi.  Bursa  Barosu  Başkanı  Av.  Gürkan  Altun’un  sunuş
                konuşmasıyla  başlayan  konferansta  Prof.  Atasoy,  öncelikle
                Cargill ile ilgili AİHM kararı nedeniyle Bursa Barosu’nu kutladı.

                “Her  dava  bir  kararla  sonuçlanır  ancak  her  karar  doğru
                değildir” sloganı önünde konuşan Prof. Dr. Atasoy, İstanbul
                Kumkapı’da 2002 yılında işlenen bir cinayet olayından yola
                çıkarak diş ve ısırık izi karşılaştırmasının artık “çöp bilim”
                olarak  adlandırıldığını  söyledi.  Bu  olayda  öldürülen  ev
                sahibinin  yanağındaki  diş  izinin  kiracısı  olan  kadına  ait
                olduğunun,  şüpheliye  karakolda  şeftali  ısırtarak  tespit
                edildiğini  gülerek  anlatan  Atasoy,  “Böyle  bir  yöntem
                olamaz” dedi.


                Tecavüze uğrayan “Buydu!” dediği anda bitti!
                Her gün onbinlerce suç işlendiğini ve masumların tutsak
                edilmemesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Atasoy, “Bir
                suçlunun elini kolunu sallayarak dışarıda bir gün geçirmesi, bir masumun
                bir gün özgürlüğünün kısıtlanmasından evladır. Görgü tanıklığı ve yalancı tanıklık en önemli sorun.
                Tecavüze uğrayan bir kadın, birini işaret ederek ‘bana bu tecavüz etti’ dediği anda kimse karşısında
                duramıyor.  Yanılma  çok  oluyor  ne  yazık  ki.  Çok  büyük  hatalar  olabiliyor.  Bilirkişi  incelemelerinde,
                otopsilerde  çok  büyük  hatalar  olabiliyor.  Bilirkişilerin,  o  işi  ne  kadar  bildiklerini  sorgulayan  bir
                mekanizma yok.


                O  kişinin  ne  yaptığını  nasıl  yaptığını  görmemiz  lazım  aslında.  Otopsi  yapan  hekimleri  sınayacak
                mekanizma da yok. O kadar ciddi eksiklikler var ki şaşırıp kalıyorsunuz” diye konuştu.


                Prof. Dr. Sevil Atasoy, kriminal laboratuvarların teknolojisinin çok yüksek olduğunu, dokunmayla geçen
                DNA’yı bile ayırabildiğini belirterek şöyle konuştu:
                “Olay  yerlerinde  tek  eldiven  değil,  iki  kat  eldiven  kullanmak  gerekiyor.  Hatta  her  delilden  sonra
                değiştirmek gerek. Polisler olay yerinde sigara içiyor, buzdolabını açıp su içiyor, tuvalete giriyor. Farklı
                kişilere ait olabilecek delilleri aynı torbaya dolduruyor.


                Haksız mahkumiyetlerin 4’te 3’ünün nedeni görgü tanıklığı
                Yerdeki bıçağı alıp dolabın üstüne koyan var. Hiç değilse telefonunuzla olay yerinin fotoğraf çekin.
                Önyargıyla bakan görevli kendince yeterli delili topladığına kanaat getirip, delil toplamayı bırakabiliyor.
                Muhbirlik ve ihbar müessesesi de çok kişinin canını yakıyor. Özellikle hapiste birinin, ‘rüyasında ben


                                                          - 584 -
   603   604   605   606   607   608   609   610   611   612   613