Page 600 - BURSA BAROSU ÇALIŞMA RAPORU 2016-2018
P. 600
BARO BÜLTENLERİ
Ne acıdır ki, Bursa Barosu’nun Çevre Komisyonu aracılığıyla yürüttüğü mücadele, çoğunlukla, idarenin,
yani devletin değişik birimlerince yapılan hukuksuzluklara karşı verilmiştir.
Kendi yarattığı hukuku bizzat kendi eliyle delen idare, bu davranışıyla kurallara uymasını beklediği
vatandaşını da hukuksuzluğa
itmektedir. Kısaca, devlet,
yaptığı hukuksuzluklarla,
kişi ya da kuruma özel karar
ve eylemleriyle vatandaşını
da hukuk dışı çözümlere
yöneltmektedir.
Bursa Barosu’nun çevre
konusunda verdiği en çetin
mücadele, “Cargill Davası”dır.
Bu davada hiçbir zaman
Amerikan şirketi davalı
olmamıştır. 1997 yılında başlayıp 20 yıl süren hukuk mücadelesinin tek muhatabı, Türkiye Cumhuriyeti
Devleti’nin valiliği, bakanlığı, başbakanlığıdır. Birinci sınıf tarım arazisini hukuksuz bir şekilde Cargill
için imara açan idare, henüz inşaat aşamasındayken verilen yürütmeyi durdurma ve iptal kararlarını
uygulamamış, tesisin bitirilip faaliyete geçmesine göz yummuştur. Sonrasında verilen iptal kararları
da adeta görmezlikten gelinmiş, aleyhte kararları bertaraf etmek için yeni idari kararlar alınmış,
bunlar da yetmemiş yönetmelikler çıkarılmış, Türkiye Büyük Millet Meclisi de sadece bir şirketin çıkarı
doğrultusunda çalıştırılıp özel yasalar çıkarılmıştır.
Dile kolay, 20 yıllık bir mücadele sonunda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden çıkan ve başvurucu
meslektaşlarımızın haklı bulunduğu karar, sevincimiz değil, utancımızdır. Hukukun üstünlüğünü savunan
biz avukatlar, ülkemizin, adalete erişim, bağımsız ve adil yargılama, evrensel hukukun gereklerini yerine
getirme konularında birinci sırada olmasını isteriz elbette… Yargı kararlarına uyulmamış olmasından
ötürü, ülkemizi uluslararası bir mahkemede mahkum ettirmeyi elbette istemeyiz.
Lakin dünya gıda devi bir Amerikan şirketine her türlü olanağın hukuksuz bir şekilde sağlanmış olması,
üstüne ilk zamanlarda bağımsız yargıçlarca verilen kararların uygulanmamış olması, bu yargıçların
sonraları görevden alınması, yargı kararlarını uygulamayan kamu görevlileri hakkında açılan tazminat
davalarında hukuk literatüründe olmayan kavramlar yaratılarak direnilmesi, bizleri AİHM’e başvurmaya
zorunlu kılmıştır.
Sürecin özetine gelirsek;
Bursa ili, Orhangazi ilçesinde, Cargill şirketine nişasta fabrikası kurması için verilen izinler üzerine,
bunların iptali için dava süreci 1998’de başlamıştır. Bu davalar; plan değişiklikleri, emisyon ve deşarj
izinlerinin iptaline ilişkindi. Hükümet, bu yöntemle sonuç alamayınca tesisin kurulmak istendiği yeri
özel endüstri bölgesi ilan etmiş, fakat bu da Danıştay’ca iptal edilmiştir. Bunun üzerine Toprak Koruma
ve Arazi Kullanımı Kanunu’nda değişiklik yapılarak tarım arazisi olan alan sanayi alanına çevrilmiştir. Bu
değişikliğin Cumhurbaşkanı tarafından Meclis’e iadesi üzerine ikinci defa yasa değişikliği yapılmıştır.
Bu yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmuş; yasanın kişiye özel çıkarıldığının
belgelenmesine rağmen mahkeme başvuruyu reddetmiştir.
Sürecin tümünde Anayasa’ya göre millete ait egemenlik yetkisinin yargı kısmını “Türk Milleti” adına
kullanan mahkemelerin çeşitli kararları uygulanmayarak; yargı kararlarının etkisiz hale getirilmesi
için plan ve yönetmelik değişiklikleri ve son kertede iki defa yasa değişikliği yapılarak, Türk Milletinin
- 576 -