Page 446 - BURSA BAROSU ÇALIŞMA RAPORU 2016-2018
P. 446
BARO BÜLTENLERİ
alabilir’ düzenlemesi bulunmaktadır.
Dolayısıyla daha önce kamuoyu ile paylaştığımız üzere OHAL süresince yayınlanan, Anayasada OHAL
Kanun Hükmünde Kararnamelerine ilişkin olarak belirlenen sınırlara uygun ve yine bu süreçle sınırlı
olarak çıkarılması gereken ve üzerinde “Olağanüstü hal kapsamında çıkarıldığına dair başlık bulunan”
KHK’lerin kalıcı hale gelmesi yanında, OHAL süreci ile ilgisi olmayan ve yasal düzenlemeye ihtiyaç
duyan birçok konunun torba KHK’ler ile düzenlenmesi ve yine hukuka aykırı yapılan bir çok düzenleme
nedeniyle kişi ve kurumlarda ağır, telafisi güç zararlara ve hak ihlallerine yol açmıştır. Son çıkarılan
696 sayılı KHK Anayasaya, Hukuk devleti ve Anayasal devlet ilkelerine açıkça aykırıdır. Bu KHK ile
ülkemizde Anayasal güvence, hukuk ve iş güvenliği ortadan kaldırılmış, yasama dokunulmazlığı, yargı
bağımsızlığı ve tarafsızlığı büyük yara almış, masumiyet ilkesi, adil yargılanma hakkı, lekelenmeme
hakkı ve savunma hakkı ihlal edilmiş ve savunma mesleğinin icrasını adeta imkansız hale getirecek
ölçüde kısıtlayan düzenlemeler yapılmıştır.
Terörle mücadele için ilan edilen olağanüstü halin ilanına neden olan olayların kapsamı dışında
KHK çıkarılması Anayasa’ya aykırılığı tartışmasız olmasına rağmen Anayasa Mahkemesi’nin, OHAL
kapsamında çıkarılan KHK’leri, içeriği ne olursa olsun inceleyip denetleyemeyeceğine ilişkin hatalı
karar vermesi ve bunda ısrar etmesi en temel hukuksal problemimizdir. Anayasa Mahkemesi verdiği
bu hatalı karar ile yürütmenin KHK çıkarırken yetki aşımı ve olası hatalarının önüne geçilmesini
sağlayacak denetim yolunu kapatmıştır. Bu durum dahi yürütmenin çıkardığı OHAL KHK’lerinin
hukuksal meşruiyetinin tartışılması sonucunu doğurmuş ve yürütme organı yara almıştır.
1-SAVUNMA HAKKINA GETİRİLEN KISITLAMALAR
696 sayılı KHK ile CMK’da yapılan değişiklikler;
KHK’nın 93. maddesi ile 5271 sayılı CMK’nın 104. maddesi “ret kararına” ibaresi “kararlara” şeklinde
değiştirilerek şüphelinin/sanığın tahliyeye ilişkin istemlerinin ret ya da kabulüne ilişkin kararlara karşı
itiraz edilebileceği düzenlenmiştir. Bu değişiklikle şüpheli/sanığın tahliye isteminin kabulü halinde
iddia makamına da itiraz yolu açılmıştır. Oysa, tutuklu olan şüphelinin/sanığın tahliyesine ilişkin
istemin sulh ceza hakimliği/davaya bakan mahkeme tarafından reddi halinde şüphelinin/sanığın
itiraz yolu açık olmasına rağmen, kabul kararlarına karşı iddia makamının itiraz yoluna gidebilmesi
mümkün değildi.
KHK’nın 94. maddesi ile CMK’nın 129. maddesi “gönderilerin bulunduğu zarf veya paketlerin
Cumhuriyet Savcısının talimatıyla kolluk tarafından açılabileceği” şeklinde düzenlenmiştir. Bu
değişiklikle el konulan belgeleri inceleme yetkisi kural olarak hakime, istisnai olarak da Cumhuriyet
savcısına ait iken getirilen düzenleme ile kolluk da, KHK’da sayılan suçlar bakımından, el konulan
belgeleri inceleme yetkisine sahip olacaktır. Bu düzenleme ile kişinin özel hayatının gizliliği, savunma
hakkı, adil yargılanma hakkı başta olmak üzere pek çok temel hak ve özgürlüğüne aykırılık içerdiği
açıktır.
KHK’nın 96. maddesi ile CMK’nın 188. maddesi “mazeretsiz olarak gelmesi” ibaresinden sonra
“duruşmaya gelmemesi veya” ibaresi eklenmek suretiyle düzenlenmiştir. CMK 188. maddesi uyarınca;
çocukların, kendisini savunamayacak derecede malul olanların yargılanmasında ve yargılama konusu
suçun cezasının alt sınırının beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda zorunlu müdafilik kabul
edilmesine ve müdafii olmadan duruşma yapılamamasına rağmen önce 676 sayılı KHK ile zorunlu
müdafinin “mazeretsiz olarak duruşmayı terk etmesi halinde” şimdi de 696 sayılı KHK ile getirilen
düzenleme uyarınca; “zorunlu müdafinin duruşmaya hiç gelmemiş olması halinde” yargılamaya
devam edileceği ifade edilmiştir. Bu hüküm ile zorunlu müdafi olmadan duruşma yapılamayacağına
ilişkin hükmün tümü işlevsiz kalmış, savunma hakkı kısıtlanmış ve yine kanun koyucunun maddenin
gerekçesinde yer verdiği Anayasa ve AİHS’de vücut bulan “adil yargılanma hakkı” ihlal edilmiştir.
KHK’nın 97. ve 99. maddeleri ile CMK’nın 209 ve 282. maddelerinde yapılan benzer düzenleme
sonrasında; gerek ilk derece mahkemesinde gerekse duruşma açılması halinde istinafta delillerin
- 422 -