Page 625 - BURSA BAROSU ÇALIŞMA RAPORU 2016-2018
P. 625
BARO BÜLTENLERİ
katil ve failleri aklama sürecine dönüşmüştür.
22 Ekim 1993’te başlayan ceza yargılaması sonunda olayın asıl failleri yargılanmadığı gibi
yargılananlar içinde zamanaşımı sebebi ile dosya kapatılmış ve dönemin başbakanı zamanaşımını
“Milletimize hayırlı ve uğurlu olsun” diyerek karşılamıştır.
Yargılama sürecinde katledilenlerin aileleri ve avukatlarına her türlü zorluk çıkartılmış, tehdit
edilmiş, gözdağı verilmiştir.
Yapılan göstermelik yargılamada sanıkların avukatlığını yapan kişiler sonrasında adeta
ödüllendirilerek milletvekili, bakanlık ve belediyelerde önemli görevlere getirilmişlerdir.
Yargılama sonrası verilen zamanaşımı kararı Yargıtay’ca da onanmış olup, bizler her seferinde
söylediğimiz gibi insanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımı müessesesinin işlememesi gerektiğini,
toplum vicdanının da rahatlayabilmesi için yaşanan bu acı olay ile yüzleşilmesi gerektiğini
düşünmekteyiz.
Bu acı olayın aydınlatılmaması ve fail ile sorumluların cezalandırılmaması, başka katliamlara da
zemin hazırlamıştır. Açıkça ortadadır ki, gerçekleşen bu katliamın katilleri korunmuş ve bu da yeni
katliamları özendirmiştir.
Bu olayın sorumlularının bulunarak cezalandırılmadan Türkiye’nin gerçek anlamda bir demokrasiye
kavuşamayacağı ortadadır.”
Başbağlar kınaması
Bursa Barosu İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Av. Umut Mısır, “Aynı yıl 5 Temmuz günü gerçekleşen
ve 33 vatandaşımızın ölümü ile sonuçlanan Başbağlar katliamını da anmadan geçemeyeceğiz. Hain
terör örgütü tarafından gerçekleştirilen bu katliam ile masum vatandaşlarımızın ölümüne sebebiyet
verilmiş olmasını da kınıyor, Türkiye’nin bir daha bu ve benzeri acı olaylarla karşılaşmamasını umut
ediyoruz.
Bizler her sene söylediğimiz gibi Sivas katliamının aydınlığa, demokrasiye ve bir arada yaşama
kültürüne saldırı olduğunu bildiğimizi, bu ve benzeri saldırıların bitmesi için kutuplaşmadan uzak,
laik ve bütünleştirici bir yaşam tarzının devletin tüm kurumlarına yerleşmesini, siyasilerin bu yaşam
tarzını kurmak üzere hareket etmesi gerektiğini düşünmekteyiz.
Bugün üzülerek görmekteyiz ki, yaşam hakkı başta olmak üzere tüm temel hak ve özgürlüklere
yönelik baskı ve şiddet açık veya örtülü olarak halen devam etmektedir. İçinde bulunduğumuz
olağanüstü hal sebebi ile çıkartılan KHK’lar ile insan hak ve özgürlükleri keyfi olarak askıya alınmış,
insan hakları yöneticilerin tasarrufuna bırakılmıştır.
İnsan hak ve özgürlüklerinden, eşitlikten, demokrasiden, barıştan ve kardeşlikten yana olan herkes
gibi biz de bir kez daha katliamı lanetliyor ve unutturmayacağımızı belirtiyoruz.
Ve biliyoruz ki, benzer acıların tekrar yaşanmamasının yolu, hangi dilden, etnik kökenden, mezhepten
ya da dinden olursa olsun tüm yurttaşlarımızın hukuk güvencesi altında özgürce yaşamalarından
geçmektedir. Bunun en basit yolunun ise insan hak ve özgürlüklerinin güvence altında olduğu bir
hukuk devleti yaratmak olduğu ortadadır.
25 sene sonra bugün, Sivas’ta katledilen her canın acısını yürekten hissediyor, insanlık suçlarında
zamanaşımını kabul etmediğimizi ve suçun gerçek faillerinin yargılanıp cezalandırılmadan bu
katliamın unutulmayacağını ve adaletin sağlanamayacağını bir kez daha belirtiyoruz.”
- 601 -